Ajans Beşiktaş - Nicelikte yarım, nitelikte dopdolu tribünlerin karşısına zıpkın gibi çıktı yine Şampiyon.
Ama ne ilk yarı… Karagümrüksporlu oyuncuların ellerinde bir kılıç- kalkan eksikti. Tabii onlar da haklı; Ghezzal’ı, Rossier’i, Batshuayi’yi başka türlü durdurma şansları asla yoktu. Sertlik değil, tuhaf bir hınç vardı her temaslarında. Bundan sonraki maçlarda kendilerine, yaptıklarının hakkını verecek hakemler diliyorum.
Her fırsatta yere indirilen o Batshuayi’nin sezon sonunda biyografisi hazırlanır, dizi olur yayınlanır. Geçen sezon Beşiktaş ile iki kupayı da kaldırmış, tatilini yapmış da kaldığı yerden ilk maçına çıkıyormuş gibi oynadı. Öyle hazır öyle hırslı, o kadar etkiliydi. Direkleri yaladı, attığı ofsayt oldu, kaleciyi hedef aldı; bu akşam bütün noktaları belirledi. O köşelere herkes çok dikkat etsin. Bu sene sadece bizler değil, bütün alem çok acayip bir forvet izleyecek.
Takım akarsu gibi çağlarken, yirmi dakikadan fazla koro halinde homurdandığımız Alex, yarım saat dolmadan tek hareketle çıktı piyasaya. Tekrarını ağzımız açık izlediğimiz bir golle hem de. Rakip taraftarların yanı sıra, hemen hemen tüm televizyon yorumcularının, kiminin 6, 7 kiminin 8 ay olduğunu ağızlara sakız ettikleri maç eksiği sebebiyle kendisini kötülemek için kolladıkları tüm fırsatları tek vuruşla yıktı geçti Alex. Yalnızca hızı ve gücüyle var olan oyuncu için elbette kondisyon her şeydir. Böyle özel yeteneklerin kategorisi başka olur. Gücünü de toplar, maç eksiği de kapanır, ülkeye/takıma adaptasyonu da tamamlanır kısa süre içinde. Fakat, en kötü olduğu iddia edilen maçta yirmi metreden attığı golle üç puan alan adam ancak tebrik edilir. Siftahı çok anlamlı oldu.
Geçtiğimiz haftanın günah keçisi Rıdvan ise bambaşkaydı bugün. Defalarca “maşallah” dedirttiği gibi, eminim pek çok insanı da utandırmış olmalı. Yaptığı şahane müdahale sonrası, maç esnasında Vida’nın onu alkışlamasından, kendi payına herkes bir ders çıkarmalı. Bunca iyi niyet ve yetenek, haksız ve zamansız hiç edilmesin.
Benim bu seneki en büyük umudum Salih’te. Çok genç yaşından itibaren izlediğimiz, oyun kalitesini çok yüksek bulduğum ama diğer yönlerinde derin eksikler olan Salih… Tam yerine geldi, tam da hocasına düştü. Nice “bunda iş yok” denen topçuları, pas tutanları ilmek ilmek işleyip parlatan Sergen Hoca’nın, Salih üzerinde büyük işler başaracağına eminim. Üstatların, “Bu tür kartlık hareketleri çok sık yapar” dediği ama her ne hikmetse ilk kırmızı kartını Beşiktaş forması ile gören Salih. Bu tek cümle bile her şeyi nasıl da uzun uzun anlatıyor aslında.
Öyle değil mi, Cüneyt Çakır? Rossier, Josef, Larin, Bats başta olmak üzere kaç oyuncumuz kasten yere indirildi de kaçına kart çıkabildi? Teki haklı çift sarı karttan Salih atılırken, ilk sarısından itibaren benim saydığım en az üç kartlık pozisyonu varken Durmaz nasıl bu oyunu kırmızı kartsız tamamladı? Kendisinin yaptığı o meşhur müdahale eğer sarı kartlık değilse, birebir aynısını yapan Salih neden o kartı gördü?
Daha eyyamı çözememişken, 8 yabancı kuralını nasıl öğreneceğiz? Nasıl öğreteceğiz? Ligin üçüncü haftasında; yorumcular çözemiyor, hocalar taktik teknik bırakmış, yerli oyuncu alabilir miyim yoksa yine yabancı mı sokmalıyım diye hesap kitap yaparken dakikalar geçiyor. Kırmızı kartla yerli oyuncu oyun dışına çıkarken, yardımcı hakem, 3 yerli olmalı diye diretiyor. Bu saçma kurala dair hafta içinde herhangi detaylı açıklama, düzenleme vb bir adım atılmazsa, artık emin olacağım; federasyondan hiçbir yetkili bu maçları asla izlemiyor!
Bir de izleyenler var; başka niyetlerle, bambaşka gözle. Beşiktaş’ın maçları öncesinde rakiplerine bin bir umut bağlayan, canıgönülden onlara başarılar dileyen Volkan Bey. Bir kural layıkıyla konulmuş, anlatılmış ve uygulanabiliyorsa, onu en iyi Beşiktaş’ın hocası bilir. İçinizde aleyhimize büyüttüğünüz hasis duyguları işinize yansıtmamanızı, mümkün olduğunca dışa vurmamanızı ve bazı gerçekleri kabul edebilmenizi temenni ederim.
Bu vesile ile tüm renklere sezon boyunca metanet diliyorum.
Bir gol önemli. Üç puan çok önemli. Gece yarasına kadar, üstelik son elli dakikayı on kişi oynayarak kazanmak çok daha önemliydi. Büyüyerek geliyoruz. Var ol Beşiktaş!