''Sen de çalış Sergen Hoca''
Milliyet Gazetesi yazarı Attila Gökçe, Beşiktaş-Gençlerbirliği mücadelesini bugünkü köşe yazısında değerlendirdi.
Ajans Beşiktaş - İşte Attila Gökçe'nin bugünkü Milliyet Gazetesi'nde yer alan yazısı;
Limit aşımı, yapılanma… Pandemi, transfer… Adı ne olursa olsun farklı nedenlerle zorlanıyor Beşiktaş… Kervanı yolda düzmeye çalışıyor. Peki gittiği yol nereye varıyor? Bu sorunun yanıtı yok. Kervana yolda katılanların, Josef de Souza, Montero, Aboubakar ve henüz maç kadrosuna girmeyen Rosier’in oyuna ne katacağı, yolun nereye varacağı bilinmiyor.
Gençlerbirliği, Vodafone’un santrasına geldiğinde Süper Lig’in gol atamayan takımıydı. 8 dakika içinde Stancu ile golü buldular. İlk yarıda başka goller de kaçırdılar. Beşiktaş ne yaptı? İlk şutunu ancak 42’de (Souza) attı. Kişiliksiz, plansız, zevksiz ve anlamsız bir oyun ortaya koydular.
Vida’yı kızağa çeken Sergen Yalçın, Welinton ve Montero ile savunma göbeğini sağlama almak istemişti. Önlerinde oynayan Josef de Souza tecrübesiyle oyuna katkı vermeye çalıştı. Ama Gökhan, Atiba, Dorukhan ve Boyd üretemiyordu. Gençlerbirliği’nin kendi yarı alanında oluşturduğu kalabalık içinde topla pozisyon hazırlayamadılar. Savunma duvarını aşacak şut denemeleri de akıllarına gelmedi.
Atiba, baskı altında istediği gibi top kullanamadı ama gayretliydi. Gökhan’ın zaman zaman sağ kanattan içeri girmesi, uzun toplarla Boyd’u ve arkadaşlarını topla buluşturma isteği de sonuç vermedi. Seyredeni hayrete ve kuşkuya düşürecek oyuncu Dorukhan’dı. Adeta kayıptı. Verimsiz, sorumsuz, ikili mücadeleden uzak oyun anlayışına akıl erdiremedik, şaşırdık… Bir yandan da spiker arkadaşımız Yalçın Çetin’i dinliyoruz… Hayır, bir kez bile adını söylemedi Dorukhan’ın. Eh, pes yani! Bu çocuğun ya özel bir sorunu var, ya da kulüp içinde çözülmemiş bir sıkıntısı. Çözmesi, çözülmesi gerekiyor. Böyle olmuyor! Necip ve Rıdvan’a ilişmiyorum. Kötü tablonun içinde onlar da var.
Vincent Aboubakar… O enerjik hamleleri, ustaca vuruşları yoktu dün. Durgun ve statik haliyle sık sık ofsayta düştü… Ayağına top bekledi, istediği topları alamadı ama, fazlasını da veremedi.
Sergen Yalçın’ın Mensah’lı, Larin’li, Güven’li, Hasiç ve Ljajic’li hamleleri de çeviremedi oyunu… Maça biraz hareket getirdiler, biraz hücum rüzgarı estirdiler ama, golü bulamadılar. Bütün bunlar olup biterken Stancu ile öne geçen Gençlerbirliği ilk yarıda kaçırdığı iki golden sonra yüzde yüz golle sonuçlanacak iki fırsatı da ikinci yarıda harcadı.
Sergen Yalçın, Konya hezimetinden sonra 6 değişik oyuncuyla başladı maça… Ne var ki uyumsuz, kişiliksiz oyun rakibi korkutmaya bile yetmedi. Mert Nobre yönetimindeki Gençlerbirliği, maça başlarken herhalde “Bir gol atıp berabere kalırsak iyidir” anlayışındaydı. O anlayış zihinlerden uçtu, Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’ına yerleşti. Evet, bir gol atıp maçı berabere bitirseler (bile) iyi olacaktı ama… İyi olmadı, kötü oldu!
Bu skorla kimse kimseyi günah keçisi ilan etmemeli. Beşiktaş fatura kesmeden çözüm bulmalı. O çözümlerin ilki milli maç arası ve sonradan maçsız geçecek haftayı çok iyi değerlendirmek…
Topla takımı Sergen Hoca… Çalıştır şu çocukları, takım olsunlar. Sen de çalış, Beşiktaş’ı anlat onlara. Senden iyi bilen mi var!