Beşiktaş, Trabzonspor ile Vodafone Park'ta 2-2 berabere kaldı. Mücadelenin ardından yazılan köşe yazıları şu şekilde;
110
Dün akşam son derece eğlenceli, heyecanlı ve gitgelli bir şov vardı. Lens’in kaçırdığı pozisyon ve sonrasında Rodallega’nın golü, çok kısa zamana sığan bir drama patlamasıydı. İzlediğimiz bu çok iyi gösteri için teşekkür etmemiz gerekiyor.
Dün akşam memlekette saat 19.30’da yapılabilecek en iyi şeylerden birini yapmış olmanın keyfi var bende. Son derece eğlenceli, heyecanlı, gitgelli bir şov izledim. Lens’in attığı şahane golün sonrasında kaçırdığı net pozisyonun hemen ardından Rodallega’nın mükemmel bir kafa vuruşuyla 2-2’ye getirişi çok kısa zamana sığan bir drama patlamasıydı. Başından sonuna ama özellikle son 15 dakikada alınan risklerle çok iyi bir gösteri izledik. Öncelikle yapmamız gereken bir teşekkür etmek.
Güneş asla kabul etmez
Kuşkusuz bu güzel gösteriyi teknik heyetler aynı keyifle karşılamayacak. Az önce anlattığım o dramatik an, misal Şenol Güneş’in asla kabul edemeyeceği bir durum. Trabzsonspor 2 santrafora dönmüşken takım boyu iyice uzamışken ve çok top kabedereken, hem de 2-1 öndeyken rakibi bu kadar kolay kaleye getirmek onun canını sıkmıştır. Tabii bunun sebepleri var. Beşiktaş’ın bu maça çıkarken yaşadığı dezavantajı; Atiba, Oğuzhan ve Quaresma’nın yokluğunun ne demek olduğunu iyi anlamak lazım. Böyle bir eksiklik rakiplerinde olsa ne olurdu diye bir karşılaştırma yapılamaz. Çünkü bu kadar hayati rol oynayıp fark yaratan bir üçlü başka kimsede yok. Onlar yokken doğal olarak istenen pas trafiğinin yakalanması kolay değil.
Lens o topu içeri vursa...
Ancak Trabzsonpor gibi ligin en çabuk top kaybeden takımına karşı daha fazlasını yapmak mümkündü. Sosa- Kucka ikilisinin oyunu kontrol edemeyişi özellikle Sosa’nın yaptığı pas hataları çok dikkat çekiciydi. Abdulkadir’in oyunu çok iyi okuyup yaptığı paslar ise kalite çıtasını yükseltti. Ondan çok daha fazlasını beklememiz normal. Çünkü onda bu var. Bu dengede Beşiktaş ilk yarıda özellikle Talisca’nın ekstra oyunuyla fark yarattı. Ama Medel ortalamayı aşağı çekti. İkinci yarıda oraya Necip geçtiğinde bu kez Talisca yolurmuştu. Ersun Yanal bundan yararlanmak istedi. Yaptığı değişikliklerin sonucu getirdiğini söylemek mümkün. Anack ne olursa olsun Lens o topu içeri vursa, Yanal üzerindeki tartışma kuşkusuz iyice alevlenecekti. (Mehmet Demirkol/Fanatik)
210
Ne açıdan bakarsanız bakın, lig seviyesinin üzerinde bir mücadele izledik. Ucuza satılan (!) Olcay, eski takımına gol attı. Fenerbahçe’den ‘kapılan’ Lens önce attı, sonra kaçırdı. Rodallega da ilk dokunuşta golü buldu
Takım omurgasındaki üç temel eksiğe bir de Cenk Tosun’u ekleyen Şenol Güneş sahaya sürdüğü onbirle rakibe adeta, ‘’Bu bizim için sıradan bir maç’’ mesajı vermeye niyet etmişti. Hızını ve temposunu koruyabildiği sürece ligin en sükseli takımı olan Beşiktaş açısından sahaya kimle çıkarsa çıksın düzen her daim belirlidir. Oyuna ritm katabildiği sürece oyuncular da bireysel performanslarını zorluyor. Bu da onların savunma konusundaki en büyük avantajına dönüşüyor. Talisca’nın düşünüp taşınılarak attığı gole kadar savunmada sıkıntı yaşamamalarını da buna bağlayabiliriz. Lakin kart görme pahasına bol faul yaparak topu ele geçiren Trabzon, Beşiktaş’tan 200 bin Euro’ya aldığı (!) Olcay Şahan’ın golünden sonra bir anda oyuna da ortak oldu. Çünkü onlar da ‘doğrundan savunma’ yerine başta Burak olmak üzere öne oynayarak ‘rakibi savunmaya itme’ düzenine geçince roller değişti. Tedirginlik o kadar açıktı ki, topun takımda kalması için öne oynayamadığından geriye oynayan Necip tribünlerin homurtusuna maruz kaldı. Oysa doğrusu Necip’in yaptığında...
Oyunu hızlandırınca...
Devreye önce Medel/Gökhan ardından da etkisiz kalan Negredo ile Cenk’i değiştirerek başlayan Beşiktaş başlarda bocalasa da oyunu hızlandırmayı başardığı ilk pozisyonda Lens ile golü buldu. Yanal’ın golü yedikten sonra yaptığı iki değişiklik oyuna yeni bir hava kazandırdı. Topu kapınca doğrudan rakip ceza sahasını hedefleyen Castillo’ya, Yusuf Yazıcı da eklenince oyuna yeniden denge geldi. Önce Lens göndermesi gerektiği Cenk’e atmadı topu. Döndü az önce giren Rodellega topu ilk dokunuşuyla golü yaptı...
Karşılığı bu mu olmalı?
Neresinden baksanız her anlamda lig seviyesinin üzerinde bir maç izledik!.. Öyle ki futbolun her tür ironisi vardı.. Ucuza satılan (!) Olcay eski takımına gol attı.. Fenerbahçe’den ‘kapılan’ Lens önce attı sonra kaçırdı. O kaçırınca, ‘Türkiye’nin mecburi golcüsü’ Rodallega ilk dokunuşta golü buldu!.. Sonra o da son anda karşı karşıyayı kaçırdı!. Ancak elbette sormak gerek; ‘’Bu kadar harcamanın karşılığı bu mu olmalı?’’ Örneğin, Jose Sosa!.. O kadar para saçmaya değer miydi? Okay Yokuşlu takımının en iyisi görünüyorsa topu kazanıp aktardığı Sosa’nın sıradanlığını nasıl açıklamalı? (Fanatik/Cem Dizdar)
310
Trabzonspor, Beşiktaş Talisca'nın golü hariç oyunun hiç bir bölümünde oyun standartına yaklaştırmadı. Bunu Ersun Yanal tek başına yapmadı, tribündeki Şenol Güneş'in rolü çok daha fazlaydı. Bu sezon Cenk- Talisca ve Babel ile ön alan baskısını başka bir boyuta taşıyan Beşiktaş maça Negredo ile başlayınca senaryo tersinden işledi. Baskıda çabuk dağılan Trabzonspor defansı için bir nefes oldu bu tercih. Ama tüm maçı bu tercih üzerinden okumak haksızlık olur. Özet şu; Medel bir Atiba,Negredo da Cenk değil! Abdülkadir ne kadar heyecan vericiyse, Trabzon savunması o kadar kaygı verici. Ve elbette futbol fena halde hayata benzer; Lens karşı karşıya kaçırınca 3- 1'e gidecek maç dönüp 2-2`yegeldi
Atiba yoksunluğu
Quaresma, Oğuzhan ve Atiba’nın aynı anda olmaması Beşiktaş’ı sıradan bir takım haline getiriyor. Ve Trabzon maçından sonra şu cümleyi çok rahat kurabiliriz; Medel bir Atiba değil. Öyle bir kesit var ki 48 ile 55. dakika arasında. Resmen gözleri kanatır. İki takım da orta sahaları bırakıp uzun toplarla kaleye gitmeye çalışırken 3 pası üst üste yapamadılar. Total kaliteyi yerlere düşüren o 7 dakikalık bölümde sadece Beşiktaş’ın değil, Trabzonspor’un da bir Atiba’ya ihtiyaç duyduğunu anladık.
Çok güzel hareketler
Olcay’ın attığı golden sonra mahçup sevincine karşılık Beşiktaş taraftarının golü alkışlaması bir olgunluk göstergesi. Eleştirenler fazlaydı, hiçbirine katılmam. Futbolcunun görevi o golü atmak ama sevinip sevinmemek ona kalmış. Abdülkadir heyecan verici. Top ayağına geldiğinde her an olağanüstü işler yapacak hissi veriyor. Olcay’a yaptığı asist ise gecenin en güzel hareketlerinden biriydi. Tavsiyem Lucescu’nun Trabzon maçlarını daha dikkatli izlemesi. Çünkü izlemeyince Volkan Şen’i seçiyor. Sanırım sahanın en kötüsü Burak Yılmaz’dı. Sırtını dayayıp top almayı hala öğrenememiş olması bir trajedi. Fakat Burak dökülürken Ersun Yanal’ın sahanın en iyisi Abdülkadir’i çıkarması daha büyük trajediydi. (Fanatik/Serkan Akcan)
410
Trabzonspor’un nerdeyse ilk yarı boyunca bir kez bile hazırlıksız yakalanmaması en dikkat çekici ayrıntıydı. Beşiktaş, vasatın üstüne çıkamadığı maçta iki kez öne geçmesine ve Fabri’nin performansına rağmen yorgunluğuna yenik düşerek 2 puan kaybetti.
Her şeyden önce rakibini iyi analiz eden Trabzonspor’un, nerdeyse ilk yarı boyunca bir kez bile hazırlıksız yakalanmaması en dikkat çekici ayrıntıydı. Kontrollü takımlara hücum etme konusunda sıkıntısı olmayan Beşiktaş ise 13. dakikada Talisca-Babel paslaşmasında Talisca’nın net plasesi ile bulduğu golden sonra tempoyu, aynı zamanda da oyunu kontrol etmekte zorlandı. Trabzonspor fırsatı kaçırmadı ve yeni yıldız adayı Abdülkadir’in harika pasında Olcay ile maçı eşitlerken, Beşiktaş taraftarının yedikleri gole rağmen eski oyuncularının hakkını vererek alkışlaması görülmeye değerdi. Aslında ilk 45 dakika Trabzon adına büyük şanstı.
Necip’ten katkıyı alamadı
Bordo-Mavili ekip, Quaresma, Atiba ve Oğuzhan’ın sahada olmayışını çok hisseden Beşiktaş’a özellikle de duran toplardan gol bulabilecekken fırsatları değerlendiremedi. İkinci yarıya direnci artırmak adına sarı kartlı Medel’i çıkararak Gökhan Gönül’ü oyuna alıp, Necip’i ortaya çekerek başlayan Beşiktaş, bu hamleden istediği katkıyı alamasa da Lens’in attığı golle yeniden öne geçti. Sekiz günde üçüncü sert maçını oynayan Beşiktaş’a karşı tempo artırmayı ancak gol yediğinde akıl edebilen Trabzonspor ise, Lens’in karşı karşıya kaldığı pozisyonda dönen topu Rodallega’nın hamlesi ile golle sonuçlandırarak, maçta durumu eşitledi.
Aydınus, kusursuz yönetti
Karadeniz ekibi, ancak beraberlik değil, galibiyet şansı da Yusuf ve Rodallega ile ayaklarına kadar gelmesine rağmen, Beşiktaş’ı yorgun yakaladıkları akşamda fırsatı değerlendiremedi. Beşiktaş ise vasatın üstüne çıkamadığı maçta iki kez öne geçmesine ve Fabri’nin performansına rağmen yorgunluğuna yenik düşerek 2 puan kaybetti. Fırat Aydunus ise Okay’ın ikinci sarı kartı haricinde kusursuz bir maç yönetti. (Fanatik/Erman Özgür)
510
18. dakikada Talisca, Kucka’nın dizine vurdu, atılmalıydı. 36’da Hubocan’ın Talisca’ya sert müdahalesinde kartın rengi kırmızı olmalıydı. 73’te ise Cenk’in beline sarılan Okay, ikinci sarısını görmeliydi.
Bu maçta Aydınus verdiği ve vermediği kartlarla; çağdaş hakemliğe yakışmayacak bir yönetim sergiledi. Önemli kart hataları yaptı. Toplamda 8 sarı kart çıktı ama kırmızı kartlarla birlikte, çok daha fazla kart çıkabilirdi. Aydınus, Anadolu maçlarındaki kırmızı kart bonkörlüğüne, bu maçta devam etmedi!
Sakatlayacak bir darbe
Özellikle 18. dakikada Kucka topla hareket halindeyken, Talisca’nın müdahalesiyle yerde kaldı. Talisca karşılıklı bir güç kullanımının olmadığı bu pozisyonda; manasız bir şekilde, sonucunu düşünmeden, rakibinin dizine onu sakatlayabilecek bir darbede bulundu. Bu hareketin karşılığı kırmızı kart olmalıydı ancak Aydınus sarı kartını dahi kullanmadı. 36. dakikada Tomas Hubocan, Talisca’ya sert bir müdahalede bulundu.
Hedefinde top olmadan şiddetle gelip ayağının tabanıyla Talisca ’nın ayağına bastı. Aydınus sarı kart gösterdi ancak bu pozisyon sarıdan fazlaydı. Neden sarı kart çıktı diye çok fazla eleştirmem ancak kırmızı daha doğru olurdu diye düşünüyorum.
İtiraza kart yok
73. dakikada ise Okay, kendisinden kurtulup ilerleyen Cenk’i beline sarılarak durdurdu. Bu dakikada sarı kartı olan Okay, ikinci sarı kartı görüp oyundan atılmalıydı. Aydınus, sarı kartını kullanmadı. Aynı pozisyonda 6 Beşiktaşlı oyuncu hakeme uzaktan koşup gelerek itirazda bulunmalarına, Cenk’in ısrarla kart işareti yapmasına rağmen Aydınus oralı olmadı. Oysa ki daha 2 dakika önce kendisine basit bir itirazda bulunan Tolgay’a anında sarı kartını çıkartmıştı. (Fanatik/Deniz Çoban)
610
Beşiktaş 3 önemli oyuncusundan yoksun çıktığı maçta Trabzonspor karşısında ilk yarıda oyun anlamında çok bocaladı. Topa sahip olan ve istediği tempoyu Trabzonspor’a kabul ettiren bir Beşiktaş göremedik. Bunun nedeni Oğuzhan ve Atiba’nın yokluğu idi. Genel anlamında kazandığı toplarla hızlı çıkmaya çalışan bir Beşiktaş izledik. Premier Lig temposunda sert ve mücadeleci bir maç oldu.
Trabzon 1-0’dan sonra iyi reaksiyon gösterdi ve çok adamla Beşiktaş’ın üzerine geldi. Bordo-mavili ekibin iyi bir orta sahası var. Kucka ve Sosa Milan, Onazi Lazio seviyesinde oynamış futbolcular... Ancak Trabzonspor’un etkili oyununa rağmen Beşiktaş gibi bir takımın sorunlu Trabzon savunması karşısında daha fazla pozisyon üretmesi gerekiyordu.
Talisca, Babel ile girdiği işbirliği ile harika bir gol attı bir de asist yaptı ancak zaman zaman yaptığı çok basit top kayıpları ile da takımın hücum performansını olumsuz etkiledi.
CANER ÇOK ZORLANDI
2. yarıda sarı kartlı Medel’i çıkartıp yerine orta alana Necip’i çeken ve sağ bekte Gökhan ile devam eden Beşiktaş daha olumluydu. Maçın kırılma anı ise Lens’in kaçırdığı gol idi. Ardından Trabzon beraberliği buldu.
Genel anlamda Babel, Lens, Pepe ve Necip üst düzey bir mücadele ortaya koydular. Trabzonspor’da ise Kucka ve genç Abdülkadir’i beğendim. Negredo istekliydi fakat İspanyol futbolcunun talihsizliği Beşiktaş’ın dün ona uygun bir futbol oynamamasıydı. Caner’in bu sezon en çok zorlandığı maç oldu. Maçın ana fikri ise şu: Trabzonspor dünkü futbolu ile İstanbul’dan puanla dönmeyi hak etti. (Vatan/Güntekin Onay)
710
Beşiktaş kadro derinliği önemli bir takım. Makine düzeni şeklinde oynayan ekipten üç vida cezalı, Cenk kenarda. Ersun Hoca maç öncesi ne yapacağını düşünürken 4 farklılığın her halükarda rakibin alışkanlığını zedeleyeceğini, bundan nasıl yararlanmak gerektiğini mutlaka düşündü. Çekinmeden, hırslı, top rakipteyken hemen pres koyan bir anlayışla başladı Trabzon. Gerçi o da Yusuf’u kenara çekmiş, Mas yerine Hubocan’la, Onazi’yle takımını sahaya sürerek bir şeyler denemek istemişti ya.
Bordo-mavili taraf açısından işlerin yolunda gitmesi için başlangıçtaki istek, efor, organizasyonun daha uzun dakikalara yayılması gerçeği bu maçta da ortaya çıktı. Rakip Beşiktaş olunca oyun ister istemez biraz daha çabuk bozuldu. Önce defans. En yumuşak karnı olmaya devam ediyor Trabzon’un.
GEZEN ADAM BURAK
Okay’dan stoper yaratmak olmuyor. Hubocan da bu maçta denenmeli miydi? Olmadı. Pereira her maçta sayısız bindirmelerde bulunurdu. Çıkamadı. Sosa, Onazi orta alanı umulduğu ve gerektiği gibi kontrol edemediler. Kucka oturmadı. Sosa da “İyi ki transfer edilmiş” sözünü boşlukta bıraktı.
Kanatların durması, Abdülkadir çok iyi niyetli ve çalışkandı tamam, Burak’ı da sahada gezen adam pozisyonuna soktu. Lens’in golünden sonra Castillo ve Yusuf hamlesi ise can verdi. Yeniden hızlı geçişlerle Beşiktaş sahasında gezmeye başlayan Trabzon atak da yedi ama oyuna da yeniden dahil oldu. Beraberlik golü ise maçın ilginç anıydı. Aynı oyuncunun son saniyede atsa geçen haftanın rövanşı olacaktı ama olmadı. Trabzon yine oyuna sonradan giren oyuncusuyla kaybetmezken Ersun Hoca bu haftayı da muhtemelen “kurtardı”! (Vatan/Lütfü Özel)
810
Deplasmanda F.Bahçe derbisinin ardından Trabzonspor'a karşı oynamak zaten zordur, Beşiktaş bu iki maçın arasında Leipzig ile Şampiyonlar Ligi maçına çıktı. O maçın ikinci yarısında yıpranan ama kazanmayı başaran takım dün Quaresma-Oğuzhan ve Atiba, yani gücünün yarısını cezalar yüzünden tribünde bırakmıştı. Buna rağmen, Vodafone Park faktörüyle iyi başladılar. Avrupa'da kiralık oynadığı takıma Talisca kadar katkı veren başka bir futbolcu var mıdır? İkinci sezonunda da aynı zerafetle devam ediyor genç oyuncu. Dün de jeneriklik bir golle takımını öne geçirdi. Trabzonspor, İstanbul'da Başakşehir ve Fenerbahçe maçlarında iki kez öne geçip iki kez yakalanmıştı. Bu kez geriden gelmek zorundaydılar, başardılar da. Olcay'ın golü ve ardından eski formasına saygıdan yaşamadığı gol sevinci, bunlar güzel hareketler… Beşiktaş orta sahasını daha fazla baskı altında tutabilirdi Ersun Yanal. Özellikle kanatlarda rakibini çok yıprattı (beklerinden hücumda istediği verimi alamasa da) ama ikinci yarıda bir anlık hatada Lens çabukluğunu kullanıp nefis bir gol attı. İki golü de ceza sahası dışından yiyen Onur için futbol şanssızlığıydı bu goller. Fabri nefis kurtarışlarıyla maça damga vurdu, Abdülkadir'in plasesini ve oyuna sonradan giren Yusuf ile karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda İspanyol kaleci devleşti. Hafta içinde SABAH'a verdiği röportajda bu maçın öneminin altını çizen ve karakterli bir oyundan bahseden Yanal'ın bu vaadini yerine getirdiğini söyleyebiliriz. 70'den sonra düşen rakibini köşeye sıkıştırdı, Rodellega'nın kafa golünün ardından maçı da kazanabilirlerdi. Lens karşı karşıya atsa 3-1 de olabilirdi tabela. Trabzon için kader anı 90+'da Rodellega'nın kaçırdığı net pozisyondu. Yerden yere vurduğumuz Süper Lig'de keyifli, bol gollü ve tempolu maçlar izliyoruz. Biraz lige sahip çıkalım. Fırat Aydınus için de şunu söyleyebilirim. Talisca'nın Kucka'ya yaptığı faulde olduğu gibi kart standartında hatalar yaptı. (Sabah/Murat Özbostan)
910
Beşiktaş'ın puan kaybının en önemli nedeni, orta sahada sahip olamadığı toptu.
Tabii ki önceki haftaya göre üç oyuncudan farklı oyuna başlamak, Beşiktaş gibi oyun ezberi olan bir takım olsanız bile, bundan takımın etkilenmediğini söylemek kolay değil. Bunda en önemli fark da orta sahada Oğuzhan, Talisca ile oynamak yerine Medel, Tolgay ikilisi ile oynamaktı. Kendi sahasında topa sahip olan, set oyunları fazla olan Beşiktaş'ın yerine orta sahayı daha hızlı geçen ve hücum etkinliklerini çabuk ataklarla sergileyen bir Beşiktaş gördük. En önemli fark buydu. Beşiktaş, mücadelenin ve hızlı geçişlerin fazla olduğu maçta oyuncu kalitesinde öne geçmesine ve ikinci yarıda skor üstünlüğü yakalamasına rağmen, Trabzon 2-2'yi yakaladı. Dün bir kere daha gördük, Beşiktaş'ın santrforu artık Cenk Tosun. Üç gün önceki Cenk Tosun ve dün Negredo'nun performansı bunu gösteriyor. Cenk'in sahaya girip, oyunda olmadığını söyleyebilirim ama Negredo'nun oynadığı 60 dakikada futbolu ile bu değişikliğin olması kaçınılmazdı. Bundan sonraki dönemlerde, Negredo oyun başlangıçlarında değil, oyunun bölümlerinde oynayacak bir isim gibi görünüyor. Dün neden Beşiktaş kazanmadı diye bakarsak: Bence en önemli nedeni yazının başında da dediğimiz gibi orta sahada sahip olamadığı toptu. Evet bazen topa çok fazla sahip olmanız gerekmez ama dünkü oyunda ve özellikle ikinci yarıda Trabzonspor'un üstün oyununda 2-2'ye kadar Beşiktaş'ın topa sahip olamayışı puan kaybının en önemli nedeniydi. Bireysel performanslardan da söz edersek Gökhan'ın oynaması ve Lens'in heyecanı önemliydi. Medel'in sağ bek sonrası orta sahadaki performansı da soru işareti oluşturdu. Bana göre dünün en iyisi kim derseniz cevabım Lens olur. (Sabah/Metin Tekin)
1010
Maç çılgındı. Beşiktaş’ın kadro derinliği iyi de derinliğin kadrosu o kadar iyi değil:
6 eksikle yine ciddi 11. Önceki şampiyon kadrondan 2 oyuncu da rakibine veriyorsun!
Bizde çok takım 2-3 eksikle sarsılır.
Manchester City sarsılmıyor mesela!
Maçın ana fikri: Lens, Quaresma; Negredo, Cenk; Medel, Atiba; top kaybeden Tolgay, Oğuzhan değil henüz!
Bu sezon Talisca’nın kafası iyi! Zeka dolu kafa golleri var, frikik yok. Trabzonspor Beşiktaş’ı “çözen” her takım gibi ileride basarak başladı; bu Beşiktaş’ı kontratak takımı yapan, iki takımı yoran “çözüm.”
13’te darmadağın eden Talisca kıvrılması, Babel’in defansa pabucu ters giydiren asisti ve müthiş vuruş. Manchester seviyesi, bir an işte öyle bir şey!
Talisca’nın ters aşırtma çalımı, haftanın Vagner Love golüyle yarışacak hareketi.
Olcay sevinmedi, adeta özür diledi; tribünler Beşiktaş için gol atmış gibi alkışladı! En müthiş futbolcu olmasa bile futbolun en iyi insanlarından çünkü.
Negredo, Lens yok derken, ilki direkle tanıştı. Asıl eksik Quaresma ortalarıydı; derken Atiba-Oğuzhan fark edildi.
Abdülkadir sahada çok yol yapıyor, hakikaten çok yol alacak. Belki takım olgunlaşmadan o olgunlaşır!
Fabri’yi stoper gördüğümüzde Trabzon özgüvenliydi. Beşiktaş orta sahasız, bitkin Talisca’sız, uzun hızlı toplara kalmıştı. Pas ve ceza sahası takımı orada yoktu.
Negredo golsüz çıkarken, Lens birden golcü oldu! Onur ne kadar da öndeydi.
Müthiş hızlı girdiği pozisyonu Lens’in acayip auta atışı döndü, Rodallega kafasıyla 3-1 yerine 2-2 oldu. Rodallega 3-2’yi de kaçırdı!
Pektemek’e bile sıra geldi. Yine kafası gelip giden deli dolu bir maçtı!
Trabzonlular beklenmeyen bir galibiyetle bir “Büyük” devirmişti. Duş yaptılar, havlu yoktu; çamurla sırılsıklam olup acele yıkadıkları, yine sırılsıklam formalarla kurulandılar.
Uçak yıldırım yüzünden Samsun’a döndü. Taksilerle Armenik dağında kar fırtınasına tutuldular. Bir hafta moral izni, bir şirketten birer dolmakalem ödül geldi.
Şubat 1965, daha Trabzonspor yok; Türkiye Amatör Şampiyonu İdmanocağı, 0-0 rövanşı Beşiktaş’ı Mithatpaşa’da 1-0 yenip kupadan eledi.
Golü atan Yaşar Kömürcü, “Rüyamda Baba Hakkı’yı bana karpuz verirken görmüştüm. Golü haber vermiş” dedi.
Bir başka Baba, Beşiktaş Yardımcı Antrenörü Recep Adanır ise oyunculara “Kaybedecek bir şeyiniz kalmadı, bol bol gezin, twist yapın!” diye sitem edecekti. O sitemle, Spajiç’in o takımı 2 yıl üst üste şampiyon oldu.
İdmanocağı’ndan 6, 7 oyuncu 2 yıl sonra kurulan Trabzonspor 2.Lig kadrosundaydı. Biri, Ahmet Suat, Trabzonspor’u önce 2. Lig, sonra 4 kez (Süper) Lig şampiyonu yapacaktı. Şenol Güneş’in de hocası! O Güneş de futbolu bir Beşiktaş maçıyla bırakacaktı.
Yani...
Bazı şeyler yokken var olmuyor, varken de yok olmuyor. (Habertürk/Umur Talu)