Bir gün önceye göre, sondaki çılgınlık hariç, aksiyonu pek olmayan ama futbol bilgisi, taktiği yerli yerinde, delirmeyen, soğukkanlı maçtı. Pepe ile Adebayor’un eğlendiği bile söylenebilir!
Lens’in de Quaresma kanadına geldiği, Talisca’nın erken kart gördüğü, daha 9. dakika hakemin Başakşehir’i “vakit geçirmeyin” diye uyardığı sürreel başlangıç da olsa!
Başakşehir topa çok hakim olup Beşiktaş’ı kovalamayla yorarak oynamaya niyetliydi. Beşiktaş top ayağında olmadığı anları sevmiyor. Maçı avucuna alamıyor.
Tiki taka ile Adebayor kafa golü provası yaptığında, arkadaşı Pepe’den daha uzundu.
Gole giderken arkadan yetişip engelleyen Tolgay’ı kutladığında olgunluk dersi sıkıştırdı araya. Quaresma’nın peş peşe Clichy-Elia çalımları ise hiç nazik değildi!
30’da roller değişti; bu kez top yapan Beşiktaş’tı Adriano’nun “orta saha”yı çoğaltması sayesinde.
İlk yarı Beşiktaş’ın eksikleri Gönül, Oğuzhan değil; Lens, hatta Talisca’ydı! Firmino, Coutinho ekürisinden Talisca, çok kez mutlu etse de, henüz onlar kadar her maçın her anını yaşayan bir formatta değil.
2. yarı neredeyse golle başlıyordu Başakşehir. Cenk’in harika uzun pası Talisca’yı uyanık yakalayamadı.
Oğuzhan’ın girişi orta sahayı çoğalttı ama Quaresma ve Talisca’ya zorunlu kanat tayini çıkarttı! Bu da denge bozuyor tabii.
İki takım da nakavt kovalamadı, gard düşürmeden temkinli yumruk attı, kontra yememek için. Son saniyelerde, Beşiktaş kuşatmasında başka bir maç oynandı!
Galatasaray-Fenerbahçe maçı, 2’si kulübeden, 6 “yerli” vardı: 2’si Almanya’dan. 5 Brezilyalı dışında Fransa Ligi’nden (biri Belçika çıkışlı) 7 oyuncu: 3’ü Fas, biri Cezayir, olmak üzere 6’sı Afrika kökenli. Bu sözler “yabancı sınırlaması” için değil. Tam tersine, karşıyım. Oyuncak yapılmasına da. Ama 6 Afrikalı genci Fransa’da “iyi futbolcu” yapabilen “altyapı”nın hiç ilgimizi çekmemesi tuhaf!
Şu var: Bu kadro olmasa, Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nde üçte üç yapar mıydı?
Burada 4’te 4 galibiyetsiz, orada 3’te 3 galibiyetle oynadı.
Başakşehir ise “proje” değiştirdi; “içeride” değeri yüksek bir kulüp yaratmak, belki bir gün, Sarkozy’ninki gibi “İstanbul’un PSG’si” yapabilmek, o yüzden şimdi “Avrupa mavrupa ligi”ni boş verip Şampiyonlar Ligi takımı yaratmak!
Not: 5 yılı geçti Afyon’da bir dizi ihmalle cephanelik infilakinde gencecik 25 asker şehit olmuştu. Hepsi bin bir umutla doluydu. Öyle ya, kimi Galatasaraylı, kimi Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu, Bursalıydı. Yıllarca davayı yazdım. Oğlu Onur Fikret’i kaybeden Zekayi Dülger nerdeyse unutulan davayı (yine) hatırlatmamı istedi: “Sevgili Umur Bey, önceki yıllarda kaleme aldığınız gibi cevaplanmayan sorular halen cevapsız. Askeri mahkemeler kapatıldı. Ne gariptir ki, sanki acılarımızı yerinde hatırlatmak üzere sivil mahkeme Afyon’da. Ulaşım sorunlu. Dava bugün. Sonuna kadar kovalayacağız, sorumlular bulunana kadar.” (Habertürk/Umur Talu)