Beşiktaş-Kayserispor maçı için yazılan 16 köşe yazısı
Beşiktaş'ın Kayserispor'u mağlup ettiği karşılaşmanın ardından, köşe yazıları şu yazıları kaleme aldılar
116
Fanatik Gazetesi yazarlarından Cem Dizdar, Beşiktaş-Kayserispor mücadelesini değerlendirdi.
Türkiye Kupası’ndaki gelişmeler nedeniyle travmatik bir seyre giren Beşiktaş’ta bu maçta işlerin yoluna koyulması müşküldü. Beşiktaş bu konuda başını dik tuttu. Bunda da en önemli pay - tıpkı geçmişte olduğu gibi - takımın ligdeki pozisyonuna bakmaksızın maçı gerçek bir futbol eğlencesine dönüştürmeye çalışan tribün temaşasınındı. Tribünün çağrısına uyan takım da Kayseri kalesini hedefleyerek oynayınca maç daha ilk devrede nihayete erdi. İkinci devre Tosiç’in ‘klasik stoper sakarlığı’ nedeniyle eksik kalan takım diriliğinden bir şey kaybetmediyse de geri kalan zamanı Kayseri baskısını karşılamakla geçirdi. Forvet hattından skor açısından sınırlı katkı alan Beşiktaş’ın defansından gelen gol katkısı önemliydi. Beşiktaş, zor geçebilecek maçı kazanıp fikstürdeki yerini belirlemeyi rakiplerine bıraktı.
Gecenin sorusu
‘Toplum mühendisliği’ne soyunup taraftar tipolojisini değiştirmeye soyunanlar işler yolunda gitmediğinde bunun ekonomik karşılığını hesaplamışlar mıdır? Yanıtım; hiç sanmıyorum!
Maçın starı
Genel olarak ‘yıldız’ çıkacak tempoda geçmeyen maçta zaman zaman görünür olan bir kaç isim Adriano, Babel, Tosiç, Deniz Türüç sayılabilir. Elbette bir ‘anti kahraman’ olarak bu yaşına rağmen hakeme itiraz anlarının vazgeçilmezi Umut’u da ihmal etmeyelim!
Maçın olayı
İşler yolunda gitmezken tribünün yükünü çekmek, takımı öne itmek ve onu farkıyla görünür kılma görevi her zaman tribünün ‘asli karakterleri’ne kalır. Bu maçta da öyleydi. Lakin şu ona buna ‘küfür etme belası’ yok mu? Bir de şu sorunu halletsek...
Kısa mesaj
Yönetimin problemli ‘sahaya çıkmama’ kararı sonucu, seneye UEFA’da da yoluna devam edemez ise Beşiktaş’ın maddi kaybını hesaplayabilecek bir ‘hesap uzmanı’ var mıdır?
216
Fanatik yazarlarından Ali Ece, Beşiktaş-Kayserispor mücadelesini değerlendirdi.
Kulübün tek sahibi var: O da taraftar. Sezon başından beri Şenol Güneş’in ayrılmasını istedikleri için sürekli “Gidecek, gitsin, gitmeli” algısı yapanlar nasıl bir bacak arası çalım yediklerini hissettiler mi? Quaresma’nın rabona asisti, taraftarın golü eksi 0.1 kalitedeydi. Başka maçta atılsa, Adriano’nun golü haftanın golü seçilebilirdi. Lakin bu maçta 3 puandan da istatistikten de estetikten de çok daha değerli bir şey var: Taraftar futbol görgüsü konusunda, başarısız algıcılara 5 basar! Şenol Güneş’in Beşiktaş’a, Beşiktaş’ın da Şenol Güneş’e daha fazla neler katabileceğinin mesajını en net şekilde verdiler. Top artık Şenol Güneş’te: Hoca kendisinden nefret eden bir avuç kuru gürültücü ve sahiplerini boşverip onun 1000 katı güçteki sevgi saygı gösteren taraftara göre hareket etmeli, düşünmeli, sadece onları kaale almalı!
Gecenin sorusu
Sezon öncesi hakemlere göz testi yapılıyor mu? Yapılıyorsa Ray Charles mı yapıyor?
Maçın starı
Bu yağmurda, fırtınada, selde hafta içi Vodafone’a gelen taraftarlar
Maçın olayı
8. dakikada hakem Barış Şimşek’in Talisca’ya yaptığı faul. Hayır, Real Madridli Marcelo’nun eli kadar da küçük değil ki 1.91’lik Talisca!
Kısa mesaj
Beşiktaş 2018 yazında Gomez-Cenk-Ba kalibresinde santrfor alırsa 2019’da şampiyonluğun en büyük adayı olur.
Beşiktaş’ın kupa ve ligde hedeflerin çok geride kalışı ve Kayserispor’un rakibini fazla rahatsız etmeden oynadığı oyun adeta ‘gazı kaçmış iki takım’ çıkarmıştı ortaya. Ancak Vodafone Park etkisi, Quaresma ve kadrosunda tren kaçmış olsa bile profesyonelliğin ağır bastığı oyuncu sayısının fazlalığı daha ilk yarıdan maçı Beşiktaş’a getirdi.
Golleri atan savunma oyuncuları olsa da başrolde yine Quaresma vardı. 2. yarı ise kimse kimseyi üzmemesine rağmen Tosiç yaptığı hatanın bedelini atılarak ödeyince Kayserispor’a maçı çevirebilmek adına bir şans geldi. Ancak Kayserispor sezona havlu atmış görüntüsü ile dönüş için gerekli oyunu oynayamadı. Sonuçta Beşiktaş olumsuzlukları bir parça da olsa geri plana atmayı başardığı bir galibiyeti zorlanmadan almayı başardı.
Gecenin sorusu
Beşiktaş bu galibiyetle yarışa dönebilir mi? Galibiyete rağmen Beşiktaş’ın sezon sonunda geçebileceği takımın Başakşehir olabileceğini düşünüyorum.
Maçın starı
Maçın ilk yarısında skoru alan oyunun kahramanı Quaresma, 45 dakikalık performansı ile maçın öne çıkanıydı. İç sahada kapanan takımların çilingiri olmayı sürdürdü.
Maçın olayı
Hedeflerden uzaklaşılmasına rağmen Beşiktaş taraftarının Şenol Güneş ve takıma sahip çıkan tavırları gecenin olayıydı.
Kısa mesaj
Beşiktaş’ın santrforlarından son yıllarda aldığı en düşük performans aldığı sezonda Vagner Love’da vasat kalarak bu istatistiği bozmadı.
416
Fanatik Beşiktaş muhabiri Orhan Yıldırım, Siyah Beyazlıların Kayserispor ile oynadığı maçı değerlendirdi.
Son iki yılı zirvede bitiren Kartal, önce kupa sendromu yaşadı, ardından derbiden puansız ayrılıp şampiyonluk şansını zora soktu. Sezonu kapatan Caner’e, Negredo ve Pepe de eklendi. Ancak Güneş’in ekibi, Devler Ligi’ne katılma adına kazanıp, zirve takibini sürdürmesini bildi.
Yıldız farkı
Kartal, bilinen takım oyunundan uzaktı. Son haftalarda yaşananan sıkıntılar, sahaya da yansıdı. Ancak yıldız futbolcuları sorumluluk alıp, skoru belirledi. Önce Quaresma, Tosiç’e boş kaleye bırakması için kesti, Sırp oyuncu bu ikramı geri çevirmedi: 1-0. Tam devre bitti bitiyor derken, bu kez Adriano, Babel’in pasından gelen topu füze gibi kaleye gönderdi: 2-0.. Kartal’da Love, Talisca ve Babel etkisiz kaldı. Bu da skorun daha da artmasını engelledi.
Pozisyon vermediler
Beşiktaş rakibine pozisyon şansı tanımadı. Buna karşılık Kayseri kalesini sık sık yokladı. Kayseri, Vida’nın Umut’a yaptığı harekete penaltı itirazı yaptı. Mendes’in atağı ise tehlike yaratmadı.
Ne yaptın Tosiç
Savunmada oynamasına rağmen ilk gole imza atan Tosiç, ikinci yarı atıldı. Tecrübeli oyuncu gereksiz yere Umut’a çalım atmaya kalkıp faul yaptı. Çift sarıdan atılan Tosiç; son yarım saat takımını eksik oynattı.. Bu yarıda daha çok skoru koruma içgüdüsü ile oynayan Beşiktaş, her geçen dakika oyun disiplininden uzaklaştı. Risk alıp çıkan Kayserispor’un atak denemeleri de, skora yansımadı. Son dakika içinde Umut ikinci sarıdan atıldı.
Çok değil, daha geçen hafta oynanan Galatasaray derbisi öncesinde olası bir galibiyetten sonra şampiyonluğun en büyük adayı olarak görülen Beşilktaş'ın, aslında oynadığı futbol ile zirvedeki dört takımın dördüncüsü olabileceği dün akşamki kötü futbol ile bir kez daha kanıtlandı. Beşiktaş dört şampiyonluk adayı içinde takım oyununu sahaya en az yansıtan ekip olarak bugünkü konumuna geldi. Burada teknik adamın onca transfere karşın takıma katkısı tartışma konusudur ki bunu hafta arası ele alacağım.
Oyuncularınızın bireysel davranışları ve formanın geleneksel ağırlığı ile birçok maçı kazanabilirsiniz. Kayserispor karşılaşması da onlardan biriydi. İki bireysel hareket, iki güzel gol, hepsi o kadar. Maçın geriye kalan kısmında aklınızda ne kaldı? Bana soracak olursanız 63 dakika sahada kalan Vagner Love'un bu süre içerisinde tek bir hareket bile yapamaması.
Devre arasında Beşiktaşa transfer edilip, Negredo'yu yedek kulübesinde oturtarak Love'u Bayern Münih karşısına çıkartan anlayışın neyin peşinde olduğunu bilen var mı? Bu denli üst düzeyde olmasa da, alt liglerde oynamış eski bir futbolcu olarak Vagner Love'un düştüğü duruma üzüldüm. Keşke Alanya'da kalsaydı da, Kayserispor maçının 63. dakikasında oyundan alındıktan sonra, kulübede acı çeken bir pozisyona düşmeseydi. Love'un düştüğü bu durumun sorumlusu Beşiktaş yönetimi gibi görünse de, transferine onay veren Şenol Güneş, Love'un düştüğü durumun asıl sorumlusudur. Yönetim bir oyuncunun ne vereceğini kestiremeyebilir, bilmeyebilir de. Sezon ortasında transfer edilmesi planlanan bir oyuncu da kararı mutlaka hoca vermiştir. Dileyelim ki, Vagner Love transferinin altında başka şeyler olmasın. Eğer varsa, biliyorsunuz ki gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Evet, Beşiktaş ligi dördüncü bitirecek gibi görünüyor. Oynadığı futbolda bu doğrultudadır zaten. Beşiktaş'a neredeyse bedava bir bonservis ücretiyle gelen Adriano defalarca attığı harika gollerinden birini de Kayserispor filelerine gönderdi. Sahip olduğu her şeyi Beşiktaş formasının hizmetine sunan bu güzel Brezilyalı'ya Beşiktaşlılar ne kadar sahip çıksalar azdır. Beşiktaş'ın bu sezon ki görünmeyen kahramanlarından biri Adriano'dur. Vagner Love'a ödenen bonservis parasıyla 20'ye yakın Adriano alınabilirdi, her halde...
616
Sabah Gazetesi spor yazarlarından Metin Tekin, Beşiktaş - Kayserispor mücadelesini değerlendirdi.
İlk gol sol stoper, ikinci gol sol bek... Kayseri galibiyetini nasıl yorumlarsınız?
Zaten ligin geneline baktığımızda savunmadan en çok skor katkısı olan takımın Beşiktaş olduğunu görüyoruz. Stoper Tosic'in golünde Quaresma'nın mahareti vardı. Adriano'nun vuruşu ise kaliteydi... Oyuna gelince... Bir kere şunu söylemek lazım; ben Beşiktaş tribününün nasıl bir tepki göstereceğini merak ediyordum. Bu tepki kalan üç maçın şeklini de gösterecekti. Sonuçta şansı az da olsa hala şampiyonluk kovalayan bir Beşiktaş vardı. Bu yüzden tribünün duruşu, mesajı önemliydi Beşiktaş için. Evet belki sayıları azdı ama coşku anlamında yine istenilen seviyede bir Beşiktaş tribünü vardı. Sahaya indiğimizde ise yine aynı hedeften uzaklaşmış ama futbol keyfi yerinde olan bir Beşiktaş vardı. Özellikle ilk yarıda... Zaten bu ikisi birleşince ilk yarıda 2-0'ı buldu Beşiktaş.
Vagner Love, Karabükspor'a attığı iki gol dışında skor katkısı yapamadı? Brezilyalı beklentileri karşılayabilecek mi sizce?
Evet devre arasında Cenk'in gidişinden sonra önemli bir transfer olarak gözüken Love istenilen performansı gösteremedi. Geçen sezonun gol kralı idi ama şu kısa zamana baktığımızda katkı verdiğini söylemek zor. Bunda biraz da Alanyaspor ile Beşiktaş'ın oyun farkı da etkili oldu diye düşünüyorum. Ancak 'Şu ana kadar tamam mıdır?' diye sorarsanız, cevabı bence olumlu değil...
Tribünlerin 'Şenol Güneş' reaksiyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şenol hocanın 'Taraftar istemeden gitmem' demeci şunu gösteriyor ki; ilk tercihi Beşiktaş... En büyük jüri de Beşiktaş taraftarıdır. Tabii ki kararı yönetim verir ve bütün takımlar için bu geçerlidir. Şenol hoca da buna vurgu yapıyor. Şu ana baktığımızda, evet belki bu sezon şampiyonluk kaçmış gözüküyor ama kazanılmış iki şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi performansı arttı ve bence en önemlisi Şenol hoca tarafından seçilen oyunun tribünlere keyif vermesi. Bu noktayı ben çok önemsiyorum çünkü futbolda artık kazanmanın ötesinde görsel heyecanın, seyir keyfinin Beşiktaş gibi lokomotif takımlarda çok önemli olduğunu görüyoruz. Yani sadece kazanmak değil futbolun görsel heyecanını yaşamak istiyor tribündekiler ve bütün futbolseverler. Başarının bunun sonucunda gelmiş olması önemli. Peki Güneş bunu başardı mı? Cevabı kesinlikle evet.
716
Sabah gazetesi spor yazarlarından Rıdvan Dilmen, Beşiktaş - Kayserispor mücadelesini değerlendirdi.
Tribündekiler, ekranları başında olanlar iki yıllık şampiyonluktan sonra Kayseri maçını biraz ciddi gözle izlemediler. İlk yarıda zaten Kayserispor'un 3-4 tane tehlikeye dönüşebilecek pozisyonu vardı ama Beşiktaş'ın 12 tane şutu var bir kere. Quaresma'nın müthiş makası, ikincide de zaten Adriano klas bir vuruşla golü attı. Beşiktaş biraz daha kontrollü oynarken Kayseri dağınık bir görüntü verdi. Umut Bulut çok sinirliydi, bu da takıma yansıdı.
Klasik Kayserispor içeride ya da dışarıda 3-4 net pozisyon bulur, dün bunları bulamadılar. Vida'nın iyi oynaması bunda etkendi. Orta sahanın göbeğindekiler de iyi sıkıştırdı oyunu, Fabri de iyi olunca pozisyon vermediler. Oyunu akışına bıraktı yani Beşiktaş.
Beşiktaş klasik kadrosuyla, oyun yapısıyla oynadı. Atiba sanırım sezonu kapattı. Tolgay, Medel ikilisinin önünde Babel, Talisca, Quresma ve önlerinde Love vardı. Vagner Love'ın hiçbir heyecanı yok, beni gönderin havası var bile diyebilirim. 10 kişi kalmasına rağmen pozisyon vermedi takım. Bir de Babel'in attığı bir gol var, Love'ın kafaya çıkmasından dolayı mı verilmedi bilemiyorum ama bence gol güme gitti...
Kayseri rölanti oynadı, kapanıp kontratağa çıkmak istedi ama yapamadılar. Çok sıkı olmayan bir Beşiktaş'a karşı da değildi bu... Galatasaray yenilgisi sonrası şampiyonluk ümitleri gitmiş, belki bir ihtimal Şampiyonlar Ligi elemesi olur mu diye çıkılmış bir maç bu.
Maçtan önce Şenol hocaya yapılan sevgi gösterisi önemliydi. Metin, Ali, Feyyaz'ları, ondan önceki Sanlı abileri de hatırlıyorum. Metin, Ali, Feyyaz, Rızalı kadroyu idare etmek kolay... Bu takımda dünyanın her ülkesinden oyuncu var. Aboubakar geliyor gidiyor, Medel oynamayınca huysuzlanıyor, Negredo'su var vs. Şenol Güneş'in önümüzdeki yıl kontratının olduğunu vurgulaması önemli. Bence Şenol hoca bu sezon da başarısız değildi. Buraya kadar gelen rekabet ortamında iş yapmak kolay değil. 3 sene bile şampiyon yapsanız mental olarak yorulursunuz 3 büyüklerde. Beşiktaş Kulübü'nde ben hocayla asla ve asla yolların ayrılacağını düşünmüyorum.
816
Vatan gazetesi yazarlarından Güntekin Onay, Beşiktaş - Kayserispor mücadelesini değerlendirdi.
ÜZERİNE çok da fazla konuşulması gereken bir maç olmadı. Beşiktaşlı oyuncuların büyük bölümü işlerini ciddiye alınca galibiyet de kolay geldi. Fizik olarak hazır görünmeyen Vagner Love ve Talisca hariç açıkçası herkes işini yaptı. Beşiktaş, Tosic’in atılmasıyla son 30 dakika 10 kişi kalmasa maçı daha da farklı kazanırdı.
“BÜYÜK takımlar lig hedefinin gerisinde kalınca doğal olarak performans düşer” yorumlarına hiç katılmıyorum ve desteklemiyorum. Artık uluslararası seviyede oyuncular forma giyiyor ve profesyonellik seviyesi bambaşka. Öyle eski yıllardaki gibi Türk işi profesyonellik yok. Futbolcular her maç %100’lerini vermek için ücret alıyorlar ve ona göre çalışıyorlar. Beşiktaş kalan 2 maçta da sahaya tüm gücünü vermek zorunda.
Medel bu konuda çok somut bir örnek. Her maç varını yoğunu ortaya koyuyor. Bu kadar kaliteli ve pahalı bir kadronun seneye UEFA Avrupa Ligi’nde oynayacak olması ise hem sportif hem de ekonomik açıdan büyük götürüsü olur. Şansı az olsa da Şampiyonlar Ligi hedefi Beşiktaş’ın önceliği olmalı.
YENİ yılın planlamasını doğru yapmak için bu sezonun doğru analiz edilmesi gerektiğini düşünüyorum. “Cenk Tosun gitti, şampiyonluk gitti” yorumları ise gerçeği yansıtmıyor. Çünkü Beşiktaş, 2’nci yarıda 15 maçta ilk yarıdaki 17 maçtan daha çok puan aldı ve daha çok gol attı. Sezon bitince ligin neden bu noktada bittiğinin değerlendirmesini yaparız.
916
Habertürk gazetesinden Kartal Yiğit, Beşiktaş - Kayserispor mücadelesini değerlendirdi.
Vodafone Park ilk kez bu kadar boştu. Taraftarın takıma karşı bir kırgınlığı yoktu ama yaşananlara ve kaçan şampiyonluğa tepkisi vardı belli ki. Gelenlerin de aklı zaten sahada değil yaşananlardaydı. Maç başlar başlamaz TFF, Fenerbahçe ve Aykut Kocaman hedefteydi. Bu moralsiz ortama rağmen her şartta oyuncularına inanılmaz desteğini esirgemeyen Beşiktaş taraftarı, yine 3. şampiyonluğu mucizenin ötesine bırakan oyuncularını bağırlarına basıp farkını ortaya koydu. Hava böyleydi Dolmabahçe’de. Sahadakilerin de aklı tribündekiler gibi başka yerdeydi. İster istemez motivasyon kaybı oluşmuştu. Kayseri daha çok istiyordu ve ani ataklarla çok pozisyona girdiler. Beşiktaş savunmasını hep önde yakaladılar. Özellikle Vida ile Gökhan Gönül Mendes, Deniz ve Umut’un bu baskısıyla bunaldı. Mendes, bencil olmayıp pası tercih etse golleri Beşiktaş’ın değil Kayserispor’un bulması işten bile değildi.
Etkili olmasa da büyük takım büyük takımdır. İki boşlukta Beşiktaş işi bitirdi. Sezonun sonunda iddianız kaybolmuşsa böylesine maçları oynamak belki de zulüm oluyor. Beşiktaşlılar da bunu yaşadı genelde. Kolay değildi tabii ki favori olarak başlamışsınız, kadro ve teknik direktör olarak en güçlü ekipsiniz ama 1 haftada şampiyonluğunuz avucunuzdan kaçıyor. Şu an Beşiktaşlı futbolcular travma yaşıyor. Bu travmayı yaşarken de ne skor ne de oyunun önemi olur.
Beşiktaş, Kayserispor’a kaybedebilirdi de. Çünkü bunun geçmişte çok örnekleri vardı. Ancak buna izin vermeyen bir topluluk vardı sahada. Özellikle Quaresma bu takımın ruhunu gerçekten yaşıyor. Dün, Fabri ile beraber kendini en çok yoran ve parçalayan isimdi. Yaşı geçse de artık Kartal’ın sembollerinden oldu. Bu nedenle kendi isteği ile ayrılana kadar burada olmalı. Tosic’i de bu kervana ekleyebiliriz. Yürekten oynamak buna denir. Gerçi Tosic bazen abartıp kırmızı kart görüyor ama savunmada ne kadar önemli bir adam olduğunu da gösteriyor.
Bu yıl bitti, yönetim ve hoca artık yeni sezon için neler yapacaklarını düşünmeli. Bu kadro çok yaşlandı artık kaldırmaz. Planlama buna göre yapılmalı. Ancak bu sezon olduğu gibi bariz transfer hataları olursa aynı akıbet yaşanabilir. Birçok oyuncu izlendi ama yine menajerlerin dediği oldu bundan kurtuluş olmazsa istikrar gelmez.
Noktayı taraftar koydu, en anlamlısı da buydu: “Başın öne eğilmesin aldırma Kartal aldırma Kartal.”
QUARESMA
Hakikaten yüreğiyle oynuyor. Ona bazen kızsak da bu formayı hak ediyor. Bir ağabey olarak önümüzdeki sezon da kalmalı.
TALİSCA
Sezonun sonlarında iddiasız kalmak futbolcuları etkiler. Motive olmak en zorudur. Dün akşam da bu sorunu en çok yaşayan Talisca’ydı. Varlığı ile yokluğu belli değildi.
1016
Cumhhuriyet gazetesi yazarlarından Orhan Can, Beşiktaş - Kayserispor maçı sonrası bir yazı kaleme aldı.
Beşiktaş’ın maçının sonucunun artık pek bir önemi yoktu. Çünkü ondan önemli “Ahlak, erdem, vicdan, adalet” gibi değerler vardı! Bakın, “Savaş kimin haklı olduğunu değil, kimin güçlü olduğunu gösterir”! Bu yüzden, “haklı” olan değil “güçlü” olan kazanıyor. ‘Adalet’, ‘Vicdan’ ve ‘Ahlak’ ayaklar altında ezilse de… Samsun’daki Süper Kupa maçından başlayarak, ligin ilk maçına yansıyan “vicdansızlık, adaletsiz ve ahlaksızlık silsilesi” sayesinde yıl boyunca her türlü kepazeliği yaşadı sporseverler. Bu; aslında, adalet-eşitlik isteyen tüm takımlara karşı “masa üstünden” gösterilen sopaydı. Eskiden masa altında, karanlık odalarda entrikalar yapılırdı. Ahlaksızlığın ‘Ar damarı’ o kadar çatladı ki gerek duymuyorlar artık gizliliğe. 25 yıllık spor yazarı Fatih Doğan’ın da “Çok rezillik gördüm ama bu sezonki kadar GÖSTERE GÖSTERE, insanların gözüne içine sokulan bir sezon görmedim, yaşamadım! Hakemlerin rezillikleriyle ve başarı için her şeyi mubah gören spor adamlarının sayesinde” demesi bu yüzdendir. Aslında bu rezillik, “Başarı için her şeyi mubah gören spor adamlarının sayesindedir..”! Unutmasınlar ki, “Haklı” olanın değil de “güçlü” olanın kazandığı bir dünyada da “kaynamalar” ve “kalkışmalar” insanın ensesinde boza pişirir maalesef… Her halk destanlarının arkasında yatan hikâyeler de böyledir. Beşiktaş gibi takımlar da bu yüzden birer ‘Köroğlu’dur, Kiziroğlu’dur... Beşiktaş taraftarının ‘Aldırma Gönül’ şarkısını söylemesinin altında yatan gerçek de budur! Hukuksuzluğa karşı çıkmak da bir insanlık borcudur. Sahaya çıkmama tavrı da bu yüzden büyük bir tavırdır. Ne diyordu savaş meydanlarının büyük komutanı Cengiz Han; “Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır.” Mesela, Potemkin Zırhlısı’ndaki isyanın nedeni de ‘tetikleyici’ bir nedendir. Çünkü, her şey bir tas çorba uğrunadır. Beşiktaş’ın yaptığı bu tavır da güçlülerin kazandığı “masa savaşlarına” karşı set olmalıdır! Haklılar birleşmedikçe, haksız güçlülerin “yıkılacağı” yoktur. Haksızlık kime yapılırsa yapılsın haksızlıktır oysa.. Bu hak arama, Dersimspor’a da Fethiyespor’a da, G.Saray’a da, F.Bahçe’ye de hatta geçen sene Video Hakem diye ağlayan Başakşehir’e de lazımdır.
1116
Vatan gazetesi yazarlarından Ömer Güvenç, Beşiktaş - Kayserispor karşılaşmasını kaleme aldı.
MAÇA geleceğiz... Ama önce Beşiktaş taraftarından söz etmek istiyorum. Günlerden pazartesi, iş günü... Yağmur adeta boşalıyor. Şampiyonluk imkânsız değil ama çok zor. Buna rağmen tribünlerde 25 bine yakın taraftar. Hem futbolcularına, özellikle Şenol Güneş’e büyük destek verdiler. Güneş’e verdikleri destek, gözleri yaşartacak kadar duygusaldı.
ŞENOL Güneş gitmez. Zoru görünce bırakıp gitmek korkakların işidir. Şenol Güneş böyle bir yapıya sahip değil. Başkan Fikret Orman da onu bırakmaz. Çünkü Orman da vefasız biri değil. Maça gelince... Beşiktaş baştan sona kadar oynadı. Ve attığı iki güzel golle haklı olarak üpuanı aldı.
Q’DEN MÜKEMMEL ORTA
QUARESMA’NIN Tosic’e yaptığı gol ortası mükemmeldi. Başka bir oyuncu böyle bir ortayı yapmaya kalksa ya lifi kopar ya dizi döner. Bu kardeşimiz amuda kalkarak bile her türlü ortayı yapar. Adriano’nun golü için söylenecek tek şey; mükemmel. Babel, Love ve Talisca, Beşiktaş’ta gerçek performansını gösteremeyen oyunculardı.
KAYSERİSPOR’A gelince... Son derece etkisiz bir futbol ortaya koydular. Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra golü düşündüler. Vida’nın ve Adriano’nun Umut’a ceza sahasında yaptıkları hareket, kafalarda, “Acaba penaltı verilebilir mi?” dedirtti.
1216
Türkiye gazetesi yazarlarından Ahmet Dursun, Beşiktaş - Kayserispor karşılaşmasını değerlendirdi.
Şampiyonluk yolundaki rakiplerinin kazandığı haftada en azından Şampiyonlar Ligi umudunu korumak için kazanmak zorunda olan Beşiktaş, Kayserispor engelini geçerken pek zorlanmadı. İlk yarıda önde pres yapan ve kanatlardan tehlikeli akınlar gerçekleştirmeye çalışan siyah-beyazlılar, Quaresma’nın harika ortasının ardından Tosic ile golü bularak öne geçti ve sonrasında daha rahat bir oyun sergileme imkanı buldu. Adriano’nun ceza sahası dışından attığı harika gol de Brezilyalı oyuncunun kalitesini bir kez daha ortaya koydu.
Sezonun ikinci yarısında önemli bir düşüş yaşayan Kayserispor, Vodafone Park’ta futbol adına pek varlık gösteremedi. Neredeyse hiç pozisyona giremeyen sarı-kırmızılı takım kontra ataklarla etkili olmak istedi ama final paslarının yeterince isabetli olamaması hücum konusunda etkisiz kalmalarına neden oldu. İkinci yarıda ise Tosic’in kırmızı kartıyla oyun planı bozulan Beşiktaş, skoru korumak adına Love’u kenara aldı ve maçın temposunda düşüş yaşandı. Geçtiğimiz haftada da kırmızı kart gören Tosic her ne kadar takımını öne geçiren golü atsa da Sırp oyuncunun bu tarz problemleri maç içerisinde Şenol Güneş’i zor durumda bırakıyor. Öte yandan Cenk’in boşluğunu doldurmak için transfer edilen Vagner Love da oyunda kaldığı süre içerisinde sahada adeta yürüdü. Şenol Hoca’nın bu noktada sezonu kapatan Negredo yerine 11’de Larin’e şans vermesi daha iyi olabilir çünkü Kanadalı oyuncunun Love’dan daha kötü olma ihtimali yok. Genç oyuncu zaten oyuna girer girmez pozisyon bularak gole ne kadar yakın olduğunu gösterdi.
Son haftalarda hakkında çok sayıda spekülasyon yapılan teknik direktörleri Şenol Güneş’e sahip çıkan Beşiktaşlı taraftarlar da sahadaki futbolcular gibi üzerlerine düşeni en iyi şekilde yaptı.
MAÇIN ADAMI: Quaresma
1316
Türkiye gazetesi yazarlarından Hasan Sarıçiçek, Beşiktaş - Kayserispor maçı sonrası bir yazı kaleme aldı.
Hangisi daha ağır... El yarası mı, dil yarası mı? Şenol Güneş’i dilleri ile dövenlere karşı hocalarını ayakta alkışlayan Beşiktaş tribünleri öyle bir ders verdi ki; muazzam! Güneş’i soldurmak mı? Kimin gücü yeter buna? O an; kupa koleksiyoncusu Alex Ferguson geldi gözümün önüne… Dile kolay, 26 yıl, Manchester United’ın başında olan efsaneydi o. Neden böyle bir efsane bizde de olmasın? Neden, Güneş, Beşiktaş’la özdeşleşmesin? İşte siyah-beyazlı tribünler dün hocalarına verdikleri o destekle bu mesajı işlediler. İşte ‘Efendi Beşiktaş’ı kadirşinas yapan yanı bu vefasıdır. Helal olsun!
Maç mı? Başakşehir’in puan kaybettiği haftada ideale yakın tercihiyle Güneş, maçın başında hiç değilse Şampiyonlar Ligi şansını sonuna kadar kovalama arzusunu ortaya koymuştu. O nasıl bir orta öyle Quaresma? Şiir gibi, sihir gibi… Açık net, bir yıldızın kalite farkı, bu resital… O büyüleyici klas hareketin tamamlanması da anlamlıydı. Düşünün perdeyi açan gol, savunma adamı Tosic’den geldi. Maçın en çalışan ismiydi Tosic. Quaresma’nın şiir gibi asistinde attığı gol harikaydı ama ya ‘kontrollü oyun?’ İşte orada sınıfta kaldı Tosic, gördüğü ucuz kartlarla takımını 10 kişi bırakarak... Yazık; iki maçta da kırmızı kart, kabul edilebilir mi?
Joker mi, Adriano. Hele o füzesi? ‘Müthişti…’ Bu ikisi; Babel’in Talisca’nın Love’nin yetersiz kaldığı maçı şenlendirdiler. O harika goller; Güneş’in savunma oyuncularına tanıdığı öz güvenin bir neticesi… Ancak, Beşiktaş’ın bir tarafı hâlâ eksik. Sumudica’lı Kayserispor mu, Kartal’ı görünce buz gibi eriyip, ‘Umut”suz vaka oluyor.
MAÇIN ADAMI: Quaresma
1416
Sözcü gazetesi yazarlarından Lemi Çelik, Beşiktaş - Kayserispor mücadelesi somrası bir yazı kaleme aldı.
Beşiktaş, şampiyonluktaki şansını yitirmesine rağmen müsabakaya çok iyi konsantre oldu. İyi bir futbolla taraftarına zevkli bir müsabaka izleterek sorumluluk bilinci içerisinde takım halinde görevlerini yapmış oldular. Bu tür maçlara konsantre olmak çok zordur. Sporcuyu motive etmek kolay değildir. Ama zaman zaman Quaresma'nın ukalalığına rağmen bütün futbolcular tam kapasiteyle performanslarını ortaya koydu. Güzel şeylere bakacak olursak;
1 Beşiktaş, oyunu 35 metrede oynadı. Bloklar arası hiç kopma olmadı. Özellikle Tolgay ve Medel orta sahada rakibi çok iyi karşıladı. Aldıkları topları garanti ve öne oynayarak etkili akınların başlamasını sağladılar. Ayrıca futbolun gizli silahı olan hem rakip defanstan hem de kendi defanslarından dönen topları çok iyi alarak orta sahada rakibe büyük üstünlük sağladılar. Rakibin kontratak yapmasına müsaade etmediler.
2 Quaresma, Babel, Talisca Beşiktaş'ın ofans bölgesindeki en etkili ve en iyi oyuncularıydı. Quaresma attırdığı golden sonra ukalalık yapmasa maç farka gidebilirdi. Talisca ve Babel'in birebirde adam geçmeleri, oyunu hızlı oynamaları, arkadaşlarını pozisyona sokmaları galibiyetteki en önemli etkenlerdendi.
3 Sahanın en iyilerinden biri olan Tosic müdafaada bir kale gibi mücadele etti. Bütün defans arkasına atılan toplara tam zamanında hem ters hem düz kademe yaparak bütün rakip ataklarını tek başına kesti. Şenol Hoca'nın neden ilk tercihinin Tosic olduğunu Vida'yı oynatmadığını anlamış olduk.
4 Bir de kaleci Fabri'ye özel olarak değinmek gerekiyor. Atılan tüm derin toplara bir libero gibi çıkıp hepsini ayaklarıyla engelledi. Rakibin karşı karşıya kalacağı en az 3 pozisyonu Fabri sezgileri ile engelledi.
Siyah-beyazlı taraftarlar hocalarına karşı görülmemiş bir sahiplenme yaptı. Bu da Beşiktaş'ta uzun yıllar Şenol Güneş'li günlerin yaşanacağını gösterdi.
1516
YeniŞafak gazetesi yazarlarından Ergin Aslan, Beşiktaş - Kayserispor mücadelesini değerlendirdi.
Beşiktaş’ın son 2 haftada yaşadıkları öyle kolay atlatılacak şeyler değil. Kupa maçı süreci ve Galatasaray derbisindeki motivasyon kaybı, ligin geri kalanı için endişe verici bir hale gelmişti. Hedeften düştüğünüz zaman bu kadroyu, bu kalibredeki oyuncuları oyunun içinde tutmak çok kolay bir iş değil. Bir yandan da ligi nerede bitireceğiniz bir sonraki sezon için ciddi önem arz ediyor. Sıralamada dördüncü olursanız, Dünya Kupası’na giden oyuncularınızın katılamayacağı sezon önü kampı ve erken oynanacak Avrupa ön eleme maçı vs. derken planlar bambaşka bir yere gidebilir. Üçüncü olduğunuz andan itibaren ise hem süre, hem oynanacak maç olarak biraz daha rahatlıyorsunuz. Tabi matematiksel olarak şampiyonluk şansı çok az ancak, az önce bahsettiğim bu kadronun hakkı olan Şampiyonlar Ligi ihtimali de iştahı kabartan başka etkenler.
Maç başladığında ilk bölümlerde kaybedilmiş bir hava görsek de, bireysel yetenekleri çok fazla olan Beşiktaş, skor avantajını ele geçirdi. Kayseri’nin ligde ununu eleyip eleğini asmış olması da, arkada oluşan savunma boşluklarının tehlikeye dönüşmeden bitmesine neden oldu. Beşiktaş’ın ayakta kalması önemli. Tarihi, bu tarz örneklerle dolu. Bir sezona değil, birkaç sezona mal olmuş çöküşler var. Şenol Güneş’in maçtan önce yaptığı açıklama da siyah-beyazlı camianın yüreğine su serpmiştir. Hoca, ayakta olduğunu ve kaldığı yerden, daha iyisini yapmaya çalışacaklarını söyledi. Güneş, taraftarın kendisine olan teveccühünün farkında. Bu önemli. Beşiktaş 5 senede inşaa ettiği binayı 2 haftayla yerle bir edecek değil. Sezonu Şampiyonlar Ligi düzeyinde bitirirse, bu muaazzam bir şey olur. Yok; süreç Avrupa Ligi’ni getirirse, kadroda bazı dokunuşlarla ve amiyane tabirle ‘leblebici” denilen bir golcüyle hedefini direkt Avrupa Ligi şampiyonluğu olarak belirleyip, kaliteli kadroyu motive edebilir. Kadro genelinde gelip gidecek 2-3 oyuncu çok fazla şeyi değiştirmez Beşiktaş’ta. Her şeyi değiştirecek şey ise, 20-25 golün altına düşmeyecek bir golcü. Hepsi bu.
1616
Habertürk gazetesi yazarlarından Umur Talu, Beşiktaş - Kayserispor karşılaşmasını değerlendirdi.
“İsyan” kadrosuydu. Dört nala gelip dört bir yandan, Avrupa’ya bir Kartal başı gibi uzandılar.
Çöktü çökecek denen Beşiktaş’ı (belki kimi tartışmalı) transferlerle “hakikaten iyi takım, dıştan bakınca parlak kulüp” yaptılar.
O yüzden, bu yıl şampiyon olamaması pek tartışılmaz; 3. kez niye olamadı diye hayıflanmak başka!
Önceki iki yıl kadar olmasa da yine “Özel futbol” oynadı; Şampiyonlar Ligi’nde bilhassa. “Öteki” diye küçümseneni “dünyanın sevdiği” siyah beyaz film haline getirdi.
Şimdiki çocuklar üst üste iki yıl şampiyonluk kıymetini bilsin; 7-8 yaşımın Spajic yönetiminde “üst üste”sinden sonra 14 sezon şampiyonluk görememiştik. Hem de 12 yıllık Galatasaray Lisesi hayatımda. Lise bitti, üniversite bitti, “12 Eylül” oldu! 2 yıl daha ekledik; Milic takımına kadar!
Taraftar bu takımı (biri hariç) bağrına basmakla kalmadı, şampiyonlukla harika vedalaştı; bazı oyuncularla da muhtemelen.
Yağmur işte o Veda gözyaşları!
Şampiyon olmuşken yenisi kaçırmayı Beşiktaşlı kadar hazmedebilen pek yoktur!
Beşiktaş ağırlığını koyarak başladı. Fakat ayaklarda hüzün olunca, 89’da çıkarken söylenen Quaresma bile bir ara erken çıkmayı düşündü. Sonra kaldı, ayaklarının tadını çıkardı.
İlk golü kaçıran Kayseri, kurtaran Fabri’nin ayaklarıydı. Lung, Talisca’nın kendine aldığı frikikte de peş peşe iki gol kurtardı.
Gol Rabona ile geldi; maç başı kırgın görünen o ayak, hem de sol kanatta, Pele oldu, Maradona, Baggio, Rivaldo oldu o an! Sessiz Tosic’in sessiz sedasız 5 golü oldu.
Love sahada olmayınca, Aşk’ın adı öyle kazınıyor filelere!
Ofsaytta olmayan Babel’in golünü bile ofsayttaki kafasıyla ıska geçerek sildirdi Vagner. Iskayla oynadı, ıslıkla çıktı.
Hakem Tosic’i bekliyormuş, geçen yaptı, yine yapar diye; haksız mı, değil. Penaltıya milim kalmıştı. Beşiktaş bu maçı bile 11 oynayamıyor; bir problem buydu: Bayern, Fenerbahçe, Galatasaray!
Medel’e orta sahada 90 dakika haram!
Sonra Kayseri az heves yaptı, korner, şut, orta ve Fabri’yi hatırladı; taraftar susmadı, Beşiktaş 10 kişiyi dert etmedi. En güzeli “tek altyapı” Uysal Necip’in girmesiydi; bir ara, tekmeye kadar, değme top cambazına taş çıkarttı. Kulübede planlamış olmalı!
Umut, 35’inde müthiş çalışkan; ancak itiraz ihtirasını tedavi edemedi.
Mustafa “Beklemek” girince, Beşiktaş’taki her fani gibi Babel de sol bekliği tattı!
Necip maçı kaptan, Güneş üçlüyle bitirdi.
Veda böyle bir oyun işte! Şampiyon olamasan bile, şampiyon gibi!
Feda’dan bir hoş Sada’ya!
ŞAMPİYON GİBİ
Şampiyonluk kaçmış; taraftarla şampiyon gibi kucaklaşıyorsun.
ISLIK YAKIŞMADI
Taraftar, haklı da olsa, Love’u ıslıklamamalıydı; “misafir” hoş görülmeli!