Tarihi semtin büyük takımı "Beşiktaş" hastalanmış ve yorgun düşmüştü.
Hatırlamak ve adını anmak istemediğimiz hastalık 8 yılda şanlı Beşiktaş'ı yemiş bitirmişti.
Mali açıdan çökmüş, icralar kapıya dayanmış ve futbolcuların mutsuz olduğu bir kulüptü.
Rakiplerinin seviyesi yükseldikçe Beşiktaş geriye doğru gidiyordu.
Ta ki 2012 yılına yılında "takımın başkanı ve yönetimi el değiştirinceye" kadar.
Yeni yönetim adeta alevler içindeki eve girmişti. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Her gün yeni bir icra, her gün yeni bir alacaklı Akaretler'e akın ediyordu.
Fakat tuttukları takımı yalnız bırakamazlardı.
Beşiktaş yeni hayatına Feda diyerek başladı.
Alt yapıdaki oyuncular ve Avrupa'da yetişen lejyonerle lige başladı.
Eski futbolcusu Samet Aybaba ise takımın başına geçti.
Bu süre zarfında takımına ilk sezonun da heyecan verici bir futbol oynattı.
Kaliteleri bazı maçlara yetmese de Beşiktaş mücadelesine başlamıştı.
Yönetim stratejik hamleler yaparak 2-3. yılında ise yola Slaven Bilic ile devam etti.
Oyuncu transferlerinin büyük bir bölümü, Türk oyuncular üzerinde yapıldı.
Federasyon da yabancı sayısını kademeli şekilde 3 e düşüreceğini söylemişti.
Beşiktaş adımlarını bu karara göre atıyordu (2 yıl sonra yabancı sınırı 14'e yükseldi)
Bu zorlukların içinde bir de Federasyon'un bu kararı şok etkisi yaratmıştı.
Çok büyük uğraşlar vererek yanan evlerini yıkmaya karar verdi Beşiktaş.
Rakiplerinin evi vardı. Yükselme devrine girecek Beşiktaş'ın ise evi yoktu.
Şampiyonluğa oynayan rakipleri 35-40 bin taraftara oynarken Beşiktaş 7 bin - 10 bin kişiye oynadı.
Ev vereceğiz demelerine rağmen (FB-GS) sözünde durmayanlar da oldu.
Hırsına hırs, gücüne güç kattı Beşiktaş.
Slaven Bilic ile sevilen, beğenilen futbol oynamaya başladı. Ve "Kara Kartal" eski günlerine döneceğine çok inanıyordu.
Camia, takım ve taraftar "güneş"li günlerin geleceğine hep inanmıştı.
Güneşli günler tecrübeli Şenol Hoca'nın göreve gelmesiyle başladı.
Takım lige eskisinden daha güçlü bir oyunla başladı.
Geçen 3 yılın arkadaşlığı, tecrübesi ve olgunluğu sahaya yansıyordu.
Şampiyonluğa koşar adımla gitmeye başladığı dönemde stadına yuvasına kavuşan Beşiktaş son 3 maçını evinde oynayarak özlemini çektiği şampiyonluğa uzandı.
Artık hasta, yorgun "kartal" değildi.
Rakiplerinin korkulu rüyası olacağını sezon içerisinde oynadığı oyun ve kazandığı şampiyonlukla gösterdi.
Önümüzdeki sezonun favorisi olarak girdiği sezonu da aynı şekilde şampiyon kapattı.
Camia ve taraftar eski bir şarkıyı hatırlamaya başladı.
İnanmış çocuklar unuttukları şarkılarını dile getirmeye başladı.
İşte o şarkı ; 1-2-3 yetmez 4-5-6 olsun.
Ümit Keskin