Beşiktaş-Antalyaspor maçının ardından yazılan 11 köşe yazısı
Spor yazarları, Beşiktaş'ın Antalyaspor'u 2-0 mağlup ettiği mücadeleyi değerlendirdi.
111
Beşiktaş - Antalyaspor maçı, bir doksan dakikanın hikayesini/analizini/kritiğini yazacak olanlar için ideal bir maçtı. Kimimiz boş tribünlerden, kimimiz sahadaki oyundan kimimiz ise Cenk Tosun'un penaltı pozisyonundan başlayabilirdi dün geceki oyuna.
Maçtan önce gözüm karşı tribünde açılmış olan ve altında Süleyman Seba imzası bulunan "Beşiktaş'ı Üzmeyin" pankartındaydı. Kale arkalarına bakıyorum, Onursal Başkan'ın tarihe geçmiş, naftalinli fotoğraflarından derlenmiş pankartlar, bizi zaman yolculuğuna çıkarıyordu. Beni en çok duygularından ise Baba Hakkı'nın, Süleyman Seba'yı alnından öptüğü fotoğraf olmuştur hep.
Tarihin tozlu sayfalarından öksürerek çıkıp, sahada ısınan ilk onbire gözümüz takılıyor. Foto muhabiri arkadaşlarımız, doğal olarak Pepe, Lens ve Negredo'ya odaklanmış durumdaydılar. Tribünlerdeki sessizlik nedeniyle, peş peşe basılan deklanşörlerin sesi, basın tribününe kadar geliyordu neredeyse. Mitrovic ile heyecanlı bir şekilde konuşan Negredo ise sanki tribünlerin neden boş olduğu konusunda bilgi alıyor gibiydi. Sahadaki oyuncuların ne konuştuklarını vücut dilleriyle anlamaya çalıştığım sırada "o fotoğrafları ben çektim" diye bir ses geldi derinlerden. Solumda oturan ve bizim Babıali Yokuşu'nun emektar foto muhabirlerinden olan İlyas Namoğlu, sesi titreyerek devam ediyordu: Bu iki fotoğraf benim Beşiktaş tarihine hediyemdir.
Benim yaşımdan fazla deklanşör basmışlığı olan İlyas abi, sol işaret parmağıyla, Süleyman Seba fotoğraflarını gösteriyordu. Baba Hakkı'nın, Seba'yı alnından öptüğü fotoğraf ile kasketli ve kahverengi ceketli portresini gururla anlatmaya başladı. Süleyman Seba gibisi bir daha gelmez diyerek sözlerine başlayan İlyas Namoğlu "Bugünkü Akatlar Spor Kompleksi'nin olmadığı dönemlerdi. Rahmetli başkan, Baba Hakkı'ya, buraya yapılacak spor salonunu anlatıyordu. Gözleri dolan Baba Hakkı "Gel Süleyman alnından öpeceğim" diyerek bana bu pozu vermiş oldular. Diğerini ise Fulya'da, antrenman seyrederken çektim. Şimdi Vodafone Park'ta oturuyorsak, bunda Süleyman Seba'nın çok büyük emeği vardır. Gelmeyecek onun gibisi Serdar gelmeyecek" diye tamamladı sözlerini.
Dayanamadım; arka fonda o pankart olacak şekilde İlyas Namoğlu'nun fotoğraflarını çektim. Tam o sırada, Vodafone Park'ta, Efsane Başkan'ın en çok sevdiği "Eski Dostlar" şarkısı çalmaya başladı. Statta olan Antalyaspor taraftarları ise "Süleyman Seba" diye inletiyordu dört bir yanı.
Kadrolar okunmaya başladı... Esame listesine bakıyorum artık 21 kişi var. Eskiye göre, oyuna sonradan girecek futbolcu tahminlerinde, işimiz artık daha zor. Maça geçecek olursak, tıpkı tribünler gibi sessiz sedasız başladı. Geçen sezondan alıştığımız o temponun yerinde yeller esiyordu. İlk pozisyonuna Beck ile girdi Beşiktaş. Sağ çaprazdan kaleye vurmayı tercih etti ama kalecide kaldı. Kale ağzındaki Talisca "Niye bana vermedin" diye kızarak yerinde zıplıyordu. Akabinde Cenk Tosun'un, kafayla topu Quaresma'ya indirişini gördük. Eğer tribünler dolu olsaydı, yan tarafımdaki taraftarlar "Vur be çigano vur be" diye bağırırlardı. Kenardaki Şenol hoca, beklediği golü bir türlü göremiyordu. Önümdeki ekrana baktığımda, Medel'in heyacanla hem maçı hem de Vodafone Park'ı izlediğine tanık oluyoruz. Antalyaspor'da gole çok yaklaşan Eto'o, eli boş dönünce, Pepe takıma daha dikkatli olunmasını söylüyordu.
İlk yarı bir an önce bitse de gidip kahvemi alayım dediğim sırada, Pepe'nin kafa vuruşuyla donup kaldık. Bilenler bilir, NBA tarihinin en iyi basketbolcularından Michael Jordan, smaç atarken havada bir süre asılı kalırdı sanki. Pepe'nin golü de smaç gibi bir goldü. Telefonumdan sosyal medyada bakıyorum, dünya basını anında "Pepe gol attı" başlıklarını atmıştı.
Devrenin sonunda soyunma odasına mutlu giden Beşiktaş, yine aynı ilk onbirle geri dönmüştü. 1-0 önde olmasına rağmen, siyah - beyazlı takım, yine de ezici üstünlüğünü kuramıyordu. Talisca, çok daha istekli ve sanki çok daha 10 numara oynamak ister gibiydi. Belki de bu sene onun evrim geçireceği sene olacak. İyi bir eğitmen olan ve artık futbolda profesörlük seviyesine gelen Şenol Güneş'in elinde, belki de yeni bir Rivaldo olacak.
Tüm bunları düşünürken, saha bir anda ana baba gününe döndü. Ceza sahası içerisinde Cenk Tosun'un yerde kalmasına, Cüneyt Çakır penaltı düdüğü çaldı. Açık konuşmak gerekirse ben de çok şaşırdım. Çıplak gözle penaltı gibi gelmeyen bu pozisyonunu, basın tribünündeki meslektaşlarımla birlikte tekrar izledik. Ortak görüş penaltı olmadığını yönündeydi. Kale arkası kameradaki görüntüye baktığımda ise ben penaltı dedim. Antalyasporlu futbolcunun topla ilgisi yok. Sol eliyle Cenk'i omuzundan çektiği anda sol ayağıyla Cenk'i düşürebilecek hamleyi de yapıyor. Doğrudur bu pozisyonda Cenk ayakta da kalabilirdi belki ama topla koşan futbolcuya yapılan en ufak temas bile onun dengesini bozabilir. Üstelik o an top, Cenk'in sol tarafında. Kesinlikle çok tartışılacak bir pozisyon.
Maçtan sonra Cenk'e sordum "Vicdanen rahatım" dedi. Kendinden çok emin bir tavrı vardı. Bu durum sabaha kadar tartışılabilir ama işin acı yanı ne biliyor musunuz? Ülkemizin futbol kültürü hep bu kısır döngü üzerinde gelişiyor. Avrupa basını Pepe'nin attığı golü konuşurken bizler hala kaç santimetre ofsayt ya da pozisyon penaltı mı üzerinden değerlendiriyoruz koca doksan dakikaları. Üstelik bu tartışma sırasında Beşiktaş zaten 1-0 öndeydi. Sonuç olarak Beşiktaş sezona üç puanla başladı. Peki takım hazır mı? Kesinlikle değil. Zaten bunu Şenol Güneş de dile getiriyor. Lens, Negredo, Medel ve yeni stoperin takıma katılacak olacağını göz önünde bulunduracak olursak, 3-4 maç sonra Beşiktaş çok daha farklı bir kimliğe bürünecek. Fakat şu bir gerçek, takımın eksiklikleri de bir an önce giderilmeli. Çünkü rakipler eskisinden çok daha güçlü.
211
Bir stoperin maçın yıldızı olabileceğini dün akşam gördük. Portekizli Pepe, dün gece Vodafone Park’ta oynadığı futbol, attığı gol ve rakip ataklardaki hamleleriyle Beşiktaş’ın yıldızı oldu.
Antalyaspor'un orta alandaki yakın ve temaslı oyunu, Atiba, Oğuzhan ve Talisca’nın zorlanmasına neden oldu. Özellikle oyun kurucu pozisyonundaki Oğuzhan bocalayınca Beşiktaş alışık olduğumuz akıcı oyununu sergileyemedi. Kenarlardaki Quaresma ve Babel de alan bulamadılar.
Beşiktaş'ta Pepe’nin dışında Caner ve Tosic çok iyi bir futbol ortaya koydular. Cenk de siyah-beyazlıların en hareketli ismiydi. Ligin ilk maçını oynamak, seyircisiz oynamak ve hatta Antalya gibi organize ve sıkı bir ekibe karşı oynamak hiç de kolay değil. Bireysel olarak Talisca, Oğuzhan ve Quaresma gibi yıldızların hazır olmaması da tabii ki Beşiktaş’ı olumsuz etkileyen fökterlerdi. Buna rağmen Beşiktaş maçı kazanacak kadar yeterli sayıda pozisyon üretti ve savunmada Antalya’ya fazla şans vermedi.
ÇAKIR SÜZEMEDİ!
Şenol hoca Jeremain Lens’i oyuna sokmayı neden düşünmedi bu bir merak konusu. Çünkü 75’ten sonra Antalyaspor kendi yarı sahasında alanlar bırakmaya başladı.
Zorluk düzeyi yüksek maçta Antalya’yı top rakipteyken beğendim. Ancak top ayağındayken geçen yılki üretkenliğinden uzak kaldılar. Özellikle Eto’o’yu fazla oyuna sokamadılar.
Beşiktaş'ın dün akşam kazandığı penaltıda Diego’nun topa kesinlikle müdahalesi vardı. Ligimizin en itibarlı hakemi olan Cüneyt Çakır, ne yazık ki bu pozisyonu iyi süzemedi.
311
Şampiyondan önce sahaya çıkan takımları izlediğim zaman aklıma ilk gelen Beşiktaş ve Medipol Başakşehir takımlarının yeni sezona damgasını vuracağı oldu. Beşiktaş’ı izlerken geçen sezondan ne gibi farkların olduğuna bakınca, Atiba-Oğuzhan’ın savunmayı da oyunun içine aldığını gördüm. Özellikle Pepe’nin takımın atağa çıkması için yaptığı görevin yanı sıra orta sahadaki oyunculara duvar olması gecenin en güzel hareketlerindendi. Bunu bir de ilk yarının son dakikasında attığı golle süsleyince, ortaya “Beşiktaş ve Pepe kaldığı yerden devam ediyor” başlığı geldi.
İlk yarıda ayrıca zaman zaman Caner Erkin ve Andreas Beck’in de oyuna hücum anlamında katkı sağlaması güzel göründü. Alman sağ bekin hücuma yapmaya çalıştığı destek Caner’in performansı kadar etkili olmasa da Beşiktaş’ın değişen yüzünü ortaya çıkarttı.
KILIF HAZIRLAMAYIN
Antalyaspor sahaya oynatmamaya çıkınca ilk 45 dakikada sıkıcı bir oyun izledik. Duran toptan gelen gol ikinci yarı için Antalyaspor’un yapacaklarını değiştirince biraz daha futbol izledik. Rıza Çalımbay hoca hamleler yaptığı sırada ise Cüneyt Çakır’ın çaldığı yanlış penaltı düdüğü maçın Antalyaspor adına bitmesine neden oldu. Cüneyt hoca pozisyonu kendisi izleyince kararının yanlış olduğunu anlayacaktır.
Cüneyt hocanın verdiği yanlış penaltı kararı ilk haftada 3 puan alamayan takım yöneticilerinin ekmeğine yağ sürmesin. Kimse daha ilk haftadan kendi olası başarısızlıklarını, başkalarının hatası ile örtmeye çalışmasın. Bu türlü oyunlar ve kirli ifadeler için çok erken.
BÜYÜK BAŞKAN
Yazının sonunu da Süleyman ağabey için ayırdım. Tanıdığımda henüz 17 yaşında genç bir gazeteci adayıydım. İlk gününden son gününe kadar yaşadıklarım ve yaşattıkların için sonsuz teşekkür ediyorum sana Süleyman ağabey. Mekanın cennet, ruhun şad olsun...
411
1- Öyle bir ilk yarıydı ki, sıkıntıdan patladım...
2- Antalyaspor, basketbolda Yugoslav faulu diye tarif ettiğimiz oyun tarzını benimsemiş... Hep faul, hep faul...
3 - Beşiktaş, seyircisiz atak geliştiremiyor... Orta saha üretken değil...
4- Caner hariç, kanat organizasyonları çok yetersiz bir Beşiktaş vardı, ilk yarıda...
5- Pepe’yi özellikle takip ettim. Kendi yarı sahasından, rakip savunmanın arasına attığı toplar çok iyi...
6- Duran toplarda, hem savunma hem de hücumda, zamanlaması mükemmel derken, golü attı...
7- Pepe’yi hücumda hava toplarında ne kadar iyi kullanırsan, o kadar maç kazanırsın ilkesini, zaten Real Madrid’den biliyoruz...
8- Şenol Güneş, şampiyon olmuş kadroyla başladı, Pepe hariç... Bu karara saygı duyarım, ama bu takımın birinci santrforu, tartışmasız Negredo olacak... Bu belli...
9- Talisca, tam hazır değil, hatta bitik hala... Oğuzhan, oyuna ağırlığını koyamadı. Atiba, formayı Medel’e teslim edecek, çünkü pili bitmiş cep telefonu gibi oynuyor...
10- Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkmak istiyorsa, şartları zorlayacak ve uluslararası tecrübesi olan bir stoperi mutlaka kadrosuna katacak!
11- Tosic’in iyi niyeti, bu ligde ancak iş yapar...
12- Babel, sezon başı değil, sonu yaklaşmış gibi, çok kuvvetsiz geldi bana... Böyle olmaz!
13- Tosun Paşa’nın penaltı pozisyonunda karar, bana göre yanlış... Çok kolay penaltı verdi Cüneyt Çakır...
14- Tolgay, Oğuzhan değişikliği için Şenol Güneş geç bile kaldı... Oğuzhan çok formsuzdu dün akşam...
15- Beşiktaş çok iyi oynamadı, bu oyunda iyi oynamadan da üç puan almak önemli... Antalyaspor’un eksiklerini biliyorum, ama adam adama markajla, deplasmanda büyük maç kazanmak hayaldir...
511
Rıza Çalımbay, Beşiktaş’ın orta üçlüsüne ve Cenk’e tama saha ve sürekli, Babel ve Quaresma’ya kısmi adam adama markaj uygulayarak maça başladı. Eto’o, kapılan topları El Kebir, Danilo ve Maicon’la buluşturacaktı. Eto’o, stoperlerin dengesini bozup onların alan boşaltmasına yol açacağı için bu üçlü oralara de girecekti. Ancak Deniz Kadah’ın yokluğunda geçen seneden farklı olarak Eto’o merkezde yalnız olunca Beşiktaş merkez savunması neredeyse hiç açık vermedi.
ÇALIMBAY'IN TERCİHİ...
Rıza Çalımbay’ın adam adama savunma seçiminin Beşiktaş’ı zorladığı bir gerçek. Özellikle oyunun kurulumunda vazgeçilmez bir görevi olan Oğuzhan, Cenk’e attığı penaltı olan pasa kadar istediklerini hiç yapamadı. Zaten Fabri’nin bu kadar çok uzun top kullanması da bundan. Şenol Güneş bunu yapmasını mı istedi yoksa buna sadece izin mi verdi bilmek zor ama oyun kurmakta zorlanan takımının topu bir an önce 3. bölgeye yollamak konusundaki bu tercihi dikkat çekti.
KADRONUN DEĞERİ BİLİNMİYOR
Antalyaspor ilk yarıda Beck’i kaçırdıkları, onun da Boffin’de kalan bir çapraz şut tercih ettiği pozisyon dışında Beşiktaş’ı ceza sahasına yaklaştırmadı. Duran toptan Pepe’yle iki pozisyon verdiler. Yarının sonunda golü de bu şekilde buldu. Belki Rıza Çalımbay bu sert ve bol faullü savunmayla Şenol Güneş’in Konya maçında olduğu gibi çift santrfora dönüp orta sahada eksilmesini bekliyordu. Pepe buna gerek bırakmadı. Bu kadar adam adama savunma tedbirini gördükten sonra Çalımbay’ın elindeki kadronun değerini bilmediğini söylemek haksızlık olmaz.
ŞAMPİYONA TEDBİR TAMAM!
Danilo, Maicon ve Eto’o’yu geçtim ama Charles ve Sandro’yla bu takım oyun da kurabilir. Şampiyona tedbir almak tamam. Ancak 4-6 kişiyle adam adama oynarken kendi oyununu oynamak zor. Beşiktaş orta sahası henüz istenen seviyede değil. Ancak psikolojik üstünlüğü ve kadro kalitesi çok üst düzeyde.
611
Beşiktaş, skor olarak bıraktığı yerden devam ediyor ama Antalya karşısında oyun vasatının gerisinde kaldı. Cenk’in Negredo tehdidini ensesinde hisseder performansı, Beck’in sağ bekteki kısırlığı, Oğuzhan’ın yüzü dönük oynamasına rağmen takımı öne taşıyamaması Beşiktaş’ı ideal oyundan uzaklaştıran unsurlardı. Elbette seyircisiz tribünleri de unutmayalım.
Dünyaya rezil oluyoruz
Seyircisiz maç futbolun değerini yerle bir ediyor. Belki farkındadır Türkiye Futbol Federasyonu, Beinsports; Başakşehir, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın maçlarını İngilizce olarak 40’ın üzerinde ülkede yayınladı bu hafta. Bugün de Galatasaray’ı yayınlayacak. Fransa’da ya da İspanya’da bir futbolsever bu hafta oturup Türkiye Ligi’ni izlemek istese yaşayacağı hayal kırıklığını tahmin ediyorsunuzdur. 4 maçın ikisi seyircisiz. Muhtemelen bir dolu bir boş oynamanın kural olduğunu düşüneceklerdir. Passolig varsa cezalar da bireysel olsun artık.
Fabri’nin dönüşü...
Pepe’nin son dakikada kaptırdığı topu Eto’o’nun ayağından alması Fabri adına umut verici doğrusu. Sezonu bitirirken Lyon faciasından sonra çok yıpranmıştı, Konya’dan yediği golde bile ‘acaba’ dendi, böyle bir morale ihtiyacı vardı. Sahada iki takım da formunun zirvesinde değildi, normal sezon başı çünkü. Ama Cüneyt Çakır Cenk Tosun’un pozisyonunda çaldığı kolay penaltı ile sahanın en formsuz ismi oldu.
Medel’le yeni oyun
Lens ve Medel’in gelişi kadroya derinlik katacak buna şüphe yok. Medel’i sadece stoper olarak düşünmemek lazım, keza Atiba da salt bir ön libero değil. Gökhan Gönül iyileşene kadar, Medel ön libero, Atiba ise sağ bek oynayabilir, Pepe’nin yanında da Tosiç devam edebilir. Dirk Advocaat PSV’nin başındayken Atiba tam 40 maçı sağ bek olarak geçirmiş, Lens ise o takımın sağ açığı ve ağırlıklı olarak santrforu olmuştu. Atiba harika sağ bek performansının ardından Beşiktaş’a gelmişti.
711
"Seyircisiz futbol internetsiz akıllı telefon gibi..." Genç, yeni nesil bir taraftarın duygularını ifade ediş şekli bu... Beşiktaş taraftarı, 1 haftadır açılış maçını izleyecek olamamanın, yıldızlarla yenilenmiş takımını kucaklayacak olamamanın ızdırabıyla yanıp durdu. Haksız da sayılmazlar. Vodafone Park'ta dün tribünler sessiz ve futbol adeta ilk kez öksüzdü. Sahaya ilk kez çıkan, Beşiktaş formasıyla ilk golünü atan Pepe'nin sessiz tribünler önünde sevinirken nasıl bir boşluk yaşadığına empati yapmakta fayda var. Yeni transferler Negredo, Lens ve tribündeki Medel'in boş tribünleri ilk gördüklerinde bakışları da farklı değil. Sebep her ne olursa olsun seyircisiz oynatarak futbolu cezalandırmaktan vazgeçecek düzenlemeler yapmak, yaptırmak boynumuzun borcu... Vefatının üçüncü yılında efsane başkan Süleyman Seba'yı rahmetle anarken neredeyse bütün kulüplerin anma mesajları toplumun "iyiliğe, dürüstlüğe, adil oyuna" olan inancının yansıması... Bu mesajlardan bu ülkeye bir başarı hikayesi çıkarabiliriz. Çıkarmalıyız...
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, yenileri yavaş yavaş oturtacağının mesajını dün verdi. Şampiyon oyuncuları da aynı zamanda ezdirmedi. İlk monte edilen isim Pepe'nin iyi oyunu ve golle açılış yaptığı sezonda iyi başlayan oyuncular vardı. Fabri, solda başlayan Caner, Atiba, Oğuzhan ve Cenk hem formda hem etkiliydi. Quaresma'nın yorgunluğunu atmaya ihtiyacı var. Negredo'nun uyum için zamana ihtiyacı var. Şampiyon takıma Jeremain Lens, Medel gibi yıldızlar da girecek. Tolgay Arslan ve Adriano "Ben buradayım" diyor. Yani forma çok pahalı! Beşiktaş yorgun ama çok güçlü başlıyor lige.... Avans vermeden, ben son şampiyonum diyerek...
811
Öncelikle belirteyim: Tadı tuzu olmayan bir maç oynandı dün gece Vodafone Park'ta. Beşiktaş, cezası nedeniyle seyircisinden yoksun çıktı sahaya... Böyle bir atmosferde oyuncuların da maça motive olmadığı çok açık ve seçik bir şekilde görüldü. TFF bu tür cezalarla zaten az olan taraftar sayısını daha da azaltıyor! Seyircisiz oynama cezası kaldırılmalıdır. Yeni bir formül, yeni bir ceza metodu bulunmalıdır. Önümüzdeki günlerde TFF'nin birinci maddesi de bu olmalıdır. Tartışın, kulüplerle bir araya gelin... Bu acil olarak yapılmalı...Maça gelirsek... Bol faullü bir mücadeleydi. Sürekli yerde olan futbolcuları gördük. İki kulübün doktorları da devamlı sahaya girip oyuncuları tedavi etmeye çalıştı. Oyun sık sık durunca, insanın televizyondan bile izleyesi gelmiyor böyle bir maçı. Beşiktaş, geçen sezonki Beşiktaş değil. Yani şu an hazır değiller... Baskısı yok, pozisyona da zor giriyor. Antalyasporlu oyuncular Beşiktaş'ı iyi kilitledi. Böyle olunca da siyah beyazlı takım pozisyona dahi giremedi. Zaten ilk yarının son dakikalarında duran toptan gelen bir golle Beşiktaş öne geçti. Sonrasında da bir penaltı. Penaltı kararı yanlıştı! Cüneyt Çakır ilk haftada büyük bir hataya imzasını attı. Cenk'in kendini yere atmasına kandı... Kanmayacaktı. Hele bu isim Cüneyt Çakır olunca. Hakemlerimiz yine formsuz başladı lige. Genel olarak diğer maçlarda da ligin ilk haftasında ciddi hatalar oldu. Yani maçtaki iki gol de duran pozisyonlardan geldi. Kısacası ne Beşiktaş'ın ne de Antalyaspor'un geçen sezonki formları dün yoktu.
911
Öncelikle seyirci cezasına değineyim. Cezalar caydırıcı oldukça anlam kazanır ve o yüzden vardırlar. Yıllardır verilen seyircisiz cezalarının hiçbir caydırıcılığı olmadığını gördük. Bu cezaları kişiselleştirmedikçe ve bunu uygulamadıkça futbolu anlamsız kılan boş tribünleri, izlemeye devam edeceğiz. Bu uygulamayla kulübü değil futbol oyununu cezalandırıyoruz. Fark çok büyük oluyor tempo olarak... Vodafone Park'ta bunu bir kez daha gördük.
Maçın temposu düşüktü ama bunların klasik sezon başı maçları olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Benim düşüncem 3 ya da 4. haftada oyunların demlendiğini göreceğiz. O zaman değerlendirmek daha doğru olur. İstenilen oyun değil ama bu seyircisiz ortamda istediği sonuç oldu Beşiktaş adına. Oyun gelişmezse, yukarıya taşınmazsa tabii ki sorun olur ama kenardaki Medel, Lens, Negredo gibi oyuncuların zenginliğiyle de bu oyun yukarı taşınır. Dünkü maçta oyunu Antalya'nın savunma anlayışlı oyunu belirledi. Agresif, adam adama savunması ve stoperlere yapılan presle uzun oynatmaya çalışmaları oyunun karakterini çizdi. O yüzden çok kaliteli ve teknik becerinin önde olduğu bir maç izleyemedik. Takım oyunları hakkında yorum yapmak için 4. haftayı beklemeliyiz.
Cenk'e gelirsek... Tabii ki futbolun doğasıdır, gerçeğidir bu. Birinci oyuncu olarak transfer edilenler yine şansı alacaktır. Yavaş yavaş Negredo daha öncelik alabilir. Tek santrfor oynandığında bu doğaldır. Kendini hazır tutması Cenk için büyük bir özellik oldu. Geçen sene 31 maçta oynadı. Bu sene de Negredo'yla beraber önemli ve verimli bir oyuncu olacaktır. Beşiktaş'ın oynayacağı maç sayısı bu sene daha da artabilir. Fakat Negredo bir şekilde Cenk'ten rol çalacaktır. Yalnız aldığı ve gole çevirdiği penaltının da tartışmalı olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak kafalarda belki Pepe'nin yaşıyla ilgili soru işareti vardı ama çok diri, parmak ucunda ve oyun iştahı çok yüksek bir oyuncu izledim. Çok önemli bir iş yaptı Beşiktaş Pepe'yi alarak.
1011
Seyirciyi kovarsan, o tribüne Süleyman Seba gelir!
Hem Beşiktaş’ını hem de Rıza Kaptan’ını kucaklar ve kulağına fısıldar: “Beşiktaş’ı üzmeyin!”
Harika değil mi?
Lig başladı, üç maçta seyirci yok. İkisi “en büyük” denen takımların maçı.
Bir kısım “kesici ve yakıcı taraftar” ın futbol aşkıyla değil, bizatihi nefretle, maçolukları, saldırganlıkları ile var olabildiği ve kulüpleri, oyuncuları, kendilerinin on-yüzbin katı taraftarı yaktıkları açık...
Ama “hukuk devleti”nde de zaten ortadan kaybolan suçun şahsiliği statta hiç yok! O bıçak çekiyor, tribüne kuraklık geliyor. O dünyayı yakıyor, takım ıssızlığa kalıyor.
Tedbirsiz devlet ve federasyon ceza kesmede usta!
Seyircisiz üç maçla başlayan sezon seyre değer olsun!
Issızlıkta, Beşiktaş kalabalık kadro rahatlığıyla sahada. Adriano, Negredo, Medel, Töre, Gökhan Gönül’süz bir ilk 11.
Marcelo’yu verip Pepe ile Medel almışsın. Medel esasen ikinci Atiba. Artık yorulan “Örümcek adam”ın yerinde oynayabilecek “Pitbul!” Bazı Şampiyonlar Ligi maçlarında ikisini yan yana görmek de mümkün.
Aboubakar’sız kalıp hem Negredo hem Lens bulmuşsun. Hastaneden gelen Caner’i de ekle. Gökhan Töre; bekleyebilir, hiç acelesi yok.
7 dakika 3 korner başladı Beşiktaş. Ama maç hızlı değil. En sık pozisyon, yere düşenler. İlk önemli fırsatın Beck’e gelmesini kendi de kabullenemedi; ne yapacağını şaşırdı.
Sonrasında Pepe önce direkle tanıştı ve haber verdi: Bu ligde ben epey böyle gol atarım!
40’ıncı dakika mırıldanıyorum: Kötü maç!
Antalya da Konya gibi, Beşiktaş’ı kötü oynamaya zorladı. Konya’dan farkı, kendi oynayamadı.
Maç daha ziyade yere atarak, yerde yatarak!
Şuradan anlayın; Quaresma’nın ortası yok; iki kötü şutu var.
Direkle tanışan Pepe filelerle de tanışıyor. Çünkü olacağı bu, olabilecek de oydu ilk yarı!
Kıssadan hisse şu:
Pepe’yi aldığında bir savunmacı bir de santrfor transfer etmiş olursun!
İkinci yarı da tatsız. Menez olsa, ağırlaşmış, geçen sezon kadar top kapamayan, top yapamayan Beşiktaş daha sıkıntılı olurdu.
Penaltı? Yandan bakınca değil, karşıdan bakınca penaltı! Hakem arkadan baktı, verdi.
Çöldeki vahalardan biri, Talisca’nın indirip dışarı vurduğu pozisyondu; pozisyon alışıydı.
En kötü anlardan bir ikisi, Cenk’in ayağında topla ne yapacağını bilemesiydi.
Quaresma topsuz kalınca yine bileklik fırlatıp sezonu açtı!
Maçın hareketi, sonlarda Pepe’nin hatasıyla Fabri’nin yılların Eto’o’sundan aldığı toptu.
1111
Geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş, yeni sezona da galibiyetle başladı. Ama şunu net söyleyebilirim ki futbol olarak hiç tat vermedi. 1. dakikadan bitiş düdüğüne kadar adeta izleyenleri uyuttu. Ki biz Beşiktaş’ın mağlup olduğu maçlarda bile bu kadar temposuz, pozisyonsuz oynadığını az gördük.
DİKKAT PEPE
Beşiktaş'ta futbolu güzelleştiren, iyi futbola neden olan çok ayak var. Sayalım.. Quaresma, Babel, Talisca ve özellikle futbolculuğuna hayran olduğum, çok beğendiğim Oğuzhan. Peki bu futbolcular için dün gece ‘vasatı aştılar?’ diyebilir miyiz? Buna kimsenin ‘Evet’ diyebileceğine inanmıyorum.
Caner, eski Caner değil. Ama eski Caner olma yolunda hızla ilerliyor. Ölümcül ortaları rakip defansın ve kalecinin adeta kabusu. Zaten gol de Caner’in süper ortasından geldi. Caner klasik ortalarından birini yaptı, Pepe de klasik gollerinden birini attı. Yalnız Pepe kendisine olan aşırı güveninden zaman zaman çok kritik hatalar yapıyor. Dikkat.
Son olarak.. Antalya’yı gol yollarında çok etkisiz gördüm. Cüneyt Çakır’ın penaltı kararını çok ağır buldum. Ayrıca dün bir gerçek daha görüldü ki taraftarsız maçın hiç tadı tuzu olmuyor.