Demirkol bugünkü yazısında şunları yazdı:
"Hem takımın hem de camianın güvenini başka bir seviyeye çıkartacak bir zafer bu. Ve bu zafer aslında çok tedbirli bir oyun gibi görünse de büyük riskler alınarak geldi. Çünkü bazen fazla tedbir almak, rakibi fazla düşünmek en büyük risktir. Açık söylemek gerekirse Şenol Hoca’nın planını görünce düşündüğüm buydu. Necip ve Atiba’yla geçen sene Sporting maçına başlamıştı. Ancak takım üretemediği ve bu yüzden çok fazla baskı yendiği için ikinci yarıda bundan vazgeçmişti. Öte yandan şunu da söylemem lazım ki, en az Güneş kadar Sarri de risk almıştı. Santrforsuz ve üç orta sahalı bir takımla kanatları çok iyi kullanan Beşiktaş’ın karşısına çıkmıştı. İlginç bir durum.
Hoca risk aldı
Şenol Güneş’in aldığı riskler ilk saniyeden itibaren sonuçlarını gösterdi. Napoli, Beşiktaş’ın iki bekinin arkasına ilk dakikadan itibaren indi. 16. dakika 2 net pozisyon ve 6 korner, ilk yarıda 11 korner vermek sanırım Güneş’in istediği bir şey olmasa gerek. Olağanüstü bir akın sürekliliği yakaladılar. Napoli’nin bu oyundan bir şey çıkaramayışı santrforsuzluktan. Yani alınan büyük riskten. 12’de Adriano’yla bulduğumuz gol ise Şenol Hoca’nın uğruna büyük risk aldığı planının büyük bir kaliteyle uygulanmasının yanısıra, Sarri’nin orta sahayı üçleyecek kanatta bıraktığı boşluğun getirdiği bir durum.
Aboubakar’ın son derece kötü vuruşuna rağmen gelen gol ise Hoca’nın aslında yapmak istediği işin sonucu. Yani stoperlere baskı yapıp savunmayı oyun kurulurken hataya sürüklemek...
İkinci yarıda acaba ünlüler daha erken oyuna girebilir miydi diye sormak dışında bir eleştiride bulunmak mümkün değil. Çünkü penaltı kaçtıktan sonra Napoli’nin de moralinin düşmesiyle oyuna ortak olundu. Ve Caner’in gereksiz penaltısına rağmen Aboubakar’la dönmeyi başardılar. Hoca’nın Aboubakar kararını da, onu oyunda tutmasını da ayrıca tebrik etmek lazım. Bundan sonra da motto belli ‘asla yenilme’."