Beşiktaş - Yeni Malatyaspor karşılaşması hakkında yazılan 17 köşe yazısı
Beşiktaş dün akşam Vodafone Park'ta Evkur Yeni Malatyaspor ile karşı karşıya geldi. Karşılaşma Beşiktaş'ın 3 gollü üstünlüğü ile tamamlandı. İşte spor yazarlarının karşılaşma hakkında yazdıkları köşe yazıları...
117
İşte Cem Dizdar'ın Fanatik Gazetesindeki yazısı:
Şampiyonluk yarışındaki Beşiktaş özellikle hücumda ciddi başlayıp devam etse bile planlı ve doğru oynama konusunda sıkıntı yaşıyor. Bu nedenle bu kadar berabere kalıp (8) bu kadar mağlup oldu (4). Dün akşam ilk devre boyunca oyunu Quaresma/Caner üzerinden enine genişletmekte sorun yaşamadılar lakin devamı gelmedi. Yüksek topta güçlü bir takım topu bu kadar yüksek oynayıp uzun süre sonuç alamıyorsa ne demeli? İlk gol de yüksek toptan değil ‘seken top’tan nefis bir bitirici vuruşla geldi. Devamında topu elde tutsalar da rakibi gözlemekte sorun yaşadılar. Bu nedenle lig sıralamasındaki yeri rahat olan Malatya üst üste yakaladığı iki pozisyondan kolayında atamadığı golü daha zor olanında buldu. Baskıya bağlı Beraberlik sonrası Malatya’nın bir ‘Türk klasiği’ olan ‘kontra’ya dönmesi nedeniyle oyun (11 artı en az yedi) maç boyu tek yarı alanda oynanmaya başladı. Bu nedenle Beşiktaş için iş organizasyona değil baskıya bağlı ‘kaza’ya kaldı. Oyun iyice ‘dert dakikaları’na girerken maç boyu ortalıkta görünmeyen Babel’in yerine Adriano ortasında Talisca problem çözdü. Ardından Quaresma da risk ihtimalini ortadan kaldırdı.
Gecenin sorusu
Babel’in gönülsüzlüğü gözle görülürken bu kadar sahada kalması nedendi? Ayrıca bu ülkede deplasman takımları sürekli beraberlik oyunu mu oynayacak? Malatya 1-0’dan 1-1 getiren oyununu neden sürdürmek/yükseltmek istemez?
Maçın starı
Rakibin oyunu bu kadar sıkıştırmasına izin verilen maça ‘yıldız’ yazmak zor. Kritik kurtarışlar yapan Fabri ve maçı çözen kenar oyuncuları Quaresma ile Adriano’ya haksızlık etmek olmaz: Onlar...
Maçın olayı
Akıl edenlerin aklına sağlık! 10 yaşındaki Elif Naz’ın gol anonsu yapması. Bu vesileyle Hisarlı Ahmet’i de analım; “Elif dedim be dedim, kız sen ne güzel iş ettin!” Kim ne derse desin, bu oyunu çocuk saflığı ve kadın duygusu kurtaracak.
Kısa mesaj
Öne geçtiğin oyunu gösterini yükselterek eline alamazsan devamı ‘can havli’ oyunla geçer. Bu da seni ‘kazanma garanti’li oyundan uzaklaştırır.
217
İşte Erman Özgür'ün Fanatik Gazetesindeki yazısı:
Quaresma’nın Vodafone Park’a dönüşünün hissedildiği ilk 10 dakika içinde çok net pozisyon bulamasa da Yeni Malatyaspor’un ikramını geri çevirmeyen Negredo, Beşiktaş’ı öne geçirdi. Ancak bu gol Yeni Malatya’nın değil Beşiktaş’ın temposunu düşürdü. Topa hakim olmasına rağmen üretkenlikten uzak kalan Beşiktaş 2 dakika içerisinde verdiği iki pozisyondan birinde Pereria golü atınca pabucun pahalı olduğu meydana çıktı. Beşiktaş’ın tempoyu arttırmakta zorlandığı zaman geçtikçe stresin ve gerginliğin arttırdığı Beşiktaş’da son 10 dakikaya gelene kadar Babel ve Oğuzhan’ın kötü oyunları, Caner’in sakatlığı gibi olumsuzluklar adeta kabus gibiydi. Ancak sezonun kurtarıcısı Talisca yine ortaya çıkarak Adriano’nun ortasında Beşiktaş’ı kabustan uyandıran golü attı. Quaresma ise maçın yıldızı olduğunu ilan ettiği maçta skoru ilan etti. Sonuçta Beşiktaş oyun kalitesi anlamında sezonun en vasat maçlarından birini bana göre Vodafone Park ve taraftar etkisi ile kazandı.
Gecenin sorusu
Bu performans derbi öncesi kafalarda soru işareti oluşturur mu? Beşiktaş takımı bu yıl iyi konsantre olduğu derbi maçlarını iyi oynarken Galatasaray’ın da kazanma mecburiyeti Beşiktaş için deplasmanda olmasına rağmen küçük bir avantaj olabilir.
Maçın starı
Quaresma Beşiktaş’ın hücum hattında en fazla sorumluluk alan, en çok deneyen ve skoru belirleyen oyuncusuydu. Quaresma’nın oyunu adeta Beşiktaş’ın kötü oyununun da kurtarıcısı oldu.
Maçın olayı
Çok uzun zamandır Babel’in bu kadar kötü oynadığı bir maç hatırlamıyorum. Ancak kötü oynamaya en çok hakkı olan oyunculardan biri olduğu da bir gerçek.
Kısa mesaj
Vida bana göre Beşiktaş’ın yediği golde hatası olmasına rağmen maçın genelinde iyi bir oyun sergiledi.
Beşiktaş maça hızlı başladı, alışılagelmiş temposunun üzerinde bile diyebiliriz aslında. Golü bulana kadar topa da oyuna da sahipti. Oğuzhan ile Quaresma sayesinde topla kaliteli zaman geçirince Malatya’yı kalesine yasladı ve ceza sahası civarına yerleşerek oynadı. İlginçtir golü vasat bir korner organizasyonundan rakibin hatası sonucu buldular. Bunda Erol Bulut’un 0-0 stratejisinin rolü yadsınamaz. 1-0 sonrası Malatya’nın oyun merkezi öne kayınca Beşiktaş, Tosiç ve Vida ile uzun topa yöneldi ve maçın momentumunu yitirdi. Vida, et mi balık mı anlamadık hala. Rakibi karşılama mesafesi fazla açık, topa karşı pozisyon alma konusunda sorunlu olunca Beşiktaş’a golü yedirdi. Hırvat Milli Takımı’yla Rusya 2018’e gidecek bir stoper için bu saatten sonra kimse neden oynamıyor diye sormaz. Vida’nın Beşiktaş performansı büyük bir hayal kırıklığı. Ayrıca Boutaib atılan tüm uzun topları Vida’ya rağmen çok rahat indirdi ve Malatya’yı öne taşıdı. Babel sezonun en kötü futbolunu oynayınca Beşiktaş’ın hücum düzeni bozuldu, şut kalitesi sıfıra indi. Fakat Quaresma oyunda isyanı başlatan oyuncuydu. Sağ kanadı otobana çevirdi, ortalarıyla Malatya savunmasının dengesini bozdu. Ve elbette attığı harika frikik golüyle Talisca’nın pabucunu dama attı. Keyfi yerindeyse, kafası sahadaysa, hakeme ya da rakibe takılmazsa Beşiktaş için büyük şans.
Gecenin sorusu
Fabri’nin futbolculuk kalitesi kaleciliğinin ötesinde olduğu için Güneş’in vazgeçilmezi. Vida yenen golde hatalı ama Fabri’nin bu kadar rahat bir şutu çıkaramaması görmezden mi gelinecek?
Maçın starı
Quaresma frikikten attığı harika golün ötesinde maça karakter koyarak Beşiktaş’ı ayağa kaldıran isimdi.
Maçın olayı
Murat Yıldırım maçın ilk yarısında Quaresma’nın kaburgasına tekme attı. Pozisyonun kırmızı kart olması gerekirdi. Hakem sarıyla geçiştirdi.
Kısa mesaj
Beşiktaş, Galatasaray deplasmanına puan kaybetmeden gitmeyi başardı. Şayet derbiyi kazanabilirse ligin momentumunu eline geçirir.
417
İşte Deniz Çoban'ın Fanatik Gazetesindeki hakem değerlendirmesi:
Maçın 42. dakikasında Murat, Quaresma’ya faulü sebebiyle sarı kart gördü. Kartın rengi sarı değil, kırmızı olmalıydı. Murat uzak mesafeden, hız alarak, ayağı dizden gergin ve kramponun çivileri Quaresma’ya dönük, yaralayıcı ve acımasız bir müdahalede bulundu.
Kırmızı kartı gerektiren bütün kriterler mevcuttu. Pozisyonda Murat’ın topla oynaması, muhtemelen Özkahya’yı yanılttı. 67’de Pereira-Vida kafa topu mücadelesinde, Pereira’nın kolu Vida’nın yüzüne geldi. Karar Beşiktaş lehine penaltı olmalıydı ve Pereira sarı kart görmeliydi. Ancak Özkahya ‘devam’ dedi. Maçı Beşiktaş’ın kazanması da, hakemin tartışılmasının önüne geçti.
517
İşte Orhan Yıldırım'ın Fanatik Gazetesindeki o yazısı:
Kupa derbisinde yaşanan olaylar.. Atiba ve Pepe’nin yokluğu.. Yarıştaki diğer rakiplerin kazanması.. Bu olumsuzluklar Kartal’ı sarstı. Ama yıkamadı. İlk yarı öne geçmesine rağmen bocalayan Güneş’in ekibi, ikinci devre açıldı. Yıldızları ile sonuca gidip, Galatasaray derbisi öncesi moral buldu. Şampiyonluk yarışını sonuna kadar sürdüreceğini bir kez daha ortaya koydu.
Golü attı, yattı
Beşiktaş maça istekli başladı. Taraftarın da müthiş desteği ile ilk dakikadan itibaren yüklendi. Yeni Malatyaspor, baskılı oyun karşısında kabuğuna çekildi! Herkesin beklentisi farklı skor üstüneydi. Bir de 13’te Negredo’nun golü gelince, umutlar iyice arttı.. Ancak ne olduysa bu golden sonra oldu. Kartal durdu. Bununla da kalmayıp rakibine yol verdi.
Fabricio ikramı
Beşiktaş’ta Talisca, Babel ve Oğuzhan tutuk başladılar. Negredo golün dışında yoktu. Quaresma’nın bireysel ataklarına, arkadan Adriano ve Caner destek olsa da, skor artmadı. Buna bir de 33’te, Pereira’nın vuruşunda; Fabricio’nun içeri tokatladığı gol eklendi.
Uçan tekme serbest
Hakem kararlarının sürekli maçların önüne geçmesine bir yenisi eklendi. Yeni Malatyasporlu Murat, Quaresma’ya resmen uçan tekme attı. Net kırmızı kartlık pozisyona sadece sarı çıktı. Profesyonel bir oyuncunun, meslektaşına böyle bilerek yaptığı hareketi anlamak da mümkün değil.
Kilidi Talisca açtı
Her geçen dakika gelmeyen gol, stres yarattı. Sadece saha değil, tribünlerde de gerilim zirve yaptı. 81’de yılların tecrübesi Adriano, soldan ‘al da, golünü at’ dercesine kesti. İyi yükselen Talisca uzak köşeye bıraktı: 2-1. Beşiktaş bu kez işi ciddiye aldı. Ataklarını daha da sıklaştırdı. Maça son noktayı bitime iki dakika kala Q7 koydu. Portekizli, serbest atıştan skoru 3-1 olarak belirledi.
Ligin zirvesindeki takımların hücum varyasyonlarına baktığımızda, en kötüsünün daha doğrusu bilgiye, plan va programa dayalı oynamayan tek takımın Beşiktaş olduğunu söylemeliyiz. Quaresma'nın orta demeye bin şahit gerekli kaleye doldurduğu toplardan gol bulmaya çalışan Beşiktaş eğer ligi şampiyonlukla kapatırsa, adına "rastlantı şampiyonu" dersek çok da haksızlık eder miyiz bilemiyorum?
Oyunun içinde sadece iki pozisyona baktığımızda, Beşiktaş'ın iyi ile kötü yüzünü görmüş oluruz. Henüz oyunun başında yine kale önüne doldurulan bir rastlantı atağında top Negredo'nun önüne düşüyor. 7 metre 32 santimlik kalenin, İspanyol santrforun konumuna göre bir metrelik sağ tarafında kaleci ve bir savunma oyuncusu var. Oysa altı metrelik kısım bom boş. Negredo o bir metrelik kısmın içindeki kaleci ve savunmacının üzerine vurdu, gol oldu. Bilinçsizce yapılan bir vuruşun sonucunda Beşiktaş öne geçti.
Quaresma'nın onlarca defa "orta" adı altında yaptığı top doldurma işleminden sonuç alamayan Beşiktaş, Adriano ile "gerçek bir orta" yapınca Talisca'nın kafası ile golü buldu. Orta ile top doldurmanın ya da karanlığa kurşun sıkmanın farkını da böylece görmüş olduk. Malatyaspor'un attığı golde bir şey daha gördük: Vida ile oynanan her maç Beşiktaş için kayıp. Neredeyse altı pas içinde topu istediği gibi oynayan rakip futbolcu ve bu oyun çabalarına karşılık veremeyen Hırvat savunmacı Beşiktaş'ın ağrıyan karnı durumunda.
Caner çok güzel ortalar kesiyor.Gerçi çoğu kesik olduğu için kısa kalıyor. Gene de bir itirazımız yok. Ama hepsi o kadar! Rakip sol tarafını kapayınca hiç bir işe yaramıyor. Ağır olduğu için adam geçemiyor, kilosu nedeniyle çok koşmaya çalışınca da bedeni tepki olarak sakatlığı devreye sokuyor. İnsan vücudu öylesine muhteşem bir yapı ki, daha büyük olayları önlemek için adale sakatlığını devreye sokuyor.
Caner'in yavaş, Babel, Talisca, Oğuzhan'ın formsuz, Negredo'nun yalnız başına kaldığı bir maçı Beşiktaş 3-1 kazandı. Rastlantı bir takımın bu denli yanında oluyorsa o ekibin sahip olduğu birtakım değerler var demektir. O değerler Galatasaray maçında devreye girmeyebilir. Malatyaspor maçı rastlantılar ile kazanılabilir ama Galatasaray'dan bu oyun ile, kendi evindce puan almak bu denli kolay olmaz...
Kağıt üzerinde kolay görünse de psikolojik olarak çok kolay bir maç değildi Beşiktaş açısından. Her ne kadar Yeni Malatyaspor ligden düşme tehlikesini çok hissetmese de, Beşiktaş’ın 3 gün önce oynadığı kupa maçından sonra nasıl bir reaksiyon göstereceği merak konusuydu. Çünkü bütün camia kupa maçında yaşananları konuşurken ve sinirler yıpranmışken, bunun takıma yansımaması çok kolay değildi. Başakşehir’le Galatasaray’ın, maçlarını oynayıp 3’er puan almaları da başka bir stresiydi maçın. Bu şartlar altında Beşiktaş oyuna iyi başladı. İlk 15 akikada 3 pozisyon bulup 1’ini attı. Bu bölümlerde Quaresma, Talisca ve Negredo’nun etkili oyunu göze çarptı. Ancak golden sonra bambaşka bir görüntüye büründü oyun. Normalde, ilk golün ardından skoru artırmak için oyunundan taviz vermeyen Beşiktaş, topu Yeni Malatyaspor’a teslim ederek karşılama moduna geçti. Cissokho, Pereira ve Azubuike ile yaptığı etkili çıkışlardan birinde skoru eşitledi misafir takım. Tabi direnci de artınca Beşiktaş’ın işi zorlu hale geldi o dakikalarda. Bir Halis Özkahya standartsızlığından da söz edelim; Gençlerbirliği maçında tehlikeli hareketten Babel’i atan aynı hakem, Murat’ın Quaresma’nın göğsüne gelen tekmesini sarıyla geçiştirdi. İç sahada Beşiktaş’a karşı eksik oynamanın zorluğu ortada. Bu standartsızlıklar, bir gün önceki Alanya’ya kalkan bayrağı da düşününce haksız rekabet oluşturuyor. Bu haftalar hata kaldıracak haftalar değil.
İkinci yarı 3 puanın mecburiyetiyle oyun normal standartlarına döndü; yüklenen Beşiktaş, karşılayan Yeni Malatyaspor.
Beşiktaş, uzun süre kısa paslarla rakibi açmak yerine uzun doldur-boşaltlara yöneldi. Bu durumda duvar gibi geri döndü toplar. Oyunda “acabalar” oluşurken, şifre çözücü Talisca, yine altın değerinde bir golle galibiyeti getirdi, Quaresma da süsledi. Böylece, hem derbi hem de kalan 4 hafta Beşiktaş açısından anlamsızlaşmamış oldu.
Beşiktaş ısrar etti ve kazandı... Malatya karşısında oyun temposunu artırdı ve kazandı. Adriano'nun gerçek yerine dönmesi de bunda etkili oldu. Çünkü soldaki etkinliği daha fazla bu oyuncunun... Gökhan oyuna girince, Oğuzhan-Tolgay değişikliğiyle orta sahadan da dönen topları aldılar ve sonuca gittiler. 80'den sonra Erol Bulut, Beşiktaş'ın hamlelerinden sonra 1 puana oynamaya başladı... 5'li savunmaya dönerken, Adriano devreye girdi kesti ve gol yaptırdı. Başakşehir ve Galatasaray'ın kazanması, Beşiktaş'ın bir hafta sonra TT Stadyumu'na gidecek olması kazanmasını mecbur kılıyordu. Kolay maç yok... Düştü denilen Osmanlı, Gençlerbirliği'ni potaya attı. Bu Osmanlı, Başakşehir ve Beşiktaş'la oynayacak... Fenerbahçe'nin de Antalya maçı kolay olmayacak. Beşiktaş oyunun büyük bölümünde favori gibi oynadı ama bazen anlamsız şekilde oyundan koptular. İki takım arasında yıldızlar ve kalite açısından büyük fark var zaten... Malatya için kolay bir sezon değil... Erol hoca ilk kez teknik direktörlük deneyiminde, bitime 4 hafta kala tehlikeli bölgede olmaması pozitif bir durum... 80'den sonra kafada bir puan vardı. Adriano gibi iki ayağıyla kesebilen, Talisca gibi müthiş koşular yapan bir oyuncu, duran topları da iyi kullanan Beşiktaş var karşında. Yani, anahtarları çok olduğu için kilidi açtı... Önümüzdeki hafta da finale çıkacak. Beşiktaş kazanırsa dev bir adım atacak. Kaybederse yarıştan kopar ama berabere kalırsa yarışta kalır. Sinan Gümüş ile Talisca'nın attığı goller dengeleri değiştirdi... Fenerbahçe- Antalya maçı da son 4 haftaya girilirken olayı renklendirecek gibi görünüyor tabii Fenerbahçe kazanırsa...
EŞİĞİ GEÇEMİYOR
Oğuzhan'a bir parantez açmak gerekirse; sinirli ve gergin... Tam olgunluk döneminde. Kuvvetlendi ilerledi ama bir eşik var onu atlayamıyor. Geldiğinde yeteneğini görüyorduk ama malzemesini daha yukarlara çekemiyor. Güven problemi var. Hep kuvvetli olmak zorunda. Bu tip oyuncular antrenöre değil, sadece ve sadece aynaya bakacaklar. Talisca'dan sonra ceza sahasından uzaklaştı..
917
İşte Uğur Meleke'nin Hürriyet Gazetesindeki yazısı:
Beşiktaş’ın 2017-2018 sezonu hikayesini yazarken hem en büyük yıldızının, hem de en büyük sorununun Talisca olduğunu söyleyeceğiz sanırım. Talisca, muazzam bir “ikinci santrfor”. Hem orta mesafe şutu, hem kafa topları hakimiyetiyle çok farklı bir oyuncu. Kritik golleriyle de bu yıl Beşiktaş’a defalarca hayat verdi, dünü de kurtaran yine oydu. Umarım bu performansları onu Dünya Kupası’na da taşır.
Ancak Talisca klasik bir “on numara” değil. Top rakipteyken orta ikiliye eklemlenmiyor. O yüzden de üçlü sert orta sahalara karşı Beşiktaş’ın kaderi hep aynı oluyor. Kaliteleriyle kazanabiliyorlarsa kazanıyorlar. Kalite yetmezse, merkezdeki fizik mücadeleyi 3’e 2 kaldıkları için kaybediyorlar.
Bu sezon defalarca yaşadı bunu Beşiktaş: İlk yarıda Malatya’nın Murat-Azubuike-Aytaç üçlüsü vardı, dün Murat-Azubuike-Diallo’su. Sivas’ın Hakan-Ndinga-Rybalka’sı da, Konya’nın Ali-Jonsson-Mehdi’si de aynı zafiyetinden faydalandı Beşiktaş’ın. Orta saha yumuşaklığından. Dün Beşiktaş kazanmış olsa da şunu söylemek zorundayız: Malatya gibi ligin en sert orta üçlülerinden birinin karşısına çıkarken merkezde Oğuzhan’la başlamak doğru bir tercih değildi bence.
Beşiktaş’ı dün Malatya karşısında 80 dakika zorlayan bir başka faktör de, “pivotal santrfor” Boutaib’di. Türkiye’de bu tarz “sırtı dönük oynayabilen” santrfor tipi çok iş yapıyor. Çünkü bu lig, temas ligi, çarpışma ligi, göğüs göğse oynanıyor bu lig. O yüzden de Fernandao gibi, Makukula gibi, Boutaib gibi başka ülkelerde yıldız olamayacak santrforlar, burada stoperlerle çarpışarak çok iş yapıyorlar. Dün Boutaib’le çarpışmada da zorlandı Beşiktaş savunma göbeği. Dün eğer göbekte Oğuzhan yerine Tolgay başlamış olsa muhtemelen Medel’in de merkezdeki yükü azalacak, geleneksel defansif katkısını daha fazla yapacaktı Şilili oyuncu.
Beşiktaş sezonun en zorlu günlerinden birini kenar ortalarıyla aşmış oldu böylece... Kenar hücumlarının kahramanları Caner, Quaresma, Talisca ve Negredo, Beşiktaş’ın ligin ikinci yarısında oyunda kalmasında başrol oynadılar kesinlikle.
1017
İşte Güntekin Onay'ın Vatan Gazetesindeki yazısı:
BEŞİKTAŞ harika bir başlangıç yaptı maça. Coşku, baskı ve kalite vardı ilk 20 dakika. Golü buldu, rahat oynadı. Herkes çok kolay geçeceğini düşündü maçın. Ancak Beşiktaşlı futbolcular da öyle düşünmüş olacak ki 25’inci dakikadan sonra tempo düştü basit top kayıplarıyla olumsuz bir Kartal izledik.
ÇOK güvenilen öndeki 4 oyuncunun tamamı üretkenlikten uzaktı. Özellikle Babel kendi kalitesinin altındaydı. Yenilen golde Vida, Perreira’ya çok uzak kaldı. Fabri’nin de böyle bir gol yemesi düşündürücü.
2. yarıda telaşlı bir Beşiktaş vardı sahada. Başta Babel olmak üzere Oğuzhan ve Negredo inanılmayacak derecede kötü oynadılar. Negredo ilk 15 dakikadan sonra sahada yoktu. Talisca erken ve acemice vuruşlar yaptı. Net goller kaçırdı. Babel kariyerinin en kötü maçını oynadı. Ancak Adriano’nun mükemmel ortasında Talisca harika bir kafa vuruşuyla bocalayan Beşiktaş’ı öne geçirdi.
HER YERDE TALISCA
TALISCA öyle bir oyuncu ki gole ihtiyacınız varsa mutlaka sahada kalmalı. Dün hem attı ve çok kaçırdı. Aksiyon alanlarında hep o vardı. Adriano, Quaresma ve 2’nci yarıda oyuna giren Gökhan Gönül de maçın iyileriydi. Malatya’da ise Sadık ve Chabek savunmada çok üst düzey bir performans ortaya koydular. Dünkü telaş Beşiktaş’ın tecrübesine ve kalitesine yakışmadı.
1117
İşte Metin Tekin'in Sabah Gazetesindeki yazısı:
Beşiktaş'ın hafta içinde Fenerbahçe ile oynadığı kupa maçında çıkan olaylar ve karşılaşmanın tatil edilmesinin bu maça etkisi olduğunu zannetmiyorum. Beşiktaş, Yeni Malatyaspor karşısında maça çok iyi bir oyun başlangıcı yaptı, yüksek tempo sonunda da 13. dakikada da Negredo'nun golüyle 1-0'ı buldu. Sonrasında 7-8 dakika bu etkili oyununu devam etti. Bir futbol klişesidir ama 'İkiyi bulamazsanız işiniz zorlaşır.' İşte Beşiktaş da tam bunu yaşadı. İkiyi bulup oyunu farklı bir yere taşıyamadığı gibi Malatya aynı disiplinle oyunda kaldı. Oyun etkinliğini ilk yarının bir bölümünde eline geçirdi ve akabinde de golü buldu.
İkinci yarıda Beşiktaş'tan hızlı bir çıkış bekliyorduk ama sendeledi... Sonrasında yakalanan 2-3 pozisyonda son dakikaların telaşı, 'İç sahada puan kaybı yaşanır mı?' diye düşünmesini beraberinde getirdi. Ama yine Talisca, Beşiktaş'ın gerildiği maçta işi çözen isim oldu. Belki gole kadar istediklerini yapamayan bir Talisca vardı ama yine kafayla golünü atıp takımını yarışta tuttu.
Dün gece bireysel performanslar tatmin edici değildi... Babel'in inanılmaz top kayıpları, her zaman etkili ve verimli etkiler yapan Caner'in yan topları ve kenar ortaları istediği gibi kullanamayışı, haftalar sonra iç sahaya çıkan Quaresma da istediği işleri yapamadı ta ki son dakikadaki golüne kadar. Oğuzhan'ın iyi başlayıp kötü gidişi... Vida, 'Top kaleye yaklaştıkça rakibin içine girmelisiniz' mantığından ters davranıp Pereira'ya atışı yaptırdı ve tabii ki Fabri'nin de büyük hatası vardı.
Bu kıyasıya yarışta herkes gibi biz de kalan maçları önümüze alıp, ahkamlar kesebiliyoruz... 'Beşiktaş'ın tek maçı kaldı, o da Galatasaray', 'Galatasaray'ın tek zorlanacağı maç Beşiktaş', 'Başakşehir kimseye şampiyonluğu vermez', 'Fenerbahçe kaybetmez'... Ama bu işin içinde yaşayanlar biliyor ki kazanmak için gol atmak gerekir ve bu da kolay değil. Galatasaray'ın Alanya maçı ve dünkü Beşiktaş karşılaşması kolay mücadele olmadığını kanıtladı. Kimse Beşiktaş'ın, Malatya karşısında bu kadar zorlanacağı tahmin etmiyordu. Yarış kıyasıya devam.
Neresinden bakarsanız bakın, Beşiktaş travmalı. Ziraat Türkiye Kupası yarı final maçında yaşanan olaylar sadece Fenerbahçe’yi değil, Beşiktaş’ı da sarstı. Şimdi her iki taraf “mağdur” olduğunu iddia ediyor ... İşte bu “mağduriyet” hali, siyah-beyazlı takımın ligdeki oyununu da etkiliyor ister istemez.
Travmayı henüz atlatamayan takımın arıza üstüne arıza çıkardığını görüyoruz.
İşte onlardan birincisi: Beşiktaşlı hücum oyuncuları, rakip ceza alanı ve ceza yayının üzerinde sürekli top kaybediyorlar. Oğuzhan, Talisca, Babel ‘in kaybettiği, kullanamadığı, kaptırdığı toplar, dakikalar geçtikçe Malatyaspor’un iştahını ve motivasyonunu artırıyor.
Quaresma’nın kullandığı korner atışında rakipten seken topla buluşan Negredo, beklenen golü atıyor ama, öne geçmenin sefası sadece 20 dakika sürüyor. Onca kaptırılan toptan sonra Malatyaspor oyuna ortak oluyor. Dahası, Fabri kurtarmasa fazlasını da yapacak fırsatlar yakalıyorlar.
Efendim ikinci arıza da şu: Beşiktaşlı futbolcular asla ikili mücadeleye girmiyorlar. Bu satırları yazmaya başladığımda Beşiktaş’ın yaptığı faul sayısı 5, Malatyaspor’unki 9’du. Bu çekingen, statik ve “gelgeç” oyunun nedeni ne acaba?
Hafta sonunda oynanacak Galatasaray maçı öncesinde sakatlanmak ya da cezalı duruma düşmek korkusu olmasın sakın! Bilemem. Belki başka nedenleri vardır ama, risk almadan, mücadele etmeden, göğüs göğüse oynamadan maç kazanmanın garantisi yok.
Beşiktaş, Quaresma’nın ortalarına kafa ile vuramadığı, ayağında topla adam geçip ceza alanına giremediği, yeterince şut atamadığı için oyunu adeta rehine verdi.
Pereira’nın attığı gole bakalım. Pas arasından yararlanıp ceza alanında topla buluşan Malatyasporlu futbolcu, Tosiç ve Vida’ya rağmen beraberliği sağlıyor.
Sonrası adeta kâbus... Talisca’nın, Babel’in, Negredo’nun şaka şutları hep Fabien’de kalıyor.
Dakikalar ilerledikçe başka hasletler (!) de çıkıyor ortaya. Beşiktaşlı futbolcular “çökmeye” ve “çözülmeye” başlıyorlar. Öfkelerini, morallerini, enerjilerini koruyup gerekli reaksiyonu gösteremiyorlar. Vodafone Park’taki on binler tam aksine takımdan daha umutlu, daha istekli, daha enerjik...
İşte o enerji, sonunda Adriano’nun asistiyle Talisca’nın kafasından beklenen golü getiriyor.
Talisca, attığı golle sadece Beşiktaş’ı değil, hakem Halis Özkahya’yı da kurtarıyor. 47’de Murat Yıldırım, topu kazanıyor ama Quaresma’ya da uçan tekme atmaktan geri durmuyor. Doğrudan kırmızı kart gerek.. Gösterilmiyor. Belki de hareketi yapan Pepe olmadığı (!) için... 67’de Pereira Vida’nın suratına koluyla darbeyi indiriyor. Sarı kart ve penaltı olmalı. Hayır, olmuyor!
Serbest vuruşlara el ve ayak koyan Quaresma nihayet amacına ulaşıyor.
Eh, geçmiş olsun... Beşiktaş’a da Halis Özkahya’ya da. İki golcü felaketi önlüyor.
Not: Malatyasporlu oyuncular, maaş ve transfer taksitlerini alamadıkları için antrenmanları da boykot etmişler. Ona rağmen Beşiktaş’a karşı yiğitçe oynadılar, bravo!
Beşiktaş dün kolay geçmesi beklenen bir maçtan zorlanarak galip ayrıldı. Maça iyi başlayan Siyah-Beyazlılar Negredo ile öne geçmesine rağmen ardından istediği oyunu sahaya yansıtmakta zorlandı ve Yeni Malatya'yı maça ortak etti. Takım oyununu iyi oynayan konuk ekip ilk yarıda kontra ataklarla gol aradı. Oyunu çirkinleştirmeyen Yeni Malatya takımı Pereira ile golü buldu ve skora denge geldi. Bu gol sonrası bir süre şok yaşayan Kartal, ardından oyunun kontrolünü eline aldı.
MORAL KAZANDI İkinci yarıda oyunun tek hakimi olan Siyah-Beyazlılar bitiricilik konusunda ise etkisiz kaldı. 81'de Talisca bireysel yeteneğiyle Kartal'ı öne geçirdi. Son anlarda sahneye çıkan günün çalışkan ismi Quaresma da harika bir golle maçı kopardı. Beşiktaş sonuç olarak zorlansa da kazanmayı bildi ve puan kaybının telafisi olmadığı bu süreçte önemli bir 3 puan aldı. Son 4 haftaya girilirken hata yapmayan Beşiktaş, haftaya Galatasaray ile Türk Telekom Stadı'nda bir final maçı oynayacak. Kara Kartal'ın Galatasaray karşısında elde edeceği sonuç belki de Süper Lig'de sezonu şekillendirecek.
MAÇIN iYiSİ: QUARESMA Güzel oyununu şık bir golle süsledi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ: MURAT Malatyalı oyuncu çok agresifti..
Evet, ligin bitimine dört hafta kaldı, Beşiktaş ilk yarıda savunma ağırlıklı oynayan Malatya karşısında zorlandı, taraftarlarının yüreğini hoplattı, sonuca son on dakikada gitti, şampiyonluk şansını Galatasaray derbisine taşıdı. Görüyoruz ki, zirve yarışı kora-kor geçecek, ancak kalan haftalarda ortakların işleri öyle kolay değil, dün bunu bir kez daha gördük.
Topla oynama yüzdesi ilk yarıda 72’ye 28 Beşiktaş lehine, istatistik ilk yarıda böyle... Gelin görün ki, bu üstünlük pozisyonlara yansımıyorsa, neye yarar? Elbette Negredo’nun attığı bir gol, o da rakip savunmanın ikramı! Yeni Malatya’nın savunmaya kapanacağını cümle-alem biliyor, doğal... Şimdi, böylesi tabloda pas yüzdesini üretime yansıtacaksınız... Ne var ki, Fenerbahçe ile oynayan olaylı kupa derbisinin şokunu ve stresini üzerinden atamayan Beşiktaş, bunu ilk yarıda beceremediği gibi, bir de kalesinde golü gördü.
Pereira’nın attığı gole bakın, adam tek başına, Vida ve Tosiç, yani iki stoper, ne topu alabildiler, ne de önünü kapatabildiler, vurdu, Fabri köşeyi iyi tahmin etti, ama elinde kaçırdı, gol oldu! Gel de Pepe’yi arama arkadaş! Dememiz o ki, bir Vida, asla Pepe’nin yerini dolduramaz!
Maçın geneli mi, valla abartmıyoruz ama Beşiktaş oyunu tamamen tek kaleye çevirdi, konuk takım bir puanın üstüne yatma adına zamana oynadı. Bu tabloda Güneş’in oyuncu hamleleri geldi, sakatlanan Caner’in yerine Gökhan Gönül’ü, oyunda kaldığı sürece bir varlık gösteremeyen Oğuzhan’ın yerine Tolgay’ı aldı, iyi de yaptı. Ne var ki, Babel’in yerine Lens’i alması tartışılır. Oyunun son on dakikasında seyirci desteğini de arkasına alan Kartal, vites yükseltti, nitekim 81’de Adriano’nun soldan ortasına Talisca mükemmel yükseldi, kafayı çaktı, bu kez affetmedi, kritik bir gole imzasını attı. Talisca’nın golünden sonra derin bir nefes alan Kartal, Quaresma’nın nefis frikik golüyle olası puan kaybına tamamen set çekti.
Kalan haftalarda, kritik maçlarda sürekli hakem hatalarına tanıklık ediyoruz, yapanların hepsi de kokartlı, inanılır gibi değil! Halis Özkahya FIFA kokartlı, ilk yarıda Murat’ın Quaresma’ya bir faulü var ki, sanırsınız Murat kick-bokscu, Portekizli futbolcunun kaburgalarına tekmeyi basıyor, karşılığı sarı mı, kırmızı mı? Sabaha kadar kırmızıdır eyyy Özkahya!
1517
İşte Gökhan Dinç'in Vatan Gazetesindeki yazısı:
OLAYLI F.Bahçe derbisi sonrası daha iştahlı bir Beşiktaş bekliyordum. Ancak attığı ilk golden sonra vitesi düşüren Beşiktaş kalesinde beraberlik golünü gördükten sonra yeniden oynamaya başladı.
ÖZELLİKLE Quaresma’nın inisiyatif alması siyah-beyazlıları başka bir takıma dönüştürüyor. Sezon başından bu yana Beşiktaş’ın ileri ucundaki tüm oyuncuların iyi oynadığı çok az gördük zaten. O da Şampiyonlar Ligi maçlarıydı. Lig’de Negredo, Q7, Babel ve Talisca’dan oluşan mahşerin 4 atlısının aynı maçta üstün performansını izlemedik. Birisi sazı eline alıyor, maçı kurtarıyordu. Son haftalarda bu Talisca’ydı mesela.
Şubattan bu yana ilk kez taraftarın karşısına çıkan Q7, hücum anlamında zaman zaman ses çıkardı. Savunmada hiç kimsenin beklentisi olmayan Kart sınırında olduğu için çok dikkatli davrandı. Yanına hücum anlamında bir oyuncu eklense daha farklı bir maç izleyecektik. Öyle de oldu.
GEÇEN haftalarda yaptığını yine yaptı. Adriano’nun sağ kanattan yaptığı mükemmel ortanın da hakkını vermek lazım. Sahneyi boş bulunca Talisca, baktı olmuyor yine “ben yapayım yapmam gerekeni” dedi. Sonrasında da Quaresma “seni yalnız bırakmam evlat” diyerek sahnedeki yerini aldı. Kendisine özel bir hayranlığımın olduğunu söylemekten çekinmiyorum. Sen çok özel bir oyuncusun Quaresma.
HARİKA BİR MAÇ OLSUN
MAÇIN 2. yarısında takım halinde oyunun tamamı ile rakip yarı sahaya yıkan Beşiktaş taraftarının da desteği ile inanılmaz pozisyonlar buldu. Sezonun boyunun kısaldığı bu haftalarda, her ne yaşarsan yaşa her maçı kazanmak zorundasın. Bulduğun her fırsatı da gol yapacaksın. Yapacaksın ki haftaya oynayacağın G.Saray derbisinin bir anlamı olsun.
BEŞİKTAŞ’IN ikinci golü geciktikçe oyun Yeni Malatya’nın en iyi bildiği işi yapması için fırsat haline döndü. Özellikle Erol Bulut’un gelmesinin ardından defansif oyunu iyi yapan Malatya 70’de Gilberto hamlesiyle kazanmak için hamle yaptı. Ancak gol hamlesinin sonrasında kalesinde golleri gördü.
DEDİK ya ne yaşarsan yaşa, nasıl oynarsan oyna kazan. İşte şimdi sezonun maçına merhaba deme zamanı. Kulüp yöneticileri için bir fırsat daha ne olur sezonun maçı öncesinde kimse kimseyi germesin, kimse kimse hakkında atıp tutmasın da harika bir maç izleyelim. Ben şimdiden heyecanlandım.
1617
İşte Ali Ece'nin Fanatik Gazetesindeki yazısı:
Vodafone'daki tribünlerde her zamankinden de daha fazla pozitif enerji vardı. Ancak Negredo'nun fırsatçı vuruşunda gelen kolay golden sonra maç 1-1 olana kadar geçen sürede Beşiktaşlı futbolcularda o enerjinin yarısı bile yoktu. İç saha maçı için fazla temkinliydiler. Oynamaya oynamaya paslanan Vida'nın titrekliği, pozisyonu doğru okuyamaması yenilen gole sebep oldu. Fabri kadar iyi kaleci de o pozisyonda daha iyisini yapabilirdi.
Beşiktaş 2. yarıya adeta yenilenmiş enerjiyle başladı. Özellikle Gökhan Gönül girdikten sonra Beşiktaş daha da yüklendi. Ancak dakikalar ilerledikçe hız ile telaşı, havadan pas ile şişirme ortaları birbirine karıştırdı. Yeni Malatya eski İBB gibi kapandı. Chebake karşısında yine zorlanan Babel, Beşiktaş formasıyla ilk kez bu kadar kötü oynadı. Lakin Talisca çok ekstra bir oyuncu. 2. forvet ile ofansif merkez ortanın harmanı olarak maça başlayan Brezilyalı, Beşiktaş yüklendikçe gezgin santrfora dönüştü. Devler Ligi'nde attığı gollerin bir benzerini attı. Devler Ligi'nde olmasa da seneye Devler Ligi'ne katılabilmek için dev bir goldü. Talisca varken Quaresma'nın gole çevirdiği frikiği de büyük özgüven eseri.
Gecenin sorusu: Murat'ın Quaresma'ya hareketi Almanya, Arjantin, İtalya, Brezilya, İngiltere başta olmak insanların futbol oynadığı her ülkede kırmızı kart. Bizim Türkiye'de neden değil?
Maçın olayı: Maç kadrosunu, golleri çocukların anons etmesi. Çocukların çizdiği futbol resimlerinin sergilenmesi. Her maç 23 Nisan ruhuyla oynansa ülkemizde futbol daha güzel olmaz mı?
Maçın starı: Talisca, Quaresma, Adriano, Medel, Gökhan Gönül çok iyi oynadılar ama maçın yıldızı anons yapan, resim çizen çocuklardı.
Kısa mesaj: Türk futbolunu geliştirecek en kilit hamle çocukların maça gitmesini sağlayacak ortam ve atmosferleri çoğaltmaktır.
1717
İşte Alen Markaryan'ın Akşam Gazetesindeki yazısı:
Öyle bir cendere ki
Kadıköy’e gidip F.Bahçe’yle uğraşıyor,
1 milyon entrika içinde adeta
cebelleşiyorsun.
Tam, “Bir nefes alayım” diyorsun,
Bu sefer G.Saray’ın Alanya’da zincirleme kayırılmasını izliyorsun.
Muslera’nın göreceği kırmızının
Ve Alanya’nın kazanacağı penaltının
Uydurma bir ofsaytla güme gittiğini görüyorsun.
Hangisiyle uğraşacağını şaşırıyor,
“Vay be” diyorsun.
Bir rahat bırakın.
Bir gün de kafamız takılmasın size.
Her maçınızda tiyatro olmak zorunda mı?
Sonra diyorsun ki
“Onu da boşver, bunu da.”
Bugün Beşiktaş’ın maçı var.
***
Şenol Güneş’e “Geçmiş olsun” demek yerine,
Başındaki dikişlerle uğraşan topluluğa hayretler içinde bakarken,
Biz hocamıza başındaki kanın onurumuz olduğunu söyleyerek maça geçiyoruz.
Sahaya baktığımızda kırmızı kart cezalısı Pepe’nin yerine Vida oynuyordu.
O kadar.
Gerisi bildiğiniz çocuklardı.
Dakikalar ilerledikçe insanların kafasındaki soru işaretlerinin birbirine,
Ve buna bağlı durgunluğun da orta yere çarptığını görüyoruz.
Sonra serseri bir korner topunun,
Negredo’nun ayağından ağlarla buluştuğunu,
Ve bu minvalde tribünlerin hareketlendiğini notlarımız arasına iliştiriyoruz.
Sarı kart sınırındaki Quaresma’nın daha sakin,
Ama daha adrese teslim olduğunu keyifle izliyoruz.
Hele bir topuk pası var ki bütün stadı ayağa kaldırdı diyebiliriz.
Maçın 30 dakikalık bölümüne baktığımızda,
Oyunun orta saha mücadelesi şeklinde geçtiğini,
Her iki takımın da gol pozisyonuna giremediğini söyleyebiliriz.
Sonra 1 dakika içinde Pereira’ya 2 pozisyon verdik.