İşte Alen Markaryan'ın yazısı:
Avucumuzun içinden kaçan şampiyonluğa mı isyan etsek,
Oynadığımız boş tribünlere mi?
Tosic’in gidişine mi üzülsek,
Talisca’yı elimizde tutamayışımıza mı?
Gole dönük orta saha diye kıvranmalarımızı mı dile getirsek,
Yoksa bu konuya gerekli özeni göstermeyen transfer komitesini mi dilimize dolasak?
D- Hiç biri
Zira bu sene bağıra bağıra gitti.
Ve dönmeyecek.
Üzüntülerden kahır tespihi yapsak da dönmeyecek.
Ağıtlar yaksak da dönmeyecek.
Lakin kulağımızı ‘Ne diyorlar’ diye tribünlere kabarttığımızda,
“Sen şampiyon olmasan bile,
Seveceğiz seni yine de” tezahüratını duyuyoruz.
Ne diyelim, gerisi laf-ı güzaf.
Lakin sevginin formaya ve armaya olduğunu araya sıkıştırmakta da fayda var.
Hah işte!
Bundan sonrası tam laf-ı güzaf!
HHH
Garibime giden konu ne biliyor musunuz?
Maçı aldığın takdirde Şampiyonlar Ligi’ne gidebilme ihtimalini,
Camianın kanıksamamış olması.
Sırf biz mi?
Galatasaray’ın kaybetmesi ve Başakşehir’in berabere kalması durumunda dahi,
Oynadığı maçı kazanacak Fenerbahçe’nin
Şampiyon olabilme ihtimalini yok saymış taraftarı.
Orası da bomboş.
Bence çok garip!!!
HHH
Maça bir göz atacak olursak,
Babel’in ortasına Talisca’nın fiyakalı kafa golünü notlarımız arasına alabiliriz.
Talisca’nın gollerini seyrettikçe,
“İyi de selvi boylum, artık ellerinsin neyleyim sevdanı” diyesi geliyor insanın ya,
Neyse paranın gözü kör olsun diyelim!!!
Sıyrılalım kara sevdadan.
İkinci yarı Larin’in, omuz kafa karışık golü,
Sivas atağında bir türlü çıkarılamayan topun filelerimize gitmesi,
Ve Medel’in gereksiz gerginlik yaratmasıyla başladı.
Bir baktık maç 2-1 olmuş.
Sonra 10 kişi kalan Sivas,
Ve Larin’in üçüncü ve dördüncü Beşiktaş golü.
Aylar sonra oyuna giren Gökhan Töre’ye destek alkışları,
‘Babel gol atmazsa ayıp olur’ dediğimizde gelen Babel golü,
Coşkulu bir taraftar topluluğu.
Ve bir sezonun özeti.
‘Bütün futbolcularımızı tebrik ederiz’ deyip,
‘Beşiktaş’ın hakkı burası değildi’ diye yazımızı noktalayalım.
İyi pazarlar.