Karabükspor-Beşiktaş maçı için yazılan 14 köşe yazısı!
Beşiktaş, deplasmanda Karabükspor'u 1-0 mağlup etti. Mücadelenin ardından yazılan köşe yazıları şu şekilde
114
Beşiktaş ilk 25 dakikada Negredo- Talisca bağlantısı ile çözebileceği maçı, golü bulamayınca her geçen dakika zora soktu. Karabük takımının 30. dakikadan itibaren defansif olarak direnci yükselirken, hücum anlamında hiçbir girişim yapmaması Beşiktaş’ın zaaflarının ortaya çıkmasını engelledi. İkinci yarı Oğuzhan’ın vites artırmasıyla başlayan Beşiktaş, yine bu oyuncu ile penaltıyı kaçırıp, Tosiç’in atılmasıyla da 10 kişi kaldı ve Karabükspor’un hücum iştahı da artmış oldu. Oğuzhan- Tolga-Talisca’dan oluşan orta saha göbeği kolay geçilmeye başlandığı anlarda Şenol hocanın maçı kazandıran hamlesi kulübeden değil, saha içinden geldi.
Babel ve Oğuzhan... Babel’i santrfora koyarak, Oğuzhan’ı attığı pasla gelen golün mimarı önce Şenol Güneş, sonra Oğuzhan son olarak da Babel oldu. Rotasyonlu kadro ile sahaya çıkan Beşiktaş maçın genelinde topu ve oyunu kontrol eden taraf olurken, son 15 dakikaya kadar çok iyi oynamasa da Karabükspor’a fırsat vermedi. Son 15 dakikada ise kaybedecek bir şeyi kalmayan Karabük, Beşiktaş’ın üzerine gelirken, maçın genelinde topun peşinden koştuğu için gol pozisyonlarında ya da şutluk pozisyonlarda güçlü kalmayı başaramadı. Beşiktaş tarafında galibiyette Babel ve Oğuzhan ön plana çıkarken, Karabük tarafında hemen hemen defansif hamlelerde başarılı olan Dany takımın en iyisiydi.
214
Öncelikle belirtmeliyim ki maçtan sonra bütün herkes en çok da Oğuzhan’ın penaltıyı kaçırdığı pozisyonu konuşuyordu. Ancak kaçırmasını değil... Saha zeminini... Çünkü bu kadar paranın döndüğü bir ortamda bu sahada sakatlanacak bir futbolcunun kolay kolay karşılığı alınmaz. Müsabakadan önce Necip’in mevkii ile ilgili bir dikkatim oldu. 14 yaşından beri Beşiktaş maçlarında takip ettiğim Necip, dün sağ bekti. Nereden çıktı dedim. Yani bir laf vardır “Katrandan olmaz şeker” dendiği gibi Necip’ten de sağ bek düşüncesi yanlıştı. Geçen sezon da çok eleştirdiğim ancak bu sene sezona iyi başlayan, milli takımda da iyi işler yapan Cenk, rotasyondan dolayı Negredo değişikliği aslında tam zamanında olmuştu. Ancak Cenk’in bundan dolayı hele Tosic atıldıktan sonra yersiz ve zamansız isyankarlığına aman dikkat!
Takımın yarısından çoğu hafta içindeki milli takımdan yorgun döndü. Ancak Galatasaray’ın lige yıldırım gibi girdiği ortamda Karabük’ten vurgun yememeliydi Beşiktaş. Tosiç atılana kadar sahada kazanmak için Beşiktaş futbol adına zeminin el veridği olumsuz şartlarda bile birçok pozisyona girdi. Olmayınca olmuyor. Ancak önemli bir nokta var o da Ali Palabıyık. Hakemi ve ruhunu çok iyi bilen sevigili mesai arkadaşımız Deniz Çoban, hafta içinde bir yazı kaleme aldı. Haaaaaa Ali Palabıyık kötü müydü? Asla. Bence çok iyiydi. Ancak rakiplerimiz yani Galatasaray ve Fenerbahçe el bebek, gül bebek oynarken bazı hakem arkadaşlar da işte o zaman kafa karışıyor Beşiktaşlı’nın. Ve son bir şey eklemek istiyorum. Dany, Beşiktaşlı iken hata üstüne hata yapan ve Galatasaray’a şampiyonluğu hediye eden bir oyuncuydu. Dün de Karabük dorması ile farkı önleyen isim oldu.
314
Beşiktaş, kolay başlayıp zor gözüken bir maçta mükemmel bir galibiyet aldı
Dün akşamki oyun başlangıcında Şenol hoca, Beşiktaş taraftarının performansını çok merak ettiği Lens ve Negredo ile başladı. Sağ bekte de Necip tercihi ile başlamıştı. Ama ilk 20 dakikalık bölümde topu Talisca ile orta sahanın arkasında buluşturup iki üç tane net gol pozisyonu buldu ve bu bölümde bir gol atıp, oyunun tüm resmini değiştirebilirdi. Fakat sonuç değişmeyince bundan sonra oyun Karabükspor'un istediği gibi mücadele karakterli bir maça dönüştü. Kırmızı kart ile Tosic atılana kadar hep savunma orjinli oynayan, kazandığı toplarla hızlı çıkmaya çalışan ama bunlarda da pek başarılı olamayan Karabükspor, ilk defa rakibi 10 kişi kalınca 'oyunu ben oynarım' iştahına geldi ve son bölümde bunu izledik. Beşiktaş oyunun ilk bölümlerinde kontrol kendindeyken golü bulamadı daha sonra Oğuzhan'ın mükemmel asisti ile oyunu 1-0'a getirdi.
Oyuncu değişikliklerine gelince, oyunun gidişatı, hocanın tercihlerini değiştirdi. Cenk'i iki kez almaya çalıştı ama alamadı. Cenk sonradan da oyuna giremedi. Beşiktaş, son bölümlerde pozisyon verdi ama Fabri'nin performansı skoru korudu. Oyuncu performanslarına bakarsak Babel'in en hazır oyuncu olduğunu gördüm. Lens'in geniş alanlar bulamayınca neler yapacağı bence büyük soru işareti. Fizik olarak hazır olmayan Negredo'nun santrfor kültürü ve oyun aklını ben beğendim, belki çok iyi bir performans değildi ama yapabileceklerini hissettirdi. Ama maçın en iyi performansı şüphesiz Karabükspor'da stoper Dany ve Beşiktaş'ta da savunma anlamında Pepe'ydi. Pepe'nin bu oynama iştahı Beşiktaş için çok önemli. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde... Beşiktaş kolay başlayıp, zor gözüken maçı kazanmayı başarmış oldu ve değerli bir 3 puan aldı.
414
enol hoca, “Bu adamlar niye oynamıyor?” eleştirisine, “Alın size Lens ve Negredo... İzleyin görün” cevabını veriyordu belki de.
Beşiktaş'ın zorlanmadan kazanacağını düşünüyordum. Ama Beşiktaş kendiyle mücadele etti! Eğer ilk 20 dakikada Talisca ile yakaladığı fırsatları gole çevirse, siyah-beyazlı takım güle oynaya sonuca giderdi ve maç da biterdi. Bazen kolay gözüken maçlar skorun da etkisiyle git gide zorlaşır, davetiye çıkarırsınız. Şenol Güneş, haklı olarak Porto maçını düşünerek bazı isimleri kulübeye çekmiş, transfer yıldızlarını da sahaya sürmüştü. Bu rotasyon yapmak kadar eleştirilere yönelik de bir mesajdı. Çünkü Şenol hoca, "Bu adamlar niye oynamıyor?" eleştirisine, "Alın size Lens ve Negredo... İzleyin görün" cevabını veriyordu belki de.. İki futbolcu da kötüydü. Doğru dürüst topla bile buluşamadılar desek yeri. Lens'in arkasındaki Necip de kötü olunca, yıldız futbolcu durdu. Kısacası Lens'i itecek bir isim lazımdı... Negredo'ya gelirsek, ben sahada bile göremedim açıkçası. Hiçbir etkisi yok. Sonuç itibariyle Beşiktaş büyük bir takım.
Önemli yıldızları var. Saha, zemin ne olursa olsun bir yıldızı çıkıp işi bitirebilir. Kötü zemin nedeniyle penaltıyı kaçıran Oğuzhan'ın harika pasıyla Babel 3 puanı getirirken bireysel kalite ön plana çıktı. Son sözüm de Cenk'e olacak... Eğer bugün Cenk değerli bir oyuncuysa, Milli Takım'a seçiliyorsa onu bu noktaya getiren insanların başında Şenol Güneş gelir. Cenk bunu unutmamalı. Isınıp oyuna alınmayınca bozulmak, el kol hareketi yapmak, yelek fırlatmak neden? Senin oyuna girmen mi önemli, yoksa takımın 10 kişi kalması mı? Takıma katkı vermek adına ne kadar hırslı ve istekli olduğunu biliyoruz. Ama profesyonel bir oyun bu, arkadaşlarla halı saha maçı oynuyormuşçasına tepkilerin bu seviyede yeri yok. Şenol hocanın sabrını daha fazla zorlamak Cenk'e kazandırmaz, kaybettirir.
514
Beşiktaş, 20 dakikasını 10 kişi oynadığı maçı kazanmasını bildi. Çok mu iyi oynadı? Hayır! Çok mu kötüydü? Hayır! Peki nasıl kazandı? Usta oyuncusu Oğuzhan’ın müthiş pasıyla. Oğuzhan da gerçek performansında değildi. Bir de penaltı kaçırdı. Hayretler ettim! O vuruş Oğuzhan’ın penaltı vuruşu değil! Ama dedim ya usta futbolcu. Penaltıyı kaçırır ama öyle bir pas atar ki maçı kazandırır.
Her Avrupa maçı öncesinde derler ki; “Aklı Şampiyonlar Ligi maçındaydı” katılmıyorum! Futbolcuların aklı kesinlikle ama kesinlikle Porto maçında değildi. Ama Güneş’in aklı Porto’daydı. Eğer Devler Ligi maçı olmasaydı ismim gibi biliyorum Şenol Güneş maça Quaresma ve Cenk’siz çıkmazdı. Lens ve Negredo gerçek performanslarında değildi. Ne zaman olurlar bilmiyorum.
CANER BENİ KRAL YAPARDIN! Beşiktaş'ın en iyi oyuncuları Caner ve Babel’di. Ah Caner ah! Keşke benim zamanımda oynasaydın veya ben şimdi oynasaydım! Kesin gol kralı olurdum. Avrupa’nın en iyi orta yapan 5 ismi arasında. Beşiktaş 3 puanında Ozzie’nin gol pası kadar son dakikalarda Mitrovic’in kademeye girmesi ve Fabri’nin kurtarışının da payı var. Karabük dün iyi mücadele etti, Dany de en iyisiydi. Hocam! Penaltı pozisyonu kör gözüne parmak gibiydi. Neden geç çaldın?
614
Süper Lig’in en kötü zemininde sert ve sıkı bir takımla oynadı Beşiktaş. Porto maçını da düşünerek Quaresma, Atiba, Cenk ve Medel gibi oyuncuları dinlendirmeyi tercih etti Şenol Güneş.
Şampiyonlar Ligi öncesi ve sonrası geniş kadroyu bu şekilde kullanmak doğru. Ancak sağ bek bölgesinde Gökhan ve Adriano yokken Atiba düşünülebilirdi. Çünkü Kanadalı PSV’deyken sağ bek oynuyordu. Necip maç boyunca ceza alanına sadece 1 top gönderdi ve Beşiktaş sadece Caner ve Babel’in kanadından etkili olmaya çalıştı.
İlk yarıda sık sık duran oyunda hakim ancak çok da akıcı bir oyun sergileyemeyen siyah-beyazlılar Babel ve Talisca ile net pozisyonlar buldu. İlk kez 11’de sahaya çıkan Negredo ve Lens ise fizik olarak çok hazır bir görüntü ortaya koyamadılar.
Beşiktaş'ta Tolgay, Pepe ve Babel iyi oynadı. Caner de Karabük savunmasını zorladı ve oldukça gayretliydi. 2. yarıda Talisca’nın oyundan tamamen düşmesi Beşiktaş’ın oyununu olumsuz etkiledi. Üzerine Oğuzhan’ın penaltıyı kaçırması ve Tosic’in kırmızı kartı ile zor olan maç daha da güçleşti.
Şenol Güneş akılcı bir hamleyle Babel’i hücumun merkezine aldı. Çünkü Babel güçlü, top saklayabilen ve gole yakın bir oyuncu. Beşiktaş 10 kişi kalınca Karabük kabuğundan çıktı ve Oğuzhan’ın mükemmel tek top pasında Hollandalı yıldız golü attı. Karabük, Seleznyov’u kanımca geç oyuna aldı. Erkan Sözeri, Ukraynalı’yı baştan oynatmış olsa Karabük daha etkili olabilirdi. Ev sahibinde günün en başarılısı 2 golü çizgiden çıkartan ve kritik hamleler yapan Dany oldu.
Tüm olumsuzluklara rağmen zorluk düzeyi yüksek bir maçı kazanıp 3 puana ulaşmak Beşiktaş açısından önemliydi. Akıcılıktan uzak, düşük pas isabet oranı Beşiktaş’a yakışmasa da Porto maçı öncesi ciddi bir moral kazandı siyah-beyazlılar. Hakem Ali Palabıyık faüllü oyuna izin vermesi dışında kritik pozisyonlarda doğru kararlar verdi.
714
Yayıncı kuruluş para kazanacak diye, yarı gölge yarı güneşli sahada başladı maç! Zemin ise berbattı! Futbolcular güneşe karşı bakmak için elini gözlerine siper yapmak zorundaydılar. Ne gölgede ne güneşte topu göremiyordunuz!
Yan hakemin gözünün içine güneş giriyordu misal. Allah’tan Karabük’ten fazla atak yoktu da, yan hakem “Gördüm mü, görmedim mi, ne oldu la orada acaba?” demedi. E, zaten adamlar yarı görür yarı görmezlerdi (!) Eskiden “Hakemin gözünü gözlük” derlerdi ya, artık “Hakemin gözünü güneş” derler (!)
Kim bilir, belki de bu yüzden Tosic’in göğsüne çarpan topu görmesi gereken yan hakem değildi de arkasında duran “Pala Hakem Beyciğim” gördüğünü iddia ederek sarı kart verdi. Aslında Beşiktaş maçlarını sabah 09.00; yok 10.00’da yaptırsalar daha iyiydi. Hem yayıncı kuruluş avantasına avanta katar, hem de kahvaltıda reçel üstüne Talisca seyrederdik! 2 zeytin, bir domates, bir yudum çay, azıcık da beyaz peynir! Vay anasına, ne maç olurdu...
Beşiktaş’ın ilk 11’inde Negredo ve Lens sürprizi vardı. Necip sürpriz değildi. Beck gitmişti, Gökhan sakattı. E, adamlar da zorunlu sağ bek Necip’i görmüştü. Top ona geldi mi 2 ya da 3 kişi basıyordu. Beşiktaş ilk yarı, gol pozisyonlarını bozuk para gibi harcadı! İlk yarı Negredo ve Lens’in patlama yapma ihtimali, Etna’nın patlaması ihtimalinden daha düşüktü. Bir iki güzel hareketleri vardı o kadar. Tam ‘Oğuzhan oyunda yok’ diye yazacağım sırada, penaltı kaçırdı Oğuzhan. Aynı anda da Lens’in yerine Quaresma girdi. Tosic kırmızı görünce de, ilk yarı kaçan fırsatlar derin “Ahlara” bıraktı.
Sahada ‘yok olan’ Oğuzhan bir hareket yaptı o da Babel’le gol oldu. Büyük oyuncu olmak böyle bir şey, tek hareket yaparsın oyunun akışını değiştirirsin. Beşiktaş sanki bir nevi “Harlem Takımı”! Oyun bozulmadığı anlarda öyle oynuyorlar, ama sonuca gitmede “Zayıf”lar! Oysa taraftar, Beşiktaş’ın “Harlem Takımı” gibi gösteri yapmasını istemiyor. Gol atıp sonuca gitmesini istiyor. Maçın son 10 dakikası itibarıyla, Karabük’ün “yetenekleri” yerine başka bir takım olsa Beşiktaş bu sahadan inanın mağlup ayrılırdı. Benden söylemesi! Oyuna giremeyenler açısından da inşallah Beşiktaş’ta “Küskünler Ordusu” oluşmaz!
2- Negredo, klas ve kalitesini iki pozisyonda bizlere gösterdi. Lens, Beşiktaş öne geçerse çok tehlikeli olabilir...
3- Negredo, Gomes veya Demba Ba değil, yalnız... Onun skorerliğini göstermesi için, orta sahanın mutlaka, sadece ona çalışması lazım ve tabii kanatların...
4- Beşiktaş, ilk yarıları bir türlü domine edemiyor. Bazı maçlar vardır, ilk yarıda işi bitirirsin...
5- Talisca, fırsatları kullansa, ilk yarıda olay biterdi. Ama ilk yarının sonuna doğru, tam tersi, Talisca bitti...
6- Aklıma gelen başka bir konu daha var... Cenk-Negredo forvet ikilisini deneyecek mi Şenol Güneş acaba, diye düşündüm...
7- Karabükspor, oyunun defansif yönünü iyi oynamaya çalıştı. Ev sahibi golü, duran toplara ve çabuk ataklara bağlamıştı...
8- Kadro kapasitesi açısından, bence, gayet mantıklı bir düşünceydi bu anlayış... Çünkü, set hücumları yapmasına imkan yoktu Karabükspor’un...
9- Kaçan penaltıya gelince; penaltı atan oyuncuya kale küçük gözükür... Stresli anlarda, penaltıyı buz gibi oyuncular atarsa, gol olur! Yoksa, topa kırar gibi vurursun...
10- Son 25 dakika penaltı kaçırmak demek, maçın kırılma anı olabilir futbolda... Beşiktaş, bu krizi davet etti...
12- Dün, şu belli oldu... Beşiktaş orta sahası pas trafiğinde, otobanda trafik sıkışır, otomobiliniz içinde çıldırırsınız ya, aynen öyle... Dakikalar ilerledikçe, orta sahada pil bitiyor...
13- Bu arada 10 kişi kalmak, tamamen oyun üstünlüğünü rakibe bırakmak anlamına gelmemeli... Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak bir takım, böyle oyundan düşerse, olmaz...
14- Karabükspor, ben bu maçı kazanabilirim derken, büyük hata yaptı. Oğuzhan çok iyi pas attı ama topun Babel’e gelmesi önemliydi...
15- Onun gibi soğukkanlı bir oyuncuya bu top gelmese, gol pozisyonu kaçabilirdi...
16- Beşiktaş, Porto maçı öncesi, kolay gözüken maçtan çok zor kazanarak ayrıldı...
17- Bu maçı, Şenol Güneş’in sakin ve akıllı değişiklikleri kazandırdı... Sahada sakin kalan teknik direktörler, kriz anlarında maç kazandırır...
914
Beşiktaş’ın bir büyük lüksü üç “10 numara” ile oynayabilmek. Oğuzhan, Tolgay, Talisca’nın aynı anda varlığı hakikaten arada bir Barcelona havası. Negredo da ince işlerle katılınca ilk 15 hoş pozisyonlar getirdi. Ama o kadar.
Bu aynı zamanda yumuşak karnı. Rakip kontrataklarda Tosiç’in sarı eli, Oğuzhan’ın sarılık faulü gerekti ilk 15’te.
20 dakika santrfor topları hep Talisca’ya geldi; Karabüklüler’e çarpıp eridi. 25’te, bir zamanlar Beşiktaş’ı yakan Dany, boş kaleye süzülen topu keserek o an yine yaktı! Necip-Lens kanadı iyi bir Gönül-Quaresma kanadına göre tek kanatlı bir kartal yaratıyor. Sürpriz değil! Nasıl hakem Ali Palabıyık esasen bıyıksızsa, Kartal da Caner dışında kanatsız.
2. devre, Talisca’nın olmayan faulü alışı, hazır Quaresma yokken kendine göre penaltı noktasına dikişiyle başladı. Lakin geçen yılki ayak içi sahada değildi!
Penaltının nasıl geldiğini bir Necip anladı. Anlamadığı Oğuzhan’ınkiydi! Yine yanlış penaltıcı, Talisca varken.
Beşiktaş, Atiba, Sosa omurgasından yoksunken epey dağınık. Maçın en iyi adamını Dany, kırmızı adamını daha 6’ıncı dakikadan itibaren Tosic yapacak kadar. 0-0’da santrafor çıkarıp stoper almaya mecbur kalarak!
Penaltıyı kaçıran, penaltıcı değil, 10 kişilik takımda asistçi 10 numara olduğunu tek topta gösterdiğinde, yeni santrafor emekçi Babel olmuştu! Karabük’ün Seleznyov’la nihayet iyi oynadığı sırada. Durmadan havayı şuta boğarken. Beşiktaş oyundan düşüp Fabri nöbeti devralmadan hemen önce.
Beşiktaş geçen senenin devamı değil. Herkes bir yaş yaşlanmış, daha yorgun. Yavaş yavaş hızlanacak belki. Porto’dan önce mi, sonra mı?
Rahmetli gazeteci, akademisyen, Atletizm Federasyonu başkanı, bir darbenin, içeri bir darbenin dışarı attığı Prof. Kurthan Fişek 1978’de, “GS aristokrasi, FB burjuvazi, BJK proletarya takımı” demişti. Kurucuları “Saraylı, arabalı” görünse de; mahalle, mütevazı taraftar ve dışlanmalardı belki sebep. En çok, 1967’den beri şampiyon olamaması, küçümsenmesi olmalıydı. (O süre 1982’ye uzayacaktı.)
Sonradan bir kısmının o niteliği değişmişse bile, Livorno, St. Pauli, Liverpool, Millwall, Westham, Schalke, Athletic Bilbao, St. Etienne, Pachuca, Boca, hele Franco’nun Real Madrid’ine karşı Rayo Vallecano işçi takımları olarak bilindi. Adana Demirspor (başka Demirsporlar da; Zonguldak Kömürspor da)
Karabükspor, ilk kez 1938’den beri kamu fabrikası-işçisi takımı. Ne tam işveren ne tam işçi. Sermayeden de ücretten de kesiyor. İlk oyuncuları çelik işçisi. İlk güreşçi, bisikletçi, atletleri de. Bir önceki başkan tam patron iken, yılların başkanı Tankut sendikacı, emekli işçi. Öyle ya da böyle “1 Mayıs’ı resmen kutlayan kulüp”ün nice bayramları olsun!
Futbolun “emekçi sporu ve isyanı” olarak doğduğu; taraftarların çoğunun kimler olduğu, oyunun paradan ziyade emek de istediği unutulmasın diye!
1014
Karşılaşmanın son 11 dakikalık bölümü dışında Karabükspor’un savunmasına kapanması, aslında Beşiktaş’ın en büyük avantajı oldu.
Hep tartışılır, savunma yapmak dünyanın en zor işidir bu oyunda... Ben de kişisel olarak bu düşüncenin altına imzamı atarım. Haaa diyeceksiniz ki, Karabükspor’un bu taktiği doğrudur, çünkü oynadığı takım son şampiyon... Ancak Talisca ve Babel, ilk yarıdaki net fırsatları gole çevirebilse; Kartal, tek golle yetinmez, farka kanat çırpardı.
Karabükspor’un sahasında yenilmesine, Dany’nin başarılı oyununa asla gölge düşürmez. Tecrübeli futbolcu, savunma da ayakta kalan, pozisyonlara set çeken tek isimdi, kutlarız.
Gelelim Beşiktaş’a... Sevgili hocamız Şenol Güneş, Porto ile deplasmanda oynayacakları Devler Ligi’nin ilk maçını düşünürsek, on birinde bazı değişimlere gitmiş. Hırvatistan maçında attığı tek golle A Milli Takımımıza yeniden umut aşılayan Cenk Tosun’u yedeğe çekmesi bizce tartışılır. Cenk Tosun’un yanı sıra Atiba ve Quaresma’yı da yedekler arasında gördük! Yorgunluk söz konusuysa buna şiddetle karşıyım. Maç salı günü oynandı, neyin yorgunluğudur bu? Eğer zihinsel yorgunluk varsa, o zaman penaltı atışını niye Oğuzhan’a attırılır? Negrado’yu on birde gördük, kalitesi tamam... Ancak 71 dakikalık süreçte vasatın üstüne çıkamadı. Negrado’yu ilk yarıda sadece Talisca’ya yaptığı pasla fark ettik! Lens ve Negrado bizce uyum aşamasında, kumaşları ortada...
Şu kart görme konusunda Beşiktaş’ta bizce büyük sıkıntı var. Hakem faulü vermiş, sarıyı da çekmiş, herkes hakemin çevresinde, sanırsınız ki kararı değiştirecekler! O eforunuzu acaba topa yapsanız, ne kaybedersiniz?
Efendim, malumunuz sezon başından bu yana Pepe’nin yanına partner aranıyordu, devre arasına kaldı! Bu süreçte Tosiç müthiş bir performans ortaya koydu, istekler ve sesler kesilir gibi oldu. Peki, kart gördüğü pozisyonlara ne demeli arkadaş? Çok kritik bir yerde oynuyorsun, çift sarıdan kızarıyorsun! Dememiz o ki, yönetimin senin yerine alternatif aramasına gönül koymayacaksın.
FIFA kokartı takmak kolay değildir, işinizi dört-dörtlük yapacaksınız. Nereye varmak istiyoruz, 58.dakikadaki penaltıyı anımsayın. Orta hakem Ali Palabıyık, Dany’nin elle oynamasını atlıyor ama yardımcısı Serkan Olguncan’dan sekmiyor. Aferin ona, işte hakem böyle olmalı... Hata yüzdesini sıfıra çekecek, orta hakemi de kurtaracak.
Beşiktaş’ın en iyisi gol attığı için değil, ortaya koyduğu futbol ve mücadeleyle Babel’dir. Talisca da oyunda kaldığı süreçte etkiliydi, tek eksiği goldü.
Karabükspor, 22 dakika on kişi kalan Beşiktaş karşısında baskı kurmakta geç kaldı aslında... Yani Karabük, son uzatma dahil on bir dakikalık dilimde risk aldı, pozisyon üretti. Fabri gibi tecrübeli kaleciyi geçmekte aynı başarıyı gösteremezken, Kartal üç puanla Porto maçı öncesinde moral depoladı.
1114
Tolgay Arslan'ın ilk geldiği dönemlerdi. Bir röportaj sırasında kendisine "Seni Türkiye'de en çok şaşırtan şey nedir" diye sorduğumda, aldığım yanıt "sahalar" olmuştu. Devam eden Tolgay "Almanya'nın köylerindeki bazı sahalar, Türkiye'deki bazı Süper Lig takımlarının sahasından daha kaliteli" demişti.
İşte Tolgay Arslan dün, o kendisini çok şaşırtan zeminlerden birinin üzerinde, oynamak zorunda kaldı. Buna rağmen Tolgay Arslan çok iyi oynadı. Lens ve Negredo gibi isimleri yeni yeni tanımasına rağmen, onların önüne bitirici paslar atmaya çalıştı. Tanzanya'daki Serengeti düzlükleri gibi bir zemindeki bu bir kaç isabetsiz pası, insan istatistiklere bile yazmaya utanır. Halbuki bir zeminin bakım maliyeti ne kadar olabilir ki? Futbolculara ederinden fazla milyonlarca Euro para ödeyen bazı kulüplerimiz, nedense çim bakımına gerekli özeni göstermiyorlar. Abartmıyorum; Şenol Güneş bir keresinde "Statta her şey var bir tek sıcak su yok" demişti... Üstelik bu konuşma iki sezon önce olmuştu. Pepe'yi getiriyorlar ama bataklıkta oynatıyorsun. Allah'tan şu an yaz dönemindeyiz. Daha bunun karı-kışı ve yağmuru-çamuru var.
Maça geçecek olursak, Şenol Güneş öyle bir kadro sahaya sürdü ki kendi ismini esame listesinde gören bazı oyuncular bile şaşırmıştır bu duruma. Evet kadro sürpriz ama doğru mu? Bana göre kesinlikle doğru. Uzaklardan gelmiş bir Medel ve Atiba yerine daha hazır isimlere şans vermek gayet doğru bir hamleydi. Üstelik o sürpriz kadro, ilk yarı Kardemir Karabükspor'a göre çok daha iyi oynadı ve çok daha fazla pozisyona girdi. Ama hesapta olmayan bir Tosic performansı vardı. Bireysel anlamda Yatabare'ye zaman zaman nefes aldırmadı fakat, züccaciye dükkanına giren fil gibiydi kendisi.
Maçın bir diğer başrol oyuncusu ise Oğuzhan Özyakup'tu. Şu bir gerçek, Hırvatistan ile oynanan milli maçtaki Oğuzhan gibi bir Oğuzhan yoktu sahada. Bunun dışında her an herkese gol attırabilecek bir Oğuzhan vardı. Sadece Babel'in attığı golde değil, bir çok pozisyonda tek pasla fişi çekmeye çalıştı. Bu anlamda çok etkili oynadı. Hele Tolgay Arslan ile yan yana oynayınca, tam bir "kadife ayak" kıvamında oluyor. Penaltı pozisyonu ise büyük bir talihsizlik. O kötü zeminde Oğuzhan'ın ayağının çime nasıl gömüldüğünün fotoğrafı, sosyal medyada en çok paylaşılan fotoğraflardan biri oldu. Fakat yine de penaltı vuruşunu yapacak olan bir oyuncu, topu koyacağı yer ve çevresinde özenli bir zemin etüdü yapması gerekir. Ayrıca Oğuzhan, bu takımın kaptanı. Tek bir gole ihtiyacı olan Negredo'ya "Geç Matador topun başına" diyebilirdi. Negredo demişken ona da bir parantez açmak gerekir. İlk günlerine göre daha bir istekliydi. Saha içerisinde, yılların tecrübesini kullanarak bir çok arkadaşına görev verdi. Kazanılan bir serbest vuruşta Lens'e topun başına geçmesini Pepe'yi ise topa kafa vurması için rakip ceza sahasına davet etti. Tüm bunlar çok mu büyük adımlar; hayır ama bu takıma alışma konusunda küçük ama etkili adımlardı. Keza Lens de, Beşiktaş'taki ilk günlerine göre daha fazla takıma alışmış gibiydi.
Kardemir Karabükspor Teknik Direktörü Erkan Sözeri, takımını bu maça iyi hazırlamış. Özellikle savunma dörtlüsüne maç sırasında sürekli uyarılarda bulunması dikkatlerden kaçmadı. Talisca, Babel, Lens, ve Negredo gibi dörtlü karşısında bulunan dörtlünün işi, muhakkak kolay değildi. Doğru... Beşiktaş ilk yarıda gol pozisyonlarına girdi ama Kardemir Karabükspor savunması, canlı kalkan gibiydi.
Sonuç olarak böyle bir deplasmandan 10 kişiyle üç puan kazanıp dönmek, her takımın başarabileceği bir iş değil. Sezon içerisindeki yakalaması gereken ritmini yavaş yavaş bulan Beşiktaş'ın, bu tür maçları kazanması, yarıştaki diğer rakipler için de ürkütücü olmuştur. Şenol Güneş'in, Tosic'in gördüğü kırmızı karttan sonraki değişikliklerine baktığınızda, bu takımın son iki senede niye şampiyon olduğunu, çok net görebiliyorsunuz.
1214
Beşiktaş zor bir deplasmanı kayıpsız geçti. Sahaya sürülen kadroya baktığımız zaman bir mahalle baskısı olduğunu görmekteyiz. Futbolda iyi giden, başarılı olan bir şeyleri değiştirmek çok gereksiz ve anlamsızdır. Değişkenlikler ve rotasyonlar daima ihtiyaç olduğunda yapılmalıdır. Ama maalesef Beşiktaş camiası 15 gün içerisinde Şenol hocaya yapmış olduğu mahalle baskısından dolayı Atiba, Quaresma ve Cenk Tosun gibi üç önemli oyuncu dinlendirilmek zorunda kaldı ve mahalle baskısı yapan herkese “Buyurun kardeşim yenileri de görün” mesajı verildi Şenol hoca tarafından. Güneş, sırf bu baskı yüzünden Lens, Negredo ve Tolgay'ı oynattı. Beşiktaş neredeyse iki puan bırakarak evine dönecekti. Bu futbol camiaya bana göre büyük bir ders olmalı.
Eğer Talisca gibi her yıl ortalama 15 golün üzerinde gol ve 10 asist üretecek ofansif bir orta sahanız varsa sistemi ve oyun taktiğini bu oyuncu üzerine kurmalısınız. Talisca olduğu sürece Beşiktaş'ın çift forvet oynaması imkansız ve oynamamalı. Zaten Talisca santrforun yapacağını yapıyor. Beşiktaş'ta bir sistem var 4-2-3-1. Bu sistemle Beşiktaş iki yıldır şampiyon oluyor ve Talisca olduğu sürece bu sistem bu şekilde devam edecektir. Negredo'nun bu sistemde katkı sağlayacağını görmekteyiz. Belki de Aboubakar'ı aratmayacak. Ancak Lens'in şu anki görüntüsü, dağınıklığı ve taktik disiplin açısından ortaya koyduklarıyla takıma katkı sağlamadığını görmekteyiz.
Karabük maçında Beşiktaş'ın galibiyetteki kilit oyuncuları Oğuzhan, Babel, Talisca ve Quaresma olmuştur. İleride bu oyunculara dünkü görüntüsüyle Negredo da katılacaktır. Ve Beşiktaş bu kadar kötü bir oyunla rakiplerinden çok daha üstün oynayabiliyorsa çok daha net pozisyon buluyorsa, iyi bir Beşiktaş bu sezon da bu ligin şampiyonu olur.
1314
Beşiktaş hazır değilken 10 kişi kaldığı bir maçı kazanmasını bildi. Şampiyonluk maratonunda böylesine galibiyetler büyük anlam taşıyor.
Önce şunu belirteyim ki, eski Beşiktaş daha gelmemiş. Takım fizik olarak iyi değil, belki de daha doğrusu hazır değiller. Özellikle son yarım saat oyundan düştüler. İlk 30 dakikaya bakıyoruz, Beşiktaş'ın takım boyu istenen seviyedeyken rakibe büyük baskı kurdular. Aslında maç başında 2-3 net gol pozisyonundan birini değerlendirebilseler sonuç farklı olurdu. Ama art arda kaçırdılar. Ta ki 30. dakikaya kadar. Bu dakikadan sonra orta saha direnci yavaş yavaş azalmaya başladı. Lens ve Babel çizgiye çok yakın oynuyorlar. Halbuki onlardan beklenen, zaman zaman ortaya kat etmeleri.
Gelelim Negredo'ya: Kariyerine hiçbir lafım yok. İstanbul'da baskılı oynarken de Beşiktaş adına etkili olabilir ama özellikle deplasmanda ne kadar katkı vereceğini bilemiyorum. Her ne kadar istediği topları almasa da bir santrfor için ağır bir görüntü çiziyor. Özellikle Beşiktaş'ın çabuk oyununa ne kadar yatkın kestiremiyorum.
İkinci yarı Beşiktaş kontrolü çoğu zaman Karabük'e bıraktı. Oyun sıkıntıya girmişti ki penaltı imdada yetişti. Fakat Türkiye'nin en kaliteli oyuncularından biri olarak gösterdiğimiz Oğuzhan çok kötü bir vuruşla topu üstten auta atarak penaltıyı kaçırdı. Hemen sonrasında da Tosic'in ikinci sarı karttan atılmasıyla Beşiktaş 10 kişi kaldı. Tosic'i anlayamıyorum. Adeta kendini attırmak için rakibe hamle yapıp ikinci sarıyı gördü. İşte bu dakikadan sonra başta Şenol hoca ve tüm camia belki de bir puana razılarken, sahneye kalite farkı çıktı.
Oğuzhan, Babel'in koşu yoluna öyle bir top attı ki buram buram kalite kokuyor. Babel de çaprazdan kaleci ile karşı karşıya kalıp paniklemeden çok güzel bir vuruş yaptı ve golü getirdi. Ama son 10 dakika var ki şampiyon, ağır baskı yedi. Özellikle oyuna sonradan giren Seleznyov'un vuruşlarından biri gol olsa maç orada bitmişti. Sonuçta Beşiktaş daha hazır değilken üstelik 10 kişi kaldığı bir maçı kazanmasını bildi. Şampiyonluk maratonunda böylesine galibiyetler çok büyük anlam taşıyor.
Gelelim hakem Ali Palabıyık'a... Bu sezona çok iyi başlamıştı: Dün de iyi buldum. Verdiği penaltı kararı doğru. Sanırım yardımcı hakemin uyarısıyla çaldı. Biraz geç çaldı ama doğru çaldı. Tosic'e gösterdiği kartlar için söylenecek bir şey varsa, o da Tosic'e olabilir. Bir adamın her hamlesi böylesine sert olursa tabii ki oyundan atılacak.
1414
Süper Lig'de oynadığı ilk 3 maçta aldığı 7 puan kabul edilebilir olsa da oynadığı futbol geçen seneyi aratıyordu Beşiktaş'ın. Şenol Hoca, bu konuda gereken açıklamayı yapmış, “Eylül ortası gibi ideal oyuna ulaşırız” demişti. Bir başka merak edilen konu ise deneyimli teknik adamın ilk 11 konusundaki muhafazakarlığının devam edip etmeyeceğiydi. Bir Şenol Hoca klasiği yaşandı ve yeni transferler Negredo ve Lens, 11'de başladı. Orta sahayı Tolgay, Oğuzhan ve Talisca'dan kurmak tam bir büyük takım ve cesaret görüntüsüydü. Orta saha bu kadar kreatif olunca, uzun zamandır özlenen Beşiktaş'in göbekten gelme oyunu ortaya çıktı.
İlk yarım saat sahaya hükmeden ve 4 pozisyon bulan Beşiktaş, son vuruşu yapamayınca Karabükspor oyuna dahil oldu. Quaresma'nın kenarda oluşu, Lens'in uyum problemi yaşaması alışılmış kanat oyununu sekteye uğratsa da, baskı penaltıyı getirdi. Kötü kullanılan penaltıyla belki 3 puana mal olacak olan Oğuzhan, golde yaptığı klas asistle kendini affettirdi. Takımın 10 kişi kalması ve Beşiktaş'ın oyununun düşmesi hocayı "yenilmeyeyim" düşüncesine itse de, tam bir büyük futbolcu refleksiyle ortaya çıkan Babel, çok önemli bir golle 3 puanı getirdi. Beşiktaş, ilk 3 maçta vermediği kadar pozisyonu bu maçta verdi. 10 kişi kalmak salt bahane olamaz. Beşiktaş oyundan bu kadar düşmemeliydi. Kaçan penaltı ve görülen kırmızı kartı da hesaba katarsak, bu şartlarda çıkartılmış 3 puan, art arda zorlu maçların başlayacağı bir dönem için çok iyi bir başlangıç oldu...