Beşiktaş, dün akşam oynadığı Borussia Dortmund maçıyla birlikte Şampiyonlar Ligi’ne bir kez daha merhaba dedi. 90 dakika sonunda skor olarak mutsuz olsak da, sahada verilen mücadeleden dolayı tüm Beşiktaşlıların gururlandığını söylersem sanırım hata etmiş olmam. Öyle ki, tribünlerin skordan bağımsız olarak takımlarına verdikleri üst düzey destek, maçın bitişiyle birlikte takımlarını tribünlere çağırarak bağırlarına basması bu duruma en güzel örnek diyebilirim. Ne diyorlardı; “bazıları kupalara, bazıları şampiyonluğa…”
Gerçekten de rüya gibi bir akşamdı... Karşındaki rakibinin öyle üst düzey oyuncuları vardı ki, ancak ona karşılık senin de sahada formasını teriyle ıslatan 11 savaşçı vardı. Skor her ne kadar Beşiktaş’ın aleyhine yönelse de, ne sahadaki oyuncular ne de tribündeki taraftarlar bir dakika bile pes etmedi. Futbol bu, bazen yener bazen ise yenilirsin. Ancak önemli olan sahada ezilmemekti. Beşiktaş bunu başardı. Dortmund gibi belki de turnuvanın favorilerinden biri diyebileceğimiz bir takıma karşı gösterdiği mücadele ruhu tüm Beşiktaşlılar tarafından takdirle karşılandı.
Öte yandan Sergen Yalçın’ın her fırsatta dile getirdiği koşu mesafesi konusunda da takımın ne kadar iyi hazırlandığını gördük. Dün akşam Dortmund’a karşı 114.7 kilometrelik koşu mesafesine ulaşan Beşiktaş, son 8 sezonda Şampiyonlar Ligi’nde bir maçta en çok koşan Türk takımı olmayı da başardı. Uzun lafın kısası, Beşiktaş güzel şeyler vaat ediyor. Beşiktaş, gururlandırıyor. Beşiktaş, alkışı hak ediyor…
Bu vesileyle Sergen Hoca ve öğrencilerini bir kez daha tebrik ediyorum. İnananlar, başaracak....
Sevgi ve saygılarımla...