"Oğuzhan, Coutinho gibi olabilir"
Habertürk Gazetesi Spor Yazarı Umur Talu, gazetesi için bir yazı kaleme aldı.
Ajans Beşiktaş - Dünyanın iki yüzü tek kelimede buluşuyor bazen.
Bir tarafı ölüm kokuyor; bir tarafı “ölümüne” taraftarın coşkusunu patlatan gol!
“Attacker(s)” bir yandan bir kamyonla, bombayla, silahla, pusuyla “saldıranlar, saldırganlar...”
Bir yandan çok sayıda gol girişimiyle “hücumcular.”
Bazen tek kelimeye sıkışmış bir dünyada nefes almaya çalışıyoruz!
Burası “yeşil sahalar”ın sahası olduğu için, “attackers”larımız dünyanın en iyileri.
Şampiyonlar Ligi’nde 4 maç sonunda UEFA istatistikleri “en iyi hücumcular”ın neden iyi olduklarını anlatıyor. “Gol sıralaması” değil; ondan ötesi. Maçın gol anlarının değil, maçın bütününün hikayesi: Maç boyu “attacker”ın, “hücumcu”nun gol girişimi sayısı. Gol için bin türlü gayretinin hülasası.
Messi, 13’ü kaleyi bulan, 4’ü kale dışı, 7’si kesilen 24 gol girişimiyle en önde. Sürpriz değil elbet. Oyun stili gözümüzün önünden geçiyor. O bir “santrfor” mu? Dilimize pelesenk “10 numara” mı? Neden bir o çizgide bir bu çizgide (özellikle sağda), neden birden orta sahanın ortasında, neden golleri kadar asist yapıyor neredeyse? Bütün bunların özeti sadece yetenek değil; maç boyu aramak, araştırmak, çalışmak, çaba göstermek, ne oldum dememek gibi şeyler. Oyunu neredeyse eli belinde seyreden kimilerine göre, hep içinde olmak.
Sıralama kaleyi bulan girişimler üzerine. O yüzden, 13’ü kaleye, 12’si kale dışına, 3’ü kesilen 28 girişimle Ronaldo da aynı hizada. Bu kadar çok golü tipik santrfor olmadan atan bir başka “saldırgan!”
10’u kaleye, 4’ü kale dışı, 6’sı kesilen 20 girişimle “post-Messi-Ronaldo çağ”ın büyük golcüsü Harry Kane geliyor.
Ardından Salah, Lukaku, Ben Yedder, Lewandowski, Neymar, Mandzukic, Cavani, Higuain, Coutinho, Berghuis, Mertens, İsco...
İçlerinde “tipik santrafor” diyebileceklerimiz Lewandowski, Cavani, Mandzukic, Higuain belki.
Diğerleri “hücum”un her yönünü oynuyor. Geziyor, pozisyon değiştiriyor, arayışlarını tam saha değilse bile, sadece ceza sahasında değil, yarı sahanın tamamında sürdürüyor.
İsco’nun ardına Cenk Tosun yerleşmiş. Kaleye 6, dışında 3, kesilen 2 gol girişimiyle.
Bu hem onun gayretinin, çalışkanlığının başarısı...
Hem de hala bir “mesafe” gösteriyor bize:
Stoperin kucağına düşebilen, kenar ortaya bel bağlayan “tipik santrafor” yerine, çok daha hareketli bir “hücumcu, golcü” olabilmek.
Babel buna biraz yakın bir profil, ama çok yan topla. Quaresma bu değil; ayrı bir fenomen. Talisca’nın formatı buna çok yakın; lakin her oyunu ve oyunun her anını oynamıyor işte.
Oğuzhan, hiçbiri değilse, Coutinho gibi olabilir. Olmadı ama olabilir.
Bütün mesele 90 dakikanın neredeyse her anı “girişimci” olabilmek.
Cenk Tosun’u; Demba Ba, Gomez, Aboubakar eşleşmeleri sonrası Negredo’yu yedek bırakacak, Şampiyonlar Ligi’nde sadece 4 golle “golcüler” arasına değil, esas “iyi hücumcular” arasına sokacak noktaya getiren işte o çalışkanlığı.
Messi-Ronaldo-Kane... Bunlar sadece yetenekli golcü değil. “Araştırmacı hücumcu... Girişimci saldırgan!” Ve hakikaten 90 dakika çalışkan! (Habertürk/Umur Talu)