Alanya-Beşiktaş maçının ardından yazılan 13 köşe yazısı!
İşte Aytemiz Alanyaspor-Beşiktaş maçının ardından yazılan köşe yazıları...
113
Orta sahasız iki takımın da çok çabuk rakip ceza sahasına yaklaştığı bir ilk yarıydı. Geçen haftaki Başakşehir kıskacından sonra Beşiktaş’ın 4 eksikle oyuna çıkan rakibi karşısında rahat hücum etmesi beklenirdi. Zaten Oğuzhan’ın demarke alanda elini kolunu sallayarak verdiği topun yine demarke alandaki Cenk’in vuruşuyla gol oldu. Golde ofsayt yoktu. Ama Cenk topu ayağına alıp düzeltip kaleciyi geçip vurana kadar geçen birkaç saniyede herkes seyretti. O kadar yanlış bir savunma duruşuydu ki seyretmek zorunda kaldılar diyelim. Dolayısıyla biz de ne oluyor diye bakakaldık. Seyrettik. Bunun arkası gelmeliydi. Ama öyle olmadı. Alanya da çok kolay çıktı. İlk yarının 8. dakikasından sonraki yıldızı Fabri’ydi. Emre ve Efecan’ın harika şutlarına gösterdiği refleks jeneriklikti. Beşiktaş orta sahada yine yumuşadı. Şampiyon bir takımın Başakşehir karşısında orta sahada direnç açısından eksik kalması anlaşılabilir. Ancak bu kadar takım boyu uzun bir maçta orta sahada eksik kalması anlaşılmaz.
Pres yaparak... İkinci yarıda kendilerini tekzip ettiler. Tabii bunda Alanya’nın yaslanmasının da payı büyük. Beşiktaş rakip alana yerleşti. Alanya’nın kontra planlarına bu kez kaynağında pres yaparak önlem aldılar. Ancak Quaresma’nın orta kalitesinin düşük oluşu Talisca’nın açık bulamaması gol ihtimalini azalttı. Tolgay-Oğuzhan değişikliği oyunun boyunun kıslaması konusunda biraz daha netlik sağladı ama gol Adriano ve Gökhan’ın hücum oyununa girişi ve Negredo’nun Cenk’e destek olarak girip savunma için kontrol edecekleri adam sayısının artmasıyla geldi. Beşiktaş 2 yıldır 2.5 savunmacıyla şampiyon oluyor. Bu sene de olacaksa oyunun boyunun bu kadar uzamaması, topu yeniden kapma süresinin azalması gerekiyor. Bu orta saha ve savunma oyuncularının kaçak oynamayı bırakmasıyla olur. Bu yönde uyanması gereken oyuncular var. (Fanatik-Mehmet Demirkol)
213
Maçın 42. dakikasında ceza sahası içinde topla buluşan Quaresma, topu kurtardıktan sonra Welinton’un müdahalesiyle yerde kaldı. Karar penaltı olmalıydı ancak hakem devam dedi. Maçın hakemi Yaşar Kemal Uğurlu, kariyerinde ikinci kez Beşiktaş’ın lig maçını yönetti. Oyun genelinde bir kaç sarı kart hatası yapmasının yanında, Beşiktaş’ın bir de penaltısını vermedi. Beşiktaş’ın maçı kazanmış olması, yaşanacak ciddi tartışmaların da önüne geçmiş oldu. Aksi durumda Caner olayıyla gerilen Beşiktaş-TFF ilişkileri, hakem tartışması üzerinden farklı noktalara gidebilirdi. 16. dakikada Talisca’nın eline gelen topta Alanyasporlular’ın penaltı beklentileri gereksizdi. Talisca’nın kolları açık değil, vücuduna bitişikti.
Welinton’u takip etseydi... Maçın en çok tartışılan pozisyonu, 42. dakikada yaşandı. Ceza sahası içinde topla buluşan Quaresma, topu kurtardıktan sonra Welinton’un müdahalesiyle yerde kaldı. Welinton, Quaresma’nın önüne uzattığı ayağıyla topa dokunamamış ama Quaresma’yı düşürmüştü. Karar penaltı olmalıydı ancak hakem devam dedi. Bu pozisyonda, Quaresma’nın biraz abartarak düşmesi, hakemi yanıltmış olabilir. Hakem Quaresma’ya odaklanmadan, Welinton’un hareketlerini takip etseydi, rahatlıkla penaltı düdüğünü çalabilirdi.
313
Beşiktaş için mutlak kazanılması gereken bir karşılaşmaydı. 4 haftadır kazanamayan Kartal'ın yarışta var olması için Alanya'dan 3 puanla dönmesi gerekiyordu. Siyah- Beyazlı takım maça istekli ve hırslı başladı. Cenk Tosun'un erken gelen golüyle de moral buldu. Ancak Beşiktaş'ta skoru koruyamama gibi bir rahatsızlık var. Bu Alanyaspor maçında da bariz bir şekilde görüldü.
1-0'dan sonra 2. golü bulsalar maç çözülecek Beşiktaş belki de işi bitirecekti. Alanyaspor'dan Welinton'un attığı şık gol sonrası Beşiktaş'ın morali bozuldu. Sanki maça iyi başlayan takımdan eser yoktu. Orta sahada kaybedilen toplar başa dert oldu.
İLAÇ GİBİ GELECEK Maçın 2.yarısına Beşiktaş yine istekli başladı ama ataklar cılız ve de etkisizdi. Böylesine potansiyeli yüksek bir takımın bu kadar kötü oynamasına ve sonuca daha önce gidememesine bir anlam veremiyorum. Talisca bal yapmayan arı gibiydi Şenol Güneş karşılaşmanın 65. dakikasından sonra oyuna Tolgay'ı alırken Oğuzhan'ı çıkardı. Bu yerinde bir değişiklikti. Beşiktaş oyunun son bölümünde müthiş bir baskı kurdu. Golün geleceği belliydi. Oyuna 79'da giren Negredo şık bir kafa golü atarken hem şanssızlığını kırdı, hem de Beşiktaş'a altın değerinde 3 puan kazandırdı.
MAÇIN EN İYİSİ NEGREDO Attığı kritik golle takımına zaferi getirdi
MAÇIN EN KÖTÜSÜ TALISCA Brezilyalı futbolcu bir varlık gösteremedi.
413
Beşiktaş ligde futbol olarak her geçen gün irtifa kaybetmeye devam ediyor. Avrupa'da rakiplerine kök söktüren Beşiktaş'ın Türkiye'de bilhassa Fenerbahçe maçından sonra o istekli futbolu, mücadelesi, takım oyunu kayboldu. Rakibi ile oynarken büyük üstünlük sağlayan Beşiktaş'tan artık eser yok. Talisca'ya bakıyorum, Porto maçından beri ayakta duracak hali yok. Kaptan Oğuzhan'a bakıyorum ilk 10 dakikada hareketliliği var, gol pasını da verdı ama sonra arasan bulamazsın.
Eskiden Beşiktaş'ın orta sahası rakiplere nefes aldırmazdı. Ama son günlerde gördük ki Beşiktaş'ın orta sahası yavaş yavaş çökmeye başlamış. Alanya karşısında bile hücumda ve gol yollarında fazla adamı olmayınca golü bulmakta zorluk çektiler.
DEĞİŞİKLİKLER İŞE YARADI Bu anlattıklarım madalyonun bir yüzü. Ancak Şenol Güneş'in Talisca'nın yerine Negredo'yu alması, Oğuzhan'ın yerine Tolgay'ı alması oyana hareketlilek getirdi. Kanatlar da işlemeye başladı. İşte Negredo da adeta Beşiktaş'ın imdadına yetişti, hem ilk golünü attı, hem de Beşiktaş'a da altın değerinde 3 puan kazandırdı. Bu galibiyet Monaco maçı için de büyük moral oldu.
MAÇIN EN İYİSİ NEGREDO Kısa süre oynadı ama maçın golünü attı
MAÇIN EN KÖTÜSÜ TALISCA Talisca kötü oyunana bir yenisini ekledi.
513
Köprüdeydi Beşiktaş, kazandı ve “Ben de varım” dedi. Hafta içi konuşmalarıyla gündem yeşil sahanın dışında çıkmıştı Beşiktaş'ta. Bir gerçek vardı ki 4 maçtır kazanamayan, rakibiyle puan kaybının artmasını istemeyen bir takım konumundasınız ve bir puan kaybı gardını iyice düşürebilirdi. Gol zor gelse de "Bu sıcağa kar dayanmaz" dedirttiler. Quaresma ve Babel... Arzulu oynamaya başladılar, etkili oldular. Necip pas hatası yapıp topu taca atınca Quaresma alkışlayarak oyunda tutmaya çalıştı onu. Normal portresinden daha farklı... İkisi de çok istekliydi. Ortalar geldi, şut attılar. Takımı maçın içinde tutan, forse eden bu ikiliydi.
Gökhan Gönül, kariyerinin en vasat oyunlarından birini geçirdi. Hazır değil çünkü... Adriano'nun güzel ortasına Negredo resmen kafa şutu attı. Ben buna şut derim, vole gibi gitti. Kritik bir dakikada gelince dönüşü de olmadı. Tam köprüdeydi Beşiktaş, kazandı ve "Ben de varım" dedi. Haftaya yine deplasmana gideceksin çünkü... Kendisi için çok moral verici bir an oldu. Beşiktaş kopuk oynuyor artık ligde. Sanki 6+4 gibi. Ön dörtlü geriyle kopuk... Avrupa kupalarında ise daha farklı, korkunç bir mücadele gösterip kompakt oynuyorlar. Geçen yıl ligde de böyle oynuyorlardı. Önde baskılı, 40-45 metrede oynayan bir takımdı. 4 tane dönüşü olmayan, ayaklarına bekleyen, hünerli oyuncular: Babel, Talisca, Quaresma, Cenk. Sadece dönen topları aldığı son yarım saatlik dönemde tekrar kendilerini buldular ve o performans golü getirdi. Beşiktaş, fizik olarak geçtiğimiz sezondan uzakta görünüyor.
Herkes çok seviyor denilir Şenol Güneş için... Ben şunu diyeyim, her futbolcu tarafından sevilen teknik adam görmedim. Az oynayan oyuncu böyle bakmaz olaya. Şenol Güneş, Aykut Kocaman, Tudor, 24'ün 24'ü de seviyorsa sıkıntı vardır. Oynamayıp mutlu olan oyuncu olmaz. Fakat bir yandan da aynaya bakacak futbolcular. Lens geldi geleli ne yaptı? Karabük'te oynattı, derbide oynattı. Senden iyi durumda oyuncular. Özel uçaklarla buraya gelirken burası köy takımı sandılar, yanıldılar. Sen Şili Milli Takımı'ndan geliyorsun diye forman garanti değil, Fenerbahçe'de iyisin diye Quaresma'yı keseceksin diye bir şey yok. İşler kötü gittiğinde böyle kaprisler ortaya çıkar. Bu duruma yönetim asla ve asla imkan vermemelidir.
613
Negredo'nun golü neler ifade ediyor Beşiktaş için?
Çok şey ifade ediyor eğer bu sezonki ligi ele alıyorsak. Bana göre 87. dakikadaki Negredo'nun golüyle Beşiktaş 10. hafta itibarı ile ligin içinde kaldı. Yoksa bu maçın berabere bitmesi halinde ve bugün olası bir Galatasaray galibiyetinde bence Beşiktaş tamamen dışarıda kalacaktı. Negredo'nun ilk golünün bu kadar kritik ve önemli olması kendisi için de önemliydi. Negredo da bu golle oyunun içine girdi Beşiktaş'ta... Çünkü Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde aldığı sonuçlarla oluşturduğu yüksek güven, ligde neredeyse dışarda kalmasına neden oluyordu. Ama Beşiktaş'ın ihtiyacı olan şey tek bir galibiyet değil. Bir galibiyet serisi...
Quaresma'nın pozisyonu tartışma yarattı. Siz ne diyorsunuz? Her ne kadar Quaresma kaleye değil 18'in dışına doğru yöneldiyse de yapılan hamle bana göre penaltıydı. Ama bütün maçın anlamını tek bir pozisyona bağlamak inanın çok doğru değil. Çok tartışılan Video Hakem Uygulaması (VAR) olsaydı bu pozisyonda ne karar verilecekti, merak ediyorum. Öyle VAR ile de bu işleri çözmek kolay değil. O yüzden VAR gelecek dertler bitecek, adalet sağlanacak demek çok kolay değil.
Beşiktaş kollanıyor şeklindeki eleştirilerin hakemleri etki altında bıraktığına katılıyor musunuz? Kollandığına da katılmıyorum bu cümleye de... Beşiktaş'ın kollanması ne demek? Yani hakemler oturup, bir karar verip 'Beşiktaş'ı kollayalım' mı diyorlar? Bu nasıl oluyor, bu kararı kim veriyor? Bu organizasyonu bana bir anlatsınlar. Buna ben top oynarken de rastlamadım. Nasıl yapılıyor bu işler ben görmedim 35 yılda... Tabii büyük hakem hataları da gördüm ama böylesine organize işler olduğuna ben inanmıyorum.
713
Ligde 4 maçtır kazanamayan Beşiktaş’ın bu duruma nasıl bir reaksiyon göstereceği merak konusuydu. Siyah-beyazlılar karşılaşmaya kararlı başladı ve henüz 8. dakikada Oğuzhan’ın hazırladığı pozisyonda Cenk’le golü buldu. Ancak 1-0’ın ardından gereken tempodan uzak kalan Beşiktaş, özellikle de golü yedikten sonra yine yavaş oynayarak rakip savunmayı açacak aksiyonlarda bulunamadı.
2. yarıda yine topa daha fazla sahip olan siyah-beyazlılar golü getirecek nitelikte pozisyon üretmekte bocaladı. Bunun nedenleri var. Her şeyden önce Talisca iyi oynamıyor. Çok top kaybı yapıyor. Ayrıca Cenk Tosun rakip stoperlere üstünlük kuramıyor ve sadece kendisi için hazırlanan pozisyonların içinde var.
Beşiktaş gibi bir takımın ligde kalesinde 20 gol görmüş bir Aytemiz Alanyaspor karşısında dahi bu kadar bocalaması normal değil. Sadece Quaresma’nın bireysel becerisi ile kanatlardan yapılan ortalarla oynamaktan daha fazlasını yapması şart.
Rakip savunmayı zorlamaya çalışan ve sorumluluk alan bir de Ryan Babel vardı. Atılan goldeki gibi merkezden rakibi delecek tek oyuncu ise Oğuzhan ve o da oyundan çıktı. Halbuki çıkması gereken son haftalarda hiç birşey yapmayan Talisca’ydı...
İŞTE ALVARO NEGREDO! Şenol Güneş, sanıyorum Talisca kötü de oynasa her an her şeyi yapabilir düşüncesiyle Brezilyalı’dan vazgeçmiyor. Bu kadar olumsuz bir Talisca varken Negredo değişikliği için de 78 dakika beklemek hiç mantıklı değildi. Üst üste 4 maçta kazanmayan Beşiktaş’ı ipten dün Şenol hocanın çok az süre verdiği Negredo çok klas bir kafa golüyle kurtardı. Alanya ise kendi kimliğinden uzak abartılı bir savunma oynadı.
813
Kara Kartal nihayet 3 puanla tanıştı. Alanya’da hakem Yaşar Kemal Uğurlu görev yaptı. MHK’nin elde avuçta kalan performansı yüksek birkaç hakeminden biriydi. Ancak bu maçta yüksek performansını karşılaşmanın tamamına yansıtamadı. Maçta konuşulacak bir iki pozisyon vardı. İlk olarak Talisca’nın eline gelen topta tipik bir çarpma olayı vardı. Elle tamamen doğal konumda. Böyle penaltı olmaz, hakem de zaten vermedi. 41. dakikada ceza alanı içerisinde Quaresma topa sahipken ve gole yakınken Alanyalı Welinton, Portekizli futbolcunun diz ve baldır gelecek şekilde tekme atıyor. Bu, kurala göre çok açık bir faul olmalıydı. Yer de ceza alanı içerisi olduğu için hakemin penaltı vermesi gerekirdi. Hakem Uğurlu pozisyona yakın olmasına rağmen oyunu devam ettirdi. Bence bu, hakem adına talihsiz bir karardı.
913
İki takımdan biri 19 gol atmış, diğeri 14’te kalmıştı. O vakit kabaca ilk takımı bir adım önde gösterirsin. Lakin 19 atanın kalesinde de 20 gol varsa, o takım favori olmaz ama güzel ve gollü bir maç müjdecisidir! Maç o müjdeye layık başladı. Dağınık ama saldırgan!
Alanya acele acele pozisyona girdi; sonrasında Oğuzhan neden iyi futbolcu olduğunu, kırmızı pabuçlu çocuğun maçın tamamını oynayabilse büyük futbolcu olabileceğini gösterdi. Golcüye, olgunlaşan soğukkanlılığına diyecek yok zaten. Alanya çılgın takım, bırakmıyor ve o emekle talep ettiği penaltıda da pek haksız değildi. Bırakmıyor ya, ikinci şut denemesinde golü bırakıverdi. Böyle takımlara saygım büyük. Çünkü haddini bilmiyor! Bir isyanı oluyor. Futbolu ve birbirini severek oynuyor.
Beşiktaş’ın ligde “ekonomik oynama” problemi var. Top gezdiren ama çok koşmayan takım sendromu. Alanya ise lafı dolandırmadan “online” karşı kaleye koşup durdu ilk yarı. İlk yarım saat maç 3-1 Alanya lehine olabilir miydi? Kornerde 5-1 olmuştu bile.
Quaresma almak için her şeyi yaptığı halde bir penaltı da Beşiktaş’a vermedi hakem. Öyle ya, yorum!
Talisca şu an için takımın en yaşlısı; frikik atacak mecali bile yoktu sanki!
Şenol Güneş sinirlendiğinde Quaresma sol açıkta sol ayağıyla auta orta yapmıştı. Ama kabahat kimdeydi?
50’den sonra Beşiktaş kuşatmaya, bunaltmaya başladı. İşin sırrı birbirine yakın oynamakta demek ki. Hele yaş ilerlemişse, omuz omuza vereceksin! Orada da araya bir el sıkıştı. Artık Video Hakem bakar bunlara! İlk yarı 1-5 olan kornerlerde Beşiktaş 9-6 öne geçmişti o ara. Alanya’nın isyanı tükenmişti; isyan tükenince teslimiyet başlıyor. Negredo teslim almaya gelmişti: Baştan beri neden çift santrfor oynamadık diye vurdu kafayı! Çift santrfor, çift gol, bir nefes!
20 yıl önce Saffet Susiç, İstanbulspor, Şenol Güneş Trabzon’un başında 2-2’lik bir maç oynadıklarında, kadrolarında geleceğin çok sayıda teknik direktörü varmış meğerse: İstanbulspor’da; o gün 2 golü atan Aykut Kocaman ile Oğuz Çetin, Hamza Hamzaoğlu, Gökhan Keskin, Fuat Buruk, Saffet Akyüz; Trabzon’da Osman Özköylü, Tolunay Kafkas, Fatih Tekke, Hami Mandıralı, Ünal Karaman, Abdullah Ercan. Yani, bir oyuncuyu çalıştırırken, esasen geleceğin bir teknik direktörünü de çalıştırıyorsun. Aynı Blazeviç’in Susiç’i, Ahmet Suat Özyacı’nın Şenol Güneş’i gibi!
Hiçbir maç oynandığı saatte sıfırdan başlamıyor; her maçın uzun, derin bir tarihi var!
1013
Beşiktaş 3 puana hasret gitti Alanya’ya. Nihayet, Caner hariç cezalısı olmadan bir maça çıkabileceklerdi. 10 puan kaybettiği son 4 maçı hep farklı bir on birle oynamak zorunda kalmıştı Şenol Güneş. Tamam kartlar etkili olmuştu Beşiktaş’ın performansına ama biraz da kendi kendine etmişti; Oğuzhan’ı yedek kulübesinde oyuna başlatarak. Bu kez öyle olmamış Oğuzhan ilk on birde soyunmuştu. Tolgay ise yedekteydi. Oysa ki son haftaların formsuz Talisca’sı yerine Tolgay’ın da katılımıyla oluşacak üçlü orta alan Siyah - Beyazlıların hücum zenginliğini artırabilecekti. Fakat yine de negatif futboldan medet ummayan Alanya karşısında Beşiktaş hücum etmekte zorlanmadı. Oğuzhan da ilk dakikalardan itibaren takımı için ne kadar gerekli olduğunu gösterdi; etkili pozisyonların tam içinde olarak. Önce Q7’yi kaçırdı sonra da 8. dakikada Cenk’e golünü attırdı.
Bu Beşiktaş bizim bildiğimiz Beşiktaş’tı. Yoksa Kartal Lig’e geri mi dönüyordu? Ama arkası gelmedi hem oyun olarak hem de gol olarak. Ve Babel’in gereksiz yarattığı korner atışından dönen top Welinton’un harika vuruşuyla gol olunca 26’da skor da dengelendi. Ve hatta Fabri’nin kritik kurtarışları olmasa ev sahibi skoru lehine değiştirebilirdi. Siyah - Beyazlılar bu maçın da kolay olmayacağını, oynamadan kazanamayacaklarını anlamışlardı anlamasına ama durumu değiştirebilecek oyunu kuramadılar. Çünkü zor top kazanıp kolay kaybettiler. Yine de ilk yarının sonlarında Q7’ye yapılan net penaltı verilse skoru lehine çevirebilirdi Kartal. Yani Beşiktaş lehine karar verme korkusu sürüyordu.
İkinci yarıda daha fazla topa sahip olarak oyuna da hakim olmak istedi Beşiktaş. Ne var ki oyunu rakip alana yıkmasına rağmen istediği etkiyi yaratamadı. Artık maçın bitmesine yarım saat kalmıştı ki Şenol Hoca hiçbir pozitif katkısı olamayan Talisca’yı sahada tuttu, Oğuzhan’ı çıkardı. Ve gol pozisyonlarını rastlantılara bıraktı böylece. Beşiktaş yine de son bir umutla rakip kaleye yüklendi dakikalar birer birer tükenirken. Baskı da kurdu Siyah - Beyazlılar. Bu dağınık baskı sonunda 88’de Negredo’nun kafasından galibiyet golünü getirdi ama ben yine de söyleyeyim. Şenol Güneş Beşiktaş’ı acilen akışkan pas oyununa ve ileride toplu savunma anlayışına döndürmeli. Bunu engelleyen etmenleri elemeli.
1113
Beşiktaş’ın 4 maç üst üste kazanamadığına uzun süredir şahit olmamıştık. Alanyaspor karşılaşması bu serinin 5. maçıydı. Lider Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada evindeki şansı değerlendiremeyen Beşiktaş, bu kez yine liderin puan kaybetme ihtimali olan haftada kazanıp nefes almak istiyordu. Çünkü Beşiktaş’ın hesabı artık sadece kendi maçlarını kazanmak üzerine değil, üstündekilerin kaybetmesi üzerine de kurulu. Ligin Beşiktaş açısından kırılma dönemi gibiydi bu 2 hafta. Alanyaspor ve Göztepe deplasmanlarından alınacak 6 puan siyah-beyazlıların yeniden “buradayım” demesi anlamına geliyordu. İki takım da savunma yönünden zayıf, hücum anlamında iyi ekipler. Şampiyonlar Ligi'nde 9 puan yapmış Beşiktaş'ın artık bütün motivasyonunu lige yönelteceğini düşünürken, maç hiç de öyle başlamadı.
Pozisyon üretmekte zorlanan, 5 pas yapamayan, organize olamayan Beşiktaş görüntüsü son haftalarda olduğu gibi yine dikkat çekiyordu. Oysa topu her ayağına aldığında minimum 20-30 pas yapan takım bu takım değil miydi? Nereye gitti o coşku, arzu, heves. Bir uzun top sevdası aldı başını gidiyor. Hal böyle olunca kademe kademe hücuma çıkan Beşiktaş'ın pozisyon bulması, rakip savunmanın hatasına bağlı oluyor. Oyun kurucu pozisyonundaki Talisca'nin sahada ruh gibi gezmesi, bütün takımın üzerine sirayet ediyor. Beşiktaş'ın ilk yarıdaki kötü oyununa, Yaşar Kemal Uğurlu'nun burnunun ucundaki penaltıyı çalmayışı da eklenince, skor artırmak mümkün olmadı. Bilinçli üretilen "Beşiktaş'ın federasyonu" algısı her hafta yeni bir skandalla etkisini gösteriyor.
60.dakikaya kadar sönük oyunu devam eden Beşiktaş, geçen hafta Başakşehir maçının son 5 dakikasında yaptığını yarım saat yapmak istedi. Yine de o yüklenişlerde, kalabalık savunmayı açacak çilingiri bulamadı. Beşiktaş orta sahası dinamizmini yitirmiş durumda. Hoca buraya çare bulamıyor. Skor lazımken Negredo'yu oyuna dahil etmekte çok geç kalıyor. Sadece bu maç özelinde değil. Bu sezon hoca da takım gibi ligde çok formsuz. Negredo büyük golcü. Daha fazla dahil etmesi, şans vermesi lazım. Nitekim, şans bulduğu dakikalarda ortaya ne kadar istek konabilirse onu koyuyor. Maçı kazandıran golü getirmesi hem Beşiktaş'ı ligin içinde tuttu, hem de Negredo'yu... Çok kıymetliydi çok.
1213
Güneş balçıkla sıvanmaz. Beşiktaş’ın fabrika ayarları bozulmuş. Alanyaspor karşısındaki oyunuyla anladık ki şampiyonluğu üçlemeye niyeti olsa da morali yok. Tempo düşük, o hayran olduğumuz hızlı ve seri pas rallisi yok. Uzaktan atılan bir-iki Babel şutu var, o kadar.
Oysa güzel başlamıştı. Oğuzhan’ın derin pasını alan Cenk, sağ-sol ayak değiştirerek kaleci Haydar’ı yatırdı. Sonra da soluyla akıllıca golünü attı. Beşiktaş’ın hemen her maçta attığı golden sonra uğradığı rehavet hali, dikkat dağınıklığı ve organizasyon bozukluğu durumu 1-1’e taşıyan Welinton golüyle sonuçlandı.
Safet Susiç, beraberliği bulduktan sonra Beşiktaş’ın geride verdiği açıklara insafsızca (!) yüklendi. Emre Akbaba, Fernandez, Vagner Love, Pepe ve arkadaşlarına meydanı dar etti. Beşiktaş’ta Talisca yine et mi balık mı (yoksa tavuk mu) olduğu anlaşılamayan oyuncuydu. Ne Cenk’in ardındaki 9,5 numara (ikinci santrfor) ne de bildiğimiz 10 numara fonksiyonu... İşsiz ve alakasız bir portre çizdi. Daha da derinden bakarsak... Talisca’nın gelişiyle Beşiktaş’ın beyni Oğuzhan’ın formu da verimliliği de düştü. Sanki Oğuzhan’ın rolü çalınmış gibi. Ama o da tartışmalı.. Talisca rol çalmış olsa bari, hiç değilse bir şeyler yapmış olurdu...
Atiba da eski Atiba değil... İkili mücadele, top kazanma ve isabetli pasta örnek sayılan istatistikleri, öyle sanıyorum ki büyük bir düşüşe geçti.
Şenol Güneş’in kenar yönetimine gelirsek... Oğuzhan’ı 65’te değil, ikinci yarının hemen başında geri çekmeliydi Şenol Hoca... Hatta maça Tolgay’la başlaması bile yerinde olurdu. Bir de Negredo var. Dünkü galibiyetin golcüsü, 79’da Talisca’nın yerine oyuna giriyor. Talisca’ya bu kadar süre vermek de çok doğru değil.
Skor tabelasına bakmak bizi yanıltabilir. Gerçekleri görmek gerekir. Başiktaş, kadro derinliğini kullanamayan bir takım. Bu takımla şampiyonluk yarışında koşmak zor. Peki Şampiyonlar Ligi’nde niye rüzgar gibiler? Onu da esen rüzgarlara sorun.
Bu arada...Yaşar Kemal Uğurlu, 41. dakikada Welinton’un baldırıyla Quaresma’ya yaptığı müdahaleye penaltı verebilirdi. Atladı. Sarı ve kırmızı kartlarda da hem ölçüyü, hem de pusulayı şaşırdı.
1313
Futbol endüstrisinin bu kadar hareketli olmasına rağmen Bir türlü futbol konuşulamayan bir haftanın ızdıraplarındayız. Yüreğimizi ferahlatan tek şey Beşiktaş’ın maçının olması. Caner’e verilen müebbet hapisin (!) üzerine Babel’e denetimli serbestlik çıkması Vallahi yüreğimize nasıl su serpti anlatamam!!! Maç başladığında hızlı oynarsak bir sürpriz yapabiliriz mantığıyla Beşiktaş yarı sahasına yüklenmeye çalışan Alanya Beşiktaş’ın çok çalışılmış pas trafiğini hesaplamamıştı. Son zamanlarda kapasitesinin çok altında olduğundan oldukça eleştiri alan Oğuzhan, Kendine yakışır çalım ve final pasıyla Cenk Tosun’u kaleciyle baş başa bıraktı. Cengo da kendisine yakışanı yaptığında tabela 0-1’i gösteriyordu. Maçın daha başında gelen bu golden sonra Çok pas yapıp topu kendinde tutmaya çalışan Beşiktaş Merkez olarak Oğuzhan’ı seçmişti. Bunlar yaşanırken orta sahadan Babel’in geri pasına şahit olduk. Dengesiz giden topun kornere çıkmasını Fabri engelleyemedi. O korner başımıza bela olduğunda çok ciddi bir füze seyrettik: 1-1. Bu şok golden sonra kısa süreli bir moral bozukluğu, Babel ve Quaresma’nın kanat değiştirdiklerini, Oğuzhan’ın akıl dolu paslarının devamını gözlemledik. Bu tabloya biraz hırs yüklendi mi bir şeyler olacak gibi duruyordu. Bu arada Alanya’nın istekli oyununu Ve Fabri’nin çizgiden bir yüzde yüzü çıkardığını notlarımız arasına iliştirelim. İlk yarının aksine Alanya ikinci devreye kapanarak başladı. Bu bölümde Babel’i daha oyunda ve sol kulvarı daha etkili kullandığını, Aynı noktadan 2-3 ceza atışı ve sayısız bindirme yapıldığını gözlemledik. Lakin final yolunda hep bir kısırlık vardı. Alanya ceza sahasında bir duvar düşünün, Çarpıp çarpıp geri dönüyorduk. Geri dönüşlerde de sıkıntı olmuyor değildi hani. Şenol Hoca’nın oyuna ilk müdahalesi Oğuzhan-Tolgay değişikliğiyle oldu. Sonra bitmez girdap, sonu olmayan bir cendereye aldık Alanya’yı. Her taraftan akıyorduk. Ama dedim ya finale odaklanamıyorduk. Maçı kendi sahasında kabullenen Alanya’ya karşı, Negredo’yu çoktan oyuna almamız gerekiyordu diye düşünüyorum. Ne yazık ki bu düşüncemiz ta 79. dakikada gerçekleşti. Allah’tan bahsi geçen arkadaşın futbol mayası epey bir kaliteliydi. Sayısını unuttuğumuz onlarca ortanın birine Hani “Bize de Negredo derler” diye bir yükselişi var ki Breh! Breh! Breh! 1-2. Hadi selametle.