Gençlerbirliği-Beşiktaş maçı için yazılan 13 köşe yazısı!
Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'in 8. haftasında Gençlerbirliği'ne 2-1 mağlup oldu. Mücadelenin ardından yazılan köşe yazıları şu şekilde.
113
Beşiktaş’ın sorununu iki türlü tarif edebiliriz. Hem oyuncu bazlı bir problem hem saha içindeki yerleşimle ilgili bir kaos. Babel ve Quaresma bu takım için vazgeçilmez unsurlar. Olmadıkları ilk 45 dakika Beşiktaş’ın bu sezon en kötü oynadığı bölüm. Cenk sol kenarda servis oyuncusu olamadığı için hücum çıkışları Pepe’nin uzun paslarına yıkıldı. Beşiktaş’ın top kayıplarını sadece Pepe’nin uzun topları üzerinden okumak olmaz. Negredo ve Lens etkisizliğini de atlamamak gerek.
Lens bile olsan
Aslında Lens’in performansını çıplak gözle bile görmek mümkün. Ama OPTA verilerini işin içine katınca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Lens ilk yarı 9 isabetli 7 isabetsiz pas ile resmen oyuna giremedi. Şenol Güneş standartlarını yıkacak kadar kötü oynadı Lens ve Negredo. Normalde 60’ı görmeden tabela kaldırtmayan Güneş’in 46. dakikaya Babel ve Q7 ile başlaması gecenin kendi adına en doğru hareketiydi. Elbette Babel’in 48’de kırmızı göreceğini tahmin etmek güç. Fakat Hollandalı’nın Ahmet İlhan’a yaptığı hareket tartışmasız kırmızı kart.
Beşiktaş’ın stoperi olmak
Tosiç çok iyi niyetli, özverili ama Beşiktaş’ın stoperi kavramının içini dolduramıyor. Gençlerbirliği ligin kötü hücum eden takımlarından biri olmasına rağmen orta sahayı geçtiği her pozisyonda Beşiktaş kalesine rahat geldiyse bunda Tosiç’in rakibine uzak kalmasının rolü büyük. Aslında sezon başından beri Beşiktaş’ın savunma düzeni bu yüzden bir türlü oturmuyor. Gençlerbirliği ilk yarım saat dolduğunda 5/3 isabetli şuttan bir gol çıkarırken, Beşiktaş 1/0 şutla bu sezonun en kötü hücum performansına imza attı. Gençlerbirliği bu kadar kolay bir oyun beklemiyordu şüphesiz. Beşiktaş’a karşı topun karşısında o kadar iyi durdu ve hücum geçişlerinde o kadar başarılı oldu ki, galibiyeti kadar hak etti. (Fanatik/Serkan Akcan)
213
Bazı günler ‘senin günün’ değildir. Dün neredeyse maçın tamamında Beşiktaş’ın olmadığı gibi!.. Oysa kağıt üzerinde şartlar onlar açısından hayli olumlu görünüyordu. Ne var ki, Gençlerbirliği sahayı doğru parselleyip Beşiktaş’ı o bildik akışkan oyunundan uzak tutmayı becerdi. Zaman zaman Cenk ve Negredo ile çift santrforlu fotoğraflar verdilerse de ilk tehlikeli ataklarını 36. dakikada bulmuş olmaları Gençler’in düzeninin iyi işlediğinin kanıtı sayılmalı. Yandan ‘izleme kalitesi’ açısından ilk yarı boyunca iki takımın da çok az şey yapabildiği bir gerçek. Ancak Gençlerbirliği, Muriç başta olmak üzere Uğur, Ahmet İlhan, Zeki ve Serdar ile kovaladıkları hızlı hücumlarla kağıt üzerindeki rakip avantajını tersine çevirmeyi bildi.
Beşiktaş’ın hesabı şaştı
Şenol Güneş ikinci yarıya bir çok etkisiz arasından beklendiği gibi Negredo ile Lens’i kenara alarak başladıysa da Babel’in ‘girmesiyle çıkması’ bir olunca Beşiktaş’ın hesabı iyice şaştı. Zaten ilk yarı boyunca fazlaca geri koşmak zorunda kalan takım bir de eksik kalınca oyuna egemen olmakta iyiden iyiye zorlanmaya başladı. 60. dakikada Atiba’nın orta sahada pas atacak hiçbir arkadaşını bulamamış olması durumun Beşiktaş açısından fotoğrafı gibiydi. Artık maçı çevirmek Quaresma’nın bireysel performansına kalmıştı ki, o da 2- 0’dan yani Gençler iyice geriye yaslandıktan sonra ortaya çıkabildi.
Dirençli, doğru ve pratik...
Tempoyu yükseltemedikçe Beşiktaşlı oyuncuların isteği düşerken Gençler rakibini daha kolay bozdu. Ya da tersi. Gençler oyunu Beşiktaş aleyhine kolayca bozdukça Beşiktaş’ın isteği düştü. Sonuçta, son bölümde biraz tedirginlik yaşasalar da dirençli, doğru ve pratik oynayan Gençlerbirliği üstün gayretiyle dün akşamı ‘kendi günü’ yapmayı başardı. Sonucun ardından Şenol Güneş’in kadro tercihinin Beşiktaşlılar’ın birinci tartışma başlığı olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. (Fanatik/Cem Dizdar)
313
Maçın ilk yarısındaki problem diziliş ya da oy uncu seçiminde değildi Beşiktaş tarafında. “Nasıl olsa kazanırız” düşüncesiydi. Ve bu düşünce çok silik bir oyun getirdi. Top rakipteyken Gençlerbirliği oyuncularına uzak kalan, hatta en hırslı oyuncusu Tosiç’in bile gölge markajı yaptığı Beşiktaş, top kendisindeyken ise hareketsiz kalarak sıfır pozisyonlu bir ilk yarı oynadı. Gençlerbirliği ise Beşiktaş’ın bu haline cezayı Vedat Muriç ile keserek adeta kendisinin bile bu kadar rahat oynayacağına inanamadığı devreyi önde bitirdi.
İş mucizelere kaldı
Şenol Güneş, çıkardığı ilk 11’den pişman olduğunu ikinci yarıya başlarken Babel ve Quaresma’yı oyuna sokarak gösterdi. Babel’in 2 dakikada oyundan atılması ile Beşiktaş bir darbe daha yedi. Oğuzhan’ın sezonun en kötü maçını oynaması, Siyah-Beyazlılar’ın hücum organizasyonlarını birçok kez sekteye uğratınca iş mucizelere kaldı. O mucize ise 10 kişi kalmış ve idareten oynadığı bir maçta Beşiktaş’a nasip olmadı.
Pozisyona giremediler
Scekic’in golü ile son 15 dakikaya 2 farklı mağlup girdiler. Şenol hoca, Beşiktaş’a geldiği andan itibaren özellikle kapanan takımları açma başarısı şampiyonlukların en önemli ayrıntısı olurken, ilk kez bu tarz takımlardan birine karşı hiç pozisyona giremedikleri bir maç oynadılar. Oyun kalitesine bakınca Beşiktaş’ın 1 puanı hak ettiğini dahi söylemek zor. Gençlerbirliği ise Vedat Muriç’in öne çıktığı maçta Başakşehir’den sonra Beşiktaş’ı da hak ederek yenmeyi başardı. Maçın hakemi Halis Özkahya ise sonuca etki etmezken, Babel’e gösterdiği kırmızı kartta haklıydı. (Fanatik/Erman Özgür)
413
Maçın 45. dakikasında Babel’in gördüğü kırmızı kart yüzde 100 doğru bir karardı. Her ne kadar Babel’in hamlesi topa doğru olsa da; kafa seviyesine ayağını kaldırdığında, daha dikkatli davranmalıydı. Kramponun tabanıyla rakibinin yüzüne yaptığı bu acımasız müdahalenin karşılığı kırmızı karttı ve Özkahya bu pozisyonda yanılmadı. Fakat Özkahya aynı dikkati oyunun son dakikasında Zeki Yavru’nun hareketinde gösteremedi. Zeki Yavru’nun Tolgay’ın kafasına yaptığı hareketin şekil olarak Babel’in pozisyonundan farkı yoktu. Zeki’nin kramponun tabanıyla, ayağı dizden gergin, yerde savunmasız yatan rakibinin kafasına darbesi de acımasız bir müdahaleydi. Karar sarı değil, kırmızı kart olmalıydı. Gençlerbirliği’nin ilk golünde ofsayt itirazları gereksizdi. Beşiktaş penaltısında ise Mehmet’in dizden rakibine bir teması vardı. Penaltı doğru karardı. (Fanatik/Deniz Çoban)
513
Şenol Güneş maçı kafasında nasıl oynadı? Hiç dünyada Saldırma Bakanlığı var mı? Önce Savunma Bakanlığı vardır. Lens, Cenk, Negredo, Talisca ve bunlara bir de Oğuzhan’ı eklersek Şenol Güneş belli ki ‘ben nasıl olsa bu maçı kazanırım’ düşüncesinde. Ancak kazın ayağı belli değil. Mesut Bakkal, takımını kendi sahasında ceza sahasının önünde orta sahaya yakın dizerek, iki açık oyuncusunu da geriye çekerek oyunu sıkıştırdı. Ahmet İlhan, Serdar Özkan, Vedat Muriqi uzun toplarla zaten savunmada eksik olan Beşiktaş defansının üstüne giderek Beşiktaş’tan daha çok pozisyon buldu. Caner, Lens, Gökhan Gönül çizgide. Hatta bunlara Cenk’i de ekleyebiliriz. Sıkışan oyunda Negredo ne yapsın. Orta sahada da Atiba tek başına ortada sıçan oynatıldı.
Yapma Şenol hoca!
İki açık; Lens ve Cenk. Cenk’in yolları kapalı. Arkalarından gelen Caner ve Gökhan da bilhassa ilk yarı oyuna katkıları olmayınca Beşiktaş ilk yarı çorbaya döndü. Koca 45 dakika 2 cılız şut. Gençlerbirliği kalecisi Hopf, yere dahi yatmadı. Şenol Güneş nasıl olduysa ilk defa 45. dakikada iki oyuncu değiştirdi; Babel ve Quaresma. Ancak Babel’in topa bakarken rakibe yaptığı hareket, alışılmış Halis Özkahya klasiğiyle kırmızıyı yedi. 10 kişi Beşiktaş, ilk yarı ki Beşiktaş’tan kat kat iyiydi.Yalnız anlamadığım bir şey var. Oyunda yedek takımda 2 kaleci var. Biri Tolga Zengin, biri Utku Yuvakuran. Bilhassa Utku’ya karşı değiliz, asla! Şenol Güneş neye hizmet ediyor? Yasin Sülün’ün takımından 30 tane oyuncu var. Zaten borç içinde takım. Bir de sen vurma be Şenol hoca. (Fanatik/Yemen Ekşioğlu)
613
Beşiktaş ilk 45 dakikada hiç olumlu bir görüntü ortaya koyamadı. Bireysel olarak Oğuzhan, Lens ve Talisca’nın kötü oyunlarının ötesinde bu durumun başlıca nedeni sahadaki oyuncuların birbirini tamamlayacak bir kimyadan uzak olmasıydı. Şenol Güneş’in elinde Quaresma ve Babel gibi 2 süper güç var. Cenk sol kanatta başlıyor. Negredo ceza alanı içinde hiç topla buluşamadı ve ilginç olan İspanyol santrfor şu ana kadar Quaresma ile birlikte hiç süre almadı.
Her santrfor, özellikle de Negredo gibileri Quaresma tipinde bir kanat oyuncusu ile birlikte oynamak ister. Şenol Güneş baktı ki bu formasyon ile işler yolunda gitmiyor, ikinci yarıyla birlikte Babel ile Quaresma’yı oyuna sürdü ancak sahada yürüyen Oğuzhan, Cenk ve Talisca’yı da çıkartma şansı yoktu. İkinci yarının başında Babel’in kırmızı kartıyla planlar tamamen alt üst oldu.
SADECE QUARESMA
Dün sahada -Quaresma ve biraz da Caner hariç- kazanmak için hiçbir şey yapmayan Beşiktaş, fiziksel ve taktiksel olarak yokları oynadı. Buna karşın sahada çok daha diri ve istekli görünen G.Birliği kazanmayı hak eden taraftı.
Siyah-Beyazlı ekibin lig konsantrasyonu sezon başından beri yüksek değil. Açık konuşalım, şu ana kadar ligde üst düzey futbol oynadıkları tek bir maç bile yok. Dün lig sonuncusu ile oynayıp pozisyon üretemiyorsanız mazeretiniz de yoktur. (Vatan/Güntekin Onay)
713
Milli takımdan azı mutlu, çoğu yorgun, kırgın dönen 9 oyuncu. Esasen milli takım oyuncusu Gönül ve Atiba’yı da katınca 11 kişilik süper market. Kalecisiz hem de!
Kağıt üstünde ciddi fark. Tabii saha kağıttan değil. İlk 11’inizin iki kanadını kenara koyup iki ilk 11 oyuncusuyla başlayabilmek lüks. Esas santrforunu kanada koymak aşırı lüks. Aşırı lüks de israf. Herkesi birden kaybediyorsun.
Mecburi rotasyon Beşiktaş’ın balans ayarını bozdu. Ayarsızlıktan gol geldi. Gençlerbirliği zaten cesur ve emekle, yürekle başlamıştı. Yavru’yu ortaya, Uğur’u sık sık Serdar Özkan’ın önüne atarak Bakkal, Beşiktaş’ın ayarını baştan bozmuştu.
Gol Caner’in hücum ve orta gücü yanında savunmasının zayıflığını kanıtladı. İki Ahmet ona fazla geldi!
Beşiktaş’ta anormal top kaybı. Top bir Beşiktaşlı’dan diğerine bir türlü ulaşamadı. Sanki takımın gözleri bozulmuş; bir hafta bambaşka takımlarda, bambaşka taktiklerle oynamak şaftı yamultmuştu.
Görmeyen, koşmayan, top kazanamayan, top kaybeden... Takım diyeceğim ama o zaman takım olunmuyor zaten!
2. devre ayar düzeltmek üzere 2 değişiklikle başladı. O da kırmızıya çarpıldı. Babel’in en kısa maçı. Kas, göz, sinir, kontrol bitkinliği işte! Oğuzhan’ın, Cenk’in hali de öyle. Quaresma’yı ayıralım yine.
Beşiktaş aşırı milli takım oyuncusunun, aşırı rotasyonun, aşırı kadro derinliğinin kurbanı! Zengin kadronun derdi büyük! Bir Kosovalı, Bir Karadağlı yetti! Beşiktaş’a son 5 dakika yetmedi.
Züğürdün emeği ve mütevazı Bakkal, zengin süpermarketi devirdi. Sihir de bitti.
Beşiktaş bir özel maç için yine Gençlerbirliği deplasmanında. Kadroda 19’unda Adalı bir genç. Beyoğluspor’dan denemek için alınmış, nihayet aşkı Beşiktaş formasını giymiş, belki rüyası gerçek olacaktı. 2-1 kazandıkları maçta çok iyi oynadı. Sonra Siyah-Beyaz’la 3 Atatürk Kupası maçına çıktı. Soyunma odasında Baba Hakkı yaklaştı: “Evladım sen bize gelme, ufaksın, seni yerler.”
Kasapoğlu da gitti, yıllarca İstanbulspor kaptanı oldu. O Gençler maçından 61 yıl sonra Yunanistan’dan İstanbul’a adeta ölmeye döndü!
Ankara’da Gençler maçında o Siyah-Beyaz formayı giymek ömrünün tesellisi olmuştu. Yani bu işler kolay değildi! (Habertürk/Umur Talu)
813
Beşiktaş, F.Bahçe ve Trabzon'dan sonra G.Birliği karşısında da puan kaybetti. Şenol Güneş'in bu maçtaki kadro tercihi sonuçta etkili mi? Olası 8 puanlık fark geleceği nasıl etkiler?
Kadro tercihinden çok bu tip değişiklikleri kadro zenginliği olarak açıklıyoruz. Aslında bu tarz tercihleri ve oyunu, Avrupa kupası maçlarından sonra görmüşüzdür. Beşiktaş, bu kez Avrupa maçı öncesi böyle bir oyun oynadı. Bunu birçok yönden tartışabilirsiniz ama herhalde sahadaki 11'e bakıldığında değişikliklerle birlikte vasatı bulan oyuncusu yoktu Beşiktaş'ın. Bu kadar düşük bireysel performanslarla, beklenen bir takım oyunu ortaya çıkması mümkün değil. 8. hafta olmasına rağmen bu yenilgi takıma ciddi yara verecektir. Puan farkı 4-5'e çıkınca "kapanır" dersiniz ama olası bir 8 puanlık fark ve sonrasındaki Başakşehir maçı Beşiktaş için acabaları ve birçok soru işaretlerini beraberinde getirebilir. Üst üste iki yıl şampiyon olan Beşiktaş'ı bu yıl da ligin favorisi olarak görüyoruz. Beşiktaş da kendisini önemli favori görüyor ama bunu sahada göstermesi gerek. Gösteremezseniz, ligin kadro gücü olarak o kadar da güçlü olmayan bir ekibi karşısında yenilgiden kurtulamazsınız.
35 maç sonra yedek soyunan Babel, 3 dakikada kızarmasa sonuç farklı olur muydu? Yoksa Gençlerbirliği dersine iyi mi çalışmıştı?
Özellikle formda bir Babel'le sürecek 45 dakika daha farklı olurdu. Son dönemde en formda oyuncu olan Babel'le 11'e 11 oyun farklı bir skoru beraberinde getirirdi. Ama dediğimiz gibi bu tarz değişiklikler kaçınılmaz. Bana göre; isteyerek yapmadı ama net bir kırmızı karttı. 10 kişi kalmasa büyük olasılıkla da farklı bir sonuç oluşurdu ama gerçekleşen olaylara ve skora bakmak gerek. Belkiler, öyle olsaydı, atılmasaydı gibi şeyler maçın gerçeğini değiştirmez.
Son dakikalarda gelen penaltı golü o ana kadar kaleye isabetli şutu olmayan bir Beşiktaş için "Kalitemle sonucu, beraberliğe getirebilir miyim?" düşüncesiydi. Ama hiç de istediği gibi olmadı. Şampiyonlar Ligi maçı bu sonuçtan etkilenmez ama ligdeki konumu ve hedefi büyük oranda etkilenecektir. Tabii ki lider Galatasaray'ın bugün Konya maçından alacağı sonuç da önemli rol oynayacak. (Sabah/Metin Tekin)
913
Başakşehir ve Beşiktaş'ı yenmesi, G.Birliği'nin kontratak takımı olduğunu gösteriyor. G.Birliği'nin kapasitesi belli. Oynaması gerektiği gibi oynadı ve hedefine ulaştı. Geçtiğimiz sezonlarda Beşiktaş ligin en çok deplasman puanı alan takımıydı. Bu sezon deplasmanda 2 maç kaybettiler. Sadece Karabük'ü yendiler. Çok yoğun bir cumapazartesi geçirdi milli takımda oynayan futbolcular. Portekiz final maçı oynadı, İsviçre'yle. Türkiye, İzlanda ile final oynadı. Oyuncular mental ve fizik olarak etkilendi. Milli Takım dönüşleri dezavantajdır ama bu G.Birliği için geçerli değildir. Onlar Beşiktaş'a konsantre olmuşlardır. Ellerinde mücadele, hırs ve disiplin var. Bunların getirdiği kontrataklarla skor elde etmek bütün planını bunun üzerine kurmuştu.
Beşiktaş'ta bir tek Quaresma girdikten sonra oyunu hareketlendirdi, ikinci yarının sonunda Caner'le kıpırdandı ama puan almaya yetmedi. İkinci yarı doğru bir değişiklik yapmasına rağmen Şenol Güneş, Babel'in kırmızı kartı geldi. Kolay değil... Geride olacaksınız ve bir adam eksik olacaksınız. Ardından ikinci gol. Quaresma hareketlenince skor 2-1'e geldi ama puan almaya yetmedi. 95.15'te maçın bitiş düdüğü çalındı... 93 küsurda Tolgay Arslan sakatlandı. Bazen 30 saniyeler, 1 dakikalar önemlidir. Hakemle ilgili yorum yapmak istemiyoruz ama durduruyorsan uzatmanın uzatmasını da oynatmalısın. Ben Şenol Hoca'nın yerinde olsam Oğuzhan'ı dinlendirir Tolgay'la başlardım.
Beşiktaş puanı hak etmedi. İş kazası demek gerek. Şimdi Galatasaray kazanırsa puan farkı 8 olacak. Futbolcular sezon başından bu yana bir sınavdan geçiyor. Negredo ve Lens bu sınavdan geçmiş değil. Yenilerden sadece Pepe sınavı geçti. Atiba geçen seneye göre düşük. Tolgay tam ritmini bulamadı. Cenk formda. Talisca da kötü günündeydi. Alacağı maksimum puan bir gibi görünüyordu.
Beşiktaş iyi takım, toparlar ama çok puan kaybettiler. Beşiktaş tutuk, canlı değil. Sezon başını iyi geçirmediğini düşünüyorum. Fizik olarak eski kuvveti yok. Olmuş olsa bloklar arasında bu kadar genişlik olmaz. Monaco ve Başakşehir maçları çok zorlu geçecek. Beşiktaş geçen seneki coşkudan uzak; bireysel olarak da takım olarak da... (Sabah/Rıdvan Dilmen)
1013
Beşiktaş, Şampiyonalar Ligi nedeniyle Süper Ligi bu sezon arka plana mı attı?
Devler Ligi motivasyonu ile lig motivasyonu arasında bir uçurum olduğu gerçek. Bunun nedenlerini teknik kadro bulmalı... Galatasaray bugün kazanırsa puan farkı 8 olacak. Bu ciddi bir fark... Elbette lig uzun bir maraton ama bu kadar geriye düşmek motivasyonu azaltırken, takımın içindeki stres ve gerginliği de artırır. Bu sezon alınan Negredo, Lens ve Medel aşısı şu ana kadar tutmuş değil. Mario Gomez ve Aboubakar'ın gömleği Negredo'ya büyük geldi. F.Bahçe'de bireysel oyunu ile ön plana çıkan Lens, Beşiktaş'ın sistemine ayak uyduramadı. Yenilerden verim alamayan Güneş'in rotasyon düşünceleri sahadaki pratik alanda başarısızlığa uğradı. Dar ve yaşlı kadro iki kulvarı kaldıramadı. Lig arası Beşiktaş'ı daha da bunalımlı ve agresif yapmış. Babel de takımını eksik bırakınca Beşiktaş, Ankara'dan yaralı döndü. (Sabah/Murat Özbostan)
1113
Beşiktaş neden kaybetti? Takım neden bu kadar sinirli?
Beşiktaş, hem fikren hem ruhen Şampiyonlar Ligi'ne kendisini kaptırmış. Şenol Güneş'in Monaco'yu düşünerek Babel ve Quresma'yı dinlendirmesi, bir kanada Lens diğerine Cenk'i koyup Negredo'yu ileri sürmesi anlaşılabilir bir karar. Anlaşılmaz olan, hücum hattının sürekli mevkii kaybedip, birbirinin pozisyonlarını bozmaları. Fiziki baskıdan sağa sola kayan Talisca, öne arkaya koşan Cenk ve nerede durduğunun şaşkınlığını yaşayan Negredo vasatın altındaydı. Diğerleri de özellikle ilk yarı pek farklı değildi. Q7 ve Babel 45. dakikada 1-0'ı değiştirecek hamle olabilirdi. Ancak Babel'in maçın yıldızı olan Ahmet İlhan'a ayağını kontrolsüz kaldırıp kırmızı görmesi planları altüst etti. İkinci yarıda 10 kişiyle mücadele beraberlik için yetmedi. Gençlerbirliği maçına Monaco gölgesi düştü. Beşiktaş kontrasyonsuzluğun ve ilk yarıdaki kötü futbolunun faturasını 3 puan kaybederek ağır ödedi. (Sabah/Fatih Doğan)
1213
Süper Lig'de oynadığı son 2 ağır maçtan 1 puan çıkartan Beşiktaş, liderle arasındaki farkın açılmaması için mutlaka kazanması gereken bir maça çıktı Ankara'da. Hafta içinde oynayacağı Monaco maçının da etkisiyle, milli takımlarından dönen Quaresma ve Babel'i kenarda oturtan Şenol Güneş'in, ilk yarım saatte istediğini alamadığı aşikardı. Beşiktaş, sezon içerisinde 3 kulvarda da iddialı olmak adına kadrosuna ciddi takviyeler yaptı. Bu takviyeler tam da böyle haftalar için lazım. Hoca da bunu düşünmüş olmalı. Lakin Lens'in bir türlü Quaresma etkisi gösterememesi, Beşiktaş'ın oyunu rakip sahaya yıkmasını engelliyor. İlk yarım saat geçildiğinde Beşiktaş 1 şut denemiş o da kaleyi bulmamıştı. Son haftalarda hem ligde hem de Milli takımda aksayan Caner'in kanadından gelen top da gol olunca Beşiktaş için işler biraz daha zorlaştı. Bu süreçte Adriano'ya forma verilmeli diye düşünüyorum. Organizasyonun beyni durumundaki Talisca ve Oğuzhan da 5 metreye top atmakta zorlanınca, oyun Mesut Bakkal'ın istediği rolantiye döndü. Sanırım bu maçın ilk 45 dakikası Şenol Güneş döneminin en kötü 3 maçından birisidir Beşiktaş için.
İkinci yarıda bekleneni yaparak Babel ve Quaresma hamlesiyle giren Şenol Güneş, Babel'in kırmızı kartını kestiremezdi tabi. Babel normalde bu hareketi yapacak bir adam değil lakin kasti olmasa da surata gelen tekmede karar doğruydu. (Aynı hakem, Tolgay'ın kafasına vuran Zeki'yi atmadı!). O an itibariyle bambaşka bir hal aldı oyun. 70. dakikaya geldiğinde Beşiktaşlı futbolcular hala uyku modundaydı. Sonuçta bu takım ilk kez 10 kişi kalmıyor. 11'e 10'da gayet oynanılabilir bir oyun futbol. Ama sahadaki futbolcular, yardım maçı için bir araya gelmiş ve ilk kez bir arada oynayan oyuncular gibiydiler. Beşiktaş'ta bir şey var. Olur böyle maçlar denilip görmezden gelinecek bir durum değil bu. Bu sezon özellikle lig maçlarında net hissediliyor. O hırs, istek, topu ısırma arzusu yerini “Ya ne olacak, altı üstü bir lig maçı” bakışına bırakmış gibi. O “Altı üstü bir lig maçı” devam ederse, bir süre sonra “Bir an önce sezon bitsin” anlayışına döner. Evet Şampiyonlar Ligi vitrindir, bütün dünyanın gözü oradadır ama orada oynayabilmek için de bu maçları aynı ciddiyetle oynamanız gerekir. Dikkat! (Yeni Şafak/Ergin Aslan)
1313
Gençlerbirliği enteresan bir takım... Bir zamanlar Afrikanın en iyi futbolcularını Belçika, Avrupa ve Afrika liglerinden bulup getiren Kona, Kushe, Mousheu, Lukaku gibi isimleri Türk futbolseverleri ile buluşturan ligin gelmiş geçmiş en iyi ve en ucuz transfer yapan takımlarından...
Bu sene lige istedikleri gibi başlayamadılar. Çok kırılgan bir orta saha, savunma da basit hatalar ve forvette te çok pozisyona giren ama gol atmakta zorlanan Rantie, Muriqi gibi yetenekli isimler. Hoph'un başarılı performansları bile sıralamada onları üst basamaklara itmeye yeterli olmadı.
Beşiktaş karşısında da favorisi belli bir maça çıkılacak gibi hissediliyordu Başkentte. Ancak Beşiktaş'ta şu ara işler istendiği gibi gitmiyor. Takımın sistemi eksikliklerden dolayı işleyememekte. Takım içi arkadaşlığın başarıyı etkileyen en önemli kıstas olduğu bilinse de şu anda onunla ilgili de çok fazla şey yazılıp çizilmekte.
Gençlerbirliği rahatlıkla orta alanı geçtiği her an maçın başlarında tehlike yarattı. Maçın 16. dakikasında sağ kanattan öyle rahat geldiler ki Beşiktaş'lı savunma oyuncuları rakiplerinin arkasından koşuyorlardı sadece... Muriqi sadece kaleye doğru uzatılan topa dokunarak bırakıverdi Beşiktaş ağlarına...
Sonraki dakikalarda Beşiktaş oyuna eskisi kadar tempo ve enerji koyamadı. Böyle olunca kimi zaman ortadan insiyatif alan Lens kimi zaman da kanat ortalarında Cenk'in topla buluşması verimli olmadı.
Quaresma ve Babbel mutlak maça ilk onbirde başlaması gereken isimlerdi. Quaresma Beşiktaş'ın Paul Scholes'u gibi. Yenilgiyi hiç bir zaman kabul etmeyen bir oyuncuyu kenarda oturtmamak lazım. Babbel ise ileri geri çalışan bir dinamo ... Atiba'nın da savunma yönü artıyor Babbel oyunda olduğu dakikalarda...
Onun gördüğü kart ise isteyerek gördüğü bir kart değildi. Dikkatsizlik denilebilir sadece..
Ama asıl tehlike çanları Gençlerbirliği golünde gözüktü Beşiktaş sahasında... Çok tipik bir biçimde geriye koşmakta ve kendi sahalarına yerleşmekte zorlandılar. Böyle olunca Beşiktaşlı 3 oyuncunun arasında ayak tenisi oynar gibi rahat paslastı Gençlerbirliği oyuncuları.
Sonraki dakikalarda biraz oyuna ağırlığını koydu başta Quaresma ile Beşiktaş. Bu arada Quaresma ile bir de penaltı kazandılar. Cenk ile gelen gol ve sonrası Beşiktaş atakları yine Hoph'un ellerinde bitiverdi.
Bu arada Skecic'e golün pasını veren ve kale çizgisinden bir de top çıkaran Rantie de bir paragraf açmak lazım. Bu performansını arttırabilirse çok daha iyi noktalara gelebilir bu ligde... (Milliyet/Oğuz Akdeniz)