Ajans Beşiktaş - Ajansspor editörü Hasan Begdili, Beşiktaş ve Karagümrük'ün ortak değeri Baba Hakkı'nın hikayesini yazdı. İşte Begdili'nin yazısı;
''Hepimiz kendi dışımızdaki koşulların tutsağıyız'' der Fernando Pessoa... Ancak ''tutsak'' kelimesini kimi zaman zenginlik olarak görebiliriz. Çünkü bazı bazı insanın içsel dünyasını ve hayat pratiğini zenginleştirir dış koşullar... Varsa gerçekten içkin bir yaşam, bu da dış koşulların ve içsel dünyanın birbirine yakın olmasıyla mümkündür. Doğaldır ki söz konusu durum sadece insanlar için geçerli değildir.
Bu zenginliğin en büyük örneklerinden biridir İstanbul... M.Ö 7. yüzyılda kurulan şehir, 21. yüzyıla gelene kadar birçok ülkeye ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 4 farklı ülkenin uzun yıllar boyunca başkenti olmuştur... Roma, Bizans ve Osmanlı'nın kalesidir. Krallar, padişahlar, fermanlar, fetihler ve daha niceleri... Kendi dışındaki koşulların zenginliği donatmıştır İstanbul'u...
İngiltere'de okul aktivitesi olarak ortaya çıkan ve bugün dünyanın en büyük endüstrilerinden biri olarak kabul gören futbolu da çok kısa sürede içselleştirmiştir İstanbul... Birçok futbol takımı hayat bulmuş bu topraklarda ve halk bugünkü taraftar kitlelerini anımsatırcasına maçları izlemeye başlamıştır... Bu şehrin en köklü takımlarından ikisi ise 1903'te kurulan Beşiktaş ve 1921'de kurulan Fatih Karagümrük'tür.
Bu iki takımın külterel mirasının öznesi ise aynı isim: Hakkı Yeten. Nam-ı diğer Baba Hakkı.
Uzun bir aranın ardından bu sezon Süper Lig'e yükselme başarısı gösterdi Karagümrük... İstanbul'daki Fatih semtinin takımı olan Karagümrük ile Beşiktaş arasında güçlü bir bağ vardır. Öyle ki Beşiktaş'ın birçok tribün lideri Karagümrük'ten çıkmıştır... Hatta eski İnönü Stadyumu'ndaki kapalı tribünde Karagümrüklüler'in varlığı görmezden gelinecek gibi değildi. Bu bağın en güçlü sebebi Baba Hakkı.
Karagümrük semti, kabadayıların, ''babalar''ın semti olarak da nam salmıştır. Ama bu semte gelmiş geçmiş en güzel baba Hakkı Baba'dır... Çünkü Baba Hakkı henüz Beşiktaş'ta futbol oynamadığı dönemde Karagümrük'ün bir futbolcusuydu ve zaten siyah beyazlı takıma buradan transfer olmuştu.
Hakkı Yeten, babası I. Dünya Savaşı’nda şehit olduktan sonra askeri okula yazılır ve bu dönemde Karagümrük'te futbola başlar.
Takımın en önemli oyuncularından biridir Hakkı Yeten. Ancak bir gün geç kaldığı için Karagümrük'ün Bozkurt Kulübü ile oynadığı maçta kaptanın, onu cezalandırması sonucu oyuna giremez. İkinci yarı öncesinde takımın kaptanı Sebahattin ikna edilir ve Hakkı Yeten oyuna girer... Bir devrede rakip filelere 6 gol atarak 6-0 kazanılan maçın da kahramanı olur.
Futbooldaki başarısı dikkat çeker, Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin transfer listesine girer.
Bir dönem Karagümrük'te futbol oynamış ve kulübün kurumsal hafızasının önemli isimlerinden Asaf Ayçıl, "Beşiktaş’ın ‘Baba Hakkı’sı daha evvel Karagümrük’ün ağabeyi idi. Hakkı bizde oynarken her yaptığımız maçtan onun attığı gollerle galip çıkardı. O, gençliğinde ne yaman delikanlı idi. Şutlarını daha o zamanlar, hiçbir kaleci karşılayamazdı. Gerek Kırmızı-Siyah forması altında gerekse askeri talebe maçlarında oynarken bütün gözler ona çevrilirdi. Evvelâ, Zeki Rıza Sporel, Hakkı’yı Fenerbahçe’ye almak için uğraşırken, Beşiktaşlı Şeref Bey daha atik davranarak siyah beyazlı kulübe kazandırdı. Baba Hakkı, Türk futbolunun ender yetiştirdiği bir kıymettir" der Baba Hakkı için...
Baba Hakkı'nın 1926'da başlayan Karagümrük macerası böylece sona erer. Başka bir hikaye yazılacaktır bundan sonra Hakkı Yeten ve onun halesinde birleşen kulüpler için... "Her başkalık aynılığın bildik lezzetini yüzüme üfledi" diyerek aslında olumsuz bir durumu ifade eder Şule Gürbüz, Öyle Miymiş adlı kitabında... Ancak Hakkı Yeten başka bir hikayede Türk futbolunun en önemli simgelerinden birine dönüşür benzerliğe ayna tutulan futbolda...
Ve 17 yıllık Beşiktaş hikayesi yazılmaya başlanır... Saha içindeki otoriter tavrıyla ve saha dışındaki beyefendiliği ile 'Baba' lakabını alır Hakkı Yeten. Ve siyah beyazlı takımda, Beşiktaşlılık duruşu olarak adlandırılan efendiliğin simgesi haline gelir...
Zaten Baba Hakkı, Beşiktaş'ın iki onursal başkanından biridir... Ancak futbolculuk döneminde de transfer olduktan kısa bir süre sonra Beşiktaş'ın kaptanı olur... 1945'te futbolu bıraktıktan sonra Beşiktaş'ta teknik direktörlük ve başkanlık da yapar.
Baba Hakkı 1989'da hayata veda ettiğinde Beşiktaş ve Karagümrük'ün tarihi simgelerinden biri olarak bu dünyadan göçer... Aslında Türk futbolunun en önemli zenginliklerinden biri olan Baba Hakkı, Karagümrük ve Beşiktaş'ı dış koşulların da yardımıyla zenginleştirir, bugün bile iki kulüp arasında bulunan bağın gelişmesine sebep olur.