Beşiktaş-Başakşehir maçının ardından yazılan 17 köşe yazısı
İşte Beşiktaş-Medipol Başakşehir maçının ardından yazılan köşe yazıları
117
Vodafone Park açıldığından beri Süper Lig’de bu kadar çok topa hakim olan ve hakim olduğu anlarda da doğru oynayan bir rakibi olmamıştı Beşiktaş’ın. Savunma konsantrasyonu yüksek bir Başakşehir takımı, 11 oyuncusunun tamamıyla işin defansif kısmını kusursuz yaptı. Tek zaafiyeti olan duran topları da Beşiktaş takımı iyi değerlendiremedi ve sıfır pozisyonlu bir ilk yarı oynandı. Lens ve Cenk’in etkisizliği, Talisca’nın kapalı savunmalara karşı dar alanda kayboluşu Beşiktaş’ın elini kolunu bağladı. Başakşehir, Beşiktaş’ın hata yapmasını bekledi. Siyah-Beyazlılar, presi geniş alanda yapmaya kalkınca Abdullah hocanın ekmeğine adeta yağ sürüldü. Turuncu-Lacivertliler, Beşiktaş’ın tempo yapmasını çok rahat bir şekilde engellediler.
Pozisyon görmedik
İkinci yarıda da maçın hikayesi çok fazla değişmedi. İki takımda da maçın en iyileri defansif oyuncular olunca neredeyse 90 dakika pozisyon göremedik. Ama hikaye Kerim Frei’in golü ile bir anda beklenmedik bir finale geldi. Kaybedecek bir şeyi kalmayan Beşiktaş, belki de maçı kazanmaya inandığı, hatta kazanabileceği bir 5 dakika oynadı. 90 dakika boyunca yapmadığı baskıyı, bulamadığı pozisyonları, son 5 dakika içerisinde yakalamasına rağmen sadece beraberliği bulabildi.
Hayal kırıklığı yaşattı
Maçın hakkına geldiğimiz zaman ise Abdullah hocanın derbi başarıları düşünülünce ve oynanan oyuna bakılınca mücadelenin hakkı zaten beraberlikti. Sonuçta iki şampiyonluk adayı da lider Galatasaray’a yaklaşma şansını ellerinin tersi ile itmiş oldu. Şampiyonlar Ligi’ndeki iyi gidişe rağmen Monaco maçından sonra 5 gün dinlenmiş Beşiktaş’ın oyun kalitesinin beklenin altında kalması hayal kırıklığı yarattı. (Fanatik/Erman Özgür)
217
Maçın başında iki takım da erken oyun kurdurmamak üzerine savunmalara baskı yaparak başladı. Abdullah Avcı Beşiktaş’ın ligin geniş alanda hücum eden ve oynayan takımı olmasını önemsiyor. Buna takımını iyice yayarak ve çok iyi bir pas oyunuyla karşılık verdi. Sabırlıydılar. Adebayor ekstra bir orta saha adamı gibi Emre, Mahmut ve Mossoro üçlüsüne hep 4. pas durağı olarak destek verdi. Orta sahası bek olsa da içeri hep yardıma gelen Adriano, Tolga ve Atiba’dan kurulu Beşiktaş’a sayısal üstünlük sağladı. Beşiktaş’ın Babel’in yerine Lens’le oynadığı sol kanat özellikle sağdan gelen akınlarda istenen şekle de giremeyince Siyah-Beyazlılar istedikleri oyunu oynayamadı. Başakşehir oyunu istediği tempoya çekti ve topa sahip oldu.
Kendine güvensizliği!
Quaresma, Talisca ve Cenk, Babel’in yokluğunda ve Başakşehir’in oyunu karşısında bildik akıcı oyundan çok uzaktı. Lens’in kendine has adam geçme becerisini çok ama çok az kullanması onu vasatın altına indirdi. Sanırım Hollandalı’daki sorun kendine güvensizliği. Yapacağına inancı yok gibi. Sıradan alt yapıdan çıkmış güvensiz bir genç gibi sürekli inisiyatif almaktan kaçındı. İkinci yarıda yavaş yavaş oyun tamamen Başakşehir’in eline geçti. Oyunu ağırlaştırdılar. Riske etmediler. Ara pas denemeyip hep garanti oynadılar. Merkezde boşa çıkan oyuncular yerine hep yana oynadılar. Ama topu vermediler Beşiktaş’ı uyuttular. Visca’nın geçen senenin çok uzağındaki oyunu ve Cengiz’in Elia ile doldurulamayan etkisinin olmayışı onları daha standart bir hücum gücü yapıyor. Elia da oyuna istenen etkiyi yapamıyor. Hollandalı kanat hücumcularının bizim takımlarımızdaki görevlendirmelerle ilgili sorunları var. Bu açık.
Beraberlikten fazlası...
Uzatmada Kerim Frei’ın golü sonrası Beşiktaş gösterdiği reaksiyon şampiyonluk ruhunun hatırlanması. Şenol hocanın yaptığı değişiklikler Başakşehir golü atıp çekilene kadar hiçbir katkı sağlamadı. Hatta özellikle Adriano çıktıktan sonra takım geri gitti. Ama gol sonrası beraberlikten fazlasını da alabilirlerdi. 4 maçlık bu krizin daha büyük etkilerinin olmasını gösterilen bu reaksiyon engelleyecektir. (Fanatik/Mehmet Demirkol)
317
Futbolun mühim kavramlarından biridir ‘devamlılık’. Takımları büyük kılan da sadece maç kazanmaları değil belirli seviyelerde kaldığı sürelerdir. Bu nedenle Başakşehir ‘devamlılığı’ nerede sağlayacağına karar vermiş ve UEFA gibi ‘tecrübe kazanacağı’ kulvarı takımı geliştirmeye ayırmış. Belli ki gerçek takvim lige ayarlı. Bu nedenle dinlenecekleri dinlendirmiş olarak tam kadro sahadaydılar. İlk yarım saat içinde Beşiktaş yarı sahasında rakip savunma içinde açtıkları ‘pencerelere’ indirdikleri toplarla doğru oynadılarsa da ciddi tehlike yaratamadılar. Ancak bu yöntemle sürekli topu kapmaya zorladıkları Beşiktaş’a da oyun kurma fırsatı vermediler.
Quaresma’nın ayağına bakıyor
Görünen Beşiktaş 30’dan sonra oyunu öne almaya başlayınca Başakşehir de baştaki iştahını yitirip, oyun esnekliğini kaybetti. Titiz takım savunmalarının hata payını düşürmesi nedeniyle önceki akşam ki derbiye göre zevkli geçmeye aday maç da ilk yarı boyunca ülke vasatını aşamadı.
Caner’in küfürleri...
İkinci devre ilkini aratan tempoda başlayınca maçın gidişatı iki takım için de gelip bir klişeye dayandı; “İyi oynamadığın maçı da kazanmayı bileceksin”! Tamam da bu oyunla nasıl olacaktı? Durumu “Beşiktaş maç seçtiği için kazanmayı da unuttu”yla mı açıklarsınız yoksa “Başakşehir tempoyu düşürerek Fenerbahçe gibi maçı kazanmayı hedefledi” mi dersiniz, o size kalmış. Ama şu bir gerçek, son beş dakikaya kadar sahada izlenesi bir şeyler yaşanmadı... Başakşehir istediğini son nefeste alacakken Adebayor’u aşan topa kafayı vuran Tosic işleri iyice karışabilecek Beşiktaş’ı ipten aldı. Kazanamasalar da buradan kaybetmemek bile onlar için önemli oldu.
Ve son not... 87. dakikada ekranlara da yansıyan Caner Erkin’in hakeme ettiği küfürler ‘Efendi Beşiktaş’a ne kadar oturuyor ona da taraftarlar, teknik heyet ve yöneticiler karar verecektir sanırım. (Fanatik/Cem Dizdar)
417
Ne kadar etik bilmiyorum. UEFA’da ülke puanına ihtiyacımız var. Beşiktaş maçını düşünerek Başakşehir, Avrupa arenasına 7 eksikle gidiyor. Hepsi sahada, o halde neden ligdesin! Yerin burası değil. Arkana almışsın Belediye’yi, Beşiktaş maçına gelen 40 bin kişinin vergisiyle bu takımın neyine para harcıyorsun? Soruyorum, ne işin var o zaman ligde? Seyircin de yok. Her şey para değil. Göksel Gümüşdağ yarın, bugün bıraktığında Başakşehir takımı bitecek.
Kilit açılmadı
Tesisler, para, her şey emrinizde. Beşiktaş altyapıları saha ararken, İstanbul’da birçok saha emrinde duruyor. Belediye’nin imkanları ise Başakşehir’de. Yol, su, elektrik paraları... Biz kerizmiyiz? Nereye gidiyor bu paralar? Maça dönecek olursak, Volkan Babacan’ın önüne defansını dizmiş. Emre’nin komutasında orta saha oyuncularını kapatan Abdullah Avcı, uzun toplarla Adebayor’la medet umdu. Beşiktaş maalesef kapalı defansı açamadı. Bilhassa ilk yarı Quaresma ve Lens ne kadar top yapsa da kapalı defansa takıldı.
Bol bol sermaye verdi
Cenk sıkışıp kaldı. Kilidi açacak bir anahtar oyuncusu var; Oğuzhan. Ama olmadı. Sakatsa, kulübede ne işi var; iyiyse sahada olmalıydı Gökhan Gönül. Başı sıkışınca Şenol hoca sahaya sürdü. Ancak iş işten geçti. Başakşehir’in golü Beşiktaş’ın kendi evladı Kerim Frei’dan geldi. Merak ediyorum, Kerim’deki hırs Beşiktaş’tayken neden yoktu? Orta saha ve forvet oyuncuları sahadayken yine gol Tosic’ten geldi. Ancak son 5 dakikadaki oyunu Beşiktaş oynasaydı, dışarıda 25, içeride 150 taraftarı olan bir takımın kusura bakmayın ligde işi yok. Zor bir geceydi. Hem de çok zor. Ancak adamlığına, hakemliğine güvendiğim Mete Kalkavan, maalesef son haftalardaki hakem hocalarına bol bol sermaye verdi. (Fanatik/Yemen Ekşioğlu)
517
Öyle bir maç izledik ki sanki çift maçlı bir kupa finali. İlk maçı Başakşehir evinde 1-0 kazanmış ve rövanşı oynanıyor. Beşiktaş çok dikkatli. 1 gol yerse kupa için 3 tane atması gerekiyor. Başakşehir ise savuma konsantrasyonu yüksek ve rakibin açık vermesini bekliyor ancak 0-0’dan rahatsız değil.
Taktiksel bir pozisyon oyunu oldu. Beşiktaş yavaş oynayan, pres yapmayan temposuz bir takım hüviyetinde. Sadece Quaresma’nın bireysel becerisi ile rakibi tehdit eden siyah-beyazlılarda Cenk Tosun da savunmanın arasında yalnızları oynadı. Siyah-Beyazlılar rakip ceza alanı içinde yeterli sayısal çoğunluğu sağlayamadı. Talisca kanat hücumlarında Cenk Tosun ile ön-arka bölge paylaşımını yeterince yapmadı.Son maçlarda çok olumsuz bir görüntüsü var Brezilyalının.. Çok top kaybediyor. Kopuk oynuyor.
CENK DAHA AKTİF OLMALI
Cenk Tosun ise sadece vuruş kalitesi ve özelliği ile sahne alıyor. Oyunda daha aktif olmalı. Daha fazla dolaşmalı. Ligde çok fazla stoperlerin kucağında kalıyor. Zaten 9 haftada 2’si penaltıdan sadece 3 golü var.
Beşiktaş’ın kadro kalitesi son derece yüksek ancak bu sezon ligde çok az gol atıyorlar. Az pozisyona giriyorlar. Çünkü yürüye yürüye top oynuyorlar, pres yapmıyorlar ve ligdeki santrfor performansları çok yetersiz. Beşiktaş 1-0 yenik duruma düştükten sonraki 6 dakikalık sürede oynadığı futbolu en az 30 dakikaya çıkartmalı. (Vatan/Güntekin Onay)
617
6 gün önce Monaco’yu deplasmanda yenen Beşiktaş’ın ayağına, lider G.Saray’la arasındaki farkı azaltmak için büyük bir fırsat gelmişti. Ama siyah-beyazlılar bu fırsatı tepti. Son dakikada Tosic’in attığı golle de 1 puana razı oldu.
Açıkçası Beşiktaş kazansa Başakşehir’e, Başakşehir kazansa Beşiktaş’a yazık olacaktı. İkisinin de ortaya koyduğu futbol ancak 1 puana yeterdi ve öyle de oldu. İlk 20 dakika topa daha çok sahip olan, daha çok top gezdiren Başakşehir’di. Beşiktaş daha sonra dengeyi sağladı. Açıkçası maçın son 6-7 dakikası hariç keyifli bir maç izlemedik. Son dakikaları dışında hop oturup, hop kalkmadık. Bu gol nasıl kaçar diyeceğimiz bir pozisyon olmadı.
Fabri 20’de Adebayor’un ve 79’da Visca’nın şutlarını çok iyi çıkardı. Kerim’in attığı golde ise yapacak bir şey yok. Visca çok iyi çıkardı, Frei da çok iyi vurdu. Yeni transferler Lens ve Negredo’dan söz edemiyorum. Çünkü dün ikisini de göremedim. Beşiktaş’ın en iyileri Quaresma ve attığı gol için demiyorum, çok iyi müdahaleler yapan Tosic’ti.
NE OLUR BIRAKMA EMRE!
Özetle Beşiktaş ayağına gelen fırsatı tepti diyebiliriz ama Başakşehir’i de alkışlamak lazım. 30-35 bin kişinin önünde Beşiktaş gibi bir takımla oynamak hiç de kolay değil. Hele puan almak onlar adına çok iyi. Emre için söylenecek tek şey var; helal olsun. Seneye bırakacağını söylüyorsun, sakın bırakma bence 2 yıl daha götürürsün. (Vatan/Ömer Güvenç)
717
Maçın büyük bölümü pozisyonsuz geçmiş gibi gözükse de iki takım için de bunun farklı nedenleri olabilir. Elbette Beşiktaş'ı konuşurken Monaco maçı sonrası oynadığı bir maç olarak görmek lazım. Evet, Şampiyonlar Ligi kendi konsantrasyonunu yaratıyorsa lig maçları da bunu gerektirir. Monaco belki daha güçlü bir takım ama ligde de farklı oyunlar oynanır. Her maçın karakteri farklıdır, bunu unutmamak lazım. Beşiktaş'ın buna çok iyi adapte olması gerekir. "Daha güçlüyü yendim, ligde haydi haydi kazanırım" doğru bir mantık değil.
Üretkenlik açısından Beşiktaş kendi ezberini oynamaya çalıştı ama iki kenar oyuncusu çok önemli. Quaresma tamam ama Lens'ten Babel performansı alamayınca hücum üretkenliği ciddi anlamda zaafa uğruyor. Başakşehir açısından baktığımızda da işini gerek oyun kurulumunda gerek hücum etkinliğinde pas marifetiyle yapmaya çalışıyorlar. Geniş alanda yaptıkları için topa sahip olma açısından başarılı oldu. Emre kusursuza yakın oynadı. Bu oyunu oynatan iki vazgeçilmez isim Emre ve Adebayor'dur. Son 20 dakika vitesi yükselten Başakşehir'in oyunu Beşiktaş'ın elinden alışını izledik. 88'de gol de geldi ama bu noktada Beşiktaş'ın reaksiyonuna karşılık veremediler.
Bireysel performanslara baktığımızda da Lens'in yetersizliği öne çıktı. Öyle pozisyon oldu ki geniş alanda sırf oynamasını anlaml ı kılan anlarda adam eksiltme sorumluluğunu taşıyamadı. Basit oynayınca kendi kimliğinden uzaklaşıyor. Bence en büyük sorunu bu oldu. Tolgay'ın işi Avrupa'da daha başka ama ligde daha çok öne oynaması gerekiyor. Bunu tam anlamıyla başardığını söylemek zor... Aynı yerde oynamak aynı rolde oynamaya gerek yok.
Beşiktaş'ın artık başarılı bir Şampiyonlar Ligi performansı var. Seyirci için bile öncelik oldu bu ama ligi bu kadar kolay bırakmamanız lazım. 8 ciddi bir puan farkıdır ve 4 maçtır üst üste kazanamayan oyun Beşiktaş'ın iki senelik macerasına tezat kalıyor. Evet, zaman zaman puan kaybı olur ama hemen ger-i ye dönen bir Beşiktaş'tı. Ligdeki güvenlerini olumsuz etkileyecektir. Artık Beşiktaş'ın ihtiyacı olan galibiyet değil, bir galibiyet serisi... (Sabah/Metin Tekin)
817
Ciddi rakipleri olan Başakşehir, Fenerbahçe ve Beşiktaş'la mesafeyi korudu. Ligin ortalarına geldikçe daha tedbirli oyunlar başladı. Beşiktaş çok zor bir sezon oynuyor. İki yıl üst üste şampiyon oluyorsunuz. Pepe dışında transferler katkı vermedi. Gökhan Gönül daha hazır değil. İnişli çıkışlı oynayan bir Talisca var. Cenk susunca üretemiyorsunuz ve Babel büyük bir silah. Ona çok ihtiyaç duyuldu. Ligin ilk 9 haftası bitti, en karlısının Galatasaray olduğu kesin. Şampiyonluk adayı 4 takımdan teknik adamları koy... En üzgünleri Şenol Güneş ve Abdullah Avcı'dır. İkisi de kazanmak istiyordu. Fırsatı kaçırdılar. Hem Tudor, hem Aykut Kocaman için ise iyi bir skor ortaya çıktı. Oyun olarak tatmin olmadık belki 90 dakika ama Kerim Frei attığı golle Beşiktaş'ın rakip kaleye çullanmasına neden oldu. Beşiktaş golü de buldu, Negredo'ya da "iyi ki almışız" dedirtecek iki pozisyon üretti. Başakşehir her yerde organizasyonu iyi, Emre'nin liderliğinde, iyi teknik adamıyla her maça ortak olan bir takım. Bu yıl Avrupa kupalarında biraz rotasyon yapıp bu maça önem verdiler. Dün de oyun aktıkça Başakşehir, rakibinin yorgunluğundan faydalanarak çaba sarf etti. Kerim Frei girdi, Napoleoni girdi. Çok organize bir atakla da golü buldular. Kerim çok iyi vuruşlar yapmaya başladı. Emre gerçekten çok farklı bir oyuncu... Maç seçmek Emre'nin hakkıdır. İdareli gidiyor ama çıktığı zaman iyi oynuyor. Hafif bir sakatlık olduğu zaman dinlenmeye geçiyor ama performansını gösteriyor. Teknik direktör ve oyuncuların yüksek bir kredisi var Beşiktaş'ta. 8 puan fark az değil. İçeride oynayacağı Galatasaray maçını artık kazanmak zorunda...
Oyun çok duruyor
Avrupa'da oynanan oyunun son derece pozitif olduğunu görüyoruz. Burada sadece Beşiktaş Türkiye'de oynamıyor dememek lazım. Ne Caner ne Quaresma ne Talisca iki yerde aynı davranıyor. Fakat şunu da söylemek lazım, bizim maçlarda çok düdük çalınıyor. Oyun devam etmeli. UEFA ve FIFA'nın süre durdurma fikrinin de tartışılması lazım.
Başakşehir'in başarısı gelip geçici değil
Başakşehir formasının rengi sarı-kırmızı, siyah-beyaz, bordo-mavi olsa 2 bin yerine 40 bin seyirciye oynarlar, şampiyonluğa da en yakın takım olurlar. İyi oyuncuların tercih ettiği bir noktaya geldiler. Harika bir ekipler. Çok iddialı görülebilir ama gerçek bu. 4 büyüklerin formasını giydir, daha iddialı olurlar. Göksel Gümüşdağ'ın yerini düşünecek olursak hakemler açısından ezilmiyorlar belki ama taraftarı eksik olduğu için lobisi yok. Gelip geçici kulüpler olur. Kocaelispor'un şampiyonluk yarışına girdiği olmuştur. Gençlerbirliği, Sivasspor... İlk 5'te kim olur dersek Başakşehir'i yazabiliyoruz. (Sabah/Rıdvan Dilmen)
917
1- Önceki gün Tottenham-Liverpool maçını seyrettim ve büyük hata yaptım... Önce derbi ve sonra Beşiktaş-Başakşehir maçı...
2- Bizim ligde kritik maçlardaki oyun içi sıkışıklık, pozisyonsuzluk, artık baymaya başladı...
3- Beşiktaş’ın istekli başlangıcı sadece 7 dakika sürdü... Sonra 25 dakika Başakşehir istediğini yaptı.
4- İyi pas, çabuk atak girişimleri, Başakşehir’in orta alan hakimiyeti ve buna karşılık, pres yapar gibi gözüken Beşiktaş...
5- Hücum ve orta alanda pres yapabilirsiniz ama aradaki mesafe viyadük gibi olmayacak... O zaman bu girişimin adı pres değil, debelenme oluyor...
6- Lens, çok mu soğukkanlı, yoksa vurdumduymaz bir yapıya mı sahip, anlayamadım... Talisca, rakip agresif olunca gölge adamı oynamaya başladı...
7- İlk yarıda Adriano, Q7, Atiba ve Caner arkadaşlarından daha başarılı gözüktüler...
8- Başakşehir’de genelde hep takım oyunu ön plana çıkar.
Bu sezon ligde yaptığı asistlerle, takımına 5 puan kazandıran Emre, görevini çok iyi yaptı...
9- Tolgay bu sezon Oğuzhan’a göre daha hazır... En azından, kırılgan bir oyuncu değil...
10- Ama Oğuzhan ve Tolgay birlikte oynadığında adam eksilten orta sahanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm. Bu görüntü çok kısa sürdü fakat...
11- Bu bölümü tam 64’üncü dakikada yazıyorum ve bence ligimizdeki en acı problem... Net gol pozisyonu yok hala...
12- Başakşehir için şu not önemli... Avrupa’da rotasyon niye yapılır? Oynayacağın ilk maçı kazanmak için herhalde...
Özetle, beraberlik için oyuncu dinlendirmek, bizim ülkede oluyor galiba...
13- Futbol adlı oyunda hücum prensipleri içinde duvar pası, kanat hücumları, kaleye şut atmak gibi şartlar, dün akşam Vodafone Park’ta unutuldu, özellikle Beşiktaş adına...
14- Futbol heyecanı, sadece son 5 dakika yaşandı dün akşam... Beraberlik Başakşehir’in işine geldi. Beşiktaş aldığı puan için Tosic ve Q7’ye şükretmeli...
15- Onlar hiç pes etmediler takım gol yese bile...
16- Artık Beşiktaş’ın ligde kredisi kalmadı... (Habertürk/Ercan Taner)
1017
Bir gün önceye göre, sondaki çılgınlık hariç, aksiyonu pek olmayan ama futbol bilgisi, taktiği yerli yerinde, delirmeyen, soğukkanlı maçtı. Pepe ile Adebayor’un eğlendiği bile söylenebilir!
Lens’in de Quaresma kanadına geldiği, Talisca’nın erken kart gördüğü, daha 9. dakika hakemin Başakşehir’i “vakit geçirmeyin” diye uyardığı sürreel başlangıç da olsa!
Başakşehir topa çok hakim olup Beşiktaş’ı kovalamayla yorarak oynamaya niyetliydi. Beşiktaş top ayağında olmadığı anları sevmiyor. Maçı avucuna alamıyor.
Tiki taka ile Adebayor kafa golü provası yaptığında, arkadaşı Pepe’den daha uzundu.
Gole giderken arkadan yetişip engelleyen Tolgay’ı kutladığında olgunluk dersi sıkıştırdı araya. Quaresma’nın peş peşe Clichy-Elia çalımları ise hiç nazik değildi!
30’da roller değişti; bu kez top yapan Beşiktaş’tı Adriano’nun “orta saha”yı çoğaltması sayesinde.
İlk yarı Beşiktaş’ın eksikleri Gönül, Oğuzhan değil; Lens, hatta Talisca’ydı! Firmino, Coutinho ekürisinden Talisca, çok kez mutlu etse de, henüz onlar kadar her maçın her anını yaşayan bir formatta değil.
2. yarı neredeyse golle başlıyordu Başakşehir. Cenk’in harika uzun pası Talisca’yı uyanık yakalayamadı.
Oğuzhan’ın girişi orta sahayı çoğalttı ama Quaresma ve Talisca’ya zorunlu kanat tayini çıkarttı! Bu da denge bozuyor tabii.
İki takım da nakavt kovalamadı, gard düşürmeden temkinli yumruk attı, kontra yememek için. Son saniyelerde, Beşiktaş kuşatmasında başka bir maç oynandı!
Galatasaray-Fenerbahçe maçı, 2’si kulübeden, 6 “yerli” vardı: 2’si Almanya’dan. 5 Brezilyalı dışında Fransa Ligi’nden (biri Belçika çıkışlı) 7 oyuncu: 3’ü Fas, biri Cezayir, olmak üzere 6’sı Afrika kökenli. Bu sözler “yabancı sınırlaması” için değil. Tam tersine, karşıyım. Oyuncak yapılmasına da. Ama 6 Afrikalı genci Fransa’da “iyi futbolcu” yapabilen “altyapı”nın hiç ilgimizi çekmemesi tuhaf!
Şu var: Bu kadro olmasa, Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nde üçte üç yapar mıydı?
Burada 4’te 4 galibiyetsiz, orada 3’te 3 galibiyetle oynadı.
Başakşehir ise “proje” değiştirdi; “içeride” değeri yüksek bir kulüp yaratmak, belki bir gün, Sarkozy’ninki gibi “İstanbul’un PSG’si” yapabilmek, o yüzden şimdi “Avrupa mavrupa ligi”ni boş verip Şampiyonlar Ligi takımı yaratmak!
Not: 5 yılı geçti Afyon’da bir dizi ihmalle cephanelik infilakinde gencecik 25 asker şehit olmuştu. Hepsi bin bir umutla doluydu. Öyle ya, kimi Galatasaraylı, kimi Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu, Bursalıydı. Yıllarca davayı yazdım. Oğlu Onur Fikret’i kaybeden Zekayi Dülger nerdeyse unutulan davayı (yine) hatırlatmamı istedi: “Sevgili Umur Bey, önceki yıllarda kaleme aldığınız gibi cevaplanmayan sorular halen cevapsız. Askeri mahkemeler kapatıldı. Ne gariptir ki, sanki acılarımızı yerinde hatırlatmak üzere sivil mahkeme Afyon’da. Ulaşım sorunlu. Dava bugün. Sonuna kadar kovalayacağız, sorumlular bulunana kadar.” (Habertürk/Umur Talu)
1117
Beşiktaş, bu maça da Şampiyonlar Ligi ciddiyetiyle başladı. Ama özellikle ilk 10 dakika sahada bir Şamipyonlar Ligi hakemi yoktu. Düdüğünü oyuncak gibi kullanan bir hakem vardı. Kora kora müsade etmeyen, düdüğüyle hemen oyuncuları terbiye etmeye çalışan bir hakem... Bu da Beşiktaş’ın pençelerini törpüledi.
Başakşehir, devamında topa sahip olarak, mümkün olduğu kadar Beşiktaş’ı geniş bir alanda koşturdu. Böylece siyah beyazlıların öndeki presi giderek zayıfladı. İçe kat eden Babel de olmayınca Beşiktaş’ta tüm yük Quaresma’nın sırtına bindi. Şutun olduğu ama ceza alanında net pozisyonun olmadığı bir devre oldu iki takım için de.
Güneş, doğru değişiklikler yaptı ama gecikmeli. Doğrudan ikinci 45’e Oğuzhan-Negredo ile başlamalıydı. Beşiktaş bu bölümde topu daha fazla ayağına alsa da pozisyon üretmekte yine zorlandı. Ceza sahası içinde etkisiz kalan Beşiktaş’ın 16 şutundaki isabet oranı da sadece 3!
Beşiktaş’ın tek tesellisi Vodafone Park’ta ligdeki ilk yenilgisini almaktan son saniyede kurtulmuş olması. Ancak bu lig şampiyonluğu için yeterli olur mu? Çok zor. 9 haftada 12 puan kaybı ve bunun 10’u son 4 maçta. Geçen sezon Talisca, çok fazla mücadele etmese de sıra dışı golleriyle kolaylaştırıcı oluyordu. Ama bu sezon yerinde yeller esiyor. Dün Quaresma, terinin son damlasına kadar en ‘yerli’ isimdi Beşiktaş’ta.
Avrupa’yı bu maç için feda eden Avcı, eminim ki Tosic’in golüyle yıkılmıştır. Öyle de olmalı. Başakşehir, ne çabuk Avrupa’yı ikinci plana atacak lükse sahip oldu?
Güneş, Monaco-Başakşehir maçlarının ikisini de kazanmayı hedefleyerek yaptı haftalık planını. Avcı’ysa Avrupa’yı feda edip, planlarını lig üzerine kurdu. Bir Türk sporsever olarak çok üzüldüğümü belirtmeliyim bu tercihe. Zira Başakşehir’in grupların daha üçüncü maçında havlu atıp aslarını Almanya’ya götürmemesi büyük bir hayal kırıklığı. Tam 96 saat vardı iki müsabakanın arasında. Üstelik bu hafta içiniz de boş. Bence Avcı, Hoffenheim’daki tavrıyla neden hiçbir zaman bir Terim ya da bir Güneş olamayacağını göstermiş oldu spor kamuoyuna.
YALNIZ QUARESMA
Güneş’in takımıysa her iki maçı da kazanmak istedi; bu 180 dakika içindeki en yüksek eforu da belki de dün gece ilk yarım saatte ortaya koydu. Geçen sezon, Başakşehir önde basarak Beşiktaş’ı alt etmişti. Bu kez Beşiktaş’tı önde baskıyla başlayan. Bu baskı Başakşehirlileri bir-iki hataya zorladı, ama Quaresma dışında hiçbir oyuncunun ekstra üretmemesi net pozisyon bulmayı zorlaştırdı.
Beşiktaş maçın hemen her bölümünde meşin yuvarlağa daha fazla sahip olan taraftı, ama blok halinde durma ustası Başakşehir’i yenmek için bu yetmez. Çalım atmalısınız, şut denemelisiniz, yetenek sergilemelisiniz, kısacası ezber bozmalısınız. Dün Beşiktaş’ta ezber bozan tek adam Quaresma’ydı. Onun da saman alevi performansı yetmedi galibiyete.
Dün gecenin Beşiktaş açısından en önemli dersiyse değişikliklerde gizliydi bence: 60’ta Lens çıkarken Güneş oyuna sokacak bir kenar adamı bulamazken; Avcı, Elia’yı çıkarıp golü atacak Kerim’i sokuyordu oyuna. Şenol Hoca herhalde Kerim golü attığında, büyük bir kadro mühendisliği hatası yaptıklarını fark etmiştir 1 yıl önce.
MAÇIN ADAMI: QUARESMA Onun sihrine çok ihtiyaç duyulan bir gündü, o da elinden geleni yaptı zaten. Elia ve Mossoro’nun da savunmaya gelmesine neden olan oydu. Asisti, galibiyete yetmedi. (Hürriyet/Uğur Meleke)
1317
Öncelikle yazıya Başakşehir'in sağlık heyetini tebrik etmekle başlayalım. Nasıl bir başarıdır ki 3 günde 5 tane sakat oyuncuyu Beşiktaş maçına yetiştirmişler! Abdullah Hoca'nın bu tercihi başlı başına ayrı bir yazı konusu. Yıllardır anlattığı felsefeyi bir Avrupa maçında yıkmayı başardı. Maç başladığında ilk görüntüde iki takımın da oyunun merkezini kapatmaya yönelik tavrını gördük. Bir yanda Emre-Mahmut, diğer yanda Atiba-Tolgay rakibe oyun kurdurmama adına misyon yüklenmişlerdi. Hal böyle olunca çok etkili kanat oyuncularına sahip iki takım en iyi yaptıkları işi yapmaya, yani bekler dahil 4'er oyuncusunu kullanmaya başladı. Öyle ki ilk yarıda merkezden 1 şut atıldı Talisca ile. Buna rağmen iki taraf da sayısız bindirme denedi. Özellikle Adriano'nun muazzam oyununa Quaresma'nın gününde olması eklenince Beşiktaş daha etkili görünen taraftı.
İkinci yarı Beşiktaş önde baskısıyla geriye itti Başakşehir'i. Bu defa hem merkezden hem kanatlardan gelen siyah-beyazlılar, maçın geri kalanı için mesaj da verdi. Bu oyunun bir handikapı arkada boş alan bulacak olan Başakşehir'in etkili olabilecek çıkışlarıydı. 70'ten sonra baskıyı kıran misafir takım, kontralardan ziyade organize gelmeye başladı. Talisca, etkisiz kalınca hücum organizasyonlarını yapamayan Beşiktaş'ta, Şenol Güneş, Negredo hamlesiyle, rakiplerin puan kaybettiği haftada mutlak 3 puanı almaya uğraştı. Son 10 dakika maç iki taraf için de çok riskli, telafisiz bir haldi. Bu dakikalarda topa sahip olan ve rahat pas yapan Başakşehir etkili oldu. Mete Kalkavan'ın çaldığı faullerle basketbol maçına çevirdiği ve önemli atakları kestiği oyunun son bölümünde karşılıklı goller geldi. Beşiktaş oyunu istese de, dirençli rakibi karşısında son saniyelerde bulduğu fırsatları gole çeviremedi ve 1 puana razı oldu. (Yeni Şafak/Ergin Aslan)
1417
Allah aşkına söyleyin bana, gezegenin başka yerinde bu eğlenceyi nerede bulacaksınız? Ülke maşallah komedi dükkanı gibi. Espri yapacağım diyerek “Karabağ” için dünyanın en alçak yazısını yazan mı dersin, açılan bir pankartın bilmem nerelere çekilmesi mi dersin. Her şey var bu ülkede.. Tabii, bir daha ki maçta “Kalkma ayağa, yat aşağıya” pankartı bekliyoruz! “Bu heykel açık kaldırılmalı” denilirken, Osmanlı Halifesi’nin cıbıldak kadınlarla dolu nü tablo yaptığı ortaya çıkıyor. Bir çılgın trene binmiş gidiyor ülke. Allah’tan raylar 1923 yılında sağlam atılmış da kara tren yol alıyor. Hal böyle olunca da futboldan ne bekliyorsunuz ki.. Üst hayali Beşiktaş’ı yenmek olan teknik adamların takım yönettiği bir ülke… İşler ters gidince yabancı sınırı olmalı diyerek dansöz gibi oynayan futbol adamları… Değerleri 6.5 –7 milyon Avro’den 2 milyona düşünce kendilerini kumara veren futbolcular… Ligde yeteri kadar puan kaybetmiş Beşiktaş da Başakşehir karşısında pres yaparak başladı. Rakipleri Beşiktaş’a baskı yaptığında oyun kurmakta zorlanıyordu Siyah - Beyazlılar.. Her iki takım da defans arkasına adam kaçırmak için uğraştı. Baskı, “top çalmaları” getirirse gol için yeterli olacaktı. Ancak ilk yarı olmadı. Hakemlerden bahsetmeyeceğim, Türkiye’de futbol oynatmamaya programlandıkları için! Lens gerçekten Beşiktaş için hayal kırıklığı gibi.. Varlığı ile yokluğu belli değildi. Talisca da “Turist Ömer” gibiydi sahada. Oğuzhan ve Negredo girdiğinde Cenk sola Quaresma sağa geçti. Ancak Beşiktaş hâlâ Monaco’da kalmış gibiydi. Kerim’in golü bütün üst hayali Beşiktaş’ı yenmek olanları sevindirecekti belki ama Tosic’in golü o zevki yarım bıraktırdı. 1-1’den sonra Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynamaya başladı ama zaman yetmedi. Hakemleri yazmayacağım dedim ama hakem verdiği kararlarla bir takımın önünü kesmek için olmamalı. Maalasef oluyor ama Türkiye’de. Unutmayın ki atakları yerli yersiz kesen bir hakem ya futboldan anlamıyordur ya da talimat almıştır. Bu maçta hakem Beşiktaş’ın top oynamasını engelleyerek amaca hizmet etmiştir. Beşiktaş da hakeme uymuştur. Aslında Beşiktaş’ı hakem “vurmuştur!” (Cumhuriyet/Orhan Can)
1517
Kokartlısı bu hataları yaparsa vay futbolumuzun haline! Uluslararası hakemimiz Cüneyt Çakır’ın derbideki hataları ortada, belki diğerleri bunlardan ders çıkarır, nerdeee? Alın size Mete Kalkavan... O da kokartlı, ne var ki daha beşinci dakikada Talisca’ya çıkardığı bir sarı kart var ki, evlere şenlik! Talisca bile şaşırdı, sırtını döndü gitti, ne yapsın! Her faule sarı çıkarsa, sahada adam kalmaz! Hadi sarıyı çıkardın, ya gidiş şekline ne demeli? İşte etkili bir krampon ancak böylesi sarı kartla oyundan düşürülür? Peki, sayın Kalkavan, Mossoro’nun Talisca’yı formasından çekmesine, avantaj tamam, ya sarı nerede? İlk yarıda Talisca’nın sarısına benzer çok faul oldu, sarı yok... Bir tane var, o da Elia’ya? Seyirci tepki gösterdi, Kalkavan kartı çekti, ki faul ama sarılık durum söz konusu değil! İkinci yarıda Adebayor’un Tolgay’a bir girişi var, sanırsınız ki kamyon çarptı, tam kartlık yine yok!
Neyse hakem faslını bırakalım, maça dönelim... Sahaya çıkan onbire bakıyoruz, Güneş hoca Babel’in cezalı oluşu nedeniyle Lens’i tercih etti, olabilir... Dememiz o ki, kadro bir eksikle aynı, peki ya futbol? Valla Devler Ligi’ndeki Beşiktaş’la, dünkü takım arasında dağlar kadar fark var! Avrupa’da rakiplerine kök söktüren Kartal, iç hatlarda kuzuya dönüyor adeta! Tempoyu bir türlü yükseltemiyor, çıkışlarda çoğalamıyor, pozisyon üretmede sıkıntı çekiyor... Bu düşüncemizden sakın ola Başakşehir’i küçümsediğimiz anlamı çıkarılmasın, onlar da iyi futbol oynuyor, eyvallah... Bizim anlamadığımız Beşiktaş’ın iç hatlardaki futbolu! Koca bir ilk yarıda bırakın pozisyon üretmeyi, Talisca ile 36.dakikada rakip kaleye şut atabildi, hepsi o kadar. Buna karşın en net pozisyonu Adebayor ile yakaladı, Fabri harika bir kurtarışla gole izin vermedi. Kartal üretemediği gibi kalesinde sürekli tehlikelere davetiye çıkardı. İyi ki Fabri var, kritik dokunuşlar yaparak göz doldurdu.
Güneş, maçı kazanma adına eldeki Negrado, Oğuzhan ve Gökhan Gönül’ü, sahaya sürdü, sürmesine de bir şeye yaramadığı gibi golü de kalesinde gördü! Gole asla lafımız yok...Yalnız iki dakika öncesinde Mahmut, Caner’in girişiyle kendini yerde buldu, hakem devam ettirdi, Kartal çok adamlı rakip kaleye yüklendiği ve gol aradığı sırada Kalkavan oyunu durdurdu!Yahuu arkadaş nasıl hakemsin sen? Faul var, oyunu kes, düdüğünü çal! Yooo Kartal’ın atağını kesip, siyah-beyazlı futbolcuları çileden çıkarmanın yolunu seçti Kalkavan, başardı, ardı ardına kartlarını aslanlar gibi kullandı! Kerim Frei’nin golüne Tosic kafayla yanıt vererek, skoru eşitlerken, orta hakem Mete Kalkavan kötü yönetimiyle maça damgasını vurdu, aferin ona! (Milliyet/Bilal Meşe)
1617
Pazar derbisinde Galatasaray’la Fenerbahçe’den mi esinlendiler nedir, Beşiktaş’la Başakşehir oyunun başındaki (0-0) skoru ilk yarıda değiştiremediler. Bu durum akıllara kuşkulu soruları getirdi: Acaba Beşiktaşlı oyuncular maç mı seçiyordu? Şampiyonlar Ligi’ndeki maçlardan çok mu yorgun çıkıyorlardı? Mental olarak iki yükü bir arada taşıyamıyorlar mıydı? Başakşehir’e bakarsak, Abdullah Avcı’nın UEFA Avrupa Ligi’ne boşverircesine Emre, Visca gibi oyuncularını oynatmadan Beşiktaş’a saklaması da merak konusuydu.
Maçın başından itibaren Beşiktaş sıkıntılı dakikalar yaşadı. Evet, daha baskılı, daha arzulu oynuyordu belki... Ancak oyun bireysel çabaların ötesine geçip kolektif bir bütünlük kazanamadı. Başakşehir, Attamah ve Epureanu ile Cenk’i kucaklayınca Beşiktaş kale ağzında hiç de etkili olamadı. Öte yandan Quaresma ile Lens kanat ortalarıyla, Caner attığı uzun toplarla hücum opsiyonları yaratmaya çalıştılar. Hiçbiri işe yaramadı. Beşiktaş’ta Atiba ve Tolgay, orta alanda, oyunun merkezinde ne kesici ne de üreticiydiler. Dünkü maçta derinlemesine dikey bir hücum denemelerini göremedik. Beiktaş’ta en önemli blok, savunmaydı. Kaleci Fabri, Adriano, Tosic ve Caner fazla açık vermediler. Biri hata yapınca ötekiler hemen devreye girip pozisyonu önledi.
Maçın “konuk” tarafına gelince... Avcı’nın rotasyonla dinlendirip Beşiktaş maçında aslına döndürdüğü takım oyunun büyük bölümünde kontrolu elinde tuttu. Tecrübeli Emre Belözoğlu ile Visca, Mossoro, Elia ve Adebayor arkadaşlarını rahatlatan, zaman zaman Beşiktaş’ın üstüne giden hamleler yaptılar.
Şenol Güneş, 58’de Lens’i çıkarıp Oğuzhan’ı aldı oyuna. Bu karar Beşiktaş’taki yaratıcı oyunu ve rakip üzerindeki baskıyı artırdı. Talisca- Negredo (74) ve Adriano - Gökhan (82) değişiklikleri bekleneni vermedi.
Puan cetveline bakınca liderin 2 puan kaybettiği, Fenerbahçe’nin umut kazandığı maçta Beşiktaş’ın beraberliğe fit bir görüntü vermesi bağışlanamaz bir kolektif hataydı. Başakşehir de faturayı kesiyordu. Üstelik Şenol Hoca’nın gönderdiği Kerim Frei’ın golüyle. Beşiktaş golü yedikten sonra golü ve kazanmayı aklına getirdi. Tosic’in beraberlik golü hamamın namusunu kurtardı. İşte size 11. beraberlik... Bu düğüm de kolay kolay çözülmez.
Mete Kalkavan, maaşallah (!) Beşiktaş’ı sarı kartlarla doğradı. Faullerde ve fena hareketlerde ev sahibinin aleyhine karar ve tavırlarıyla hayal kırıklığı yarattı. Örneğin Talisca - Emre temasında (Dk.6) Beşiktaşlı futbolcuya sarı kart göstermek büyük haksızlıktı. Mete Kalkavan’ın futbolu bilmediği ve doğru yorumlayamadığı tezleri dün adeta doğrulandı. Caner’e sarı kart gösterdikten sonra taşkın hareketlerine ikinci sarıyı ve kırmızıyı çıkarmaması da ayrı komedi. Otoritesi futbolculardan kabul görmedi. Öte yandan Beşiktaş öfke kontrolunu yapamayan bir takım. Hakem hatalarıyla yaşanan maçlarda pahalı faturalar ödenebilir, dikkat! (Milliyet/Atilla Gökçe)
1717
7 kişi eksikle sahaya çıkan Başakşehir, Pardon, pardon. O 3 gün evveldi di’mi!!! Bir Avrupa Kupası maçında Sırf 3 gün sonra Beşiktaş’la oynayacak diye, Sırf bu maça eksiksiz çıkmak adına, 7 as oyuncusunu dinlendiren Başakşehir. Dün gece tam kadroydular. Ve Beşiktaş’a da tam kadro rakipler yakışır. Dişe diş, kora kor.
Oyun başladığında top rakip oyuncuların ayağındayken, gözümüze ilk ilişen, Beşiktaş tribünlerinden şaşırtmaya yönelik, yoğun ıslık kümesine denk gelmemizdi. Bu ağır baskıda fırsat varken, Daha baskılı olabilirdik diye düşünüyorum. Ha! Bu bölümde Talisca’ya gösterilen bir sarı kart var. Anlayan varsa beri gelsin. Beşiktaş bu furyada hız alıp, önde basmaya başlayınca, Orta alanda büyük boşluklar veriyordu. 20’inci dakika itibariyle ortaya çıkan görüntü de Ayağa top yapıp, açık arayan Başakşehir, Önce baskı kurup, fırsat yaratmaya çalışan Beşiktaş vardı. Sonra 100 metrelik sahayı adaletli kullanmaya başlayınca, Gözle görülür bir denge, Hatta Quaresma’nın fantastik hareketleriyle üstünlüğü ele geçirdik. Bilinen Beşiktaş baskısı olmasa bile, Yavaş yavaş hissettirmeye başlamıştık kendimizi. Ama bu sefer de ilk yarı bitti. 2. yarıda ilk yarının kopyası bir görüntü vardı. Her iki takımda da orta sahada bıktıran yan paslar mevcuttu. İş tamamen dikkatsizlikten oluşacak pozisyonlara kalmıştı sanki. Bu bağlamda Lens’i aldı oyundan Şenol Hoca, Oğuzhan sahadaydı. Orta sahadaki kısırlık, onun da canına tak etmişti demek ki. Sonra gününde olmayan Talisca da çıktı oyundan. Negredo ile ikilemiştik forveti. De çift forvetlik bir oyun sistemi göremiyorduk açıkçası. Ve açıkçası bizim yapmamız gereken ne varsa Başakşehir’li oyuncularda gözlemliyorduk. İnanılmaz ve açıklanamaz bir moral bozukluğu hakimdi takıma. Ve gol yedik: 0-1. 90+’lardaydık artık ve zor dakikaların adamı Tosic çıktı sahneye. ‘Bizi bu sahada yenemezsiniz’ dedi: 1-1. (Akşam/Alen Markaryan)