Beşiktaş-Porto maçının ardından yazılan 16 köşe yazısı!
Beşiktaş, Porto ile 1-1 berabere kaldı ve adını Şampiyonlar Ligi'nde son 16 turuna yazdırmayı başardı.
116
Beşiktaş’ın kontrollü oyunu hareketsiz oyunla karıştırması, çok kötü olmasa da vasat bir oyun çıkardı ortaya. Rakip kaleye çabuk gitme özelliğine sahip Porto, orta sahada dirençle karşılaşmayınca beklenenden rahat bir oyun oynadı. Pepe’nin tecrübesi olmasa daha fazla pozisyon üretebilirlerdi. Biz ise yediğimiz gole kadar organize olamazken golden sonra daha fazla adamla ve daha fazla rakip kaleyi düşünerek oynadık.
Cenk’in çabası
Şampiyonlar Ligi’nde Quaresma’nın adının yazdığı forma bile rakipleri psikolojik olarak baskı altına alıyor. Beşiktaş’ın attığı gole kadar hücumda yine en fazla rakip kaleyi şutlarıyla deneyen oyuncusu Quaresma oldu. Ancak kabustan uyanmamızı sağlayan gol bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde hiçbir stoperin karşılıklı oynamak istemeyeceği Cenk Tosun’un çabasıyla geldi. Bu çaba ile gelen gol bize Talisca’nın da sahada olduğunu hatırlattı.
Topu ayağımızda tutunca...
2. yarıya bu golün özgüveni ile topa ve oyuna hakim olarak grup lideri olduğumuzu rakibimize hissettirerek başladık. Sağlıklı pas trafiğini Quaresma ve Babel’in pozisyonlarıyla süsledik ama gol çıkaramadık. Topu ayağımızda tutunca Porto’nun da bir pozisyon hariç ciddi bir tehdidine izin vermedik. Ve sonuçta Pepe başta olmak üzere Tolgay, Atiba, Gökhan Gönül, Quaresma ve Cenk Tosun’un iyi oynadıkları maçta Beşiktaş gruptan lider çıkmayı hak ederek tarih yazarken, maçın bir diğer yıldızı ise maçı harika yöneten Mateu Lahoz’du. (Fanatik/Erman Özgür)
216
‘Kontrol oyunu’nu kendi ceza sahası önüne kümelenmek sananlar bu tanımı Şenol Güneş’ten duyunca şöyle bir titredi! Oysa ‘kontrol oyunu’, topun ve alanın hakimiyetini ele geçirerek temponun ayarlanmasını tanımlar. Tam da Beşiktaş’ın yaptığı gibi. İki takımın grupta bulunduğu yer, ülkelerinin lig zorluk derecesi ve kültürleri, kadro yapıları bu seviyede zaten başka bir durumu mümkün kılmaz. Üstelik Beşiktaş’ın geçen yıl Şampiyonlar Ligi’nde yaşadıkları düşünülünce. Haliyle bizim Porto’da yaptığımızın benzerini onlar da pekala bize burada yapabilirdi. Moral değerler, yüksek tecrübedeki oyuncu sayısı, bu sezonki kazanma alışkanlığının gücü Beşiktaş’ın lehineydi. Onların ki ise, oyuncuların yakın gelecekteki ekonomik yükseliş beklentileri başta olmak üzere sezon başından bu yana geliştirdikleri oyunları...
Çıplak gözle...
Rakibin gelişimini 29. dakikaya kadar dengede giden oyunda attıkları golde gördük.
O gole çalışıldığı çıplak gözle de görülmedi mi?
Beşiktaş Tolgay üzerinde kurulan baskıyı kıramadığından Talisca/Babel/Quaresma düzenini tutturamadı ve uzun süre etkili olamadı. Lakin futbol bir ‘an’ oyunudur! Topu geride alan Tolgay’ın Adriano’ya gönderdiği ‘pratik pas’, devre sonunda o ‘an’ın yakalanmasına neden oldu ve kilit çözüldü.
O pasla başlayan ve süratle birbirine bağlanan Adriano /Cenk/Talisca zinciri golü getirdi.
Heyecan verici
İkinci yarıya Medel’in ‘tecrübe tehditi’ ile başlayan Beşiktaş oyunu ele aldıysa da sonuç yaratamadığı için 70’e doğru denge eski halini aldı. Sonuçta istediğini alan Beşiktaş, oynamak değil, bozmak üzerine kurulu düzenimize futbolun yaratıcı, izlenir, heyecan verici ve geliştirici yönünden örnekler veriyor. Bu örneği geliştirmek yerine, aşındırıcı polemiklere batmayı marifet sananlar ise kazanamayan herkesi ‘beceriksiz’ ilan etmek için pusuda bekliyor. Sonuç ise malum, vasatlık! (Fanatik/Cem Dizdar)
316
Beşiktaş için bu sezon Şampiyonlar Ligi’ndeki en doğru tanım ‘tecrübeli takım’ olur. Çok güvenli oynuyorlar, geri düştüklerinde kimseyi kaygılandırmıyorlar. Her şartta geri dönmeyi başarıyorlar. İlk yarı Porto alan paylaşımında sorun çıkarttı, Beşiktaş’ı geri itti ve 1-0 da öne geçti. Ama dönebildiler, o güce ve özgüvene sahipler. Monaco’ya karşı iki maçta da 1-0’dan döndüler, dün gece Porto’ya karşı maçı ve oyunu çevirdiler. Bu çok önemli bir detay. Beşiktaş olgun bir futbol oynuyor, grubun ağır abisi gibi.
Talisca ne yaptı?
Sürprizi bol oyuncu olmak kıymetlidir, Talisca da bu sınıfta. Maçı Metin Tekin hocamla birlikte izlerken harika bir tespitte bulundu. Talisca nasıl oynadı? diye sormamak lazım, Talisca ne yaptı? Demek gerek. Sanırım Talisca ile ilgili Porto maçıyla ilgili sorulacak en doğru soru da ne yaptığı. Porto karşısında attığı gole kadar sahada ürettiği olumlu tek bir istatistik bile bulmak zorken Cenk’in topu merkeze yönlendirdiği ilk pozisyonda öyle bir forvet koşusu yaptı ki, doğrusu gol kadar değerliydi. Talisca bu, yetenekli, sürprizi bol ama sahada her dakika tolere edilmesi gereken bir yıldız.
Medel’le oyun değişti
İlk yarı Aboubakar’ın savunma arkası koşuları Tosiç’in üzerinden büyük risk oluşturuyordu. Medel’in girişiyle 46. dakikadan itibaren Beşiktaş, gruptaki en dominant oyununu oynadı. Medel büyük güven getirdi. Porto’ya karşı topla çıkarken sıfır hata ile oynamak büyük işti doğrusu, Pepe rahatladı, Atiba öne gidebildi. Beşiktaş müthiş bir baskı kurdu, pozisyona girdi. Babel’in direkten dönen şutu, Quaresma’nın sol çaprazdan çalım üstü 90’a vurduğu şutlar maçın süslemesiydi. Fakat herşeye rağmen iki şey dikkat çekiciydi. İlki oyun 60’tan sonra bağıra çağıra Oğuzhan’ı isterken 80’e kadar beklemek, ikincisi ise tüm korner ve serbest vuruşların sürekli ön direğe kesilmesi. (Fanatik/Serkan Akcan)
416
Beşiktaş, son maça kalmadan turu kaptı. Psikolojik olarak maça hazırdı. Bilinçli ve sabıra dayalı bir oyun içerisindeydi. Beşiktaş alıştığımız Beşiktaş’tı. İlk yarı golü yiyene kadar herkes de bir inanç vardı. Şartlar ne olursa olsun, Beşiktaş buradan turu alıp, gidecekti. Taraftar da bir o kadar coşkulu idi. Kendi oyununu, rakibe inandırdı ve oyunun verdiği dakikalara kadar başta Quaresma, evet Quaresma diyorum çünkü içerideki Quaresma ile Avrupa Kupaları’ndaki Quaresma ile fark siyah ile beyaz kadar. Yalnız dün sahada iki tane üstad vardı. Biri Pepe, diğeri Adriano. Hele Talisca, oyundan çıkarken, Pepe 50 metre koşup, Talisca’yı tebrik ederek huzur içerisinde dışarı çıkartırken, ‘işte takım ruhu’ dedim.
Beraberlik yetti ancak...
Zaten Beşiktaş bireysel hata olmadığı sürece bu maçta kaybedeceğine kesinlikle inanmıyordu. Orta alanda Atiba ve Tolgay, toplu bir şekilde hücum eden Porto’ya karşı Çanakkale geçilmezdi. Cenk Tosun, geçen seneden bu seneye kadar her maç kalemimizin ucunda daima eleştiri almıştı. Ama dün Porto defansı ile savaştı, savaştı ve savaştı. Hele Talisca’ya bir gol attırdı ki yaptığımız bütün eleştiriler yerini övgülere bıraktı. Maçtan önce beraberlik yeter diyorduk. Evet beraberlik yetti ancak ülke puanı açısından dünkü maçı almamamız içten bile değildi.
Hepinizi öpüyorum
İşte orada da Ryan Babel ve Quaresma’nın kişisel egoları olmasaydı bu da olurdu. Ama ne olursa olsun, dünkü maç ülke tarihi açısından ayakta alkışlanacak bir netice. Şenol hoca, edebiyat mı tarih hocası mı nedir bilmem. Ama dün sahadaki evlatlarıyla Şampiyonlar Ligi’ndeki Beşiktaş’a tarih yazdırmıştır. Sağolasın hocam, sağolasın Fabri, sağolasın Pepe, sağolasın Adriano ve arkadaşları. Hepinizin alnından öpüyorum. (Fanatik/Yemen Ekşioğlu)
516
Beşiktaş dün akşam ilk yarıda iyi, 2. devrede mükemmel bir futbol ortaya koydu. Porto, güçlü bir organize bir takım. Hem çok teknik hem de hızlı oyunculara sahipler ancak Beşiktaş’ın dün akşamki kararlılığı, oyun konsantrasyonu ve arzusu son derece yüksekti. Seyircisi ile bütünleşen siyah-beyazlılar maç boyunca Porto’ya 1-2 pozisyon dışında hiç fırsat tanımadı. Sahanın her bölgesinde müthiş bir pres ve yardımlaşma vardı.
Bazı basit top kayıpları dışında dün akşam Beşiktaş’ı çok beğendim. Özellikle Tolgay ve Cenk Tosun inanılmaz çalıştılar. Quaresma takımı ileriye taşıyan isimdi. Adriano ve Pepe tecrübeleri ile çok soğukkanlıydı. Babel harikaydı. 2. yarıda Tosic’in yerine giren Medel 1 pas hatası dışında takımı geriden çok iyi organize etti. Böyle bir rakibi kaleye getirmeden, bu kadar güçlü bir oyunla paralize etmek kolay değil.
Açıkçası Porto da beraberliğe razı oldu. Bu sonuç Beşiktaş’ı tarihi bir sonuçla Şampiyonlar Ligi grubunda lider yaptı. Bu durum bir Türk takımı için bir ilk. Başta Şenol Güneş olmak üzere tüm emeği geçenleri yürekten tebrik etmek gerekiyor.
YOLUNUZ AÇIK OLSUN
Sadece kalite yetmiyor. Bunun için yürek ve organizasyon da şart. Dün akşam sahayı çok iyi parselleyen ve birlikte hareket eden kolektif bir Beşiktaş gördük. Porto’da özellikle 8 numaralı Brahimi çabukluğuyla ve tekniğiyle savunmayı zorlayan başlıca isimdi. Onun dışında güçlü ve sürekli arayan Vincent Aboubakar’ı Beşiktaş savunması çok iyi durdurdu. Gerçekten de Pepe, dünya çapında bir savunmacı. Dün gece de performansıyla adeta ders verdi.
Şenol Güneş, takımından o kadar memnundu ki oyuncu değişikliği yapmaya haklı olarak gerek görmedi. Beşiktaş’ta dün gece sahada yer alan tüm oyuncular sarfettikleri eforla alkışı fazlasıyla hak etti. Bundan sonra söylenecek tek şey var, yolun açık olsun Beşiktaş. (Vatan/Güntekin Onay)
616
Cenk Tosun’la Aboubakar nihayet aynı anda ilk 11’de!
Quaresma’nın gezgin hayatında ikişer kez gittiği iki takım karşı karşıya. Pepe’nin de Real öncesi ve sonrası hayatı!
Tribün “scout” dolu; “Kaptan” Oğuzhan kulübede. Onlar da Tolgay’ı keşfetti.
Taraftarın gök gürültüsü boğuyor; gerisi şimşeğin çakmasına kalmış.
Şimşek 7’inci dakika çakıyordu; iki kafa Quaresma’nın harika ortasına teğet geçmeseydi.
İlk devre Aboubakar’ın şansızlığı Pepe'nin onun eski takım arkadaşı olmaması. Beşiktaş’ın sağlam duruşunun şansızlığı ise pasların yerini bulmaması.
Baktı pas olmuyor, Babel öyle bir şut çıkardı ki, kaleci de yamuldu.
Hakem nasıl mutlu, nasıl rahat rahat ama gördüğünden de kartı esirgemiyor.
Porto bir geldi, serbest vuruş neden ille serbest vuruş olmayabilir, lakin gol olabilir dersi verdi!
Quaresma çok iyi girdiği pozisyonu penaltı gibi kaçırdı. Sağıyla şahane almış, mecburi soluyla zor vurmuştu.
Golden sonra Porto daha rahat olmaya, tribünleri de duymamaya başladı. Aboubakar bile gole yaklaştı. O ana kadar Cenk henüz pozisyona girmemişti.
Sonra öyle bir şey yaptı ki, sahada sadece ruhu gezinen Talisca’yı boş kaleye itip diriltti. Talisca yine santrfor olurken, Cenk o an 25 milyon Euro’yu geçmişti belki!
Sahanın kısalarından Gökhan Gönül kafa asisti yapıyordu, Telles oynadığı Quaresma kanadına lanet etmeden az önce.
55’inci dakika civarı başta Tolgay, Beşiktaş öyle sıkı prespas yaptı ki, hakem sonunda topu değiştirtti. Değişen top da Babel’in şutuyla direğe yapıştı!
O dakikalar Beşiktaş hakikaten başka türlü oynadı. Barcelona kadar Barcelona. Adriano o nostaljiyi fazlasıyla yaşadı.
Quaresma o oyunun kreması bir şutla kaleciyi büyüttü.
Ardından Aboubakar, Medel’i dağıtıp ona zorla asist hazırlattığında, futbolun adaleti Beşiktaş’ı korudu.
O sıra bakıyorsun; Beşiktaş’ta Barcelona, Real Madrid, Liverpool, Inter, Benfica, Manchester City, hatta Porto’dan oyuncu var; Porto’da yok! Sadece Beşiktaş ve Galatasaray’dan birer kişi!
Akhisar’a yüzde 75 top oynayan Beşiktaş, Porto karşısında da yüzde 60’ı aşıyor.
Biraz eski takviyelerle, ligimizdeki “Porto”lu kadrosu!
Yani çok “yabancı” takım değildi Porto! (Habertük/Umur Talu)
716
Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi oyunundaki en önemli işlerin başında mental gücü geliyor Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi seviyesindeki oyununda en önemli işlerin belki de başında mental gücü geliyor. Deplasmanda ya da içeride fark etmiyor. Geriye düşse de yakalansa da oyununu düşürmeden devam edebiliyor Şenol Güneş'in ekibi. Dün de bunu gördük. Evet, avantajlı çıkıldı maça ama çok kritik bir karşılaşmada 1-0 geriye düşülmüş. Oyun ve kendine güven anlamında seviye Şampiyonlar Ligi dahi olsa buna sahip bir takım Beşiktaş. Dün bunun çok büyük artılarını gördü takım. En kilit nokta buydu, bunu tüm grup aşamasına yayıp da söyleyebiliriz. Dünkü maçın özeti şu: Beşiktaş grup lideri gibi oynadı. Kenarlardan gitmeye biraz fazla çalışsa da merkezden pozisyonlar buldu. Savunmada çok az hata yapıldı ve oyun üstünlüğü hep Beşiktaş'taydı. Bu takımın niye lider olduğu sahada görülüyor.
O ANLARIN OYUNCULARI... O ana kadar sahada etkin olamayan ki bunun en önemli nedeni Beşiktaş'ın kenardan oynayışıdır, Cenk Tosun ve Talisca... Cenk'ten harika işler ve sonunda gelen harika bir servis ve pas ve Talisca'nın orada bulunuşu işte bazı mevkiler ve oyuncular için sorunuz, "Bugün nasıl oynadı" değil, "Bugün neler yaptı" sorusu olmalıdır. Tıpkı Cenk ve Talisca gibidir. Bir parantez de Pepe'ye... Gerçekten bir oyuncuda özellikle savunmacıda deneyim ya da yaşanmışlık başka bir seviye oluşturuyor. Savunma anlamında kusursuz bir Pepe izledik. Niye transfer edildiği bir kez daha Şampiyonlar Ligi seviyesinde kendisi anlatmış oldu. Ben çok başarılı bir performans izledim.
TOLGAY MI OZİ Mİ? Beşiktaş'ta her maçın sorusu, "Tolgay mı, Oğuzhan mı?" Bence Şampiyonlar Ligi seviyesinde Tolgay ile başlamak daha doğru. Burada dengeli bir orta saha oyununda Oğuzhan'ın önüne çıkıyor. Karar doğru..
PORTO'NUN HAKKI PORTO'YA Porto'nun golündeki organizesyonu daha önce gördüm ama hep tek atışlarla yapılırdı. İlk kez Porto'da duran topun akan oyuna dönüştürülerek uygulanışına hayran kaldım. Harika bir organizasyondu. Hakkını vermek gerekir. Porto'nun hakkı Porto'ya...
MAÇIN ÖZÜ Savunmada çok az hata yapıldı ve oyun üstünlüğü hep Beşiktaş'ta kaldı. Bu da siyah-beyazlıların neden grupta zirvede olduğunun göstergesiydi (Sabah/Metin Tekin)
816
Kolay değil, Avrupa'nın en dev takımları değil ama devlerin hemen bir tık altında olan 3 tane takımla mücadele edip grup birincisi olmak. Beşiktaş tarihi için çok ama çok büyük başarı. Üstelik maça baktığımızda da her ne kadar hakkı beraberlik gibi görünse de oyunun genel kontrolü Beşiktaş'ın elindeydi. İlk yarının ikinci bölümünde Porto biraz fazla adamla ve sık gelse bile ve bu dakikalarda golü bulsa bile Talisca ile birlikte Beşiktaş hem golü buldu hem de kontrolü tekrar ele aldı. Yediği gol Beşiktaş defansının uyumasından geldi. Sağdan çalışılmış bir serbest vuruş kullandılar, paslaştılar, sağdan giren Portolu, Felipe'ye çıkarttı, o da iyi vurdu. Ama daha sonra sahaya en iyi yerli santrfor Cenk çıktı. Golü Talisca değil de Cenk atsaydı, ama Cenk'in yaptığı hareketleri Talisca yapsaydı, Cenk'e bu kadar artı yazmazdı. Her ne kadar golü Cenk atmasa da topu alışı, adamı geçişi, içeri girişi ve ustalık dolu bir pasla Talisca'nın önüne yuvarlayışı adeta onu izlemeye gelen menajerlere bir mesaj gibiydi. Talisca da kendisine 'al da at' denen bu pası sadece dokunarak gol yaptı. Bu dakikadan sonra ve tüm ikinci devre maçın mutlak kontrolü Beşiktaş'ın elindeydi. Fazla üretmeseler de fazla pozisyon yakalamasalar da oyunu sürekli domine eden Kara Kartal hak ettiği grup liderliğini aldı ve işi bitirdi. İkinci yarıda verilen sadece tek pozisyon var. Onda da Aboubakar sağdan girip bomboş adamın önüne yuvarladı. O iyi vursa belki gol yapacak, ama yapabileceği en kötü vuruşla golü kaçırdı. Beşiktaş uluslararası görevini yüzde 100 başarıyla tamamladı ve artık Leipzig deplasmanı bir para maçı ya da prestij maçı olarak kalacak. Dünyadaki hangi takım oyuncusuna sorarsanız sorun, "Hakem kim olsun?" diye kesinlikle İspanyol Lahoz'u der. Hem çok iyi hakem hem de çok isabetli kararları var ama en önemli özelliği sahada bir dadı gibi. Gülüyor, oyuncuları okşuyor, sinirleneni yatıştırıyor ve bir bakıyorsunuz maçın mutlak hakimi Lahoz olmuş. Dün gece de kusursuzdu hem de her yönüyle. (Sabah/Ahmet Çakar)
916
Serseri topları kazandılar, seri biçimde çevirdiler ve yarattıkları tehlikelerden birini de değerlendirdiler. Bu bölümde top siyah-beyazlılarda olduğunda da topsuz Beşiktaşlılar’ın hareketsiz kaldığını not etmek gerek.
45’ten sonraysa hikâye değişti. Hikâyeyi değiştirense, belki de bu sezon Şampiyonlar Ligi’nin ilk 5 haftasında turnuvanın en heyecan verici adamı, Cenk Tosun’du. 40’ta, Beşiktaş sahada adeta yok olmuşken bir golü yoktan var etmekle kalmadı, ikinci yarıdaki tutkusuyla takımını ateşledi ve bambaşka bir devre izledik Dolmabahçe’de. Bu noktada kesinlikle Güneş’in de hakkını teslim etmek gerek, çünkü Beşiktaş bugün grubunu lider olarak tamamladıysa 21 Kasım gecesi saat 21’de yapılan iki hamlenin çok büyük katkısı var:
1) - Devre 1-1 bitmişti. Beşiktaş’a liderlik için zaten beraberlik yetiyordu. O noktada belki 10 hocadan 8’i oyunu tutmayı dener, hatta belki bir defansif değişiklik bile yapabilirdi. Güneş yapmadı. Takımını daha da coşkuyla oynamak üzere gönderdi sahaya. Beşiktaş 30 dakika boyunca Porto’ya top göstermedi ikinci devrede. Bu grubun sırrı bu: Savunma yapan kazanamazdı bu grupta. Oynamaya mecbursunuz. Beşiktaş da oynayarak doğruyu yaptı.
2) - Tosiç’in çıkış sebebi her ne olursa olsun, oyuna Medel’in girişi harika karar. Çünkü ilk yarıda Brahimi ve Ricardo Pereira çabukluklarıyla Beşiktaş’ı zorlamışlardı, sonra bu sürat ekibine Corona da katıldı. Eğer Medel ikinci devrede çabukluğuyla Porto girişimlerine yanıt vermese, işimiz çok daha zor olabilirdi. Şenol Güneş, 21 Kasım 2017’de, soğuk bir İstanbul gecesinde saat 21’de verdiği iki doğru kararla getirdi turu.
Beşiktaş son maça liderliği garantilemiş biçimde, Türk futbolunun puan rekorunu kırmak için çıkıyorsa bir adamın daha özel performansının da altını çizmek gerek: Pepe, bu sezon büyük maçlarda hep büyük oynadı. Tosiç ilk yarıda anlamsız şekilde uzun vurmakta ısrar etti, oysa Pepe oyun kurarken de sakindi. Beşiktaş’ın bu coşkusu ve deneyimiyle, çok kötü bir kura çekmezse çeyrek final şansının da yüksek olduğunu düşünüyorum ben. (Hürriyet/Uğur Meleke)
1016
İki stoperinin arasından oyunu başlatanTolgay’ın kaleye uzak mesafede kalması ve uzun top tercihleri Beşiktaş’ın olgun atak sayısını sekteye uğrattı. Porto’daysa Brahimi orta alanda buluştuğu her topla ceza alanına yüklendi veya topu aktardı. Beşiktaş’ın şeklen bu pozisyondaki adamı Talisca ise ‘Aylak Adam’ gibi gezdi tozdu. Şeytan tüyü taşıdığı için de golü atan isim oldu. Ama gol gönüllerde pozisyonu yoktan var eden Cenk Tosun’undur.
İkinci yarıya Güneş, Tosic-Medel değişikliğiyle girdi. Bu esasen şaşırtıcı bir hamle değildi. Zira Sırp futbolcu pozisyon hatalarının dışında iki üç pozisyonda topu çok riskli kullandı.
45-60 arası Beşiktaş, çılgın şekilde Porto’yu resmen kalesine hapsetti. Savunmasını orta alana kadar çıkardı Güneş. Beraberliğin yettiği Beşiktaş’ın bu riski alması Güneş’in kendisini hâlâ korkak görenlere verdiği bir cevaptı sanki.
KIRILMA ANI
Babel’in direkten dönen topu kırılma anlarındandı. Porto’nun baskıyı kırıp Ricardo ile inanılmaz bir golü kaçırması da müthiş bir kırılma anıydı.
Son 20 dakikada taraflar beraberliğin iyi sonuç olduğuna kanaat getiren bir dikkatle oynadı.
2012’den itibaren ekilen tohumların dün ikinci hasadı yapıldı. Son iki yılda ligde alınan şampiyonluk ve geçen sezon acı da olsa bu ligde elde edilen büyük tecrübe dünkü tarihi başarıyı getirdi Beşiktaş için. Türkiye için de elbet.
Beşiktaş’ın bu gruptan çıkacağına olan inancımı ilk Porto maçında dile getirdim ve “Bu sene bu tarih yazılacak” dedim.
Ve dün gece Beşiktaş, makus talihini de yenerek, kendi tarihinde önemli bir kilometre taşını geçti. Devamı gelecek... Tebrikler Güneş, tebrikler Beşiktaş...
MAÇIN ADAMI: CENK TOSUN
ADRIANO da, Pepe de, Tolgay da dün gecenin adamı olmaya aday. Ancak yoktan var ettiği pozisyondaki ısrarı ve becerisiyle beraberlik golünü attıran Cenk Tosun’un yeri illaki ayrı. (Hürriyet/Kenan Başaran)
1116
BEŞİKTAŞ için bir hedef maçıydı ve Kartal hedefine ulaşmayı bildi. Siyah-Beyazlılar dün bence tarih yazdı. Porto'ya yediği gol dışında çok fırsat vermediler.
Beşiktaş'ın attığı gol tek kelimeyle müthişti. Cenk yoktan var ettiği pozisyonda Talisca'ya resmen al da at dedi. Cenk-Talisca ikilisi Beşiktaş'ın bu sezon Devler Ligi'ndeki yükünü çeken ikili oldu. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde bundan sonra işi daha kolay. Kartal artık Devler Ligi'nin tecrübeli bir ekibi oldu. Bir sonraki turda karşılaşacağı takım artık Beşiktaş'tan çok daha fazla çekinecektir.
Dün akşam Porto karşısında oynanan futbolu ve mücadeleyi görünce Beşiktaş ligde ve Avrupa'da farklı oynuyor demek çok normal. Bu benim için problem değil, yeter ki Avrupa'da hep böyle oynasın.
TEBRİKLER GÜNEŞ... Beşiktaş'ı Avrupa takımı haline getiren Şenol Güneş'i de ayrıca tebrik ediyorum. Tecrübeli hoca takımı gruptan lider çıkararak resmen taraftarın gönlünde taht kurdu. Porto maçında Beşiktaş'ın en iyilerinden biri de Pepe oldu. Portekizli stoper, savunmada lider özelliklerini konuşturdu. Beşiktaş böyle mücadele ederse bileğinin bükülmeyeceği de gösterdi.
MAÇIN EN iYiSi CENK Muhteşem bir asiste imza attı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ OLIVIERA Deneyimli oyuncu etkisiz kaldı.. (Takvim/Oktay Derelioğlu)
1216
Gruptan 1. de çıkabilirsiniz, 3. olup UEFA'ya da gidebilirsiniz… Maçın zorluğu öncelikle bu garip, stresli durumdan kaynaklanıyordu. Üstelik de Porto gibi bir futbol ülkesinin, mazisi büyük başarılarla dolu kadro değeri sizden pahalı takımıyla oynuyorsunuz. Beşiktaş haklı olarak aklında beraberlikle maça çıktı. Porto ise mutlak galibiyet istiyordu. Maçın başında bu iki farklı yaklaşım sahaya hemen yansıdı. Beşiktaş, Talisca ve Atiba nedeniyle hücumda çoğalamıyor, bütün yük Tolgay'ın sırtına biniyordu. Porto gol atacağının sinyallerini veriyordu. Sinyal görülmeyince, kalecilerin kör noktası olan başının üstüne gelen plase vuruşla kaza da geldi.
YABANCI HAKEM ŞART Senin 10 numaralı oyuncun çekirdek çitler vaziyette oyunda hiç yokken, rakibin aynı pozisyondaki oyuncusu bütün takımının hücum kurgusunu yapıyordu. Beşiktaş'ın golünde % 30 Babel, % 60 Cenk ve % 10 Talisca'nın katkısı vardı. % 10 da vuruştan değil, o noktaya koştuğu içindi. Elek durumundaki Tosic yerine Medel'in girmesi, sezonun en radikal maçın da en doğru kararıydı. Adriano, yanında hızlı ve kesici Medel'i görünce ileri çıktı ve orta saha üstünlüğüyle birlikte maçın hakimiyeti de Beşiktaş'a geçti.Tosic ara sıra iyi oynayan vasat, Medel ise ara sıra kötü oynayan iyi futbolcu. Tebrikler Beşiktaş. Bu maçlar da olmasa normal bir hakem görmeyeceğiz. Lig ve Avrupa arasındaki temel fark da hakem farkıdır. Yabancı hakem şart diyoruz.
MAÇIN EN iYiSi PEPE Defansı topluyor, takıma moral veriyor.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ TALISCA Boş kaleye dokundu, sahada yoktu. (Takvim/Tayfun Er)
1316
Beşiktaş yine tarih yazdı… Türk takımlarının yıllardır yapamadığını müthiş mücadelesiyle dün sahada gösterdi. Porto gerçekten tecrübesiyle, deneyimiyle iyi bir takım. Şenol Güneş eğer maçın ilk yarısında Tosic'i alabilseydi, gol atmasına rağmen Talisca'yı da gol attıktan sonra oyundan çıkarsaydı Beşiktaş bu maçı 3 puanla bile bitirebilirdi. Ama sahada basmadık yer bırakmayan orta sahayı bir orkestra şefi gibi yöneten, top kapan, rakibin oyununu bozan bir Tolgay Arslan vardı. Dün Beşiktaş bu gruptan çıktıysa Tolgay Arslan'a borçlu.
BRAVO CENK TOSUN Cenk Tosun çok mücadele etti. Çok koştu, gol atamadı. Ama çok şeyler verdi. Goldeki asisti mükemmeldi. Talisca dün sadece golde vardı o kadar. Tosic'in yerine giren Medel'e bayıldım. Bu ne çabukluk, ne iyi zamanlama. Müthiş de top çalarak Porto'nun atağını başlamadan bitirdi. Ah Babel… O iyi futbolunu bir de golle süsleyebilseydin harika olacaktı. Dün hakeme bayıldım. Türk hakemleri alsın bu maçı seyretsin nasıl maç yönetir görsün. En güzeli de o Beşiktaş'ın muhteşem taraftarına saygı duymak lazım. Her halde dünyada böyle bir taraftar yoktur. Beşiktaş topladığı puanlarla daha grup maçları bitmeden lider olarak tur atladı. Bu gurur, Türk Futbolu'nun gururudur.
MAÇIN iYiSi TOLGAY Orta sahada çok dinamikti. Alkışı haketti.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ R. PEREiRA Kaçırdığı yüzde yüzlük gol bize yaradı. (Takvim/Hayri Ülgen)
1416
Nereden başlasak diye düşünecek olursak, o kadar çok başlangıç noktası var ki, hangi birinden başlayacağımızı bulmak mümkün değil. Fabri'nin, o hakem katliamı Dinamo Kiev maçından sonraki göz yaşlarından başlasak, o damlaların içerisinde boğulup kalıyoruz. Aboubakar'ın, dünkü maçtan sonraki üçlüsünden girsek, taraftarın göz yaşlarındaki akıntıya kapılıp duruyoruz. Kartal'ın bu sene itibariyle değil, Şenol Güneş'in gelişiyle başlayan bu güzel hikayesine girmek mümkün değil. Tıpkı onun dediği gibi, hangi kelimeleri kullansak, denizde birer damla gibi kalıyor. Deneyimli hoca, damla damla o denizi taşırmak istiyor. Karadeniz'in bu isyankar çocuğu, tıpkı o coğrafyanın falezlerini, toz duman eden dalgaları gibi olmak istiyor. Ama o da biliyor ki, Şampiyonlar Ligi'nde öyle dalgalar yaratmak istiyorsan, daha çok damlaların o denize dökülmesi lazım.Böylesine ilginç bir gruptan lider çıkarak, Şampiyonlar Ligi'nde tek Türk takım unvanını elinde bulunduran, Beşiktaş'ın çocuklarının hızına, tarih yazan kalemler yetişemiyor. Attığı her golle, yaptığı her asistle, Cenk Tosun'un yükselen bonservisine, ne doların ne de euronun hızı yetişemiyor. Bu ülkede ilk kez bir değerimiz, dövizden daha hızlı yükseliyor. Beşiktaş'ın dün geceki tarihi başarısıyla gelen büyük coşku, ölmüş Beşiktaşılar'ı bile mezarlarından çıkaracak gibiydi.Kolay gelinmedi buralara kadar. Hiç biri tesadüf değildi. Sahada ne yapacağını ve ne yapmayacağını bilen bir Beşiktaş vardı. Hele ikinci yarıdaki o pas trafiği. Siyah - beyazlı oyuncuların her paslaşmasında, Portolu oyuncuların kafası tenis maçı seyreder gibiydi. Sanki yün yumağını izleyen kedi gibiydiler. Topu kapmak isteseler, hamleleri havada uçan tekme haline geliyordu. Tolgay Arslan, öyle bir oynuyordu ki, karşısındaki her bir Portolu'nun durumu, sosyal medyada dolaşan, balona rövaşata yapmaya çalışan genç kardeşimiz gibiydi. Dün gece Vodafone Park'ta, Porto'nun ayakkabısı adeta stadın çatısına kadar uçmuştu.Maç bittiğinde, tüm tribünler Şenol Güneş diye bağırıyordu... Ortam, kutsal bir ayin yapılıyormuş gibi bir havaya bürünmüştü. Tüyler diken diken ama havanın soğukluğundan değil. Boğazlar düğüm düğüm ama yenilen sucuk - köftelerden değil. Tribündeki gözler ıslak mı ıslak ama üzüntüden değil. Bir sonraki gün iş günü ama kimsenin evine gitmeye niyeti yok. Finalde ise Aboubakar'ı görüyoruz. O nasıl coşku dolu bir üçlü çektirme. Taraftarı bıraksalar, sahaya inip bu güzel insana sarılıp bağrına basacaklar.Peki bu iş burada mı bitecek? Elbette hayır. Bu güzel hikayeyi bizlere anlatan Şenol Güneş ise, inanın sonunun nasıl biteceğini kimse kestiremez. Quentin Tarantino filmleri gibi. Ne başı belli ne de sonu. İşin özeti hikayemiz devam ediyor. Bakalım sonu nereye varacak. Tebrikler Beşiktaş, tebrikler çocuklar... Türkiye sizinle, Avrupa futbolunda, çok fiyakalı duruyor. (Milliyet/Serdar Sarıdağ)
1516
Pepe’nin kumaşını tartışacak halimiz yok, adam savunma için yaratılmış, havadan, yerden geçebilene aşk olsun. Porto maçı varken, Pepe ile yoruma girmek nereden çıktı, demeyin sakın... Uzun zamandır onunla ilgili düşüncelerim vardı, bir türlü yazma fırsatı bulamadım... Real Madrid’den, Beşiktaş’a yelken açan Pepe sert futbol yapısıyla ünlendiğini herkes biliyor....Kartal’a gelirken, bu yapısıyla bizleri hep huylandırdı, “canlı bomba” benzetmesi nedeniyle... Ne var ki, Pepe ülkemizde tam tersi bir grafik çiziyor, sanırsınız ki sinirlerini cerrahlara tek tek aldırmış, sertlikten uzak, tamamen topa odaklanmış... Bu yapısıyla, Şenol Güneş’in gözdeleri arasında ilk sırayı alıyor, alkışı da fazlasıyla hak ediyor. Pepe dün Aboubakar’a bırakın adım attırmayı, nefes alacak fırsat bırakmadı. İyi ki varsın Pepe..
Fanatik değiliz, ne var ki Beşiktaş ülkemizi Avrupa’da temsil ediyor, oynadığı futbol ve topladığı puanlarla gurur kaynağımız olmaya devam ediyor. Her türlü övgü ve alkışı fazlasıyla hak ediyor... Valla, Beşiktaş bu kulvarda bir başka oynuyor. Bırakın tribünlerin dolmasını, sokaktaki diğer renklere gönül verenleri de televizyona kilitliyor adeta, herkes evine kapanıyor, Kartal’ın farkı da burada yatıyor.
Maçın tamamını kantara koyarsak, her yönüyle Kartal’ın ağır bastığını görürüz... Topla oynama yüzdesi açık ara, pozisyon üretimi mi? O da aynı... Dememiz o ki, skor tabelası ile Beşiktaş’ın iyi futbolu ters orantılıdır. Üretilen fırsatlar, atılamayan goller, bir de Babel’in direkte patlayan şutu... Beşiktaş istediğini yani ikinci tur vizesini ilk yarıda aldı, buna karşın olası bir iş kazası yaşamama adına savunmasına yaslanmadı, ikinci yarıda oyununun kontrolünü sürekli elinde tuttu.
Felipe’nin golüne ilk yarıda Talisca ile yanıt verdi Beşiktaş.... Evet, bu gol turun habercisi olma adına önemliydi, ancak asisti yapan Cenk Tosun’u unutursak ayıp ederiz.. Cenk Tosun da özel bir oyuncudur bizim penceremizden. Topu rakibinden söküşü, pası, inanılmazdı, aferin ona... Yani, adam sadece golcü değil, egoizm kelimesi onun lugatında yok, atıyor, attırıyor. (Milliyet/Bilal Meşe)
1616
Oyunun akışına bakarsanız, Beşiktaş Porto’yu adeta ezdi. Topla daha çok oynayan, daha çok isabetli şut atan, daha çok korner kullanan, daha çok isabetli pas yapan takım Beşiktaş’tı...
Yine de zor bir maç oldu. Baskılı oynayan Beşiktaş’ın hücum bölgesinde, kale ağzında kaçırdığı goller ve kaptırdığı toplar, Porto’nun kaygı yaratan kontralarına dönüşüyordu. Bu kontralarda Pepe’nin, Gökhan Gönül’ün, Atiba ve Adriano’nun çabalarıyla Beşiktaş rahatladı. Ne var ki çalışılmış, akıllıca uygulanan bir serbest atışta golü yine Portolular attı. Ricardo Pereira’nın dikkatlerden uzaklaşarak aldığı topu atmasıyla Felipe golü golü atıverdi. Tamam, kaliteli bir organizasyondu ama, bu seviyedeki bir takım da daha dikkatli olmalı, böyle gol yememeliydi.
Beşiktaş’ın ilk yarıdaki oyununda bir Quaresma efekti vardı yine... Gökhan’la birlikte sağ kanadı ofansif anlamda doldurdular. Telles ve Brahimi’nin ataklarına da fazla fırsat vermediler. Sol kanatta ise Adriano ile Babel görevlerini yaptılar. Atiba ve Tolgay da merkezde geçiş oyununu başarıyla uyguladı.
Talisca’nın 41’de attığı gol tam anlamıyla bir Cenk Tosun konçertosuydu. Babel’den sol kanatta aldığı topu rakibinin üstünden aşırtarak ceza alanına giren Cenk, yolunu kesmeye çalışan iki rakibini de ekarte ederek, topu kale ağzında Talisca’ya uzattı. O da beklenen golü attı. Futbol garip bir oyun... O dakikaya kadar ve ondan sonra oyunu yüzde yüz kapasiteyle oynayamayan Talisca, takımına liderliği getiriyor ve Beşiktaş’ı ilk kez gruptan çıkarıyordu.
Elbette skorun etkisiyle başarıyı Talisca’ya bağlamak doğru değil. Beşiktaş, ikinci yarıda Medel’in de katılımıyla oyun seviyesini yükseltti. Hele 60. dakikaya kadar oynanan bir futbol var ki alkışa da övgüye de değer. 57’de Babel’in direkte patlayan şutu, sonrasında Quaresma’nın Jose Sa tarafından güçlükle kornere atılan şutu yürek hoplatan cinstendi.
Beşiktaş’ın baskısından sonra Porto beraberliğe razı bir oyun oynadı. Sadece Aboubakar’ın kaçırdığı gol var ki her şey değişebilirdi.
Her neyse... Teknik ayrıntılarla boğulmayalım... Beşiktaş dün gece kendi tarihini yazdı... Fenerbahçe’nin 11 puanlık grup rekoruna ortak oldu. Ama ilk kez grup liderliğiyle başarısını taçlandırdı. Bunun parasal karşılığı da en az 50 milyon euroluk bir ferahlık.
Cenk Tosun, Talisca, Babel, Quaresma, Tolgay, Atiba, Fabri, Adriano, Tosic... Takımın bütünü yani. Hepsi de dün gece Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk etabı değer kazanarak bitirdiler. Bütün bu başarı için de Şenol Hoca’yı kutlamak gerekir. Teşekkürler Fikret Başkan, Şenol Hoca... Tebrikler! (Milliyet/Atilla Gökçe)