Bugüne kadar kazanılanlarla
Kazanması muhtemelken kaybedenlerle
Rakibinin kaybettiğine sevinip,
Kendi maçına ‘Kazanalım da arayı açalım’ diye düşünüp, yine de kaybedenlerin
Garip bir boyut kazandırdığı ligimizin en kırılgan dönemecindeyiz.
Fenerbahçe sert oynar (mı)?
Cüneyt Çakır sertliğe müsamaha gösterir (mi)?
Beşiktaş eksik kadroyla iyi bir strateji izler (mi)? Gibi.
Soru-yorumların cevaplarındayız.
***
Pepe ve Talisca’nın cezalı,
Oğuzhan’ın da son dakikada hastalanması,
Seri kadro değişikliklerine neden oldu.
Nihayetinde arkada Vida-Tosic ikilisinde,
Önde de Vagner Love’da karar kılındı.
Gerisi bildiğiniz çocuklardı.
Topa basıp, takımını rahatlatacak adam eksikliği her iki takım için de hissedilir boyuttaydı.
Hırsla kapılan toplar, acemice harcanıyordu.
Dedim ya o kadar sık pas hatası vardı ki;
Onlardan birinde hızlı çıkan Fenerbahçe daha 10 dakika olmadan golünü buluyordu.
Buram buram ofsayt kokan,
Hatta ofsaytı kusan bu pozisyona nasıl bayrak kalkmıyor efendiler!
Pes…
Ama siz konuşmayın daha.
Golden sonra ‘Hadi be!’ deyip heyecanlandığımız ilk pozisyon 23’te Babel’in isabetsiz kafa vuruşuydu.
Orta sahada kalabalık olup,
Sahaya hakim olan bizdik ama
İlk yarım saat itibarıyla pozisyon üretemiyorduk.
Fenerbahçe’yi hataya zorlayan Beşiktaş atakları ilk yarının sonuna doğru hız kazanmıştı.
Quaresma çizgisini iyi kullanıyor,
Üst üste adam eksiltiyor ama sonuca gidemiyorduk.
Oyun kurucu eksikliği bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştı.
Ve doldur-boşalt oyunu Fenerbahçe’ye yarardı.
İkinci yarıya ‘Negredo değişikliğiyle başlar’ dedik Şenol Hoca ama
Başlamadı.
Meğer iş bitirici sıfatıyla Vida’yı koymuşuz da o bölgeye haberimiz yokmuş.
Adam golün kokusunu öyle almış ki;
Adapazarı’ndan koşup öyle vurdu topa.
‘Zıpkın gibi’ derler ya, öyle: 1-1.
Sonra orta sahada bir anlaşmazlık.
Kale önünde bir karışıklık,
Fabri’nin yanlış çıkışı,
Ve boşalan kaleye 50 metreden şandel bir top.
Tam gözümüzü kapatmıştık ki
Medel çizginin üzerinden aldı hepimizi.
70 yaşına gelirsin de merdivenleri çıkmakta zorlanırsın ya;
Fenerbahçe’nin sahadaki görüntüsü de öyleydi.
Şenol Hoca da bunu görmüş olacak ki,
Radikal bir karardı belki ama
Vida’yı yanına alıp, Negredo’yu oyuna sürüp çift santrfora döndü.
Bu maçı almak için planlanmış ciddi bir eylemdi.
Baskı başlamıştı.
Görmek istediğimiz Beşiktaş sahadaydı,
İstek, hırs ne ararsan vardı.
Bir ara taraftarı da aldı arkasına Beşiktaş.
Sonra ayağının dışı canımızın içi çıktı sahneye.
Harbi ayağının dışı ama!
Ben bu golü anlatırsam
Buraya yazarsam Quaresma’ya saygısızlık yapmış olurum.
Anlatmayacağım.
Gidin, defalarca seyredin kardeşim: 2-1.
Sonra tırnak yeme ve nefesleri tutma dakikaları başladı,
Totem üzerine totem yaptık.
Ve Quaresma,
‘Ben bitti demeden bitmez’ dedi.
Öyle bir çaktı ki sıfırdan,
Breh breh breh!
Klas gollerin adamı…
Teşekkürler arkadaş...
Teşekkürler Beşiktaş. (Alen Markaryan/Akşam)