Siyah beyazlı ekibin emektar malzemecisi Süreyya Soner, 1981 yılında kulüp kapısından içeri girip malzemeci oldu. O gün bugündür, tam 36 senedir bir daha bağını koparmadı...
110
Futbolcuların gol atmasını beklerken çocuğuna 2,5 ay isim koyamadı.
Eşi ilk çocuğuna hamileyken Beşiktaş Kıbrıs'ta kamp yapıyor. Tabii Süreyya Soner'de orada. Haber geliyor ki Süreyya'nın bir oğlu olmuş. Kampın da bitmesine 20 gün var. Süreyya Soner arıyor eşini ve "Oğlana isim koymayın. Kamptan sonra maçlar başlayacak. İlk golü atanın ismini koyalım." Kamp bitiyor, maçlar başlıyor. İlk maç 0-0. İkinci maç 0-0. Sonra araya milli maç giriyor, bir hafta da öyle zaman geçiyor. Sonra Kocaelispor maçı var. "Onların kadrosu zayıf, en az 3 4 gol atarız." diye düşünüyor. Maç başlıyor. Beşiktaş'ın ilk golünü Walsh atıyor. Süreyya Soner devre arasında Metin-Ali-Feyyaz'a gidip durumu anlatıyor ve 'Gol atın' diyor.
İkinci yarı başlıyor. Dakika 90, golü yine Walsh atıyor. Maç da böyle bitiyor. Metin-Ali-Feyyaz gelip Süreyya Soner'i teselli etmeye çalışıyor: "Haftaya Bursa maçı var, o zaman atarız."
Ama Süreyya'nın sabrı kalmamış. "Oğlan neredeyse askere gidecek, sizin yüzünüzden hala isim koyamadık." diyor. Oğluna da babasının ismini koyuyor: Şevki Yasin.
210
İkinci çocuğunun isim babası ise Del Bosque
Süreyya Soner'in ikinci çocuğu ise kız oluyor. Bu sefer de takım İsviçre'de. Hava yağmurlu.
O zamanki teknik direktör Del Bosque, Süreyya'yı yanına çağırıp "Yağmur yağıyor, kızının adına yağmur mu koydun?" diyor. Süreyya Soner de "Tamam" diyor ve eşini arayarak çocuğa Yağmur ismini koymalarını söylüyor.
310
Maç oynanırken soyunma odasında nöbet tutardı
Eskiden stadyumlarda güvenlik zayıftı. Maç sırasında soyunma odasının kapısı kırılarak eşyalar çalınırdı. Süreyya Soner de maç boyunca soyunma odasında oturup nöbet tutardı. Binlerce kişi tribünlerde bağırırken o küçük radyosuyla soyunma odasından maçı takip ederdi.
410
Takımla beraber gitmediği şehir, görmediği ülke kalmadı
Süreyya Soner'in bütün hayatı şehir şehir, ülke ülke gezmekle geçti. Takım Fizan'a deplasmana gitse, Süreyya Soner de takımla birlikte...
Bir gün Süreyya Soner'i eşi arıyor.
"Akşam eve gelirken meyve de al."
"Ne meyvesi hanım, ben Diyarbakır'dayım."
510
Fenerbahçe galibiyeti sonrası rakip takımın soyunma odasına girip kaleci Schumacher'den saat istediği hikaye
1988'de Alman kaleci Toni Schumacher Fenerbahçe'ye transfer oldu. Dönemin başarılı kalecilerinden olan Schumacher, "Bana ilk golü atana altın bir saat hediye edeceğim." diye de bir açıklama yapıyor gazetelere. İlk golü de Beşiktaşlı Ferdinand atıyor.
Süreyya Soner de Ferdinand'a giderek "Saati ben alayım." diyor. Gidiyor Fenerbahçe soyunma odasına, ortam gergin. Dil de bilmediğinden el işaretleriyle Schumacher'den saati istiyor. Sinirlenen Schumacher ayağındaki kramponu fırlatıp Süreyya Soner'i kovalamaya başlıyor koridorda. Süreyya Soner'i Schumacher'in elinden zor alıyorlar.
Süreyya Soner ise duruşunu hiç bozmadan Ferdinand'ın yanına gelip "Saat olmadı, istersen krampon vereyim." diyor.
610
"Oğlum, bir Arap seni soruyor."
Bir seferinde de hastalanmış Süreyya Soner. İki gün gidememiş işine. O dönem Beşiktaş'ta forma giyen Les Ferdinand da merak edip sormuş takımdakilere. Bununla da kalmayıp adresini alıp Süreyya Soner'in Zeytinburnu'ndaki evine gitmiş ziyarete.
Süreyya Soner'in annesi: "Oğlum bir Arap seni soruyor." diye gelmiş Süreyya Soner'e.
Ferdinand almış o gün Süreyya Soner'i özel bir hastaneye götürmüş. 3 günlük bir tedaviden sonra da tesislere.
710
Quaresma ile çok iyi anlaşıyor.
Quaresme ile Süreyya Soner'in arası çok iyi. Ama ilk tanışmaları kavgayla olmuş. Şöyle ki;
Quaresma'nın takımda imza töreni olduğu gün Süreyya Soner hazırlamış soyunma odasında malzemeleri. Quaresma da soyunma odasının başka bir bölümünde soyunmaya başlamış. "Orada rahat edemezsin gel burada soyun." "Hayır sen malzemeleri buraya getir." derken ufak bir uyuşmazlık olmuş aralarında.
Tercüman da "Süreyya abi malzemeci. Onu dinlersen uzun süre takımda kalırsın. Dinlemezsin gönderirler." demiş.
810
Futbol tarihinin en efsane kaptanlarından biri de olsan Süreyya Soner'in dost eline ihtiyacın olabilir.
2007'de Beşiktaş'ın 2-1 kazandığı Liverpool maçı sonrası siyah beyazlılar sevinç, Liverpoollular hüzün içindeyken Süreyya Soner yerde oturan Gerrard'ın yanına giderek efsane kaptanı yerden kaldırıyor. Soyunma odasına doğru birlikte yürüyorlar.
910
Yırtık diye Amokachi'nin kot pantolonunu çöpe atmış.
Beşiktaşlı futbolcu Amokachi, o zaman yeni moda olan yırtık kot pantolonunu yıkamaya vermiş. O zaman da tesiste işçiler çalışıyormuş. Süreyya Soner o kotun bir futbolcuya ait olabileceğini düşünememiş. "Futbolcuların çamaşırları bitti işçilerin mi kaldı" diyerek atmış çöpe.
Pantolonunu bulamayan Amokachi de kulübü seferber etmiş. Gerçek ortaya çıkınca da olay tatlıya bağlanmış.
1010
Son 3'lü Süreyya Soner'den...
Beşiktaş'a 66 sene ev sahipliği yapan İnönü Stadı'nın veda maçında da tribünlere son üçlüyü ne başkan, ne teknik direktör, ne de bir futbolcu çektirdi. Taraftar son üçlüyü Süreyya Soner'e layık gördü.