Ergin Aslan: "Kimsenin motivasyonunu kaybetme lüksü yok"
YeniŞafak gazetesi yazarı Ergin Aslan, Bursaspor - Beşiktaş maçını değerlendirdi.
Ajans Beşiktaş - İşte Ergin Aslan'ın yazısı:
Beşiktaş'ta sezonun başlamasıyla birlikte hem lig, hem Avrupa maçlarında yaşanan aksaklıklar, bize 3 noksanlığı net olarak göstermişti. 1- Kaleci, 2- Ofansif orta saha, 3- Bitirici forvet. Transfer dönemi sona ermeden Beşiktaş 2 tarafı halletti. Karius, çıktığı ilk maçında, bire bir kaldığı ilk pozisyonda sınavı geçti. Aslında test edilecek bir kaleci de değil. Özgüveni gayet yerinde. Maça 1-0 mağlup başlamak var, bir de savunmanın “Arkamda kaleci var” özgüveniyle oynaması var. Öte yandan kulübede olmasına rağmen Ljajic, siyah-beyazlıların aradığı bir 10 numara. Uzun süredir taraftarın özlediği pas oyununu geri getirecek bir takviye. Tabi, takıma yeni katılmış olması, Bursa gibi sert bir deplasmanda kulübede oturmasına neden oldu. Maçın gidişatı, Ljajic'in kullanılması gerektiğini gösterdi. Çünkü hazır adam. Ancak Şenol Hoca yeni gelen oyunculara “acemi birliği eğitimini” zorunlu tutuyor! Usta birliğine terfi etmeden oynayamıyorsun. Ama şüphesiz Milli aradan sonra kadroya ilk yazılan isim olacaktır. Forvet konusuna gelince, transfer sihirbazlığı sadece oyuncu getirmekle olmaz, 6 forvetin nereye nasıl gönderileceği de planlamaya dahil omalı. Oyuncu getirirken alkışlar güzel de, gönderebilme konusu kime ait? Beşiktaş'ın güreşten sorumlu yöneticisine mi? Kaleci ve 10 numara takviyelerinde başarıdan söz etmek mümkünken, geçen sezondan beri devam eden golcü sorununu 3 aylık süreçte çözememek yönetim zaafiyetidir.
İlk yarıda, Samet Hoca'nın Beşiktaş'ı iyi çalıştığı kesin. Sezon başından beri önde baskı yapan her takım Beşiktaş'ı zorladı. Siyah-beyazlıların yapısı, topa sahip olmayı ve oyunu rakip yarı alanda oynamayı zorunlu kılıyor. Bursaspor kanat oyuncularının iyi kademe yapmasıyla birlikte, Beşiktaş'ın en iyi yaptığı iş olan kanat oyunu da sekteye uğradı. İlk yarı net gol pozisyonu olmadan sona erdi. Vida, dün başarılı hamleler yaptı. Ama ne zaman? Bursaspor, Beşiktaş ceza sahasındayken. Bunu Hırvatistan Milli Takımı'nda da yapıyor. Çünkü Hırvatistan, Beşiktaş'a göre daha kontrollü ve kendi yarı sahasında oynayan bir takım. Beşiktaş gibi savunmaya orta sahaya yakın kuran takım için stoperin geniş alanda rakibine yetişememesi handikap oluyor.
İkinci yarının ilk bölümünde Oğuzhan, Şenol Hoca'nın ısrarla kendisine biçtiği oyun kurucu rolünü çok iyi oynadı. Bu sezon, Beşiktaşlılar'ın özlediği başka bir şey de, çizgiden içeri kat edip skor yapan Babel'di. Aynı pozisyonu Negredo'ya da hazırladı Oğuzhan ama işte bütün iyi niyetine ve oyuna katkısına rağmen, o bitirişleri yapamıyor Negredo. Beşiktaş'ın golcüsü bitirici olmalı. Necip takviyesiyle skoru korumaya gitti Hoca. Ancak Şenol Güneş'i Biliç'ten ayıran özellik, 1-0'ı, 2-0'a taşıyabilmesiydi. Yani ne olursa olsun ofansif oyundan vazgeçmemekti. Hoca, bazı zamanlarda kendisini diğer teknik adamlardan ayıran özelliklerini yitirip sıradanlaşıyor. Dün gece de böyle zamanlardan birisiydi. Madem oyunu tutacaksın, o zaman arkadaki boş alanları değerlendirmek için Lens ya da Töre alternatiflerini kullanman lazım. Birileri küsmesin, problem çıkarmasın, surat asmasın diye, diğer oyuncuların heveslerini, isteklerini de köreltmenin manası yok. Ayrıca oyunu tutarken, neden açık alanda yakalanıyor takım. Bu da başka bir soru işareti. Bu sezon oynanan 10 maçta Hoca'nın da futbolcuların da kendi muhasebelerini yapacağı çok şey var. 15 günlük ara bunun için yeterli. Geçmiş sezonlar geçmişte kaldı. Profesyonellikte, her sezona ayrı bir ücret ödeniyor ve kimsenin motivasyonunu kaybetme lüksü yok. Ne futbolcunun, ne hocanın, ne de Başkan'ın...