Ajans Beşiktaş - İşte Ahmet Çakar'ın bugünkü Sabah Gazetesi'ndeki yazısı;
Zekeriya Alp eski bir futbolcu... Bakın bakalım Avrupa'da kaç ülkede MHK başkanı hakemlik dışından gelme. Bu durum, bir üniversitenin cerrahi bölümünün başının cerrah olmayıp, kasap olması gibi bir şey. Peki diyelim ki bu önemli değil, Zekeriya Alp'in geçmişine baktığımızda asla yakışıksız ya da sıkıntılı bir durum yok. Beni üzen Zekeriya Alp'ın sağda solda 'Ben bu görevi istemedimbana zorla verdiler' demesi. Bunu geçin… 70 yaşındaki bir adamı hele hele hakemlikten gelmemiş eski bir futbolcuyu kimse kafasına silah dayayıp o koltuğa zorla oturtmaz. Zekeriya Alp o koltuğa oturmak için son 1 aydır ciddi faaliyetlerde bulundu. Çünkü gücü sevdi, karizmayı sevdi. Daha sonra can dostu Yüksel Okçuoğlu'nu komiteye sokamadı. Neden; Yüksel Okçuoğlu'nun siyasidüşüncesiymiş... Bir insanın, siyaseten iktidarın karşısında olması, saygısızlık ve başka boyutlara geçmediyse pekala MHK'de yer alabilir. Her ne kadar Okçuoğlu 'Ben istemedim' dese de Zekeriya Alp, Okçuoğlu'nu listesine alamadı.
BURAM BURAM TORPİL!
Türkiye'de tüm hakemler bilir ki İstanbul futbol ve hakemliğin kalbidir. Tıpkı endüstrinin, finansın olduğu gibi. İzmir gibi yerden 3 MHK üyesi varken İstanbul'dan sadece 1 MHK üyesi; o kişinin adı da Ahmet Şahin... Yani İstanbul'da tecrübesi, kariyeri ve ismi Türkiye gündeminde olan bir çok kişi varken Ahmet Şahin gibi bir arkadaşın orada oturması hakemlere hangi mesajı verir biliyor musunuz? Bu MHK buram buram torpille kurulmuş. Ben Ahmet Şahin'i fazla tanımam. Şudur, budur diye de iddiam yok ama İstanbul'un yegane üyesi Ahmet Şahin açıklandığında tüm spor adamları, spor yorumcuları, kulüpler 'Kim bu adam' diye soruyorlarsa bu MHK üyesi oraya gelmemeliydi. Çünkü o MHK üyesi, iş hayatında çok ciddi bir federasyon üyesinin yakını ile iş ortağı. Bunu tüm Türk hakemliği çatır çatır biliyor. Üstelik Türk hakemliğinde zamanında Rahmetli Hasan Doğan döneminde tasviye edilmiş çok kritik isimlerle ciddi dostlukları var. İşin kötüsü bunu da hakemler çok iyi biliyor ve maalesef bana her gün belge, resim ve bilgi geliyor. İşte tüm bunlar nedeniyle Zekeriya Alp benim için etik bir insan olmanın dışına çıkmıştır. Ve bu oluşumla Türk hakemliğini sağlıklı bir şekilde yürüteceğini düşünüyorsa kesinlikle yanılıyor.
NE DEĞİŞTİ NİHAT BEY!
Çok komik bir çelişki daha var. Yıllarca benim yan hakemliğimi de yapmış Murat Ilgaz diye bir isim var. İyi adamdır, bilgilidir. Şu anda MHK'de. Ama Nihat Özdemir'in de bulunduğu bir ay önceki TFF ona görevden el çektirmişti. Kaba bir deyimle VAR koordinatörlüğünden kovmuş, tasfiye etmişti. Peki iki ayda ne değişti? Sayın Nihat Özdemir kovduğu adamı tekrar niye o koltuğa oturttu. Şeytanın avukatlığını yapsam aslında şeytanın tam olarak avukatlığı da değil bir büyük kulüple angaje mi olundu diye korkunç bir soru geliyor aklıma. Zaten lig başlayacak ve defterler yavaş yavaş açılıverecek.
KULÜPLERİ KIRBAÇLAMAK ZORUNDALAR
Nihat Özdemir'in özellikle devletin de yardımıyla kulüplerin bütçe açıklarının kapatılması yönündeki tavrı çok doğru ama bir tane gerekli şart var; o da denetim… Devlet kulüplere 'Parayı alın, borçlarınızı yapılandırın' dedi. Burada en önemli nokta TFF'dir. Denetimi ve cezayı acımasızca yapıp, büyük takım küçük takım ayrımı yapmadan kimsenin gözünün yaşına bakmazlarsa kulüpler önce deliği kapatırlar sonra da toparlanırlar. Hatta yıllar içinde yukarı çıkarlar. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi 15-20 sene öncesinde günde birkaç banka birden batıyordu. Banka patronları kendi bankalarını soyup paraları çalıyorlardı. Devlet 'Paralar nerede' diye sorduğunda ise 'Kasadaydı ama fareler yemiştir' diyecek kadar pervasız olanları da hatırlıyorum. Devlet masaya yumruğunu vurdu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nu oluşturdu, yaptırımları sertleştirdi ve o gün bugündür ülkede bankalarla ilgili büyük problem yaşanmadı. Şu anda o noktadayız. Devlet ve özellikle TFF, inanılmaz denetim ve cezalarla kulüpleri kırbaçlamak zorundalar. Aksi halde batak büyük olur üstelik bu kez batan da milletin parası olur.
HEM TALİHSİZCE HEM SAYGISIZCA
Mustafa Cengiz'in açıklamaları hem çok talihsiz hem de saygısızca. Sayın Cengiz temelde beyefendi ve uzlaşmacı bir insan ama bu son açıklaması da dahil bazı açıklamalarla futbolda ve dostlukta yaralar açıyor. "Fener Ol" kampanyası başarılı olmuştur olmamıştır bu Fenerbahçe'nin iç sorunu. Ama çocuklar üzerinden duygu sömürüsü yapıp Fenerbahçe'ye çakmak doğru değil. Çünkü bir önceki Başkan Dursun Özbek bilezik satarak birşeyler yapmak istedi. Vedat Muriqi transferi bana göre Fenerbahçe ve Galatasaray'ın manasız bir rekabeti oldu. İddia ediyorum belki de yanılıyorum Vedat Muriqi, G.Saray ve Fenerbahçe gibi takımların asla bir numaralı santrforu olamaz.