Serdar Sarıdağ: "Cenk Tosun'a ne yazsak azdır"
Milliyet gazetesi yazarı Serdar Sarıdağ, Beşiktaş-Konyaspor karşılaşmasını değerlendirdi.
Ajans Beşiktaş - Hiç unutmam, Beşiktaş'ın iki sene önceki Avusturya kampıydı... Henüz Mario Gomez'e ıslak imza attırılmamıştı. Pazarlıklar kıran kırana devam ediyordu. Antrenman maçında gol atan Cenk Tosun, takım arkadaşlarına espiriyle "Mario Gomez değil kim gelirse gelsin formayı kaparım" demişti. Futbolcular arasında özellikle antrenmanlarda böylesine espiriler havada uçar, atılan kahkahalar takım olmayı daha hızlandırırdı. O sene Gomez gol kralı oldu fakat Cenk Tosun da, ikinci forvet konumunda olmasına rağmen çok başarılı bir sezon geçirmişti.
Atiker Konyaspor maçından önce, adresime düşen elektronik postalarıma bakıyordum. Cenk Tosun'un, Crystal Palace ile isminin anıldığı dönemde, sosyal medya aracılığıyla tanıştığım İngiliz meslektaşım Joseph Muro'dan gelen bir posta, dikkatimi çekti. Söz konusu elektronik postada, değerli meslektaşım, Cenk Tosun'un, Porto'ya attığı golü seyrettiğini ve İngiliz kulübü, Cenk'e devre arasında yine imza attırmaya çalışırsa, bunun ilginç bir durum olacağını belirtiyordu. Ben ise yanıt olarak, böyle giderse Cenk Tosun'un, İngiltere'de çok daha büyük takımlardan teklif alabileceğini yazdım. Her ikimiz de, Cenk Tosun goller attıkça bağlantı halinde olmamız gerektiğine karar verdik.
Dünkü maça baktığımızda ise, 10. dakikada kendine has bir şekilde karşılaşmanın ilk golünü atan Cenk Tosun, bu performansıyla Negredo'yu Türkiye'ye geldiğine pişman ettiriyordu. Sadece golleriyle değil, oyuna ve takıma yaptığı katkıyla, siyah - beyazlı futbolcu, resmen Türkiye'deki yabancı oyuncu kuralına meydan okuyordu. Caner'in daha havadayken hedefini bulan ortasını, usta bir vuruşla ağlara gönderen Cenk'e ne yazsak azdır.
Kalemimizin kalan mürekkebini, maçtaki diğer gelişmelere ayıracak olursak, bir parantez de Quaresma ile Tolgay Arslan'a açmak gerek. Hiç kuşkusuz ikisi de ligimizin en iyi orta saha oyuncularından. Q7'nin kenar bindirmeleri, rakip oyuncuların omurgasındaki diskleri yerinden oynatırken, Tolgay'ın hem yerden hem de havadan gönderdiği ve sanki atılmış bir gol gibi izleyenleri mest eden pasları, dünkü oyunu tam bir görsel şova çevirdi.
Biraz Talisca durağanlığıyla biraz da Porto maçının fiziksel ve psikolojik yorgunluğu, oyunu laubalileştiren faktörler oldu. Taraftar desteği ve Vodafone Park'ın büyüsü, maça biraz daha zevk katarken, ilk kez ilk onbirde oynayan Medel ise göz dolduran bir futbol koydu ortaya. Pitbull diyorlar ama bence, iskambil destesindeki joker gibi bir oyuncu. Nerede görev versen oynayabilecek gibi. Oyuncu değiştirme hakları bittiğinde, Fabri kırmızı görsün, o boydaki Medel'i kaleye bile koyabilirsiniz.
Kale demişken, Serkan Kırıntılı'yı da kutlamak gerek. İki gol yemiş olabilir ama Cenk Tosun'un kale ağzındaki dokunuşunda, Talisca'nın röveşatası ve Tolgay'ın şutunda, tam bir refleks dersi vermiştir. Mustafa Reşit Akçay, Porto'yu deplasmanda 3-1 gibi bir skorla devirebilmiş bir ekibe karşı, elinden geldiği kadar takım savunması uygulamaya çalıştı fakat Serkan Kırıntılı tek başına bir takım gibiydi sanki. Yenilmiş olunsa bile, yenen takımdaki bazı futbolcular kadar, Serkan Kırıntılı da, alkışı hakediyordu.