Attilla Gökçe: ''Tuna’nın ters akışı''
Milliyet Gazetesi yazarı Attila Gökçe, Beşiktaş-Antalyaspor mücadelesini bugünkü köşe yazısında değerlendirdi.
Ajans Beşiktaş - İşte Attila Gökçe'nin bugünkü Milliyet Gazetesi'nde yer alan yazısı;
Rakip Antalyaspor ise, Beşiktaş’a rahat yok. Geçen sezon iki maçta da yenildiler. Dün zor geçmesi beklenen maçta uzun süre önde oynadılar ama bitime 5 dakika kala Gökdeniz’in golüyle yine yakalandılar.
Beşiktaş zorlanması beklenen ilk yarıda zorlanmadı. Trabzon’da savunmacı, İstanbul’da hücumcu karakter gösterirken topa (ilk yarı 71/29) açık ara sahip oldu. Kendi yarı alanında gömülü oynayan konuk takım, alan daraltarak Beşiktaş’ın pozisyon arayışlarını sınırlamaya çalıştı. Nuri Şahin’in de savunmanın içine yerleşerek uyguladığı bu alan daraltma oyunu, Beşiktaş’ı olabildiğince ceza alanı dışında tutmayı başardı ama Atiba-Necip-Larin hattında Kanadalı’nın kafa vuruşuyla gelen golüne engel olamadılar.
İstatistik ne kadar ezici bir gösterge sunuyorsa da Beşiktaş’ın gereğinden fazla yan pas yaparak zaman zaman sıkıcı bir oyun çıkardığını söyleyebiliriz. Yan paslarla topa sahip oluyor, en azından rakibin top kullanmasını, hücum etmesini engelliyorsunuz ama, gereğinden fazla top alış verişi en azından “temaşa sıkıntısı” yaratıyor. O kadar pasa karşılık biraz da şut denense oyun hem daha heyecanlı, hem de daha etkili olacak. Bu bol paslı derinliksiz oyun Beşiktaş’a daha da pahalıya mal olabilir. Dün beklemedikleri bir bedel ödediler.
Bu oyunda dikkatimi çeken şeyler var: Vida-Wellinton uyumu henüz güven vermiyor. Sağda Necip Amilton’a kaptırdığı tek topla takımını panikletti. Dorukhan’ın faulüyle tehlikeli bir duran top kullandırdılar Antalyaspor’a.. Aynı Necip’in sağdan topu kaldırarak “Al da at” dercesine Larin’e göndermesi de harika bir asist gösterisiydi. Nsakala solda o kadar zorlanmıyor. Çabuk ve dikkatli.
Takım savunması anlamında Atiba’nın çok top kaybetmeye başladığını, sarı kart riskinin geçmiş yıllara oranla yükseldiğini söylemeliyiz. Dorukhan da henüz yüzde yüze ulaşmış değil. O yüzden beklenmedik top kayıpları ve faullerle oynuyor.
Hasiç genç yaşına rağmen çok inatçı ve topu tutabilen bir oyuncu. Boyd kendinden beklenenleri yapmaya çalışıyor, yetmiyor. Mensah ve Larin… Bireysel oyuncu istatistiklerine bakmadan yazıyorum. Topla en az buluşanlar onlar. Hadi, Larin stoperlerin baskısı altında diyelim… İkinci yarıda kötü vuruşla kaçırdığı gol de galibiyet şansını harcadı. Mensah’ın biraz daha oyuna girmesi, sorumluluk alması gerekiyor. Murat Şahin’in Ljajiç’li, Lens’li Umut’lu hamleleri galibiyet güvencesi sağlamadığı gibi kontrol futbolunu da zayıflattı. Buna karşılık Antalyaspor ilk yarıda 71/29’a rağmen ezilmedi, sadece direndiler.
Çok az hücum şansı yakaladılar. İkinci yarıda Podolski, Gökdeniz ve Orgil’in katılımıyla oyuna ortak oldular. Kaleci Ersin’i terleten hızlı ataklar yaptılar. Tamer Tuna beş değişiklik hakkını Beşiktaş’tan önce tamamlamakla kalmadı, o hamleleriyle maçın akışını terse çevirdi. Meler’e bakalım: İlk yarıda Boyd’un omuza yakın bölgeden koluna çarpan topa Meler “elle oynama” kararı verdi. Maçın sonlarında Beşiktaş’ın korner atışında top aynı biçimde Antalyasporlu futbolcunun omuzuna yakın bölgeden koluna temas etti. Meler’in buna da “elle/kolla” oynama kararı verip penaltı düdüğü çalması gerekmez miydi? Bilemiyorum. Atiba herhalde boşuna itiraz etmiyordu.