Ajans Beşiktaş - Avrupa’nın en namlı kulüplerinde büyük bir kariyer yaşamış, İngiltere’de Premier Lig Şampiyonluğu’nun tadına varmış, Real Madrid B takımında başladığı profesyonel kariyerinde Sevilla, Castilla, Almeria, Middlesbrough duraklarından geçip şimdi de büyük Beşiktaş’ın başarısı için ter döken Álvaro Negredo Sánchez, Beşiktaş Dergisi’ne çocukluğunu, futbol hayatının kırılma noktalarını ve futbol anlayışını anlattı.
İşte o röportajdan bazı bölümler:
“Neyse ki benim sakatlığım bir maske ile kolaylıkla atlatılabilecek bir sıkıntı. Ancak kimi zaman altı ya da yedi ay sahalardan uzak kalabilecek sakatlıklar da bir futbolcunun başına gelebiliyor. Bu durumda sadece o sakatlanan futbolcu değil, tüm takım arkadaşları çok üzülüyor. Bununla birlikte bu zorunlu ara vermeler, bir futbolcunun moralini çok etkiler ve bozar. Sonuçta bu bir takım oyunudur ve bu moral bozukluğu herkese yansıyabiliyor.”
“Kaliteli bir takımız, karakterli futbolcularımız var. Son haftaya kadar şampiyonluğu kovalayacağız ve inşallah sezon sonunda kupayı kaldıracağız.”
“Mahallemizde bir top sahası yoktu. Taşlardan kale yapardık ya da tişörtlerimizi büzüştürüp kale olarak kullanırdık. Bazen de bankları çekip, alt kısımlarını kale olarak kullanırdık. Top bulabildiğimiz her yerde oynardık. Güzel günlerdi. Bugün, otuz iki yaşında bir futbolcu olarak, o günleri gülümseyerek hatırlıyorum. Sadece bir spor profesyoneli olarak değil, bir insan olarak da nereden gelip nereye gittiğime dair beni bilinçlendiriyor, güzel aşamalar bunlar.”
“Annem Atletico Madrid taraftarıydı, babam ise Real Madrid’i tutardı. Bununla birlikte biz üç kardeş de semtimizin takımı Rayo Vallecano’yu tutardık. Yıllar geçtikçe Real Madrid’e kaymalar olduysa da semtimizin takımını asla unutmam.”
“Almeria, birinci lige yeni çıkmıştı ve orada en üst seviyede futbol oynama olanağı bulmuştum. Transfer olduktan sonra çıktığım ilk maçta attığım golü ve yaşadığım heyecanı anlatamam. Sevilla’da geçirdiğim dört senenin her anı çok kıymetliydi. Tabii ki Manchester City’de Premier Lig Şampiyonluğu yaşamam da paha biçilemezdi.”
“Her zaman kendimi bir takım oyuncusu olarak görmüşümdür. Önemli olan takımın başarısı ve bütünlüğüdür. Bireysel başarıdan daha çok takımın başarısını önemsiyorum. Bundan sonraki kalan maçlarda da her zaman bu takımın bir parçası olarak oynamaya devam edeceğim. Attığım gollerden çok Beşiktaş’ın şampiyonluğunu kutlamak daha çok önemli.”
“Evcimen bir insanım. Türkiye’de sokakta herkesin sizi tanıması çok ilginç geldi bana. Bu güzel birşey elbette ki ama ben gene de evde ailemle ve kendimle vakit geçirmeyi daha fazla seviyorum.”
Röportajın tamamını Beşiktaş Dergisi Nisan sayısında okuyabilirsiniz.