Beşiktaş - Fenerbahçe derbisi hakkında yazılmış 16 köşe yazısı
Dün akşam Türkiye Kupası'nda oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi 2-2 beraberlikle sonuçlandı. İşte karşılaşma hakkında yazılan 16 köşe yazısı
116
Pazar günü Şenol hoca iki taç çizgisi arasında kontrol edilemez bir oyuna geçtiğinde Fenerbahçe’nin kompakt oyunu dağıldı. Bu geniş alanda pres yapmak zordu. Hele de Beşiktaş bu kadar hızlı oyun yönünü değiştirirken. Dün başlangıçtaki plandaki gibi, Caner ve Lens’le bu kolay olmuyor. Bu oyunda Beşiktaş sıklıkla solundan geldi. Sağını kullanamadı. Pozisyon ve gol buldu, Fenerbahçe’den oyunu tam olarak alamadı. Alper atıldıktan sonra Fenerbahçe’nin golü bulabilmesi bundan. 2 isabetli şuttan 2 gol çıkardılar. Hatta belki de Şener’in şutu kaleye gitmiyor bile olabilir. Durum bu olduğundan Şenol hoca, pazar akşamki devre arası hamlelerine döndü. Babel ve Quaresma oyuna girdi ve hemen alanı genişletip oyunu aldılar. Ancak Quaresma işgüzarlık ve sorumsuzlukta Alper’i de geçerek atılınca psikolojik üstünlüğü Fenerbahçe’ye verdiler. Doğrusu vermek istediler. Ama Volkan kaptan olarak bunu kibarca ve ısrarla geri çevirdi. 9’a 10 oyunda Beşiktaş yine doğru ve istediği oyunu oynasa da sezon boyunca yaşadığı gol sorunu onlara engel oldu.
Gecenin sorusu
Bu maçın sonunda hakemi değil de sorumsuz oyuncuları konuşabilir miyiz? Çok sanmıyorum ama denemek lazım. Alper, Quaresma ve Volkan sorumsuzluğun kitabını yazdılar.
Maçın starı
Yok öyle bir şey.
Maçın olayı
Maçın kendisi olay. Dramdan komediye giden bir olaylar zinciri. Hadi canım sen de diyebileceğiniz bir senaryo. Kırmızı kartlarda hakeme değil, görenlere itiraz etti arkadaşları. (Mehmet Demirkol/Fanatik)
216
Uzun süredir en çekişmeli, en eşit ağırlıklı zevk veren bir derbi ilk yarısı izledik. Talisca’nın asisti, Soldado’nun gol vuruşu, Ekici ile Talisca’nın ofansif oyun kuruculuk katkıları, kramponlardan özlediğimiz cinsten futbol kaliteleri yaydılar. İyi bir katkı veren Alper, sarısı varken tartışmaya girip büyük hata yaptı. Benzer bir hatayı kaleye giden topa elini uzatan Vida yaptı ama şansına gol oldu da yine Beşiktaş’ı 10 kişi bırakan isim olmadı.
İkinci yarıya Şenol Güneş çok doğru iki değişiklikle başladı. Lens yine çok kötü bir şekilde gol kaçırıp genel performansıyla da Quaresma’yı mumla arattı. Quaresma ise kısa sürede kendisini, Fırat Aydınus da kontrolü kaybetti. İlk yarıdaki süper maç, ikinci yarıda gerilimden çöpe gitti. Sarısı olan Volkan Demirel’in gerilimden uzak kalmaması da büyük bir hata oldu. Kameni ısınamadığı için hemen golü yedi.
Gecenin sorusu
Derbilerde hakem Fırat Aydınus şanssız mı yoksa bu karşılaşmalarda şansını fazla mı zorluyor?
Maçın starı
‘Gerilim’ bu derbi karşılaşmasının en büyük yıldızıydı. İlk 44 dakika futbol, kalanında ise ‘Topla Dövüş Kulübü’ izledik!
Maçın olayı
5 gün önce 5 dakikada maçı çevirecek yeteneğe sahip olan Portekizli futbolcu Ricardo Quaresma’nın 5 kere topla buluşmadan kırmızı görmesi.
Kısa mesaj
Gerilim ve uzun süre eksik oynama iki takıma da lig yarışında ekstra sıkıntı yaratır. (Ali Ece/Fanatik)
316
‘Üç İstanbullu’dan ikisi karşılaşır da aksiyon ve gerilim eksik olur mu? Olursa ayıp olmaz mı? İki takımın alışmadık dizilişlerle sahaya çıkmış olması bir yana ‘sakin’ görünen maçta elle tutulur gerginlik havada öylece asılı duruyordu. Alper’in kendini gereksiz yere attırmasının ardından oyun bir tür ‘avantür sinema’ya dönüştü. Oysa Beşiktaş’ın baskı gayretine rağmen daha rafine oynayan Fenerbahçe gol bölgelerine sızdırmayı başardığı oyuncularının yüksek yüzdeleri sayesinde istediğine ulaşmış ve maç, ‘futbol oyunu’na evrilmişti. Ancak Quaresma’nın atıldığı pozisyon ve ardından yaşananlar ‘avantür’ü bu kez ‘gerilim filmi’ne çevirdi. Kısa sürede dinginleşen oyun gösterdi ki, bütün oyuncular istediklerinde pekala efendice oynayabiliyor!.. Sonuçta üç beş ‘tekaüt futbolcu’ şu oyuna duyduğum muhabbeti elimden alırken sonuç ya da teknik taktik üzerine yazacak halim de yok ya!..
Gecenin sorusu
Bu ülkede futbol adı verilen oyun ne zaman ‘hakemi etki altına alma oyunu’ olmaktan çıkıp performans, bilgi, atletizm, beceri oyunu haline dönüşecek acaba.
Maçın starı
Sakin kalmayı başaran başta Mehmet Topal, Talisca, Aatif, Negredo, Şener ve diğerleri.
Maçın olayı
Say say bitmez ama bari bu başlık futbol içi olsun! Bonservisi alınan Lens’in üçe bir pozisyonda topu paylaşmayıp kaleye nişan almaya uğraşırken kaptırması ve dönüşte Şener’in golü bulması.
Kısa mesaj
Velev ki, hakemin kararları yanlış! Bundan futbolcuya ne? Biz futbolu, futbolcuyu izliyoruz hakemi değil!..(Cem Dizdar/Fanatik)
416
Topu sadece rakibe vererek olmayacağının dersini alarak maça başlayan Fenerbahçe, topa daha fazla hakim olarak başladı. Topal’ın hatasında Negredo’nun golü ile yenik duruma düşmesine rağmen ise hiç demoralize olmayarak önce Soldado sonra ise Alper’in atılmasının ardından Şener’le golü bularak ilk yarıda istediğini alan taraftı. Beşiktaş ise her zamanki pas oyununu oynamaya çalışırken maçın kırılma anlarında Lens’in beceriksizliklerinin yanı sıra Caner’le direğe takılınca içeri dezavantajlı gitti. 2. yarıya Şenol Güneş, Babel ve Quaresma ile başladı. Fakat Quaresma’nın da Alper’in düştüğü hataya düşerek atılması, Beşiktaş için maçı çevirebilmek adına yaptığı planları alt üst etti. Maç dengede giderken bu kez Volkan Demirel’in kendini attırması ise Beşiktaş için son bir fırsat oldu.. Ve Beşiktaş da fırsatı Talisca kaçırmayarak beraberliği yakalamasına rağmen Kadıköy’deki maça dezavantajlı gitmekten kurtulamadı.
Gecenin sorusu
Bu skor Fenerbahçe’ye yeter mi? Bu kadar güçlü iki takımın eşleşmesinde beraberlik Fenerbahçe için önemli bir avantaj olarak kabul edilebilir.
Maçın starı
Fırat Aydınus maçın çok gergin geçmesine rağmen, oyuncuların maç boyunca kendisini sürekli zorlamasına rağmen son yıllarda gördüğümüz en iyi derbi performansını sergiledi.
Maçın olayı
Oyuncuların birbirini provoke ederek hakemi etki altına alma çabaları ilk yarıdaki güzel futbolun önüne geçip maçı sinir savaşı haline getirmesi bütün keyifleri kaçırdı.
Kısa mesaj
Mehmet Ekici biraz geç de olsa Fenerbahçe için önemli bir oyuncu olabileceğini gösterdiği bir maç oynadı. (Erman Özgür/Fanatik)
516
Fenerbahçe, 4 gün sonra bambaşka bir kimlikle oynadı. Korkmadan, baskıyı doğru yapıp, toptan kaçmayarak Dolmabahçe’de ayakta kaldı. Alper’in kendini attırdığı 44. dakikaya kadar Fenerbahçe oyunun ibresini lehine çevirmeyi başardı. Ekici solda, Alper merkezdeydi ve sahada bir tane ekstra yetenek olunca Fenerbahçe’nin oyun standardı yükseldi. Mehmet Ekici’nin Şener’e attığı o harika pas gecenin en klas hareketlerinden biriydi. Takımını 10 kişi kalmışken 2-1 öne geçirmeyi başardı. Lens sahanın en kötüsüydü, Beşiktaş o oyundayken sağdan gidemedi. Solda da Tosic-Caner olunca kanatlar kilitlendi. Oğuzhan’ın çilingirliğine ihtiyaç duydular. Talisca’yı topla buluşturamadılar. Gelelim Quaresma’ya... Bir maç için sezonu yakmak ne kadar mantıklı? Quaresma, Lens’in yerine oyuna girdikten birkaç dakika sonra Souza’ya vurduğu için atıldı, yatışmadı Ekici’ye de vurdu. Hem kendini hem takımını yaktı. Ya Alper ve Volkan’a ne demeli. Kendilerini attırmak için herşeyi yaptılar. Derbiden anladığımız bu mudur? Olaylar, kartlar, kavgalar... İşte Türk futbolunun gerçeği. Ve elbette derbilerle bitmeyen imtihanımız.
Gecenin sorusu:
Pazar gecesi 11’e 11 biten, sadece futbolun konuşulduğu randevu mu, yoksa artık klaşikleşen kavgalı, bol kartlı maç mı? Hangisi gerçek derbi?
Maçın starı
Josef de Souza; Volkan ve Alper’in atıldığı bir gecede takımını ayakta tutan ilk oyuncuydu. Kimsenin eksikliğini hissettirmedi, iki hatta üç kişilik oynadı, harika iş çıkardı.
Maçın olayı
Alper maça çok agresif başladı. Oyunun ibresi Fenerbahçe’yi gösterirken 44’te Hasan Ali’yle tartışan Tolgay’ı iterek düşürdü ve ikinci sarıdan atıldı. Peşinden Quaresma ve Volkan da kırmızı görerek derbiyi çığırından çıkardı.
Kısa mesaj
İki takım arasında oynanan son lig derbisi hariç hemen her randevuda olayların futbolun önüne geçmesi kural haline mi geldi? (Serkan Akcan/Fanatik)
616
Dün akşam 27. derbisini yöneten Fırat Aydınus; maçı ‘yönettiği’ dakikalarda kritik ve doğru kararlara imza atarken, maçı ‘idare’ etmeye çalıştığı dakikalarda ise önemli hatalar yaptı. 12. dakikada Pepe’nin düşmesiyle topu kazanan Alper, Fabri ile karşı karşıya kaldığında; ofsayt düdüğüyle Fenerbahçe’nin önemli bir atağı kesildi. Aslında top Medel’den gelmişti ve Alper’e ofsayt bayrağı kalkması hatalıydı.
Kargaşaya neden oldu...
39’da ve 44’te Alper’in gördüğü iki sarı kart ve kırmızı kart, 52’de Quaresma’nın gördüğü kırmızı kart tartışmasız doğru kararlardı. 45’te gol sevincini abartan Volkan’ın sarı kartı da doğruydu. Sarı kartı varken hakemin üzerine itiraz için koşarak giden Volkan’ın atılması da kurala uygundu. Kısaca Aydınus 3 kırmızı kartta da yanılmamıştı ancak Volkan Demirel 24 dakika önce Quaresma’nın atıldığı pozisyonda kalesini terk edip olayları yatıştırmaya gelmesine rağmen yeni bir kargaşaya neden olduğu için, aslında 52. dakikada oyundan atılmalıydı.
Soldado-Pepe’ye göz yumdu
90+7’de Fenerbahçe hızlı hücuma çıkarken Valbuena’yı düşüren Medel’e ikinci sarı karttan kırmızı çıkmalıyken, Aydınus sadece faul çaldı. Hemen bir dakika sonrasında ise Hasan Ali’nin Babel’in sol alt baldırına yapmış olduğu müdahalede Beşiktaş lehine çalması gereken penaltı düdüğünü çalmadı. Aydınus; maçın ilk dakikalarından itibaren eşleşen ve bu eşleşme neticesinde oyunun gerilmesine neden olan Soldado-Pepe mücadelelerini de çok fazla idare yoluna gitti. (Deniz Çoban/Fanatik)
716
Ligde nefesleri kesen Beşiktaş ve Fenerbahçe; kupada futbolu unuttu. Kırmızı ve sarı kartların havada uçuştuğu gecede, gereksiz gerginlikler maça damga vurdu. 2-2’lik skora rağmen, dev maçta yaşananlar büyük hayal kırklığı yarattı.
Sakin başladı ama
Kupa derbisi sakin başladı. Ligde olduğu gibi heyecan, tansiyon yüksek değildi. Bir de, daha 14’te Negredo’nun golü gelince iyice rahatlama oldu: 1-0. Bu golden sadece üç dakika sonra Soldado ile skora denge geldi: 1-1. İşte bu dönüm anı oldu. Ortam gerildi. Alper devrenin son dakikası içinde atıldı. Caner’in bir vuruşu yan direkte patladı. Uzatmada Şener’in vuruşunda Vida’ya çarpan top ve gol kaos yarattı: 1-2!..
Q7 şaşırttı
Güneş, on kişi kalan rakibi karşısında iki hamle birden yaptı. Babel ile Quaresma ikinci devre maça başladı. Ligde dev maçı çeviren adam olarak öne çıkan Portekizli yıldız; rakibine vurduğu için sadece yedi dakika sahada kalıp atıldı. Her geçen dakika gerilen maçta hakem Fırat Aydınus, kartlarını adil kullanmadığı için tribünlerden tepki gördü. Volkan’ın çift sarıdan atılması ise dengeleri iyice bozdu. Talisca’nın 82’de attığı kafa golü maça yeniden denge getirdi: 2-2.
Futbol unutuldu
Kupada erken final olarak adlandırılan bu eşleşmede, futbol yoktu! İtiş kakış, tahrik, sataşma.. Derbide nerede ise zorla kendini attırma psikolojisi hakimdi sahada. Bunda kuşkusuz her iki takımın ligde daha üç gün önce oynadığı derbi kadar, federasyonun fikstürü de etkiliydi. 17 Nisan’da oynanacak olan rövanş öncesi, bu iki maçı üst üste oynatmak akıl, mantık ile izah edilebilecek bir şey olamaz..(Orhan Yıldırım/Fanatik)
816
Her şeye rağmen böylesine bir derbi izlediğim için acayip keyif aldım.
BU maç böyleyse 17 Nisan’daki rövanşı düşünemiyorum. Eyyam yapmama, popülist yaklaşmaya hiç gerek yok. Tek kelimeyle ‘Özlemişim...’ Kartları da,didişmeleri de, saha içinde adam kovalamacaları da, aptalca hataları da, çift haneli uzatmaları da özlemişim. Derbi dediğin de böyle olur.
BU defa her 2 tarafın başkanı ve yönetimi çok masum kaldı, ortamı hiç germediler. Kocaman ve Güneş arada bir yangına körükle gittiler ama asıl problem oyuncuların kafasındaydı. Heyecandan hop oturup hop kalktık, bazen soluksuz izledik derbiyi. Ve bazı kötü niyetli oyuncular maçı büyük kaos ve geriginliğe sürükledi.
MESELA Volkan Demirel. Adam arıza doğmuş. Futboldan anlamayan çocuğa bile dünkü maçı seyrettirsen Volkan’ın atılacağını maçın başında söylerdi. Alper’in 44’te atılması dünyanın en saçma hareketi seçilebilir. Quaresma’nın atılması da çok sürpriz olmadı benim için. İlk yarıdaki lig maçında da zaten atılmıştı. Bu defa çok abarttı ve en az 4-5 maç ceza yer. Josef artistik şekilde kendini yere bıraktı ve Quaresma’yı bir güzel ağına düşürdü.
LENS’TEN CACIK OLMAZ ÖNCELİKLE Beşiktaş Lens’in bonservisini alarak hayatının en büyük hatasını yaptı. Bu Lens’ten bir cacık olmaz. Ona verilen ve verilecek paralara yazık. Quaresma ilk 11’de başlasa yine yıldız olur, gol atar, attırır ve kırmızı görmezdi. Şenol Güneş hem Lens’in bonservisinin alınmasında, hem bu Hollandalı’ya görev vererek hem de Quaresma’yı yedek bırakıp sinirlendirerek çok kritik bir hata yaptı. Quaresma’nın kırmızı görmesinin baş sorumlusu Şenol Güneş’tir. Lens ilk yarı sonunda o kadar ağır ve bencilce hareket etti ki, adeta golü atmamak için her şeyi yaptı.Gökhan kötü, Caner etkisiz, Negredo gol dışında vasattı.
F.BAHÇE daha iyi oynadı, çok koştular, galibiyeti hak ettiler. Alper ve Volkan kendini attırmak için olağanüstü çaba sarfermesiydi F.Bahçe kazanırdı.
EVET bugün gazeteler Volkan, Alper ve Quaresma’yı yerden yere vuracak, teknik adamları eleştirecek. Hakları da var. Ama ben her şeye rağmen böylesine bir derbi izlediğim için acayip keyif aldım ve ‘Özlemişim’ diyerek noktayı koyuyorum. (Vatan/Serhat Ulueren)
916
O da derbi, bu da derbi... Beşiktaş’la Fenerbahçe arasında oynanan tüm maçlar yüz yılı çoktan geride bırakmış, ama hiç eskimeyen “derbi” sözcüğüyle tanımlanıyor. Sonuna kadar mücadele, çekişme... Yarat ya da tüket.... Öne çık, geriye düş... Ama asla pes etme!
Pazardan perşembeye derbilerin nasıl değişiklik gösterebileceğini ortaya koyan bir maç izledik. Bu defa - özellikle ilk yarının - ağır basan tarafı Fenerbahçe idi. Bırakın Sarı-lacivertli taraftarları, futbolseverlerin tümüyle beklemedikleri bir Aykut Kocaman kadrosu başladı maça... Valbuena, Giuliano (ikisi birden) Isla, Dirar... Kulübedeydiler. Buna karşılık Aatıf, Alper, Mehmet Ekici (üçü bir arada) sahadaydılar. Anlaşılan o ki Aykut Hoca Kupa’ya beklenmeyen bir takım ve tahmin edilemeyecek bir anlayışla çıkmıştı. Fenerbahçe kupa defterini Vodafone’da yazıp, tek maçta bitirmeyi amaçlıyordu. Özellikle ilk yarıda isteklerinin çoğunu da gerçekleştirdiler. Negredo’nun golüyle geriye düşerken üç dakika sonra Saldado ile golü buldular. İzlediğimiz karşılıklı goller oyunun normali idi. Sonra anormallikler başladı. Örneğin Alper’in Tolgay’a müdahalesi ikinci sarı ve kırmızı karttı. Beşiktaş’ın bu beklenmeyen avantajı değerlendirmesi beklenirken, son haftaların formsuz oyuncusu Şener “döktürmeye” başladı. Devre biterken sağdan inerek yaptığı akıllıca vuruşta topu Beşiktaşlılar kalenin içinde anca yakalayabildiler (!)
İkinci yarı kaosla başladı. Şenol Güneş isteksiz, verimsiz, etkisiz ve akıldan uzak oyunuyla çapsızlığına tanık olduğu Lens’i Quaresma ile değiştiriyor, Vida da yerini Babel’e bırakıyordu.
Beşiktaş’ın kanat etkinliğini ele geçirmek için ileri sürdüğü Quaresma, sadece 6 dakika kalabildi sahada... Josef’e yaptığı sert hareketle kendini oyun dışında buldu. (Bu kırmızı kart başlı başına bir sorumsuzluk örneği. Sadece Türkiye Kupası değil... Daha da fazlası. Trabzon’daki maçta sahada olmayacak. Ligi de alıp götürebilecek bir kontrolsuz öfkeye tanık olduk böylece!)
Bu maçın akışından, teknik ve taktiğinden çok, Fırat Aydınus’un kararlarını konuşacağız. Açık söyleyelim. Aydınus, hakemlik kariyerine ve klasına hiç de yakışmayacak bir performans sergiledi.
Oyunun başından itibaren Soldado’nun Pepe’ye yaptığı en az 5 faulü nasihatla değerlendirdi. Altıncısında Pepe eski takım arkadaşına faul yapınca gereksiz bir sarı kart gösterdi. Alper ve Quaresma’ya gösterdiği kırmızı kartlar doğru. Ne var ki Quaresma’nın hareketinden önceki (!) faulü verseydi belki de buna gerek kalmayacaktı. Volkan’ın ilk sarı karttan sonra yaptığı “oyalama”lara sadece sözlü uyarılarla tepki gösterdi. Burada ikinci sarıyı göstermesi gerekiyordu. Neden sonra Talisca’nın ortasında topun önceden çizgiden çıktığını iddia ederek yardımcı hakemle tartışmaya girmesi Volkan’ın ikinci sarı ve kırmızıyla ihracına neden oldu. Bu da gecikmiş bir doğru karar.
90+7’de Hasan Ali’nin Babel’i düşürmesi penaltı. Ama Babel bu darbeyi göstermek için fazladan kıvranınca Aydınus’un kararı gelmedi. Yanlış... O penaltıyı vermeliydi...
Özeti... İki takım da derbi tanımının hak ettiği emek terleriyle formalarını ıslattılar. Öfke anlarından sonrasını iyi niyetle centilmence kapattılar. Aslanlar gibi oynadılar.
Ah... Keşke Fırat da taşıyabilseydi şu maçı... Nasihatı bırakıp kartlarını zamanında çıkarsaydı... Yazık oldu! (Atilla Gökçe/Milliyet)
1016
DÜNDEN sonra maçın analizi yapmak zor. Ortaya çıkan tablo tam anlamıyla kaos. Bu kaosun yaratıcısı da futbolcular. Derbide sakin kalanın kazanacağını bilmek, uygulanmak kadar önemli. Ancak dün sinirlerine hakim olamayan taraf Beşiktaş’tı. Halbuki sinirleri gergin olması gereken F.Bahçe olması gerekirken. Pazar harika oyunla futbol dersi veren Beşiktaş, futbolun ayak oyunu olduğunu dün gece gördü.
AĞZIMIZIN tadı ile keyifli bir derbi izlettirmeyen tüm oyuncuları tebrik ediyorum. Hemen hemen her ikili mücadelede haklı veya haksız kendisini yere atan, hakemden kart bekleyen oyuncu grubu, hepinize helal olsun!
ERKEN gelen gole yine erken cevap veren F.Bahçe devrenin sonunda 10 kişi kalsa da bulduğu gol ile maça tutunacağını net gösterdi. Kupaya ne kadar önem verdiklerini gösterircesine yedek ağırlıklı kadroları ile sahaya çıkan iki teknik direktörden Şenol hoca ilk hamleyi yaptı.
BABEL ve Quaresma girince hemen hemen herkes 10 kişi kalan F.Bahçe’ye, Beşiktaş’ın gol olup yağacağını düşündü. Ama Şenol hoca nereden bilebilirdi ki Josef gerginliğinde sadece Q7’nin kırmızı göreceğini? Fırat hocam inan bence biraz cimri davrandın. Portekizli ne yaptıysa aynısını Brezilyalı da yaptı ama sen sadece Beşiktaşlı oyuncuyu attın.
VOLKAN GİBİ KAPTAN! BU olayların ardından sahada futbol dışında her şey vardı. Kavga, gerginlik, pas hatası gibi. Dedik ya gerginlik var diye. İşte o gerginlikle beslenen Volkan Demirel de atılınca artık tatik maktik yok, bam bam bam olayına girildi. Yahu koskoca F.Bahçe takımının kaptanlık pazubandını, saha içinde çirkeflik ve gerginlik üzerine kurulmuş bir kariyeri olan Volkan gibi bir ismin taşımasından utanıyorum.
KİMSE renk ayrımı yaptığımı düşünerek bunu yazdığımı sanmasın. Ben gerçekten olayların içinde F.Bahçe kaptanını görmek istemiyorum. Kaptan dediğin takım arkadaşlarını yatıştırır, olumlu anlamda örnek olur. (Vatan/Gökhan Dinç)
1116
Pazar günkü lig derbisinin ardından Beşiktaş çarpıcı galibiyetin etkisiyle mutlu, huzurlu güvenli ama birazcık 'lay lay lom' şeklinde, gazı düşmüş bir biçimde sahadaydı. Eleştirilen ve oyun olarak da pazar günkü derbiyi kaybeden F.Bahçe ise ciddi ve bunun bir başka müsabaka olduğunun bilincinde ve etkin bir biçimde lakin biraz gergin şekliyle çime çıktı. Pazar derbisinin yıldızı Q7 kulübede sezonun hayal kırıklığı Lens onun yerindeydi. Beşiktaş yine iyi başladı ve Fenerbahçe orta alanı ile sağ kanadına yaptıkları her baskıda olduğu gibi kaptıkları bir topla tipik bir “Gegenpressing” örneği ile topu Talisca ile buluşturdular. Onun harika asisti ve Negredo’nun golü ile öne geçtiler.
F.Bahçe sakin kalmaya devam etti. Maça sağ kanatta başlayan Ekici biraz daha ortaya girip, ilk kez beğendiğim Aatif da ona karşı kanattan destek verince iyi günündeki Alper ile bir hücum ritmi tutturdular. Pepe ile boğuşmasından fırsat bulduğu ilk anda Soldado ismine yakışır bir gol vuruşu yaptı. Sonrasında maçın hakimi tamamen F.Bahçe’ydi. Daha inançlı olsalar daha erken öne geçebilirlerdi. Saçma sapan bir pozisyonda Hasan Ali-Tolgay horozlanmasında Alper lüzumsuz yere kendini attırınca momentumun ev sahibine geçmesi doğaldı. Nitekim Lens, adeta F.Bahçe’nin “İçerideki adamı” gibi davranıp maçın en net pozisyonunda golü atamayınca sahneye Ekici çıktı. Dünyada geçer akçe oyuncular Ekici gibiler. Alan buldular mı dripling yapabilen ve araya pası doğru oynayabilen... Ekici de öyle yaptı ve 2. yarının kahramanlarından Şener’e golü attırdı.
54’te Quaresma neden dünya starı olamadığını kanıtlarcasına kendini attırdı. 4 gün önce rakibi yıkan adam 10 dakika içinde ciddi bir hata ile rakibi oyuna ortak etti. Bu dakikadan sonra bir 10 dakika kadar maç dışında bir şeyler oldu. 65 civarında maça geri döndük ama bu kez ilginç bir şey oldu. F.Bahçe rakip kaleye hiç akamadı. Sadece bekledi. Beşiktaş da baskın ama üretim sıkıntısı içindeydi. Volkan da maçın 2. yarısında çok istediği 2. Sarı kartı görüp rahatlayınca (!) denge yeniden ev sahibinin oldu. 10 dakikalık uzatma da dahil net pozisyon bulamayan Beşiktaş, karambolden skoru 2-2’ye getirdi
Bu maçın fiziki yansımaları olacaktır. Beşiktaş Trabzon deplasmanında Quaresma’sız. 100 dakikalık maçın 45 dakikasını 10; 25 dakikasını 9 kişi oynayan Fenerbahçeli oyuncular ise çok yoruldu. Akhisar maçının 2. yarısı F.Bahçe adına zor geçebilir.
Fırat Aydınus fena değildi diyeceğim ama yardımcısı Serkan Ok ile anlaşamadı, araları mı bozuk anlayamadım. Türk tipi bir derbi izledik, kaos, bolca küfür, kötü niyetli oyuncular, iyi niyetli oyuncular, goller, hatalar ve son.
JOSEF DE SOUZA 2. yarıda müthiş bir Şener, oyunda kaldığı sürece çok iyi bir Ekici, süper H.Ali seyrettim ama Josef müthiş futbol oynadı.
VOLKAN-Q7 Alper anında başını ellerinin arasına koydu ve yaptığı hata nedeniyle üzüldü. Ama diğer ikisinin tecrübelerine de yakışmadı. (Serdar Ali Çelikler / Habertürk)
1216
İlk yarı Beşiktaş'ın daha fazla pozisyona girdiğini tabii ki söyleyebiliriz. Ama ister istemez 4 gün önceki lig maçını akıllara getiriyorsunuz. Fenerbahçe'nin olumlu yönde daha farklı oynadığını söyleyebiliriz. Ve bunu da 10 kişi kalmasına rağmen önde kapattığı bir ilk yarıyla gördük. Evet doğru Beşiktaş'ın daha fazla net pozisyona girdiğini gördük ama sonuç Fenerbahçe lehine oldu. 4 gün önceden farklı olarak iki takım dün daha başka 11'lerle sahadaydı. Kadro farkı tabii ki etkilemiştir ama bu fark ilk yarıda Fenerbahçe lehine oldu.
İkinci yarıya oynanan futboldan ziyade yaşanan anlamsız gerginlik damgasını vurdu. Beşiktaş'ın skor olarak geride olmasına rağmen ikinci yarı çok farklı olacağını düşündü herkes. Ama gelgelelim 4 gün önce derbide harika oynayan, iki golle yıldızlaşan Quaresma'nın anlamsız, gereksiz öfke kontrolünü yapamayan acemi bir futbolcu gibi kırmızı kart görmesi ikinci yarının kaderini belirledi. Bir kişi fazla oynamak çok büyük avantaj olacaktı ama Beşiktaş bunu Quaresma yüzünden kullanamadı. Talisca ikinci yarıda golün dışında sahne alamayınca Beşiktaş pozisyon üretemedi. Volkan'ın 76'da anlaşılamayacak şekilde atılmasına acemilik mi dersiniz ne derseniz deyin inanamıyorum. Bir futbolcunun bu şekilde kart görmesinin karşılığı yok. İnanılır gibi değil. Volkan'ın kırmızı kartından sonra Beşiktaş uzatmayla birlikte 25 dakika yüklendi ve bir gol buldu. 2-2 ile Fenerbahçe rövanş için avantajlı sayılabilecek bir skor elde etti. Bu arada maçta neden bu kadar gerilim oldu anlamak çok zor.
Ligi etkileyecektir ama Beşiktaş kadro derinliğiyle bunu bir şekilde tolere edebilir. Tabii ki, Quaresma'nın alternatifi olan Lens'in bir türlü istenen kıvama gelemeyişi de soru işareti yaratıyor. (Metin Tekin/Sabah)
1316
Gergin bir pazarı geçmiştik. 1-0'dan dönüp, 3-1'i elde edip, "Ligde ben de varım" diyen moralli Beşiktaş ile sonuçtan çok oyundan demoralize olmuş F.Bahçe rotasyonla sahaya çıktı. Sahada iki hocanın da istemediği gergin bir ortam vardı. Özellikle Kocaman'ın istemediği 102.5 dakikalık, yorucu bir maç oynandı. Tarihe geçecek maçlardan ve oyunlardan biri oldu.
Aslında sakin başladı oyun. Sanki 3 gol yiyen kötü oynayan F.Bahçe yoktu sahada... Uzun zamandır oynamayan Mehmet Ekici de olmak üzere güvenli başladılar.Kaleci dahil 4 savunma da rotasyonluydu.
Soldado da uzun süre sonra ilk kez sahadaydı. İki ayaklı maçta skor Fenerbahçe'nin lehine bitti. Bireysel anlamda Aatif ve Skrtel'in çok iyi performansı, iki takım oyuncularının mücadelesi vardı. Her şey yolunda giderken, oyuncuların çok acemice yaptıkları saçmalıklar birbirlerine ikram şekilde gitti. F.Bahçe'de iyi oynayan Alper gereksiz bir kırmızıdan atıldı.Buna rağmen Ekici'nin yaratıcı pasında Şener'le golü buldular. Şenol hoca pazar gününün yıldızı Quaresma'yı soktu, ilk yarıda olmayan Lens'in yerine ama başka bir Alper vakası çıktı Quaresma'dan. Şenol hoca, maçı çevirmek için soktu oyuna ama o 'çevirmeyelim' dedi. Kırmızı, oyunu hareketlendirdi. F.Bahçe'nin attığı ilk golde, Soldado'nun tek vuruş ustalığı vardı. Diğer üç gole bakıldığında ilki Mehmet Topal'dan hatayla başladı. F.Bahçe adına atılan golde de enteresandır Vida'nın eline geldi öyle gol oldu. Gol olmasa; kırmızı ve penaltı olacaktı.
Talisca'nın kafa vuruşunda da top Hasan Ali'den sekip ağlara gitti. Aykut hocanın akıllı davranıp 3. değişikliği yapmamasını Volkan'ın kartından sonra anladık. İş rövanşa kaldı... Bu sezon böyle bir karar alınmış herkes uymak zorunda. Derbilerde önümüzdeki yıl yapmaları gereken, deplasman avantajını kaldırsınlar. Deplasmandaki gol iki sayılmamalı. Gelelim TFF'ye... Maçı izlerken hiç mi üzülmediniz? Niye biliyor musunuz, 3 gün sonra F.Bahçe'yi Akhisar karşısına çıkarıyorsun. Ben G.Saray'ın, Beşiktaş'ın, Akhisar'ın dinlenmesini doğru buluyorum, tabii ki Beşiktaş Trabzon'la pazartesi oynayacak ama en azından F.Bahçe pazartesi 18.30'da oynayabilirdi. Örneğin sezon sonunda puan puana girildiği zaman son iki haftalar aynı saatte başlayabiliyor. Eller vicdana konup futbolcuları da kulüpleri de korumak zorundasınız. (Rıdvan Dilmen/Sabah)
1416
Başka maçın, başka hikayesine döndü iki teknik adam da. Pazar atmosferinden yorgun çıkanları kulübeye çektiler. İlginçtir; 4 gün önce kaybetmesine rağmen 7 oyuncu rotasyonu ile Dolmabahçe'ye gitti Kocaman... Oynama fırsatını bulamayanlarla denemek istedi. "Lig için takımı korudu" yaklaşımı doğrudur ama üst üste derbi kaybetmek, taraftar sinerjisini alır, götürür. "Oyuna başka yerden bakıyoruz" görüşü de bunu kapsıyor muhtemelen. Devrenin oyun eşitliği ile sürmesi, iki tarafın da fırsatlar yakalaması, beklemediğimiz tempoda ve heyecanda bir maç çıkardı ortaya. Alper kendini attırdığında sanki maçın "kalemi kırıldı". Sonrasında ise Fenerbahçe, Şener ile öne geçiyordu. Şenol Güneş'in aklında ne rotasyon kaldı ne de Trabzon deplasmanı... Rövanşı olmasına rağmen maç bir anda "kazanılmak" zorunda hükmüne bağlandı. Ancak kontrolsüz güç, Quaresma'yı bir anda boksöre çevirdi. Birden bire ortalık karıştı ve maç tiyatroya dönüştü. Pepe kalabalık içinden kendisine bir darbe arıyor, diğerleri Quaresma'yı sakinleştirmeye çalışıyor. Her pozisyonda hakeme bakan, itiraz eden, tribünleri yönlendiren bir ortam hazırladılar. Maçı değil, Fırat Aydınus'u da yönetmeye çalışıyorlardı. Ev sahibi olmanın avantajı da bu. Sayı dengesiyle, oyun standardı tekrar geri döndü. F.Bahçe pas oyunu karakterine dönmeye çalışıp, Beşiktaş'ın peşine Aatif'ın driplingleri ile düştü. Maç eksiği olmasına rağmen M.Ekici'nin oyun aklı da fark getiren özellikti. Fırat Aydınus üstünden maçı okumak da bir tecrübe gerektiriyor elbette. Volkan Demirel'in bir kaleden ötekine kadar koşup, gol sevincine ortak olması ile birlikte gördüğü sarı kartla, karşısında dengeli bir hakem olmadığını anlaması gerekiyordu. Talisca'nın topu auttan ortalamasını hakemler kaçırdı. "Dokunulmaz" Quaresma kırmızıyı gördükten sonra, maç sonrası için kararlarını vermeye başlamıştı Aydınus. Tribünler neyi istiyorsa, Aydınus da itiraz etmeden karşıladı. Hani; son nefesine kadar mücadele ettiler desek yanılmayız Fenerbahçeli oyuncular için. Ortaya gerçek bir karakter koyup, çok zor bir ortamda, kışkırtıcı planlarla ve bu oyunlara düşen acemi arkadaşlarıyla mücadele ettiler. Başında dedik; maçın rövanşı var. Avantaj Fenerbahçe'nin eline geçti. 11-10-9 şeklinde süren geri sayıma rağmen, maçın hiçbir anında problem çıkarmadılar. Azaldıkça, çoğaldılar. (Gürcan Bilgiç/Sabah)
1516
İki derbinin bu kadar yakın tarihlerde olması, bu maçı diğerine göre biraz daha sönük hale getirmişti. Hocaların kadro tercihleri de bunun göstergesiydi. Oysa sezonda alınabilecek 3 kupadan birine sadece 2 maç kalmış ve bence önemsemesi gereken bir maçtı. 10 kupa olur da 1'inden vazgeçersin anlarım. İyi olduğun dönemde aday olduğun bütün kupaları toplaman gerekiyor. Maçın ilk yarısı 1-2 bitmiş olmasına rağmen lig maçının heyecanını yansıtmadı. Özellikle Beşiktaş'ın yaptığı top kayıpları ve pozisyon bulmasına rağmen oyun organizasyonunu kuramaması Fenerbahçe'yi öne çıkardı. Normalde öne geçen Beşiktaş'ın oyunu eline alması lazımdı. Başaramadı. Fenerbahçe ilk yarıda fazlaca faul yaparak Beşiktaş'ın oyun kurmasına müsade etmedi ve iyi çıkışlarla devreye önde girdi. İlk yarının kırılma anı Lens'in 3'e 1 yakalamışken harcadığı pozisyondu. Aynısını ligde Trabzonspor maçında da yapıp, galibiyete mani olmuştu. Beşiktaş'ın daha yeni 4 yıl sözleşme yaptığı yerde ileriye dair kafalarda ciddi soru işaretleri oluştu.
Senol Güneş, ikinci yarıda skoru değiştirmek adına Quaresma ve Babel hamlesini kullansa da, ilk maçın yıldızı Quaresma atılarak bütün planları altüst etti. O saatten sonra eşitlenen oyunda top Beşiktaş'ın ayağında olsa da pozisyon üretmekte zorlandı. Fenerbahçe ise skorun avantajıyla, zaten iyi yaptığı alan savunmasını uzun süre doğru uyguladı. Maçın gerilmesi için çok fazla neden yokken Alper ve Quaresma gereksiz şekilde tansiyonun yükselmesine sebep oldular. Hakemin kontrolü kaybedip kime ne çıkardığı belli olmayan bir maç izledik. Beşiktaş hem 2. maçı düşünerek hem de sahasında daha iyi olduğunu bilerek yere daha sağlam basması gerekirdi.
Volkan'ın atılması maçı yeniden başka boyuta taşıdı. 9 kişi kalan Fenerbahçe'ye karşı Oğuzhan hamlesiyle gole odaklanan Beşiktaş skoru eşitledi. O dakika itibariyle maçın skorunu Fenerbahçe değil, Beşiktaş belirleyecekti. Yüklenen Beşiktaş galibiyet golünü bulamayınca, Fenerbahçe istediği skorla çıktı Vodafone Park'tan. Bize kalan ise 2-2'lik skora rağmen, acemice gereksizce yaşanan gerginlik oldu. (Ergin Aslan/Yeni Şafak)
1616
Statüsü farklı Beşiktaş-Fenerbahçe maçlarının,
Son 5 gün içerisinde ikincisindeyiz.
Kış şenlikleri gibi maşallah.
İlki lig maçıydı.
Maçı Beşiktaş almıştı ama bayağı bir pandomima kopmuştu.
Kopmasa şaşardım zaten.
‘Haftanın dominantı’ diyebiliriz Beşiktaş için.
Münih’e gideceksin, moralin bayağı bir bozulacak,
Sonra gelip Fenerbahçe’yi sahadan sileceksin.
Bayağı bir iş yani.
***
Pazar günü cezalıları Pepe ve Talisca’yı kadroya alan Şenol Hoca,
Pazar günü ejderhası Quaresma’yı yanında oturtmuştu.
Negredo da hak ettiği yerdeydi bence.
Sonrası bildiğiniz çocuklardı.
Ha bir de ilk maçta Cüneyt Çakır vardı hakem olarak,
Dün gece Fırat Aydınus.
***
Pazar günkü maçın aksine Fenerbahçe daha önde başladı maça.
Önde demeyelim de ‘daha yayılarak’ daha doğru sanki.
‘Ama bu yayılmaları zaten zayıf olan defans hattını zorda bırakıyordu’ diyecektim ki,
Mevzubahis konu üzerinden gol attı Beşiktaş.
Hatalı paslaşmanın cezasını araya girerek kesen Talisca,
Sahayı enlemesine geçen bir top attı Negredo’ya,
Negredo öyle soğukkanlı koydu ki cebine topu,
Kimse bulamadı bir ara.
Öyle sakladı.
Sonra büyük bir ustalıkla kalenin içine bırakıverdi meşin yuvarlağı: 1-0.
Hani bir ara bir sıkıntımız vardı ya bizim;
Gol atınca gol yeme hastalığı,
Hah işte o!
Golden hemen sonra gol yedik.
Orta sahada şımarınca (!)
Hemen kestiler cezayı: 1-1.
Son gol dakika 17’de,
Taa 36’ya kadar sanki papaz büyüsü yapılmış gibi,
Her iki takım da karşı kaleye gidemedi.
İlginç değil mi?
Bu duruma ilk isyan Caner’den geldi.
25 metreden çektiği şut kale direğinden döndü,
Papaz büyüsü bozulmuş muydu ne!
Talisca’nın atamadığı bir gol var evlere şenlik.
Alper Potuk’un acemice gördüğü kırmızı kart,
Ve Lens’in saç baş yoldurtan sorumsuzca kaçırdığı gol.
Üstüne soyunma odasına giderken yediğimiz garip bir gol.
Vuuuuuuuuu!
İlk yarının son dakikası şoklarından sonra,
İkinci yarıya Quaresma ve Babel’i oyuna alarak başladık.
Tamam. Şenol Hoca, Quaresma’yı oyuna aldı ama
Fırat Aydınus da oyundan attı.
Saçma sapan, itişme, kakışma sanki ringdeymişçesine.
Davetiyeyle geldik adeta.
Quaresma’ya kart çıkartıyorsan, Souza’ya da kart çıkartacaksın sayın Aydınus.
Nasıl bir cenderedir bu vallahi çözemedim.
Size samimi bir şey söyleyeyim mi?
Daha ilk dakikalarda hakemin Soldado-Pepe mücadelesinde yanlış bir kararı var.
O dakikada maçın çığırından çıkacağını, futboldan biraz anlayan herkes fark edebilirdi.
Ve Federasyon.
5 günde 2 Beşiktaş-Fener maçının kaldırılamayacağı bilindiği halde,
Israr edildi.
İnsanları gerdiler.
Hepinizi alkışlıyorum. Bravo.
10’a 10 kalınan mücadelede sinirlerin yatışması bir hayli sürdü.
Zira kaleci Volkan da kırmızı kart kervanına katıldı.