Ajans Beşiktaş - Beşiktaş’ın Fenerbahçe ile deplasmanda karşı karşıya geldiği mücadele, 2-2 sona erdi. Milliyet Gazetesi yazarı Ercan Güven, Fenerbahçe – Beşiktaş maçını değerlendirdi. İşte o yazı...
Trabzonspor tarafından henüz mevsimi gelmeden “şampiyonluk rezervasyonu yapılmış” sezondaki bir Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine göre hiç de umulmadık hız, mücadele, kazanma arzusu ile başladı maç.
Birinin hocası gitmiş diğerininki bavulunu hazırlarken kim tahmin edebilirdi ki, seyir zevki yüksek böyle derbiyi!
Evet… Derbi seyirlikti sadece.
Sorunlar aynı kaldı, zirveye uzaklıklar aynı. Ne oynayanlara bir şey kattı, ne de eksiltti. Hele kendi sahasındaki Fenerbahçe’ye sıfır katkı. En keyifle seyreden Trabzonspor olmalıydı.
Fenerbahçe’nin farkı, takım kurgusunda Novak’ın stoper Szalai’nin kanat bek olmasıydı. İşin ilginci her ikisi de beklenenin üzerinde verimliydi ilk yarı.
Fenerbahçe skor istiyordu, Beşiktaş oyunu ele alıp sonra sonuca gitmeye çalışıyordu önceleri… Her ikisi de rakibe baskı yaptığı için maç baştan sona sete oturmadı. Uzun toplar, kazanılan toplardı belirleyici…
Sonra Kadıköy’de kendi dolu tribünleri önünde kontratak oynamaya çalışan Fenerbahçe’den başlayarak ilginç ve hüzünlü formatlar yaşandı sahada.
Beşiktaş’ta Kadıköy’deki bir derbide çok ihtiyaç duyulacak “deneyim” unsuru, Atiba’nın yerine Can’ın sahaya çıkmasıyla azalmış, 20. Dakikada Necip’in sakatlanıp yerini Serdar’a bırakmasıyla biraz daha düşmüştü. İkinci yarıya Can’ın yerine Oğuzhan’la başladı zaten Önder Karaveli ve dezavantajı kısmen düzeltti. Neyse ki, De Souza tecrübesi ve çalışkanlığı hiç değişmedi 90 dakika. Sırtladı taşıdı Beşiktaş’ı.
Rosier’in arkasına atılan toplarla Beşiktaş’ın sıkıntı yaşadığını bilen Fenerbahçe bir devre boyunca onun kanadından hücum etmeye çalıştı ve penaltı kazandıktan sonra bir süre oyunun üstünlüğünü aldı. Ancak maçın tümünde değil. Kısa periyotlarla el değiştirdi üstünlük. Çünkü Fenerbahçe’nin güçlü bir futbol aklı yoktu kulübede.
Hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş’ın tempo yaptığı, sanki kazanan şampiyon olacak gibi süren git-gelli mücadelenin ilk bölümünde Fenerbahçe öne çıktığında defansı daha sağlam duruyordu rakibine göre. Lakin Beşiktaş’ın ikinci yarıdaki beraberlik golü bu avantajı da yırtıp attı.
İlk yarıda Beşiktaş’ın kale önündeki kalabalıktan kazandığı golle gelen beraberliğin ardından, Vida’nın hatası ile Fenerbahçe tekrar öne geçti. Bu pozisyon Fenerbahçe’nin geçen haftaki bireysel hatalardan yediği gollerin telafisiydi sanki.
Derbinin ikinci yarısı De Souza’nın ve Beşiktaş’ın ikinci golüyle başladı. Çünkü -bu nasıl bir taktikse- Kadıköy’de oynanan derbinin ikinci yarısında beklenmedik şekilde topu rakibe bırakmayı tercih etti Fenerbahçe.
Dakikalar 60’ı geçince Pereira, adeta oyuncu değiştirmedi, takımı değiştirdi yine… Zajc ve Rossi’yi çıkarıp Mert Hakan ile İrfan Can’ı oyuna kattı. Ardından Berisha- Serdar Dursun değişikliği geldi. Uzatmada ise Valencia!.. Sanki Fenerbahçe galipti, zaman geçirmeye çalışıyordu Pereira.
Bir yandan topu rakibe bırakıp bir yandan topla oynamak isteyen adamları sahaya sürmek nasıl bir çelişki acaba? Uzatmaya gerek yok; adam zaten gidici!
Beşiktaş ise Fenerbahçe tarafından durdurulmuş Larin’in yerine Güven’i koydu sadece.
Maçın son bölümünde Fenerbahçe Beşiktaş’ı zorlamaya çalıştı ama geç kalmıştı. Derbi anlamsız ve kimseye faydası olmayan bir puan paylaşımıyla tamamlandı. Cumartesi günü ne sorun varsa bugün yine aynı.
Hesaplar şaştı, taraftar kızdı, Fenerbahçe’yi sadece Trabzonspor alkışlamış olmalı.