"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" demiş zamanında Stoacı Yunan Filozofu Heraklitos... Bu tespitin ne kadar doğru olduğunu sadece dünyada değil evrenin her noktasında görüyoruz. Değişmeyen, gelişmeyen insanlar geride kalır, şirketler batar, ülkeler yıkılır, evrenin kurallarına direnen uzay cisimleri yok olur.
Başka bir ifadeyle değişime ve şartlara göre kendinizi değiştirmezseniz sıkıntı yaşarsınız.
Beşiktaş ligin en üst düzey kadrosuna sahip, yönetimi muazzam çalışkan, teknik direktörü ise adeta bir deneyim abidesi. Ancak futbol tek bir bakış açısından ele alınacak bir oyun değil. Rakiple oynanıyor. Beşiktaş'ın rakipleri ise siyah-beyazlı ekibin zayıf noktalarını buldular.
Atiba'nın bir uzaylı olduğunu düşünüyorduk ama o da bizim gibi bir insan. Bunu fark etmemiz geç olmadı. Talisca gibi savunmada etliye sütlüye dokunmayan, Oğuzhan gibi savunma performansı çok güçlü olmayan oyuncuların yanında yaşlanan Atiba artık o yükü kaldıramıyor.
Beşiktaş artık sistem değiştirmek zorunda. Elinizde Cenk Tosun gibi hareketli bir santrafor, Negredo gibi bir yıdlız varken Talisca'da bu kadar ısrar etmek pek mantıklı değil. Eğer Oğuzhan-Talisca-Atiba orta alan kurgusunda devam ederse Beşiktaş'ın kâbus göreceği çok maç olur.
Federasyon artık yeter!
Türk futbolunun en büyük sorunu yabancı-yerli futbolcu sorunu değil, geçmişte Beşiktaş'ın başına çok iş açan Yıldırım Demirören ve onun hakemleridir. Quaresma'nın penaltı pozisyonu futbol okullarında ders olarak okutulur. Hakemin gördüğü, bu kadar net bir pozisyonu penaltı olarak değerlendirmemesi iyi niyetle açıklanamaz. Türkiye Futbol Federasyonu'nu yönetenlerin kendilerine çeki düzen vermesi falan değil artık defolup gitmeleri gerekiyor.
Minik bir özür
Lig başladığından beri gerek iş temposu, gerekse yeni kitabım üzerine yaptığım çalışmalar yüzünden yazılarıma ara vermek zorunda kalmıştım. Bu boşluktan dolayı tüm okurlardan özür dilerim.