Ajans Beşiktaş - İşte Ergin Aslan'ın Yeni Şafak Gazetesi'ndeki yazısı;
Milli Piyango talihlisi beş parasız kaldı. Ailesi onu terk etti ve sığındığı akrabasının evinde hayata gözlerini yumdu... Haberin spotu buydu. ilgimi çekti, sonra piyango talihlilerini ve akıbetlerini kurcalamaya başladım. Elbette o para ile hayatı çok değişen, lüks içinde ömrünün sonuna kadar yaşayan ve yaşayacak insanlar vardır ama ekseriyetle hazin bir sonla biten hikayelere şahit oldum. O para hayır getirir mi getirmez mi, ne bu yazının konusu ne de benim konum... Çok param hiç olmadı ve çok para nasıl kontrol edilir bilmiyorum. Dolayısıyla neden şöyle yapmadınız, neden buraya yatırmadınız diye ahkam da kesmeyeceğim. Belli ki parayı bulan vatandaş har vurup harman savurunca, nasılsa para hiç bitmeyecek diye kendini sirtakiye kaptırınca ne olduğunu anlamadan tepetaklak oluyor. Hatta birisinin demeci şöyleydi; "150 memurun maaşını 2 gecede yiyordum... Ayaklar yere basmayınca buharlaşan hava gibi yukarı doğru yükseliyorsun, yükseliyorsun, yükseliyorsun; sonra yağmura dönüşüp zemine düşüyorsun. Bir nevi çakılıyorsun. O yüzden ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin ki, akıbetini az çok kestirebilesin... Konu nereden açıldı, bunları niye yazdım; Beşiktaş'a dair düşünürken kendi kendime şöyle dedim, "Bu kulübe 2 sene önce piyango çıkmıştı. Nereden nereye... Stat bitmiş, 2 şampiyonluk arka arkaya alınmış, Türk futbol tarihinin sponsorluk rekorları kırılırken, yine Türk futbol tarihinin en yüksek bedelli futbolcu satışları yapılıyordu. Bunların yanında Beşiktaş, forma satışı ve diğer gelirlerde kendi rekorlarını kırıyordu. Avrupa performansı ise kasaya hatrı sayılır bir para getiriyordu. Kulübün 2 sezon önceki yıllık gelirleri 1 milyar TL bandına dayanmıştı. Bir nevi piyango vurmuştu Beşiktaş'a... Gerçi hakkını vermek lazım, olup biten, piyango gibi şans işi değil, doğru yönetimin eseriydi. Rakiplerini ciddi manada geride bırakan Beşiktaş icin, Juventus'un İtalya'da yaptığını yapma vaktiydi. Şimdi kontrollü hareket etmeli ve parayı doğru kullanmalıydı. Peki noldu... Ayaklar yere basmadı... Hal, tavır, söylem değişti. Ağızdan çıkan sözler ve eylemler birden üst perdeden yapılmaya başlandı. 2017 yaz transfer dönemi, Beşiktaş'ın 10 yılını aldı götürdü. Pepe, Negredo, Lens, Medel... Dengeler değişti. Maliyetler aldı başını gitti. Beşiktaş tarihinin en maliyetli kadrosu ligi dördüncü bitirdi. Yüz yıllık kulüplerin her şeyi 1 (bir) lig şampiyonluğuna endekslendi. Şampiyon olamadın, yerle yeksan... Oysa sezonu kurtarmak yerine orta vadeli ve kontrollü futbol yapılanması seni her zaman ayakta tutar. Aynı savurganlık Quaresma, Simao, Almeida, Fernandes ile yapılmıştı... 8-10 yıla mal oldu... Tabi sadece Beşiktaş değil, Galatasaray'da benzer hataya düşmüştü. Onlar da stat yaptı, 2011 itibariyle 4 yıl arka arkaya Şampiyonlar Ligi'ne katıldı. Kontrolsüzlük sonrası ciddi mali buhran yaşadı. Yeniden toparlanmış görünseler de, mevcut durumda Riva ve Florya gibi iki sigorta ellerinden çıktı. İşler istedikleri gibi gitmezse, bir süre sonra onlar da ciddi sıkıntı yaşayacak. Eski esnaflar "Akarken doldur" derler... Bir yandan muslukla dolarken, kontrolsüz şekilde kovayla boşaltırsan dağ olsa dayanmaz... Dayanmadı da... Tıpkı piyango çıkan adam gibi... Beşiktaş, Galatasaray'ın o durumundan ders almadı, çok uyardık, 10 programda anlattık. Kayıtları duruyor... Olan oldu... Üstünde durmak gerek ki, hem başkaları Beşiktaş'tan, hem Beşiktaş kendinden ders alsın.. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemesin... Geldiği durumun kıymetini bilsin... Piyango çıkan adam gibi har vurup harman savurmasın...