FOTO HİKAYE | Baba Hakkı'nın isteğiyle 40 bin liraya Beşiktaşlı olan Ordulu Yusuf'un hikayesi
Beşiktaş, fırtına gibi estiği 1965-1966 Futbol sezonunda rahat bir şekilde “Türkiye Şampiyonu” olmuştu. Şampiyon olan Beşiktaş futbol takımının süper starlarından oluşan unutulmaz as kadrosunda birde Ordulu Yusuf Katırcıoğlu adlı bir futbolcu vardı.
120
Yusuf, Ordu’nun Eskipazar köyünden olan Katırcıoğlu Mehmet Ağanın oğlu idi. 1938 doğumlu olan Yusuf, önce İsmet Paşa ilkokulunu akabinde ise Merkez Ortaokulunu 1952 yılında bitirmişti. Ailesi, Yusuf’un Ordu Sanat Lisesine giderek iyi bir teknik eleman olmasını istiyordu ve sonunda öylede olmuştu. Ama abisi İhsan gibi, Yusuf’un da bütün aklı fikri, sporda idi. Ordu Sanat Lisesinde okurken spordaki çevikliği, jimnastik hareketlerindeki yeteneği, atletizmde yapılan koşularda sürekli birinci olması, okulun futbol takımında kaleci olarak yaptığı ünlü kurtarışları ile okul idarecilerinin ve öğretmenlerinin gözdesi olmuştu. 1955’li yıllarda Ordu’da futbol denilince tartışmasız tek otorite olan Ali Atatoğlu’nun da sürati ve yetenekleri ile dikkatini çeken Yusuf Katırcıoğlu’nu İdmanyurdu’na transfer etmişti. Yusuf daha lisede okurken aynı zamanda Ordu İdmanyurdu futbol takımı ile yedekten antrenmanlara çıkmaya başlamış, daha sonra as kadroya alınmıştı.
220
O yıllarda Ali Ataoğlu, İstanbulspor’un kongre üyesiydi. Kara Ali (Ali Ataoğlu) O’nu İstanbulspor’a götürüp tavsiye etmişti. Yusuf Katırcıoğlu Kara Ali’nin bu desteğiyle İstanbulspor’un alt yapısında antrenmanlara başlamıştı. Genç Yusuf 1956 yılında İstanbulspor’un antrenörü olan Sabri Kiraz’ın fiziği ve yetenekleri ile dikkatini çekmişti. Bir süre sonra Yusuf Katırcıoğlu, Ahmet Şahin gibi dönemin ünlü futbolcularının arasında santrafor olarak A takım kadrosunda oynamaya başlamıştı.
İLK PROFESYONELLİK 1959’DA PTT FUTBOL TAKIMINDA OLMUŞTU…
Bir zamanlar, 1. Ligde futbol oynayan ve 1959-1971 arasındaki Futbol Milli Takımlarına sürekli futbolcu yetiştiren çok güçlü ve namlı bir” PTT Spor Kulübü” vardı. 1959 yılında PTT’nin hocası Sabri Kiraz’dı. Yusuf’ta profesyonelliğe ilk adımını PTT kulübünde atmıştı. PTT’ye transfer olma hatırasını Ordulu Yusuf, Gazeteci Ahmet Gürpınar’a hayatta iken şu şekilde ifade etmişti.
320
“…Dönemin ünlü teknik direktörlerinden Sabri Kiraz, İstanbul’u çalıştırıyordu. Ben İstanbulspor’dan bonservisimi almış Ordu’ya dönüyordum. Ankara’ya geldim, sokakta gezerken arkadan biri gelip enseme bir şaplak attı. Döndüm baktım, Sabri Kiraz’dı. O da İstanbulspor’dan ayrılmış PTT’ye gelmişti. Bakmak için benden bonservisimi istedi ve biraz da şaka yollu, seni de PTT’ye alıyorum dedi. O şaka daha sonra ciddileşti ve ben artık PTT’liydim… PTT’deki hayatım 22 yıl sürdü. Hem çalışıyor hem de futbol oynuyordum…”
YUSUF BEŞİKTAŞ’A TRANSFER OLDUĞUNDA, ŞAMPİYONLUK YAŞAMIŞTI
Yusuf Katırcıoğlu, PTT kulübünde top oynarken, Brezilyalılar gibi futbol tekniği ve oyun zekâsıyla, sürati ve güçlü fiziğiyle parmak ısırtmıştı. Bir müddet sonra da Beşiktaş’lı ünlü Başkanı Hakkı Yeten’in dikkatini çekince 1965 yılında 40 bin liraya biranda Beşiktaş’a transferi gerçekleşmişti. Yusuf Katırcıoğlu’da artık Beşiktaş’ın süper yıldızı olmuştu.
420
1965-1966 Futbol sezonunda Türkiye Şampiyonu olan Beşiktaş’ın kadrosunda Ordu’lu Yusuf Katırcıoğlu’da vardı. Teknik Direktör: Ljubiça Spajiç’ın Teknik direktör olduğu kadroda Necmi Mutlu, Yavuz Çoker, Fehmi Sağınoğlu, Kaya Köstepen, Suat Mamat, Süreyya Özkefe, Coşkun Ehlidil, Yusuf Katırcıoğlu, Yusuf Tunaoğlu, Ahmet Özacar, Faruk Karadoğan, Güven Önüt, Ahmet Şahin, Sanlı Sarıalioğlu, Fethi Türkeş birlikte sevinçle şampiyonluk turu atmışlardı. Beşiktaş’da çok mutluydu, başarılıydı hayallerine kavuşmuştu.. Ama İstanbul’da yalnız kalmıştı. İstanbul’un baş dönderen hayatına bir türlü alışamamıştı.
Üstelik Yusuf Katırcıoğlu, Ankara’dan severek, isteyerek, mutlu bir evlilik de yapmıştı. Duygusallaşıyor, hep aklı ailesinde kalıyordu. Daha fazla ailesinin hasretine ve ısrarlarına dayanamadı, bir gün Baba Hakkı’ya konuyu açtı, anlayış ve izin istedi. Beşiktaş’ta tüm futbolcular Baba Hakkı’dan çok çekinirlerdi. Her futbolcuya tek tek elini öptüren “Baba Hakkı” sadece Yusuf Katırıcıoğlu’nuna elini öptürmezdi. Yusuf’a karşı apayrı bir sevgi ve saygı duyan Baba Hakkı’nın onay vermesi ile tekrar PTT’ye eski kulübüne geri döndü. Duygusal sebeplerden ayrıldığı Beşiktaş’la olan hikâyesi için, Yusuf’un Gazeteci Ahmet Gürpınar’a anlattığı yorumu özetle şöyleydi…
520
“…Beşiktaş’a gittiğimde daha 2 yıllık evliydim. Hanım hamileydi. İstanbul’da Levent’te oturuyorduk. Bir gün kampta dalgın halimi gören antrenör, ne sıkıntım olduğunu sordu. Ben de anlattım. Beni anlayışla karşıladı ve diğer sporculara görünmeden kaçıp gitmemi istedi. Gizlice arka kapıdan çıkıp taksiyle eve gittim. Adam beni bir yıl böyle idare etti.. Ben daha fazla yük olmamak için, kulüpten ayrılmaya karar verdim ve ayrıldım.. Bana aldığım 40 bin parayı getirmem halinde bonservisimi vereceklerini söylediler. Durumu PTT’li idareciler anlattım, onlar da Beşiktaş’la anlaşarak bonservisimi geri aldılar.
Beşiktaş camiası beni çok sevmişti. Ben de onları sevdim. Taraftarları son derece bilinçli ve saygılıdırlar. Beşiktaş taraftarı takımlarını çok sever. Yenilse de kazansa da hep takımın yanındadırlar. Sırası gelmişken Beşiktaş seyircisiyle ilgili bir anımı anlatmak isterim.
620
O sezon Beşiktaş’la Fenerbahçe şampiyonluk yarışı yapıyordu. Biz PTT olarak o hafta İstanbul’da Fenerbahçe ile oynuyorduk. Çok iyi bir oyundan sonra Fenerbahçe’yi 1-0 yendik. Maçtan sonra Fenerliler olay çıkardı. Bizi stattan çıkarmıyorlardı. Bizi Fenerlilerin elinden Beşiktaşlılar kurtardı. Onlar kavga ederken biz kaçtık. İşte o günden sonra Beşiktaş’a olan sevgim hiç eksilmedi ve hâlâ da devam ediyor…”
YUSUF PTT’YE MUTLU GERİ DÖNÜYOR AMA 1969’DA FELÇ GEÇİRİYORDU…
Beşiktaş’dan dönen Yusuf PTT’de başarılı ve mutlu sezonlar geçirmişti. Ama Yusuf’u artık geride talihsiz bir dönem bekliyordu. Ankara’da PTT’de top oynarken, 1969 yılında aniden baş gösteren bir hastalık yüzünden göğüs hizasına kadar felç olmuştu. Ankara GATA Hastanesinde Yusuf Katırcıoğlu’na gösterilen acil tedavilerle hastalığı oldukça geriletilmişti. Koltuk değneğiyle ve daha sonra bastonlarla ayaklanmıştı. Ama bu amansız hastalık sebebiyle futbolu artık erken genç yaşta bırakmak zorunda kalmıştı.
720
Ve Yusuf Katırcıoğlu sonunda bastonlarıyla Ordu’ya üzgün ve moralsiz bir şekilde geri dönmüştü. Yusuf Katırcıoğlu’nun dramatik bir şekilde Ordu’da yalnız kalması, bastonlara dayanarak zorla yürümesi, onun geçmişteki sportif başarılarını efendiliğini, centilmenliğini bilen tüm spor camiasını arkadaşlarını derinden etkiliyor ve çok üzülüyorlardı.
Bir müddet sonra Yusuf için “bir güzel jübile yapalım, maddi ve manevi yardım yapalım” fikri ortaya atılmıştı. Sonuçta şöhretli tüm futbolcu arkadaşları ile Beşiktaş’ın vefakâr yöneticileri, Ordu’da bir araya gelip, Yusuf’a yakışır bir şenlikle uğurlamaya karar vermişlerdi. Ordu’da Yusuf Katırcıoğlu’na unutulmaz bir jübile yapmak için tüm sporcular, iş adamları herkes güzel bir dayanışma ve vefa duygusu ile hareket ediyordu. Rahmetli Fahri Çelebi ve Edibe Akyol gibi Ordu’nun sosyal cemiyet hayatının önde gelen yardımsever insanları da Yusuf’un jübilesi için gönüllü olarak harekete geçmişlerdi. Ordu’lu Yusuf Katırcıoğlu’nun jübilesine onun dönemindeki tüm şöhretlerin katılması için Orduspor’lu Fikret Ayabakan ve arkadaşları organize olmuşlar, Yusuf’a bir nebze olsun, destek ve moral vermek istemişlerdi. 1971 Haziran’ında bütün ünlü spor adamları, futbolcular, Yusuf için Ordu’ya toplanıp, geleceklerdi, söz vermişlerdi. Yusuf’un PTT’den kadim dostu Galatasaraylı Metin Kurt futbol dünyasını ayağa kaldırmış, futbolcu arkadaşlarını yardım için seferber etmişti.
820
Birbiriyle futbol sahasında rekabet halinde olan ünlü futbolcular, Yusuf için Ordu’ya kilometrelerce karayolu teperek, dostça gelmişlerdi. Talihsiz futbolcu Yusuf için böylesine duyarlı ve birlik olarak hareket eden futbolcuların davranışı herkesi çok mutlu etmişti.
1966-1967 sezonunda da şampiyon olan Beşiktaş’ın liglerde fırtına gibi estiği o dönemlerde çok faydalı ve başarılı bir futbol oynayan Yusuf Katırcıoğlu’nu Beşiktaşlılar hiçbir zaman unutamamışlardı. BJK Yönetim Kurulu eski futbolcusu Yusuf’a yardımlar yapma kararı da almışlardı. Bir zamanların ünlü futbolcusu “Gündüz Kılıç” ve spor yazarları da Ordu’da Yusuf Katırcıoğlu’nu evinde ziyaret etmişler ve Yusuf’un koltuk değnekleri ile yürüyemez halde olmasına çok duygulanıp, gözyaşı dökmüşlerdi. Yusuf’un ailesiyle ve koltuk değnekleriyle ortada kalmasına çok üzülen Galatasaray Başkanı Selahattin Beyazıt ile Fenerbahçe ikinci Başkanı Emin Cankurtaran, Yusuf’u Romanya’nın en ünlü ve büyük kliniğinde daha iyi şartlarda tedavi ettirmeyi istediklerini ulusal basın önünde beyan etmişlerdi.
920
İşte Yusuf, Pazar günü tekrar Ordu stadında geliyordu, ama tek farkı, genç yaşta yakalandığı amansız bir hastalık yüzünden koltuk değnekleriyle geliyordu. Ordu’da yer yerinden oynuyordu. Tüm Karadeniz, bir Karadenizli için Ordu’da toplanmıştı. Ordu’lular şöhretler karmasını ve ünlü spor gazetecilerini Perşembe’de karşılamak için konvoyla hareket etmişlerdi. Gelen misafirler, çiçek yağmuru altında Ordu’ya kadar getirildiler.
Ordu’da 13 Haziran 1971 tarihinde Şöhretler karması ile Karadeniz karması on binlerce Ordu’lu futbolseverin huzurunda yıllarca çok konuşulacak bir jübile maçına çıkacaklardı. Yıllarca unutulmayacak bir lezzetle ve neşeyle Yusuf’a güzel bir jübile maçı yapılacaktı. Şöhretler ve Karadeniz Karmaları maçından önce tıklım tıklım dolan Ordu stadında binlerce insan hep bir ağızdan Yusuf için korkunç bir tezahürata başlamışlardı. Bu tezahürat altında önce Yusuf, koltuk değnekleri ile stada girip, Ordu’luları selamlamış ve eşinin yanına maçı izlemek için yerini almıştı.
1020
1120
Yusuf’un jübilesine katılan Şöhretler Karmasında santrfor olarak forma giyen ‘Berlin Panteri’ Turgay Şeren’de vardı. Milli kaleci Sabri Dino, Milli futbolculardan Fenerbahçeli Ercan Aktuna, Ziya Şengül, Fuat ve Nedim, Galatasaraylı Metin Kurt, Gökmen ve Yasin Özdenak, Beşiktaşlı Mustafa Kefeli, Sanlı Sarıalioğlu, Faruk ve Zekeriya, İstanbulspor’dan Alpaslan, Cemil ve Türker, ünlüler karmasını teşkil etmişlerdi.
Karadeniz karmasında ise; Samsunspor’lu Adem, Tekin, Nuri ve Temel, Orduspor’dan, Güven, Erol, Rafet ve Fikret, Giresun’dan Erol ile Beşiktaş’tan Birol ile Beykoz’dan Recep vardı. Karadeniz Karması, Şöhretler Karmasını 3-2 yenmişti. Doğrusu herkes stada şöhretlerin daha ağır basacağını umarak gelmişti. Ama Karadeniz Karmasının da kolay yenilir, yutulur lokma olmadığı daha 8. Dakikada görmüştü. Karadeniz Karmasının en iyisi Adem, soldan Nuri’den aldığı pasla daldı, şutunu çekti ve Karma’nın ilk golünü atmıştı. Ancak golden iki dakika sonra Şöhretler Karmasından Metin Kurt düşürüldü, verilen penaltıyı Fuat gole çevirmişti. 28.dakikada Recep, Karadeniz Karmasının tekrar galip duruma yükseltti. Devre böyle kapandı.
1220
Devre arasında Yusuf’a gelen hediyeler takdim edildi. Bu ilgi ve sevgi karşısında hayli duygulanan Yusuf’un gözyaşlarını tutamadığı görülüyordu. Yine devre arasında Ordu’lu judocuların yaptığı gösterilerde takdirle izlenmişti. İkinci yarıda ve oyunun 66. dakikasında Adem, Karadeniz Karmasının üçüncü golünü de kaydetti. Maçın sonuna kadar iki gollük farkla Karadeniz Karması rahat oynadı. Fakat şöhretler ikinci yarıda Metin’in yerine oyuna giren Atay’ın ayağından ikinci gollerini de çıkardılar. Ve karşılaşma 3-2 Karadeniz Karmasının galibiyeti ile sonuçlanmıştı. Jübileden çok etkilenen ve duygulanan ünlü sporcular ve yazarlar Yusuf’un Jübilesi için gazetelerine şöyle yazılar yayınlamışlardı:
Turgay Şeren “Dün Ordu’da sanki kendi jübilemi yaşadım. Futbolcu arkadaşlarım, nasıl benim jübileme gelmişlerse, Yusuf içinde taa Ordu’ya kadar gelmişler, onun için sahaya çıkmışlardı. Baktım, Sabri Dino ve Yasin gibi iki şöhretli kaleci var. Bende o zaman santrfor oynayacağım, dedim. İnanın, bana, Ordu’lular kendi jübilemi hatırlattı, bana. Yusuf ile birçok anımız olmuştur. Benim tanıdığım kadarı ile son derece efendi bir insandı. Zaten Yusuf için yapılanlar onun ne kadar sevildiğini ortaya koymuştur. Yusuf’a üzülmemek elde değil, ancak çok iyi gördüm dün ben onu. Ve de kısa zamanda tekrar eski Yusuf olup ayağa kalkacağına inanıyorum.”
1320
1420
Şükrü Gülesin “Bugün Ordu, Yusuf’a candan bağlı olduğunu gösterdi. Şehir halkı sabahtan beri faaliyet halindeydi. Yusuf’un bu talihsiz hastalığından dolayı ufak da olsa çaba gösteren gazeteme büyük tezahürat yaptılar. Arkadaşları Yusuf’a yaptıkları jübilede sıcak bir yaz gününde memleketin çeşitli yerlerinden kopup gelen futbolcu arkadaşlarının gösterdiği arkadaşlık ve dostluk numunesi takdire şayandı. Şöhretler karması isim, isim bu vazifeyi severek yaptılar. Ben kendilerine Yusuf adına şükranlarımı bildiririm. Yalnız sonucu ehemmiyetli olmayan özel bir maç sonrası, yenen de yenilen de talihsiz arkadaşlarına koşmanın sevinci ve mutluluğu içinde sahadan ayrıldılar”
1520
Gündüz Kılıç “ Yusuf, meğer aylardır, vaktiyle toplara balyoz gibi vuran o güçlü ayaklarını hiç kullanamadan yataklara düşmüştü. Yusuf, daha yeni yeni birkaç gündür o da koltuk değneklerine dayanarak evde dolaşabiliyormuş. Utandık, çünkü her hafta izlediğimiz ve tenkit ettiğimiz ünlü futbolcumuz Yusuf’un böyle kötürüm olup kenara çekildiğinden haberimiz olmadığı için. Utandık, şimdi duymamıza rağmen, belki de kendisine gereken yardımları yapamayacağımız için. Hemen söyleyeyim ki, öyle tamamen ilgisiz kalmamışlar, Yusuf’u bir kenara itivermemişlerdi. Ama hayat buydu, bir yerde ilgide sevgide beziyor, ister istemez en sevgiliyi bile kaderine terk ediyordu. Yusuf, yanında olduğumuz sürede bazen neşelendiğini bazen hüzünlendiğini fark ettik. Anladık ki, bu jübile Yusuf’a futbol sahalarındaki eski başarılı günlerini geri getirmişti. Onu sevenleri, futbolseverleri getirmişti. Ve eminim ki, sahada olsun, yaşantısında olsun o herkesi affetmesini bilmiş asil yürekli Yusuf, hepimizin ilgisizliğini affedecekti.
1620
1720
Ordu’da muhteşem bir jübile yapılan Yusuf’a Şöhretler-Karadeniz karması maçından 52 bin lira hasılat kalmış, kulüplerin verdikleri meblağlarla Yusuf, toplam 87 bin lira almıştır. Ordu Valisi Burhanettin Özkul ve eşi Sıdıka Özkul ile Yardım sevenler Derneği Başkanı, yaptıkları konuşmalarda Yusuf’un jübilesine gelen bütün futbolculara teşekkür etmişlerdir. 1971 yılında Orduspor takımını başa güreştiren başarılı Başkanı Sebahattin Köksal da, özellikle Milliyet Gazetesinin Spordan Sorumlu Müdürü, Gazeteci Namık Sevik’e Ordu Belediyesi adına fahri hemşerilik beratı vermiştir. Ordu Belediye Başkanı Veysel Akgün “Olumlu ve yardım sever çalışmalarını takdir ettiğimiz Gazeteci Namık Sevik’i Ordu’nun hemşerisi olarak ilan etmek benim için büyük bir şereftir. Yusuf’u unutmayanlara şükran borcumuz vardır. Yusuf’un tekrar eski hali ile Ordu sokaklarında dolaşacağı günü sabırsızlıkla bekliyoruz.” Şeklinde konuşmuştu.
1820
Yusuf Katırcıoğlu’nun eşi Ayla Katırcıoğlu’da Yusuf için gösterilen ilgiye candan teşekkür ettiğini söylüyordu. Jübile maçından bir müddet sonra Yusuf Katırcıoğlu, ulusal basın aracılığı ilan vererek herkese teşekkür etmişti. Bir müddet sonra koltuk değneklerini yavaş yavaş bırakan Yusuf, tam iyileşmese de tek başına baston yardımı ile yürüyebilecek kadar ayağa kalkmıştı. Bu süreçte Orduspor’a Genel Kaptan olarak 1970’li yıllarda genç bir spor yöneticisi olarak destek vermeye de başlamıştı. Orduspor’da idareciliğe devam ettiği yıllarda tecrübesiyle bilgisiyle görgüsüyle futbolcuların arkasında daima dimdik duran Yusuf Katırcıoğlu’nun sayesinde Orduspor, katıldığı liglerde fırtına gibi esmiş, şampiyonluklar yaşamıştı.
1920
Yusuf Katırcıoğlu, 1959 yılında PTT ile başladığı fırtınalı spor hayatına hastalık sebebiyle yine 1969 yılında yine PTT’de bırakmak zorunda kalmış, spor hayatını kapatmıştı. Ama Orduspor’a verdikleri karşısında ve onun gibi profesyoneller sayesinde başarılar, şampiyonluklar kazanmıştı. Beşiktaş ve PTT’de futbol oynayan ve jübilesini Orduspor formasıyla yapan Yusuf Katırcıoğlu maalesef, 14 Mayıs 2017 tarihinde 79 yaşında vefat ederek, aramızdan ayrılmıştı. Yusuf Katırcıoğlu’na bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Hey gidi, Yusuf Katırcıoğlu, Ordulular senin gibi centilmenleri, beyefendileri hiç bir zaman unutmayacak, unutmamalı da. Öyle değil mi?