Ajans Beşiktaş - İşte Atilla Gökçe'nin bugünkü Milliyet Gazetesi'nde yer alan yazısı:
Hükmen yenilgi kararlarının kamuoyunda tartışıldığı ve anlatıldığı şekliyle hayata geçmesi, uygulanması halinde, koronavirüs kurbanları arasına bazı kulüplerin, futbolcuların ve hocaların da katılabileceğini söyleyebiliriz. Hayır, Tanrı korusun, biyolojik ölümden söz etmiyorum. Kurumsal çöküşlerden, kariyer kayıplarından ve işsizlikten kaygılanıyorum.
TFF, “Gerekirse alt yapıdan takviye oyuncu al, en az 14 futbolcuyla sahaya çık ve oyna. Bunu yapamazsan hükmen yenik sayılırsın” diyor.
Bu kadar basit mi yani? Kulüplerde organize alt yapı çalışması var mı? Oradaki çocuklar zaten U19 ligleri olmadığı için maç yapamıyorlar. Bazısında ciddi ve devamlı antrenman olanağı bile yok. O çocukları şok uygulamayla sahaya çıkarmak ne kadar mümkün ve isabetli olabilir.
Diyelim ki 14 oyuncuyu denk getiremedi ve hükmen yenik sayıldı o takım… Sadece maçı ve 3 puanı kaybetmesi değil… Belki de küme düşmesi söz konusu.
Sağlık sorunları, kulübün ve takımın yetersizliğine, kusuruna bağlanarak adeta “cezalandırılmış” olmayacak mı? Sportif yaklaşımla bu uygulamanın adil olduğu söylenebilir mi?
Sağlık, her şeyden daha önemli ve öncelikli. Doping de bu nedenle yasak. Ama ölümü göze alarak madalya uğruna dopinge razı olan sporcular var. Bu uç örnekten yola çıkarak “pozitif” test sonuçlarını gizleyerek, o oyuncuları maça sokmadan yedek kulübesinde oturtarak, hükmen yenilgiden kurtulmak için, yanlış yolu seçenler olmaz mı? Olmayacağına emin misiniz?
Kendi adıma üç günde pozitiften negatife dönen test sonuçlarının bana inandırıcı gelmediğini söylemeliyim. Alt liglerde bazı takımların deplasmanlara doktorsuz gittiği, oradaki yerel doktorlardan birine makul (!) bir ücret ödeyerek “oynayabilir” raporu aldığı da anlatılıyor.
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, işte bu güvensiz ortamdan etkilenerek testlerin “tek merkezde” tek yetkili sağlık kuruluşu tarafından yapılmasını öneriyor. Böyle bir uygulama olmazsa hükmen yenilgiye kesinlikle karşı olduğunu açıklıyor. Galatasaray 2.Başkanı Abdurrahim Albayrak “TFF’ye destek verilmesi” gerektiğini söylüyor. O da tek merkezde testten yana.
TFF’nin dikkatimi çeken bir eğilimi var: Antrenörleri muhatap almıyorlar. Onların görüşünü, Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş ve TÜFAD Başkanı İsmail Dilber’le konuşarak aldıklarını anlatıyorlar. Yetersiz bir uygulama… Fatih Terim, Abdullah Avcı, Okan Buruk, Sergen Yalçın, Samet Aybaba… Kulüp antrenörleriyle toplanıp görüşlerini almak ne kadar zor? Anlamıyorum.
Bu iletişimsizlik hali, futbolcuları da kapsıyor. İngiltere’de futbolla ilgili her kararda söz sahibi olan oyuncular, Türkiye’de sadece “önümüzdeki maçlara” bakıyorlar. Ya da attıkları golü anlatıyorlar. Futbolcu sadece sahada konuşur, masalıyla susuyorlar. Olmaz.
Hükmen yenilgi, Süper Lig’in sezon başındaki statüsünde yok. Oyun başladıktan sonra kural değiştirmek doğru değil.
Evet, sağlığı önceleyerek, bilimsel testlerde yetkili ve sorumlu tek otoriteyi belirleyerek, mutlak bir uzlaşma ve kabulle karar almalısınız. Gerekirse kısa süreli geçici “sağlam oyuncu” transferine izin vermek gibi alternatifleri de aramalısınız. Maç oynanmadan sonuç belirlemek asla doğru değil. Aksi halde kümede kalmak/düşmek de, şampiyon olmak da sakıncalı ve şaibeli olur ki, vicdanlar yaralanır. Bu hepimizin ayıbı olur.