Ajans Beşiktaş - İşteErgin Aslan'ın bugünkü Yeni Şafak Gazetesi'nde yer alan yazısı;
Beşiktaş'ta an itibarıyla büyük bir kafa karışıklığı var. Yönetim kendi içerisindeki dağınık futbol aklını bir türlü toparlayamıyor. Önce Şampiyonlar Ligi ihtimali, sonra da Avrupa Ligi ihtimali elden uçtu gitti. Yönetimin özellikle futbol konusunda gösterdiği bu dağınıklık, kendilerine gösterilen hoşgörünün bundan sonra eskisi gibi olmayacağı sonucunu doğurdu. Camiadan aldığım izlenim de bu yönde. Önünde iyi bir fırsat vardı ancak yeni yapılanma, vizyon, proje çıkışları maalesef lafta kaldı. Ani bir kafa karışıklığı, manevra ve kararsızlıkla, hocanın da çıkışlarıyla günü kurtarmaya yönelik bir yola girildi. Beşiktaş'ta futbolu yönetenler, rotasını Anadolu'dan Welinton, N'Sakala, Mensah'a; birkaç yıl önce bedava gönderdiği Töre'ye, 2 yıldır Arabistan'da olan bildik Josef'e ve 2 yıldır neredeyse maç oynamayan soru işaretli Aboubakar'a çevirdi. Bunlar niye alındı demiyorum, iyidir kötüdür ayrı. Faydalı da olacaklardır belki. Ancak vizyon, proje, yapılanma naralarının atıldığı yerde, bu kapsamda Atakan'dan başka takıma kim katıldı? Scout'undan futbol şubesini yönetenlere kadar, ne iş yapıyorlar? Mevcut transferleri getirmek için bir plana, çalışmaya, büyük emeğe gerek yok. Zaten koşarak Beşiktaş'a gelirler. Planlama dediğiniz şey bu muydu? Masaya kaç tane Atakan gibi yurt içinden ya da dışından isim yatırıldı, talip olundu?
Öte yandan Rio Ave maçının, yönetimin bu hatalarıyla direkt ilgisi yok. Yukarıdaki eleştirilerim genel yönetim şekliyle ilgili.
Rio Ave; Vida ve Lens maaşına kurulmuş bir takım. Josef yetişse ne yetişmese ne, Aboubakar oynasa ne, oynamasa ne? Ama yönetimdeki dağınıklık, teknik heyetin ve oyuncu grubunun kafasında da var. Rio Ave'nin 2 maçını izledim, adamların tekniğinin değilse de fizik kondisyonunun iyi olduğunu, golleri genelde maçın son dakikalarında bulduğunu 2 yayında anlattım. Günlerdir ne çalışıyor Beşiktaş? Bu kadar mı yetersiz futbolcular? Bu kadro, Rio Ave'den 10 kat daha fazla kazanıyor. Muhtemelen teknik heyeti de öyle. Yani takım olabilmek direkt limitle, ille de parayla ve yıldız transferle ilgili bir şey değil.
1-0'ı bulmuş Beşiktaş, orta sahayı Antalya maçının aynı dakikaları gibi rakibe veriyor. Sonra kontra kovalamaya başlıyor! Beşiktaş, kontra atak takımı mı oldu? Öne geç, sahanda dur, hızlı çık! Bu mudur? Ne oldu geçen sezonki dominant oyuna? Hızlı çıkmaya çalışanlar kim? Lens, Boyd... Olmaz. Akla ziyan... Lens'in 100 dakika sahada tutulması mesela, izaha muhtaç. Güven neden çıktı mesela? İki maç üst üste benzer hamle hataları gerçekten izaha muhtaç.
Özetle; büyük bir kafa karışıklığı ve hedef sorunu var. Bir an önce bu dağınık tabloya son verip; Başkan, Hoca, futbol şubesi yöneticileri bir araya gelip, panik hali başlamadan önlem alıp, ortaya yol haritası koymalı. Yönetim, kendi içerisindeki ego savaşlarından vazgeçmeli. Teknik heyet, işi daha ciddiye alıp, mevcut oyuncu kadrosuna olabildiğince takım hüviyeti kazandırıp, bireysel performansları yukarı çekmeli. Başarı herkese yazıldığı gibi, başarısızlık da herkese yazılır çünkü. Belki henüz sezonun başı ama biz, acı söyleyen dost olarak testi kırılmadan mevcut duruma dikkat çekelim!