Fedakârlık, mücadele isteği, kazanma arzusu… Beşiktaş’ı ligdeki diğer rakiplerinden ayıran en önemli özellik bunlar. Şenol Güneş, böyle bir takım yaratarak hem kendi kariyerine hem de Beşiktaş tarihine damga vuruyor. Tebrik etmek lazım.
Sıkıntılı başladı mücadele Beşiktaş açısından. Ümit Özat, kupadaki Fenerbahçe maçından ilham almış olacak oyuncularını Beşiktaşlı futbolcuları yıldırmak için sahaya göndermiş. Ancak hem Şenol Güneş’in bu olaya müdahale etmesi hem de Beşiktaşlı futbolcuların oyun isteği Özat’ın bu futbol dışı tavrını bozdu.
Fabri’ye ayrı bir parantez açmak lazım. Varını yağını ortaya koyan tam bir profesyonel…
Kaleci konusunda sıkıntı yaşayan Beşiktaş onunla nefes aldı. Sakatlanmasının ardından oyuna giren Tolga Zengin de yaptığı kritik kurtarış sayesinde taraftarla arasında oluşan buzları biraz da olsa eritti.
Futbolcuları birbirinden ayırmayı Gençlerbirliği maçı açısından doğru bilmiyorum. “Şu vasattı” diyebileceğim bir isim yok. Herkes elinden geleni yaptı. Babel’in füzesi, Talisca’nın muazzam serbest vuruş golü futbol adına muazzam detaylardı.
Başakşehir’in aldığı mağlubiyetin ardından puan farkı beşe çıktı. Şüphesiz çok büyük bir avantaj bu. Ancak her şey bitmiş değil. Şenol Güneş tecrübesiyle oyuncularını iş bitene kadar tam konsantrasyonla sahaya gönderecektir.
Son olarak birkaç gündür Fransız medyasını yakından takip ediyorum. Beşiktaş’ın Lyon’a rakip olmasından ciddi olarak endişeliler. Bu endişeleri Gençlerbirliği karşısında oynanan futbolu görünce daha da artmıştır. Ne diyelim… Biz değil Lyon düşünsün.