"Messi‘yi, Ronaldo‘yu, Mbappe‘yi getirecek halimiz yok ya... Gelseler de böyle bir gol atabilirler mi, o da tartışılır"
Milliyet Gazetesi yazarı Şansal Büyüka, Beşiktaş - Sivasspor maçını bugünkü Milliyet Gazetesi'nde değerlendirdi.
Ajans Beşiktaş - İşte Şansal Büyüka'nın yazısı:
İşimiz futbol yazmaksa, futbolun keyfine bakmaksa, “muhteşem-olağanüstü-mükemmel-fantastik” golle, bir antika gibi görüntüsü müzeye kaldırılacak Güven Yalçın golüyle başlamak lazım...
Rosier’in asistinde, hemen önünde Batshuayi görüş alanını daraltmasına rağmen Güven Yalçın topa öyle bir kalktı, öyle bir yarım röveşata attı ki, ağlara yapışan top, bu sezonun en güzel golü olarak tarihe geçebilir.
Önümüzde daha çok uzun haftalar var, buna rağmen böyle göz kamaştıran bir başka golü izleyeceğimizi sanmıyorum. Süper Lig’e Messi‘yi, Ronaldo‘yu, M’Bappe‘yi getirecek halimiz yok ya... Gelseler de böyle bir gol atabilirler mi, o da tartışılır. Güven Yalçın golü, futbolun tarifeleriyle, terimleriyle anlatılamaz, ancak yaşanır...
Rıza Çalımbay takımlarının çok temel iki özelliği var. Birincisi maç biter, fizik olarak Rıza Çalımbay takımları bitmez. İkincisi; Sivas takımı teslim olmaz, savaşarak kaybeder.
Üstelik bu Sivas takımının ileri ucunda Henrique, Kayode, Max Gradel gibi, tutulmaları, kontrol altına alınmaları çok kolay olmayan “üç uçurtma” var. Ancak kabul edelim ki, bu uçurtmalar Beşiktaş karşısında havalanamadı. Hele Enrique... Özellikle 80’li dakikaların başında boş kaleye vuramadığı bir top var ki, resmen sonucu belirledi.
Beşiktaş, bazı mevkilerinde “yedeğin de yedeği” ile oynadığı maçta böyle bir rakiple boğuştu. Stoperde Junior Vida (Serdar) ile Büyük Vida iyi bir ikili oluşturdular. Gençlik ve ustalığı iyi harmanladılar.
Beşiktaş için Ghezzal’ı “memleket saat ayarına” benzetirim. Varsa, iyiyse Beşiktaş “tik-tak” saat gibi çalışıyor. Yoksa, kötüyse, o maçta Beşiktaş’ta bazı şeyler eksik kalıyor. N’Koudou’nun soldaki hızını, kim oynarsa oynasın, yakalayamıyor.
Eee, bu kadar eksiksin, rakip bu kadar özellikli, makas rakip lehine alabildiğine açık, buna rağmen eksiğe-gediğe-rakibe bakmadan oyuna ve sahaya egemen oluyorsun. Beşiktaş’ın yaptığı, her takımın yapacağı bir beceri değil...
Sergen Yalçın’ın ilk yarı sonuna doğru hakem kararını protesto için saha içine sertçe vurduğu topun karşılığı sarı kartı geçmez. Acaba MHK’nin yeni talimatıyla mı kırmızı çıktı acaba?
Güven Yalçın’ın kafa vuruşunda Uğur’un eliyle buluşan top penaltı mı, değil mi? Herkesin gönlüne göre olsun. Çünkü kim, ne karar veriyorsa, gönlüne göre veriyor.
Bu kadar sıkıntı çekerken, “yedeğin yedeği” ile mücadele ederken, ortaya Güven Yalçın’ı çıkarıyorsan, stoper eksiğinde çareyi Serdar’da buluyorsan, tempona, hızına, hırsına, mücadelene devam ediyorsan, bu takıma ve bu hocaya saygı duyulur.
Futbolu seviyorsak sayıyorsak, alın terini, emeği önemli buluyorsak, vicdana sarılıyorsak, yazarken-konuşurken “hakça” ortadan kesmek lazım... Gündüz seyrettiğim Trabzonspor, akşam izlediğim Beşiktaş, bu şampiyonluk yarışının ağır favorileridir.