Hazan hüzne döndü bu akşam bizim için. Ne bu uzun aralar yarar bize zaten ne de Avrupa maçları
öncesi. Hatta bazen sonrası da…
Görünen en büyük gerçek ise kazanılan bazı maçlar nasıl hocanın eseri diyebiliyorsak kaybedilen bu
maçın da çatır çatır Şenol Hocaya yazması.
En büyük silahlar kenarda, plase oyuncular kötü performansları ile sahada bir tuhaf başladık maça. İki
farklı yenilene kadar fena da oynamıyorduk hani. Trabzonspor bugüne kadar ligde iyiymiş gibi (ki hiç
değildi), 2-0 a kadar kalemize inebilmişler gibi (ki asla gelemedi) nasıl oldu da bu maç erkenden bu
skora gelebildi? Bu her zaman böyle idi. Ölüyü diriltmek futbol tarihi boyunca her daim Beşiktaş’ın işi.
Çünkü kurgu baştan aşağı yanlıştı. As takımla çıkılmadığı gibi çıkanlar da yerli yerince oynatılmadı.
Boşuna bir güç israfı, en büyük silahların en fazla paralar ödenenlerin kenarda kuzu gibi yattığı averaj
oyunculara yükün fazla fazla bindiği, Beşiktaş’ın son beş maçında Trabzonspor’u yenemediği seriye
artı bir eklendi. Daha iyi bir takım oldukları için mi? Hayır? Beşiktaş’ın eksiği olduğu için mi? O da
hayır. Peki o zaman bu üç puan ne uğruna ne sebeple uçtu gitti? Bu büyüklüğün, gol yiyince tel tel
dağılması normal mi?
Ne kenarda hoca konsantre ne sahadaki futbol yetkilileri. Kelime anlamına uymasa da derbi olarak
adlandırılıyorsa bu maç, neden sıradan bir hazırlık maçıymış gibi dizildi bu takım?
Önümüzde bir Ocak ayı var ki bize bu akşamın ilk yarısında onun fragmanı izletildi, tabii bu
umursamazlık ile ikinci yarıda aynı anda yapılan kökten onca değişiklik hiçbir işe yaramadığı gibi
izleyen herkesi deli divane etti. Peş peşe sağdan sağdan yenen goller, alınamayan tedbirler, bir klasiğe
dönüşmüş çöpe atılan ilk yarıları her zaman kurtaramıyor ikinci bir yarı. Ligin henüz en başında bunca
puan farkı bu armanın hakkı mı?
Olmaz arkadaşım; sen Beşiktaş’san böyle yenilmek olmaz. Böyle boşlamak sahada böyle biçare
uğraşmak hiç olmaz. Düşmek kalkmak her takımın başına gelecek, bu normal ama bile bile lades
demek Beşiktaş’a yakışmaz. Yenilirsin ama oynarsın, elinden geleni yaparsın; beklenen çizgide
yönetemiyorsundur ama bütün iyi niyetinle takımın eksiklerini tamamlarsın, kenardan taraftar olarak
gördüklerimizin fazlasını görür, düşündüğümüzden ötesini bizden önce düşünür, o hamleleri vakti
zamanında tamamlarsın. Bu bir seçenek değil, buna mecbursun. Umudu dimdik ayakta tutmaksa
Beşiktaşlılık, daha bu haftadan bütün umutları baş aşağı alamazsın. Gidecek başka yerimiz yok bizim.
Ama yetkililerin yapacak çok şeyi var. Yapılmadıkça da bizde konuşacak çok laf olduğu gibi…
Belki de konuşan her taraftar “Trol” değildir. Belki görmezden gelineni görüyor, futbolun tüm
siyasetinden bağımsız Beşiktaş’ın iyi olması için konuşuyordur. Belki bazen uyarıları dikkate almak
lazımdır. Belki bazen körü körüne inat değil, o inadı bir kenara bırakmayı bilmek kulübe çok şey
kazandırır.
Bu maç gitti lig bitti değil elbet sonuç. Toparlanmak mümkün, toparlamak çok acil ve elzem. Dersler
çıkarmak mecburi. Boyanın erken dökülmesi iyi oldu belki. Brugge maçı öncesi bu skorla herkes
kendine gelmiş olmalı.
Perşembe günü hele o önemli maçı atlatalım atlatmasına da arkası yarım…