Ben yaklaşık 20 yıl Beşiktaş muhabirliği yaptım.
Çok değerli yöneticilerle çalıştım.
Metin Keçeli ile çok samimiydim. Ama ondan bir kez bile özel haber almadım, alamadım.
Ferhat Özgen’e saygı duydum.
Mekki Başak’ın ciddiyetine bayıldım.
Rahmetli Şirin Kuru ile unutulmaz anlarım oldu.
Affan Keçeci gerçek bir Beşiktaşlıydı, her şeyi yapardı.
Şan Ökten’i anlatamam. Kişiliği tarif edilemezdi.
İsimleri çoğaltabilirim. Çok daha isim sayabilirim.
Uzun süre Beşiktaş’ta bu tipte yöneticiler aradım, bekledim.
Geçen ay beni Faik Gürses aradı. Dedi ki; “Gürel 5 gün sonra buluşuyoruz, eski Beşiktaşlı muhabirler olarak toplanacağız. Çünkü yönetim kurulundan bir isim var, birlikte olacağız.”
Kim olduğunu sormadım bile, gittim. Çünkü Faik abi aramıştı.
Zaten tanıyordum da, o yemekte daha iyi tanıdım Ahmet Ürkmezgil’i.
Beşiktaş’ın genel sekreteri.
Neden genel sekreter olmak ister bir insan bilir misiniz? Reklamını yapmak için, kulüpten yararlanmak için, adını duyurmak için.
Oysa onda öyle bir şey yoktu.
Bize saatlerde kulübün iyiliği için olabilecekleri, hedefleri anlattı.
Kaç yıldır görevdeydi, hala da görevde. Kendisi için tek bir şey istemedi, anlatmadı.
Eski anılardan, Beşiktaş için yapılması gerekenlerden (Kendi bildiğimizce) konuştuk.
Ben orada yıllar sonra olması gereken Beşiktaşlı yönetici profilini gördüm. Metin Keçeli, Ferhat Özgen, Erhan Solu ve diğerleri gibi…
Teşekkür ederim.
Ahmet Ürkmezgil’i de tebrik ederim.
Beşiktaş budur işte, yöneticisi de böyle olmalıdır.