Dikkat çeken Dele Alli itirafı! 'Maça ilk 11'de başlaması...'
Beşiktaş, sahasında Demir Grup Sivasspor'u 3-1 mağlup etti. Spor yazarları da siyah-beyazlıların Sivas temsilcisi karşısındaki rahat galibiyetini köşe yazılarında değerlendirdi. İşte çok konuşulacak o yazılar...
Ajans Beşiktaş - Spor Toto Süper Lig'in 4. haftasında Beşiktaş, sahasında Demir Grup Sivasspor ile karşı karşıya geldi. Vodafone Park'ta oynanan mücadeleyi siyah-beyazlı ekip, 3-1'lik skorla kazandı.
Beşiktaş'ın Dolmabahçe'de iyi bir oyunla kazandığı karşılaşmayı spor yazarları köşe yazılarında değerlendirdi. İşte o yazılar;
SPRİNTER FUTBOLU - ATTİLA GÖKÇE (MİLLİYET)
2022-23, “futbolseverin sezonu” olarak yaşanacak. Dikkat edin “taraftarların” demiyorum… Futbolseverlerin sezonu.
Öyle maçlar oynanıyor ki o takımın taraftarı olmasanız bile oyunu izlemekten keyif alıyorsunuz. Belki de özlediğiniz beceriler, paslar asistler ve gollerle kendinizi sahadaki gösteriye kaptırıyorsunuz.
Beşiktaş işte… Sadece kendi taraftarına değil, futbolsever herkese keyif veren bir takım olarak alkışlanıyor.
Sadece golleriyle değil, oyuna kattığı enerji, takımca sergilediği uyum ve dayanışma ile… Artı… Bireysel beceriler ve üst düzey oyun aklıyla da saygı uyandırıyorlar.
Valerien İsmael, şöhret ve şampiyonluk başarısıyla gelmedi İstanbul’a… Beşiktaş’ın titiz dikkati ve akıllı kararı, Valerien’e kendi kariyer öyküsünde yeni sayfalar yazma şansı verdi. Hakça söyleyelim, hata da yapsa hem çalışma disiplini hem de oyun planlarıyla fark yaratıyor. Şunu da yazalım: İsmael’in oyunun ikinci perdesini iyi yönetmesi gerekiyor. Değişiklik zamanı ve sıralaması takımın temposunu düşürüyor. Takım baskı altına giriyor.
İlk yarıya bakınca… Yüksek tempo görüyorsunuz… Topa sahip olmayı, sahip olunan topla ikinci üçüncü bölgede akıcı pas oyunuyla oynamayı beceriyorlar.
Savunma, gayet sakin telaşsız yapıyor işini. Necip dahil hepsi de oyun kurarak çıkıyorlar. Belli ki buna da çalışmışlar. Bekler (Rossier ve Masuaku) zaten hazır… Evet herkes oynamaya amade.
Hatta Dele Alli bile.
Premier Lig’in en şaşırtıcı kariyerine sahip oyuncusu yeniden yeşermek için geldiği İstanbul’da kaç antrenmana çıktı bilmiyoruz ama 11’de başlıyor maça.
Topla buluşması, en az iki arkadaşına pas verecek hazırlıkla oyunu izlemesi, isabetli pasları, ceza alanında yumuşak aşırtma toplarıyla iki arkadaşını gol pozisyonuna sokması alkışlanacak güzellikler. İtiraf edelim: Ayağının tozuyla maça başlayan kadroda yer almasını biraz “popülist” karar olarak karşılamıştım ama, hayır… Adam hazırmış. Oyuna keyif katıyor. Dileyelim, o da biz de hayal kırıklığına uğramayız.
Beşiktaş 1 saat saldırıyor sonrasında da rakiplerine “Haydi sıra sende“ der gibi ikili oyuna geçiyor… Dia Saba’nın uzaktan attığı harika gol böyle bir katılımın sonucu. Bu oyunu 90 dakika oynamayı da kimse beklemesin… Peki doksan dakikaya yayılmış tempolu yetmiş dakikaya ne dersiniz? Haydi, dileyelim tüm takımlar öyle yükselsin.
Maçın yıldızları var. N’Koudou’nun hızlı, delice atakları.. Sol kanattan şimşek gibi parlattığı ataklar. Weghorst’un Muleka’ya asisti… Rosier’in de geçen haftaki gibi Weghorst’a attırdığı kafa golü, Masuaku’nun da ön direkte Muleka’ya attırdığı var.
Oyuncu değişikliklerine de bakalım… Salih-Berkay, Masuaku-Umut Meraş, Muleka-Kenan Karaman, Weghorst Cenk Tosun, Dele Ali-Kerem Atakan çıkış-girişleri, elbette takımın ayarını biraz bozdu. Sivasspor’un oyunu değiştirme gayretlerini de takdir etmeli.
Özetle... Aşkla, şevkle… Kendilerini tüketircesine sprinter hızındaki oyunları ve golleri ile Beşiktaşlı oyuncular bu lige çok farklı bir hava getirdi. Gözlemekte ve izlemekte yarar var. Üstelik, keyif de vaat ediyorlar.
WEGHORST VE DİĞERLERİ - BİLAL MEŞE (MİLLİYET)
Beşiktaş’ta her maçta bir oyuncuyu radarıma alıyorum, öyle torpil - morpil yok, yiğidin hakkını yiğide vereceksiniz, lamı - cimi yok. Weghorst, çok iddialı söylüyorum, Beşiktaş’ın bu sezon en büyük transferidir. Sadece gol ve asistler yaptığı için bu övgüleri yapmıyorum, adam boş durmuyor, savunmaya kadar gelerek destek veriyor, tam bir takım oyuncusu.
Muleka’nın perdeyi açan golündeki topuk pası klas ötesiydi. Artı müthiş sorumluluk yükleniyor, toptan kaçmıyor, istiyor, yeter ki ona yüksek toplar gelsin, gerisini ona bırakın. Attığı ikinci gol de bunun en büyük göstergesidir.
Tabi ki araya N’Koudou’yu sıkıştırmazsak, ayıp ederiz. Dikkat ettiniz mi top ayağına geldiği anda, tribünler ayağa kalkıyor... Biliyorlar ki adam başlı - başına rakipler için büyük tehlike. Muleka’nın attığı ilk golde onun katkısını nasıl unutabiliriz. Adamın peşinde neredeyse iki ya da üç oyuncu var, oradan sıyrılıyor.
Gelelim Kartal’ın yeni transferi Dele Alli’ye... Teknik kapasitesi yüksek, çift yönlü oynayabiliyor. Yani hem savunmada hem de hücumda var. Kolay mı ilk maçına çıkmak hem de o seyirci önünde... İnsanın eli - ayağı dolaşır! Valla, izlediğimiz kadarıyla Dele Alli oldukça soğuk kanlı topla fazla riske girmeyen bir fotoğraf.
Bir parantez de ilk yarıda iki gole imzasını atan Muleka’ya... Valla o da ilginç bir oyuncu, geçtiğimiz haftalarda vitrine çıkmadı pek ama, attığı ikinci gol zorlukların en büyüğü idi. Rakip savunmacı formasında çekmesine karşın, kafayla ilk yarının skorunu belirledi.
Sadece ilk yarının fotoğrafını çekecek olursak, Kartal’da yedeklerin işi de çok zor! Özellikle ofansta sıra bekleyenler bir tık yukarı çıkmak zorundalar! Sadece bu bölgede mi, savunmada Saiss ve Masuaku şimdiden formayı ipotek altına aldılar, artı ikisi de iyi transfer.
***
Yok arkadaş yok... Valerian İsmael’i anlamakta zorlanıyorum artık! Tıkır - tıkır işleyen bir kadroda bu oyuncu hamleleri nerden çıktı! Eğer bir sakatlık söz konusuysa amenna, bilemiyoruz! Salih Uçan kötü müydü, asla... İki gol atan Muleka’ya ne demeli? Sanırım üç farklı skordan etkilenmiş olsa gerek! Ama bu oyunda hangi skorun garantisi var?
Dua etsin ki, kendi yağıyla kavrulan bir Sivasspor var karşısında, gidenler çok, yeri dolanlar az! Düşünün tek golü 86’da Seba ile bulabildiler. Ali Şaşal’ın üç net pozisyonda başarılı olduğunu da not düşelim.
Weghorst’u bırak sahada kalsın, adamın çift ciğeri var, yorulmak bilmiyor, Dele Alli tamam, ilk maçı, kenara alınması doğal, uyum söz konusu olabilir!
Süper Lig’in yeni lideri Beşiktaş, ne var ki bu tablonun her hafta değişebileceğini görüyoruz. Sonuçta Kartal, İsmael’e rağmen iş kazası yaşamadı, haftayı üç puanla kapadı.
YİNE SÜPER İLK YARI - ALİ ECE (FANATİK)
Alanyaspor, Karagümrük, Sivasspor, Beşiktaş Süper Lig ölçeğinde üst üste üçüncü mükemmele yakın ilk yarıyı oynadı. Üstelik Ghezzal ve Josef’siz üst üste oynadığı iki maçın ilk yarılarında Beşiktaş gol olup yağarken kalesinde de pozisyon vermedi. Weghorst, Süper Lig ölçeği için simyacı tipi santrfor: Her yaptığı pres hamlesinde, her topa dokunuşunda Beşiktaş lehine altın değerinde. Beşiktaş 42’de bir kez daha Valerien Ismael’in çok çalıştırdığı bol alternatifli duran top organizasyonunun sonucu 3-0 öne geçtiğinde topla oynama oranı da %70’ti.
Uzun veya orta...
Asıl belirleyici olan şuydu: Beşiktaş ilk 45’te topla hiç oyalanmadı, iki iç oyuncusu Salih ve Gedson kısa, uzun veya orta metrajlı kısaca o pozisyonda hangi tip pas savunma kilidini açabilecekse onu attılar. Beşiktaş, Valerien Ismael geldiğinden beri antrenman-maç pratiği ve nokta transferler takviyesiyle geliştirdiği pres gücünü rakipten topu geri kazanma süresini iyice azaltarak geliştirdiğini gösterdi. İkinci yarıda Cenk Tosun hariç diğer değişiklikler Beşiktaş’ın oyun kalitesini arttıran nitelikte değildi. Yüksek tempolu oyunu daha uzun süreye yaymak için alternatif yetenekler şart.
İLK YARI CEVVAL İKİNCİDE BİTKİN - CEM DİZDAR (FANATİK)
Beşiktaş, ilk haftadaki Kayseri maçı dışarıda dursun, ilk devreleri hep yüksek tempoda oynamış bir takım.Dün akşam da aynısını yaptı. Rakibinin üzerine öyle tempolu yüklendi ki,Çalımbay takımı nefes alamaz haldeydi. Sivas karşı kaleyi göremeden devre 3-0 olmuştu bile. Özellikle ilk golün temposu o kadar yüksekti ki, rakip üzerinde ürkütücü olmalı. Bir diğer ayrıntı Ghezzal’ın yokluğunda Rosier’in koridor kullanımı… Oyuncu önü açılıp direkt oynadığında ikinci golde olduğu gibi hayli faydalı işler yapabiliyor. Ancak Ghezzal olduğunda ‘’meziyet’’ Rosier’in önünü tıkıyor sanki. Ya da bu ikiliyi farklı kullanacak bir düzenleme gerekiyor. Organize olma konusunda rakibinin zorluk çıkarmadığı Beşiktaş güle oynaya devreyi tamamladı. Son maçlarda olduğu gibi ikinci devre Beşiktaş’ın durağana döneceği tahmin edilebilirdi. De Souza, Atiba gibi oyuncuların yokluğunda ilk devre oyunları akışkan ve tempolu geçiyor. Onlar varsa tempo ister istemez düşüyor.
Antrenmana çıkmadan
Beşiktaş yine tek devre oynadı ve kazandı. Lakin maçta gözler kuşkusuz Dele Alli’deydi. Neredeyse antrenmana çıkmadan ‘’Zorlu Türkiye Süper Ligi’nde’’ sahaya gönderilmişti oyuncu. Bir iki göründü sonra normale döndü! En azından bir hafta beklenebilir miydi? Onca antrenman yapan oyuncular ne düşündü, o ne düşündü, Valerien Ismael ne düşündü, bilinmez!.. Belki o da oynayarak form tutacak oyunculardan biridir diye düşünmüşlerdir!
ŞÜPHEYE BIRAKMADAN BİTİRİYOR - ALİ GÜLTİKEN (SABAH)
Beşiktaş taraftarı stadyuma giderken içinde gol görebilecek miyiz şüphesini yaşamıyor... Weghorst, Muleka, N'Koudou, Dele Alli, Cenk Tosun, Ghezzal gibi oyuncuların olduğu bir kadronun zaten gol sıkıntısı yaşaması mümkün değil. Tam tersi izlemeye gidenler gönül rahatlığı ile ve "Acaba kaç gol görebiliriz?" düşüncesi ile tribünleri dolduruyor. Bundan şüphem yok. Özellikle iç saha maçlarında Beşiktaş tribünlerinin muazzam desteği de işin içine girince takımın oyun başlangıçları muhteşem oluyor.
Şüpheye yer bırakmadan ilk yarıda işi bitiriyor. Beşiktaş takım olarak ceza sahası içerisinde çok etkili hale geldi. O bölgeye top indirilmesi yeterli. Weghorst, Muleka, N'Koudou, Dele Alli ile ve ceza sahasına giren her oyuncusu ile pozisyon yaratıyor... Beşiktaş hem yerden hem de havadan rakipleri için korkulan bir ekip oldu. Skorları da çok erken yakaladığı için İstanbul'daki maçlar izleyenler için bir festivale dönüşüyor. Hem oynayan keyif alıyor hem izleyenler... Coşku takımın her bölgesinde hissediliyor
Golcüler dışında bireysel olarak öne çıkan diğer önemli oyuncu da Salih... Hem kendi seviyesini yukarıya çekti hem de Beşiktaş'ın temposuna ayar veriyor. Necip'e de ayrı bir parantez açalım. Saygıyı çok hak ediyor. Kocaman bir alkış da Kaptan'a...
Tüm bunların yanında Dele Alli'nin isminin yarattığı heyecan da takımın iç enerjisine yansımış durumda. Bu coşkuyu yalnız taraftarda değil Dele Alli ve tüm oyuncularda gördük. (Milliyet)