Faik Gürses: 'Sergen Yalçın, 'her iyi topçu, iyi teknik direktör olmaz' olgusunu yıkmıştır''
Gazeteci Faik Gürses, Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın ile ilgili düşüncelerini Beşiktaş Dergisi'ne yazdı.
Ajans Beşiktaş - Gazeteci Faik Gürses, Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın ile ilgili düşüncelerini Beşiktaş Dergisi'ne yazdı. İşte Faik Gürses'in yazısı;
''Doğar doğmaz kendinden bahsettiren bir çocuktu. Mesela daha gelişirken o kulakları ile bir tekneye binse bir yelken vazifesi görür, sizi akaryakıt harcamadan mavi yolculuğa çıkarırdı. O yüzden lakabı 'Kepçe'ye çıktı. Fulya’ya ayak bastığında kilosu tartışıldı. Zayıf, çelimsiz haliyle, 'Bundan futbolcu falan olmaz' yorumları bile yapılmaya başlandı. Takım arkadaşı Kenan da onun gibiydi. Kenan’a Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde gelişmesi için vitamin ve protein yüklemesi yapıldı. Prof. Dr. Turgay Atasü bizzat ilgilendi bu konuyla. Ama Sergen’e zaten çelimsiz damgası erken vurulduğundan ekstra bir yükleme gerçekleşmedi. Sergen kendi kendine yüklendi!
Minibüslü yıllar
Antrenmanlara gitmek için Kilyos’tan minibüse atlayıp Fulya’ya gelir, dönüşte o meşakkatli yolculuğu tekrarlardı. Altyapı sorumlusu Serpil Hamdi Tüzün, Sergen Yalçın’ın üzerine öyle çok titremiştir ki bugün hoca olduysa onun söylediklerinin katkısı büyüktür.
Dönemin adıyla İnönü Stadı’nda önce genç takım maçları oynanır, A takım maçı bir saat sonra başlardı. Sergen o kadar çok meşhur olmuştu ki saat 12.00’deki maç tıklım tıklım olur, vallahi A takım maçlarını izlemeden çıkanlar bile görülürdü. Topu her ayağına alışı, frikikteki ustalığı, pas dağılımındaki isabet oranı tavan yapıyordu. Hatta rahmetli Vedat Okyar bir deplasman maçında Sergen’in sol ayağı için şu yorumu yapmıştı: 'Ayağında bir radar mekanizması olabilir. Çocuk üç dört pozisyon sonrasının pasını atıyor.'
'Herkesin yeri dolar'
Sergen Yalçın futboldaki ustalığının yanı sıra çalıştığı hocaları tarafından disiplinsiz oluşu ile anıldı. 'Koşmuyor' dedikleri zaman onun yanıtı hazırdı: 'Koşsam Real Madrid ya da Barcelona’da oynarım. Bu koşu bana yeter.'
Dört büyük kulüpte de forma giyerken bir rekora imza atıyor ama taraftarın önünde hiçbir zaman Beşiktaşlılığı tartışılmıyordu. Bugün birkaç ismin Beşiktaş’tan ayrılışına verdiği yanıt ise hafızalardan silinmeyecek kadar büyük bir yer kaplamıştır: 'Bu kulüpten ben de gittim. Onun için herkesin yeri dolar.' Üzerinde durulası bir cümle olarak Sergen’in bu yaklaşımı arşivlerdeki yerini almıştır.
Ailesini unutmadı
Kazandığı paralarla önce anne babasının evini alıp döşeyen, ayrıca babası rahmetli Özer Yalçın’a bir de iş yeri açan Sergen, ailesine ne derece tutkulu bir adam olduğunu göstermiştir. Araba merakı yüzünden minibüslü günlerini bırakıp Porsche’ye binmeye başladığında yine manşetlerden inmemiştir. Gazeteci için Sergen Yalçın her alanda altın madenidir. Söylediği her söz, attığı her gol ve pas zaten her gün, her hafta, her ay gazetelerin tepelerini süslediğinden Sergen adeta bir idol olmuştur herkes için. Çocuklara onun adı veriliyor, attığı her gol ve pas zincirlenip tarih yapraklarında yerini alıyordu.
Beşiktaş’a trilyon kazandırdı
Asi idi. O yüzden kimseye verilecek bir tavizi yoktu. Dönemin başkanı Süleyman Seba, Sergen’i, Cem Uzan’ın sahip olduğu İstanbulspor’a satarken dönemin parasıyla 1 trilyon 200 milyonu Beşiktaş’a kazandırıyordu. Bir kamp dönemiydi, hiç unutmam. Teknik Direktör Christoph Daum, Antalya’da oyunculara bir gün izin vermişti. Bilal Meşe ile ben de altımızda kiralık araba olduğundan, Sergen de bunu bildiğinden direkt bize geldi, arabayı istedi, biz de verdik. Kaleci Şener ile birlikte marşa basıp gözden kayboldular. Sabah kros için kalktığımızda, Daum çoktaaan karşımıza dikilmişti: 'Sizin arkadaş az önce geldi. Bu yüzden krosa çıkamaz.' Meğer Alman, izin günü olmasına rağmen tüm otel çalışanlarına talimat vermiş, kimin kampa saat kaçta geldiğini not aldırmıştı. Sergen ve Şener sabaha karşı geldiğinden o gün idmana çıkmadılar.
Unutulmaz gollere imza attı
Antrenman kaçırması, umursamaz hallerine rağmen maç içinde acayip bir adamdı Sergen. Unutulmaz gollere imza atardı. Altay ile Bursa’da oynanan ceza maçında üç metreden topu tavana çakmış, Denizlispor’un, ünlü Alman kalecisi Dirk Heinen’e attığı frikik akıllara zarar hale gelmişti. Chelsea’ye attığı iki tarihi gol herkesin hafızasındadır. 100’üncü yıl şampiyonluğunu getiren gol ise Beşiktaş hatıra parası bastırılacak kadar ünlenmiştir.
Hocalığı da tartışılmaz
Sergen Yalçın için futbol oynadığı yıllarda 'Futboldan koparsa biter' deyip iddiaya girenler, bugün büyük para kaybetmişlerdir. Şimdilik Beşiktaş’ı üçüncü yaptı. Hem de elindeki sıkıntılı kadroyla. Antalya ve Kayseri maçlarını kaybetmese şimdi başka şeyler yazıyor olacaktım. Demek istediğim şudur ki 'Her iyi topçu, iyi teknik direktör olmaz' olgusunu da yıkmıştır Sergen Yalçın. Son iki yılda Alanyaspor ve Malatyaspor’da yaptıkları ortadadır. Hele Malatyaspor’dan gittikten sonra takımın küme düşmesi (şimdilik kaldılar) kesinleşse de onun hocalığı tavan yapmıştır. Parlattığı futbolcular ile çalıştırdığı takımlara oynattığı sistem ve yaptığı taktik aşı, Sergen’in henüz teknik direktörlük kariyeri dönemlerinin başında gördüklerimizdir. Birkaç yıl sonra yine bu dergide veya başka bir yerde daha başka bir Sergen Yalçın yazısı bulabilirsiniz. Şimdilik hayırlı işler hocam!''