Ajans Beşiktaş - Beşiktaş ile Galatasaray'ın Vodafone Park'ta karşı karşıya geldiği mücadele, siyah-beyazlıların 2-1 üstünlüğüyle sona erdi. Milliyet Gazetesi yazarı Atilla Gökçe, Beşiktaş-Galatasaray derbisini değerlendirdi. İşte o yazı...
Birbirine saygı duyan, oyunu oynamaya çalışan iki iyi niyetli takım, güzel bir maç sergiledi futbolseverlere…
Ev sahibi Beşiktaş, ilk yarıda adeta “deplasmanda” oynayan taraftı. Maçı rakip sahaya taşıdılar... Beklenenin üzerinde baskılı ve tempolu oynadılar. Maçı da güzel oyunla kazandılar.
Galatasaray da maçı kendi sahasında kabul etti. Orada Beşiktaş’ı karşılarken kazandığı toplarla hızlı bir geçiş oyununa geçmeyi tercih etti.
Beşiktaş’ta “Şef” Sergen Yalçın, spesiyalitesi “milli” sol bek Umut Meraş’la herkese sürpriz yaptı. Rıdvan/Nsakala tartışmalarına üçüncü boyutu kazandırmış oldu. Doğrusu zamanında ve başarıyla gerçekleşen bir tercihti bu.
Beşiktaş sahanın her yanında baskılı, rakibin oyun kurmasını engelleme çabasıyla “dominant” bir oyun sergiliyordu ki bir anda geriye düştü. Galatasaray kazandığı topla Beşiktaş yarı alanına geçti. Top, son haftalarda takımın en iyisi Kerem’in ayağına geldi. Beşiktaş savunması yerleşerek alanı kapatmaya çalışırken Cicaldau’ya attı topu. O da bu güzel asisti Ersin’in soluna attığı golle değerlendirdi. Golde Ersin’in hatası değil, talihsizliği vardı… Arkadaşlarının arkasında kalan Cicaldau’yu göremedi.
Beşiktaş yediği gole rağmen ayarını ve kimyasını bozmadı. Dört dakika sonra Umut ortaladı, Larin’in Muslera’dan daha çabuk davranıp yaptığı kafa vuruşu ve attığı gol beraberliği sağladı. Umut’un ortasını “asist” olarak değerlendirmek gerekiyor bir… Yalçın Çetin’in verdiği bilgiye göre, bu gol 50 maç sonra Galatasaray’ın “kafadan” yediği ilk golmüş… Eh, bu da iki.
İki gol de duran toplardan değil, akan oyundan üretildi. Gol goldür ama, koşuyla, pasla, hazırlıkla akan oyunda atılan gol, bence daha değerli!
Beşiktaş’ta Batshuayi çok pozisyona girdi, çok top kullandı. Az şut attı. Etkisiz vuruşlardı bunlar…Gayretinin karşılığı değildi. Diagne de pozisyon bulamadan, şut atamadan devreyi tamamladı. Galatasaray’ın iki beki Yedlin ve Aanholt Beşiktaş ataklarında çok zorlandılar.
Derbi tam anlamıyla bir “reaksiyon” gösterisiydi… Fatih Terim’in ikinci yarıda oyunun akışını da biçimini de etkileyen hamlelerini gördük 64’te… Hoca oyuna ortak olmak, mücadeleyi rakip ceza alanına taşımak istiyordu.. Morutan - Babel, Taylan - Halil değişikliklerini yaptı.
Beşiktaş da 1 dakika sonra bu hamleye Larin imzalı golle yanıt verip öncelik aldı. Savunmada stoper nöbetine atanan Necip Uysal’ın asistiyle hem de.
Doğrusunu söyleyelim, Terim’in Mustafa Muhammed ve Ömer Bayram hamleleri de oyunda denge arayışını sağladı. Vida’nın Halil Dervişoğlu atağında topa elle teması penaltıydı. Mutafa Muhammed’in atışında Ersin Destanoğlu gole izin vermedi. Konya’da kurtardığından sonraki ikinci penaltıydı bu.
Hakçası, Galatasaray’ın penaltıyı da kaçırdıktan sonra hışımla Beşiktaş’ın üzerine adeta çullanarak beraberlik golünü araması alkışlanacak bir mücadele örneği idi. Üst üste çok tehlikeli pozisyonlara girdiler... Beşiktaş da Salih, Güven, Kenan, Welinton’un da katıldığı oyunda, dayandı, direndi, ayakta kaldı ve kazandı.
Fırat Aydınus’a da alkış borcumuz var… Futbolcularla, kenardaki hocalarla başarılı iletişim kurdu. Maçı doğru kararlar ve kartlarla yönetti. Oyun boyunca hakem - oyuncu arasındaki başarılı iletişim güven duygusu yarattı. Doğum gününde 48 yaşına girerken kalitesini gösterdi.
Atan Larin ve tutan Ersin’le, tüm takımın katıldığı Beşiktaş gösterisi izledik, takdir ettik.
Günün notu: Spor programcısı arkadaşım Ersin Düzen, Beşiktaşlı eşi spor spikeri Seyhan Şaşko’nun bir erkek çocuk dünyaya getirdiğini müjdeledi ve maçı oğlu Asil Han’a adayacağını söyledi. Bak şu bacaksıza… Maaşallah, golleriyle geldi kerata!