Monaco - Beşiktaş Maçı hakkında yazılan 21 köşe yazısı
Monaco-Beşiktaş karşılaşmasının ardından yazılan köşe yazıları
121
Beşiktaş’a karşı 4-4-2 oynayan her takım orta sahayı kaybeder. Porto da Leipzig de aynı hataya düştü. Monaco, son Lyon maçında 4-2-3-1 denemesine rağmen Beşiktaş’a karşı yüksek oyun pratiğine güvendi. Ama o geçen sezon işe yarıyordu. Dünya üzerinde 4-4-2’yi en iyi oynayan takımlardan biriyken Bakoyoko, Mendy, Mbappe ve Silva’yı satınca ortada pratik kalmadı. Beşiktaş, Atiba-Tolgay ve Talisca’lı orta sahayla Monaco’ya da Porto ve Leipzig’e yaptığını yaptı.
Jardim’in fiyasko analizi
Quaresma’nın ortasında Cenk’in attığı kafa golü Jardim’e yazar. Hocanın Beşiktaş analizinin ne kadar sorunlu olduğunun göstergesi. Benjamin Mendy, City’ye gittiği günden beri Monaco’nun en sorunlu bölgesi sol beki. Jardim, Lyon maçını Kongolo ile oynasa da Quaresma’nın karşısına sağ bek Sidibe’yi dikerek bir direnç oluşturmayı denedi. Ama Talisca’nın merkezden getirdiği toplara orta sahada bir eksik kaldıklarından çözüm bulamadılar ve Beşiktaş 3. pozisyonda golü attı. Hem de Porto ve Leipzig’e attığının kopyasını attı.
Güvenli oyun
Beşiktaş’ın bu sezon Şampiyonlar Ligi’ndeki en büyük artısı büyük bir özgüvenle oynuyor ve bunu herkese hissettiriyor oluşu. Gol yese bile paniğe kapılmadan geri dönmenin yollarını arıyor. Bu büyük bir tecrübe gerektirir. Beşiktaş’ta bu var. Grubun en tecrübeli takımı olduğunu Monaco’da da gösterdi. Falcao’nun burunla attığı, orijinal Ronaldo golüne karşı reaksiyonu inanılmazdı. Şenol Güneş’in verdiği bu özgüven ve olgunluk bize tam bir ustalık eseri izletti. Maçın hakeminin maçta büyük bir hataya imza attığını söylemekte fayda var. 7. dakikada Babel’in buz gibi golü gitti. Pozisyon ofsayt değil, Cenk topa vurduğunda Babel topun gerisinde. Keşke Şampiyonlar Ligi’nde video hakem kullanılsaymış dedik doğrusu.
Sahanın ağır abileri
Quaresma şu noktaya gelmek için çok bedel ödedi ve ödetti. Bu olgunluğa 10 yıl önce ulaşsa bugün asistleri Messi’ye yapıyordu. Ama iyi ki ulaşmamış. Yoksa biz bu kaliteden mahrum kalacaktık. Monaco’ya karşı sahanın ağır abisiydi, tecrübeyle herkesi dövdü. Yaptığı asiste diyecek laf yok, eminim Jardim de diyemediği için analize rağmen önlem alamadı. Maçın diğer yıldızı Cenk Tosun kariyerini başka noktaya taşıyor. Aboubakar’ın 50 ettiği yerde Cenk artık 60’lık oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. (Fanatik/Serkan Akcan)
221
Tam karşılığı ‘ortada’ bir ilk yarı oldu. Daha çok ihtiyacı olan taraf Monaco, acelesi olmayan taraf bizdik. Sanırım şampiyonlar Ligi’nin baskı hissedilmediği nadir statlarından birinde olunca bunu avantaja çevirmek önemliydi. Cenk’in iyi başlaması pozisyona girme konusunda elimizi güçlendirse de attığımız gol yardımcı hakeme kurban gidince öne geçme şansını kaçırdık. Monaco’da Falcao kıpırdadıkça tedirgin olduk. Biz Talisca’yı oyuna sokamaz iken Falcao usta işi bir gol attı.
Fakat bizim alışkın olduğumuz, Monaco’nun Fransız kaldığı Quaresma-Cenk Tosun işbirliği yine işledi. Devreye istediğimizi alarak girdik. 2. yarı tam da işimize geldiği gibi düşük tempoda başlayınca 54’te bu kez Babel’in pasında Cenk Tosun bir ceza daha kesti. Yüksek savunma konsantrasyonu hemen hemen her Beşiktaşlı oyuncuda hissedilirken, Atiba sahanın defansif anlamda en iyisiydi.
Yerinde hamleler
Monaco’ya pozisyon vermediğimiz anlarda Şenol hocanın yerinde Oğuzhan hamlesi ile neredeyse 75’te maçı bitiriyorduk, olmadı. Ancak çok net bir gerçek vardı; Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde nasıl oynanacağını çoktan çözmüştü. Neredeyse tüm oyuncular işlerini iyi yaparken maçın yıldızı değerine değer katan Cenk Tosun oldu. Alınan galibiyet Beşiktaş için gruptan çıkma adına bir hatta yarım nefes kaldı anlamına geliyor. Ve aslan payı doğru 11 ve yerinde hamlelerle tabii ki Şenol Güneş’e. (Fanatik/Erman Özgür)
321
2000 yılından bu yana II. Louis Stadyumu, UEFA Süper Kupa şampiyonluğundan sonra bir zaferle daha noktalandı. Futbolcular sahaya eşit oyun tabelası ile çıktı ama maalesef 6. dakikada gelen Babel’in golü ‘ofsayt’ diye iptal edilince eşit oyuna biraz şaşırdık. Hırvat maçlarında karşımızda olan Subasic, yine belalısı Cenk ile karşı karşıyaydı. 33. ve 54. dakikalardaki iki harika golü Subasic’in, Türk takımlarına olan şanssızlığından olacaktı. İlk defa Şenol Güneş, Oğuzhan’sız sahaya çıkmıştı. Etinden, sütünden öyle faydalandı ki Oğuzhan’ın son haftalarda sadece iskeleti kalmıştı. Oyuna girdiğinde öyle bir pozisyon yakaladı ki tribünde herkes saç baş yoldu.
Daha farklı olabilirdi
Bence günün en başarılı isimlerinden olan Tolgay, Şenol hoca tarafından herhalde sarı kartından dolayı çıkarıldı. Ancak Medel de onu aratmadı. Tolgay’ı böyle kısa bir cümle ile geçmek ona yapılan en büyük haksızlık olacak. 26 bin kişilik II. Louis Stadyumu’nda Monaco seyircisi yoktu. Onların da herhalde takımına güveni yoktu. 1500 kadar kaçak giren Beşiktaş seyircisi, İnönü’yü aratmadı. Eğer dün gece final paslarında biraz daha etkili olabilseydik, çok daha farklı bir netice ile İstanbul’a dönebilirdik.
Hayırlı olsun
Günün yıldızı Cenk Tosun ve sahanın en iyilerinden Quaresma, bu eleştirimizde asıl pay sahipleri. Ancak isteneni o kadar güzel yaptılar ki bu hataları hiç göze batmadı. Tek sıkıntımız, kazanılan topları zamana karşı değil, maalesef biraz uzun oynayınca giden toplar duvara çarpmış gibi geri gelerek sıkıntı yaratmadı değil. Ancak ortadan Adriano, Tosic, Caner ve bilhassa Pepe’nin organizasyonuyla defansta Beşiktaş harika işler yaptı. Falcao kontrol edilemez bir oyuncu dendi ama orada Cenk Tosun’u, Quaresma’yı, Babel’i unutmuşlar. Kartal, Türkiye Ligi’ndeki son 3 haftadaki ayıbı dün gece affettirdi. Bu galibiyet Beşiktaş’ı bir üst tura çıkarmıştır. Hayırlı olsun. (Fanatik/Yemen Ekşioğlu)
421
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde kendi oyun yapısına daha uygun bir düzlem buldu. Çünkü rakipler oynamak istiyor, sertlik yok faul yok ve daha tedbirli savunma anlayışları yok. Tuhaf hakem kararları yok. Dün akşam da Monaco karşısında kendisine çok uygun bir rakip ile karşılaştı siyah-beyazlılar.. Tarihi bir gece yaşadık. 3 maçta 9 puan ve devler liginde liderlik gerçekten de rüya gibi. Beşiktaş daha farklı da kazanabilirdi.
İlk yarıda Babel’in ofsayt gerekçesiyle verilmeyen golü buz gibi nizamiydi. Babel, top Cenk’in ayağından çıkarken topun gerisindeydi. Bu tip maçlarda öne geçmek çok önemli. 2 maçta 1 puan toplamış Monaco yenik duruma düşse risk alacak ve bu durum maçın devamında Beşiktaş’ın lehine olacaktı. Yine de Beşiktaş, kendi futbolunu oynayarak maçı 1-0’dan çevirmeyi başardı.
TÜRKİYE’NİN GURURU
Dün gece Adriano, Atiba ve Babel’in oynadığı futbolu ayrı bir yere koymak lazım. 2 gol atan Cenk maçın adamı olmayı hak etti gerçi ama Tosic ve Pepe de mükemmel oynadılar. Tolgay ve yerine oyuna giren Oğuzhan da çok başarılıydı. Dün gece Talisca hariç herkes görevini yaptı.
Şampiyonlar Ligi’nde 3’de 3 yapmak bir Türk takımı için hayal gibi. Avrupa’nın devlerinin ancak yapabileceği bir şey. Başta Şenol Güneş olmak üzere emeği geçen herkese tebrikler. Bundan sonra da rehavete kapılmadan yola devam. Harikasın Türkiye’nin gururu Beşiktaş. (Vatan/Güntekin Onay)
521
Monaco Avrupa’nın en zengin kulüplerinden biri. Kulüp sahibi Rus oligarklarından Dimitry Rybolovlev. Sadece eşini boşarken verdiği tazminatı yazalım: 2.6 milyar İngiliz Pound’u... Hadi, patronun servetini bir yana bırakalım, sadece transfer gelirlerinden elde ettiği paraya bakalım : 322 milyon Pound! Biliyorsunuz, Neymar’dan sonra en pahalı futbolcu Mbappe’yi kiralık olarak PSG’ye verdi. Satış opsiyonlu bedel 165 milyon Pound.
Transfer kayıplarına rağmen 100 milyon Pound harcayıp yeni bir kadro kurmuşlar. Takımın değeri 267 milyon Euro.Beşiktaş’ın değeri yarısından daha az: 114 milyon Euro.
Biliyorum, rakamlarla oyaladım sizi. Gerçeği göz önüne getirmekti amacım:
Bizim Süper Lig’in “Ortadirek” Beşiktaş’ı, Avrupa’nın şatafatlı zengini Monaco’yu hem ezdi, hem de üzdü. Paranın saadet getiremeyeceği tezini futbola da yansıttı.
Maç yavaş başladı. Belli ki Beşiktaş’ın gruptaki çifte galibiyeti, deplasmanda Porto’ya attığı üç gol Monaco’nun gözünü korkutmuştu. Beşiktaş ise -bu defa yerinde - bir özgüven duygusuyla oynuyordu. Oğuzhan’ın yerine Tolgay’ı tercih eden Şenol Güneş, maça doğru bir on birle başladığını gösterdi. Atiba ve Tolgay, Beşiktaş’a dikey bir derinlik kazandırdılar. Özellikle hücum kurgusunda çok etkiliydiler. Beşiktaş, Q7, Talisca ve Babel’le Cenk Tosun’u iki kez pozisyona soktu. Çok tedbirliydiler. Cenk Tosun’un namı yürüyordu, malum.
Yarım saatlik oyun rehavet mi yarattı, ne? Kolombiyalı efsane Falcao, Balde’nin pasıyla Pepe’yi geçip Fabri’yi avladı. Falcao atar da Cenk Tosun durur mu ? Dört dakika sonra Talisca ve Q7’nin kurduğu oyunda çaktı kafayı. İlk yarının sonucu iyi geldi. Sonra kale ağzında Q7’nin getirdiği topla gecenin doruk noktası yaşandı. Talisca-Tolgay, direkte patlayan şut... Q7’nin getirdiği topla gecenin doruk noktası yaşandı. Talisca-Tolgay, direkte patlayan şut... Yana açılan topu yakalayan Babel ve yine Cenk Tosun!
Bundan sonrasını da Fikret Orman düşünsün! Hele bir sezonu Beşiktaş’ta tamamlasın da, nereye giderse gitsin!
Beşiktaş,üç’te 9 yaparken, hem tarih yazdı, hem de gruptan çıkmayı -yüzde doksan- garantiledi. Oh bee... Sadece Beşiktaş’a değil, herkese iyi geldi. (Milliyet/Atilla Gökçe)
621
Sadece Türk futbolunun değil, Şampiyonlar Ligi tarihinin de en önemli gecelerinden birine şahit olduk. İkide iki yapmış bir Beşiktaş, dün akşam Monaco'yu kendi sahasında devirerek, Porto ve Leipzig galibiyetlerinin tesadüf olmadığını da göstermiş oldu. Siyah - beyazlı takım, Devler Ligi kulvarında öylesine hızlı ilerliyor ki, bu unutulmaz futbol tarihini yazan kaleme, mürekkep bile yetiştirilemiyor.
Babel'in ofsayt gerekçesiyle sayılmayan resmi golünü de eklersek, Beşiktaş Louis Stadı'nda üç gol atmış diyebiliriz. İki deplasman maçında toplamda 6 gol atabilecek takımların isimlerini, buraya yazmaya hiç gerek yok. İşte Beşiktaş dün akşamdan itibaren, Şampiyonlar Ligi performansıyla o takımlardan daha çok konuşulmaya başlandı.
Beşiktaş ile birlikte Cenk Tosun da, bu kulvarın en çok konuşulan isimlerinden biridir artık. İngilizlerin efsanevi golcülerinden Alan Sharer "Ben onda kendi gençliğimi görüyorum" demişti. Haksız da sayılmaz ama Cenk Tosun'da Sharer'in gençliğini değil, Cenk'in ta kendisini görüyoruz. Çünkü Cenk, kendi stilini çoktan yarattı. Çünkü Cenk tribündeki çok önemli birisine parmak ısıttırdı. Bugün Türkiye Futbol Federasyonu'da görev alan Tuncay Yanık, Cenk Tosun'u yıllar önce Jean Tigana'nın huzuruna çıkarmıştı. Beşiktaş'ın Almanya kampıydı. Tuncay Yanık, o dönem Beşiktaş'ta idari menajerdi. Eintracht Frankfurt'un alt yapısında oynayan Cenk'i tavsiye etmişti. Tigana, neredeyse çocukluk döneminden yeni çıkmış gibi olan Cenk Tosun'un, çok genç olması nedeniyle Frankfurt'ta devam etmesinin daha doğru olduğunu söylemişti. Belki de Mösyö Tigana en doğrusunu yapmıştı. Tam bir yetenek avcısı olan Tigana, Cenk'i o zaman Türkiye'ye getirtse, belki de siyah - beyazlı oyuncu bu seviyede olmazdı. Cenk Tosun'a baktığımızda, o Alman alt yapısının kokusunu rahatlıkla alabiliyoruz. Disiplinin, iş ahlakının ve yeteneğin, hep birlikte bir futbol kazanında tam kıvamında piştiğini görüyoruz.
İşte o dönem Cenk Tosun'un Almanya'da kalmasını sağlayan Tigana, dünkü maçı tribünden izledi. O günlerde ağzı süt kokan Cenk'in, böylesine goller attığını gördükçe acaba Tigana neler düşünmüştü diye gerçekten çok merak ediyordum.
Tigana'dan Şenol Güneş'e geçelim. Maçtan sonra bir Fransız gazeteci bana Şenol Güneş isminin nasıl telafuz edildiğini sordu. O gazeteciye "biz iki gün önce Şenol Güneş'i yerden yere vurduk" demek istedim ama diyemedim. O meslektaşıma "bir kaç gün önce yerden yere vurduğumuz bu hocanın, Dünya 3.'lüğü var" demek istedim ama diyemedim. Ben de o gazeteciye Şenol Güneş isminin Şenol Güneş gibi okunduğunu söyledim. Yani yazıldığı gibi. Şenol Güneş'in Beşiktaş'ı, dosdoğru bir yol üzerinde. Bakmayın ligdeki son maçlarına. Kolay değil öylesine kulvarlardan geçmek. Geçen sezon Dinamo Kiev, Fenerbahçe ve Başakşehir maçlarındaki travmatik sonuçların ardından bile, Beşiktaş şaşırtıcı geri dönüşler yapmıştı. O nedenle Avrupa'daki bu zafer, lige de olumlu yansıyacaktır. Lider Galatasaray ile aradaki o puan farkını Türkiye'de kapatabilecek tek takım, Şenol Güneş'in Beşiktaş'ıdır. Tüm Türkiye'ye böylesine tarihi bir zafer yaşatan Beşiktaş'ı, oturduğumuz yerden alkışlarsak saygısızlık etmiş oluruz. Tıpkı taraftarın dediği gibi. Ayağa kalkın Beşiktaş geçiyor. (Milliyet/Serdar Sarıdağ)
721
Beşiktaş, Devler Ligi’nde bir başka oynuyor... Siz adını ne koyarsanız koyun, ister ‘motivasyon’ ister ‘vitrin’ deyin... Biz, ‘Avrupalı Beşiktaş’ yakıştırmasını yaptık, valla müthiş örtüşüyor Kartal’la... Dış hatlarda rakip kim olursa olsun, Kartal’ın oynadığı futbol hem ‘keyif’, hem de ‘güven’ veriyor.. Dememiz o ki Beşiktaş, bizce tamamen psikolojik olarak ağırlığını bu kulvara vermiş... Haa yanlış mı, doğru mu, bunu onlara sormak gerekir!
Şenol Güneş de bizden farklı düşünmüyor! Çıkardığı onbire bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır... Yani o da ayağını yere sağlam basıyor. Ne var ki, bu doğrusundan iç hatlarda zaman zaman sapmalar da yapıyor, Kartal’ın fabrika ayarlarıyla oynuyor! Haa Oğuzhan mı, Tolgay mı? Bizce de Tolgay doğru tercih. Çünkü Oğuzhan gerçek formunun biraz uzağında, yanılıyor muyuz?
Oyunun temposu düşük olabilir, ama pozisyon zenginliği inanılmaz... Pozisyonları kantara koyarsak Kartal ağır basar... İlk 5 dakikada Cenk Tosun iki pozisyon yakaladı, atamadı, canı sağolsun, iki kaçırır, ikisini atar, ne fark eder? Attığı kafa golü maçın kırılma anıdır, tam zamanında skoru eşitledi, Monaco’nun olası motivasyonunu aşağı çekti!
Gelelim Falcao’nun attığı gole... Benzetme yerindeyse yürüyerek savunmanın arasından geçti, golünü attı! Üstelik Pepe ve Adriano’nun arasında sıyrılıp golü bulmak bu kadar basit olmamalı... Neyse ki 4 dakika sonra Cenk Tosun klasına yakışır bir gol atarak, savunmacıların ayıbını örttü!
İşte teknik adam farkı burada yatıyor, Güneş hoca bu konuda da neredeyse sıfır hata yapıyor, artı işe de yarıyor... Talisca’da son zamanlarda düşüş var, yokluğu hissediliyor! Kenara alınması normal... Diyeceksiniz ki Tolgay? Yooo hakkını yemeyelim, çıkıncaya kadar müthiş oynadı, sarı kart nedeniyle kenara alındı.
Neyse, ikinci yarıya bakalım, ilk yarıdan farkı yok, yine baskılı oynayan, üreten ve öne geçen Beşiktaş idi... Valla Monaco’nun tüm maç boyunca bir organize atağını gördünüz mü? Haaa Kartal, Cenk Tosun’un galibiyet golünden sonra bocalamadı değil... Aslında Beşiktaş bir de şu ‘telaş’ durumuna çözüm bulsa, tadına doyum olmayacak! Neyse ki, bu telaş oyunun son on dakikasına yansımadı, Kartal attığı kadar, kaçırdı, gurupta büyük bir sürpriz olmadığı taktirde üst turu garantiledi.
İşin özeti dün akşam Türkiye’de neredeyse hayat durdu, farklı renkleri tutan futbolseverler televizyon başında bu karşılaşmayı izlerken bitiş düdüğüyle birlikte gurubunun lideri Beşiktaş’ı alkışladılar, hep bir ağızdan ‘SİYAH-BEYAZ’ diye haykırdılar... Helal olsun onlara, ülkemizin Avrupa’daki gurur kaynağı oldular, yüreğinize sağlık.... Ve biz de sıradaki gelsin diyor, yazımızı noktalıyoruz. (Milliyet/Bilal Meşe)
821
Evet eğer bir futbol mucizesi olmazsa (ki bu saatten sonra Beşiktaşlı futbolcular buna izin vermez) gruptan çıkarız. Sen Porto’yu Porto’da yen, sonra Monaco’yu Monaco’da yen, Leipzig’i evinde yen ve 3’te 3 yap.. Ve gruptan çıkama. Çok zayıf ihtimal.
Beşiktaş'a yakışmayacak bir gol yedik. 5’e 2 geldiler. Yani avantaj bizdeydi. Pepe gibi deneyimli bir oyuncunun böyle kolay çalım yiyip, oyundan düşmemesi gerekir. Ama yediğimiz gole anında cevap verdik. Quaresma’nın mükemmel ortası, Cenk’in harika kafası.. Babel’le de bir gol bulduk ama ofsayt gerekçesiyle sayılmadı. Ki bana göre ofsayt değildi.
Onların kalesinden başlayarak yaptığımız baskı, ne rakibe pas yaptırdı ne de oyun kurmasına izin verdi. Bu pozisyonlarda başrol oynayan oyuncu Tolgay’dı. Oyundan çıkana kadar mükemmeldi. Çok koştu, çok top kazandı ve çok kritik müdahalelerde bulundu. Şenol Güneş, dünkü maça çıkarabilecek en iyi 11’i sahaya sürdü. Talisca-Medel değişikliği tamam. Ama Tolgay-Oğuzhan değişikliğine hayır diyorum. Ha.. Tolgay’ın sarısı var diye çıkarttıysa tamam. Çünkü Tolgay çıkana kadar hiçbir zaman oyundan düşmemişti.
LİGDE ÜZDÜLER AMA..
Quaresma'ya söylenecek tek laf yok. Hem Cenk’in ilk golünde asist yaptı, hem de defansa çok yardım etti. Babel’i de defansa yardım konusunda kutluyorum. Beşiktaş, Avrupa’da bir zafere daha imza atarken Ankara’da üzdüğü taraftarlarını Avrupa’da sevindirmesini bildi. Tebrikler Kartal. Görünen şu ki Beşiktaş Avrupa’da gösterdiği bu performansla bu yoldan dönmez. (Vatan/Ömer Güvenç)
921
Beşiktaş, son iki yıllık performansı ile kendini üst seviyeye attı. Artık, "Rakibim kim olacak" diye bakıyor Herkes bununla gurur duymalı
Galatasaray'ın UEFA şampiyonluğundan sonra Türk futbolu ile ilgili bu yıl bir milattır. Geçen sene ve bu sene Beşiktaş'ın futboluna baktığımızda bu bir devrimdir... Beşiktaş; Bayern Münih, Barcelona değil ama onların bir tık altı. İnter, Milan, Liverpool seviyesinde. Siyah-beyazlılar iki yıllık performansı ile kendini bu seviyeye attı. Bu sadece Beşiktaşlılar için değil, hepimizi için büyük gurur kaynağıdır. 3'te 3 yapmak Türkiye'de rekordur ama bunu öyle böyle yapmıyorsun; işleye işleye yapıyorsun, içerde dışarda gol atarak yapıyorsun. Bakın 3'te 3 yaptı diyoruz ama çok anlamlı olan bir nokta da var; Beşiktaş artık hangi ikinciyle oynayacak diye bakıyoruz işe... Rakibini bekliyor yani artık!
Beşiktaş'ın öndeki üçlüsü Babel, Cenk ve Quaresma dün gece adeta maçı aldı. Babel inanılmazdı, bir oyuncu bundan iyisi olamaz. Tolgay beklediğimin çok önündeydi ama Talisca arkadaşlarının biraz gerisinde kaldığı düşünüyorum. Oyunun son bölümü Monaco yarı sahasında oynandı.
Şenol hocaya helal olsun. 80 milyonluk Türkiye'de tarihimizde ilk defa 3'te 3 yaptığı için değil, rakibimiz kim olacak diye baktırdığı için... Taraflı tarafsız herkes gurur duymalı. Beşiktaş oynayan takımlara karşı iyi bir takım durumunda. Rakibin oynuyorsa, sen daha iyi oynuyorsun...
Bizim ligimiz Beşiktaş için zor. İtmeli, kalkmalı, sürekli duyan bir oyun... İki senedir şampiyon oluyor ama Beşiktaş için zor. Bakın, Porto, Monaco ve Leipzig oynayan takımlar... Bunlara karşı rahat galibiyet aldı. Bakın bu maç Karabük maçından daha kolay oldu Beşiktaş için.
Niye? Çünkü rakibi oynadığı için siyah-beyazlılar da oynadı... Yukarıda da belirttiğim gibi Beşiktaş; Porto, Napoli, İnter, Milan seviyesine geldi. Bu takımlarla kafa kafaya artık. Oynadığı oyunuyla kendini bu seviyeye yerleştirdi. Beşiktaş artık o kültürü ile bu seviyeye girdi ve zevk veriyor.
ARTIK 'EYVAH' DEMİYORUZ
AVRUPA kupalarında bugün kuralar çekildiğinde biz artık "Eyvah" demiyoruz. Rakipler Beşiktaş'ı görünce "Eyvah" diyorlar. O duruma geldik. Bakın, maçı 2-1 önde götürüyorsunuz, Monaco gibi zorlu bir deplasmandasınız ve maçın son topunu, son hücumunu Caner Erkin ile Beşiktaş yapıyor! Fenerbahçe'nin eski bir oyuncusu olarak Beşiktaş'ı tebrik ediyorum. (Fotomaç/Rıdvan Dilmen)
1021
1- Beşiktaş açık oynayan takımlara karşı, hiç zorlanmayacağını dün gece ilk yarıda bizlere gösterdi...
2- Monaco savunması tam pamuk helva gibiydi, ilk 30 dakika... ‘Golcü olunmaz, golcü doğulur’ neslinin önemli temsilcisi Falcao ortaya çıkana kadar...
3- Yardımcı hakemin kaçırdığı, Beşiktaş’ın attığı tertemiz gol sayılsa Monaco çoktan teslim olurdu Beşiktaş’a...
4- Şenol Güneş’i içimden tebrik ettim... İlk yarıyı izlerken, geçen yılın yarı finalistine karşı Beşiktaş’ı çok iyi hazırlamış... Bravo hocam, dedim...
5- Tolgay ile maça başlamak çok yerinde bir karardı bence... Oğuzhan bu formu ile maalesef orta alanda birinci seçim olamaz...
6- Yalnız şu husus önemli, Şampiyonlar Ligi maçları öncesi ve milli maçlar dönüşleri, Beşiktaş kötü futbol oynuyor... Şu soru akla gelebilir... Maç mı seçiyor oyuncular, acaba?
7- İkinci yarı başlayınca, oyun yine bağırmaya başladı; Beşiktaş gol atacak diye...
8- Tosun Paşa, Türk futbolunun büyük kazancı... Premier Lig onu, Türkiye’de zor bırakır bu gidişle...
9- Q7, Tolgay, Adriano, Atiba, dün gecenin en özel oyuncularıydı, benim için...
10- Beşiktaş tarih yazmaya devam ediyor Şampiyonlar Ligi’nde... Bravo çocuklar, ayakta alkışlıyorum sizi. (Habertürk/Ercan Taner)
1121
Müthiş 9 puan. Çok akıllı, çok soğukkanlı, çok becerili bir takım. Monaco dondu kaldı.
Ligde 3 maç kartla, rotasyonla eksik kalan Beşiktaş, Oğuzhan ve Gönül’ü kenarda bırakıp “eksilerek çoğalmak” istemişti! Monaco’nun seyircisi bile pek yoktu.
İlk tehlikeli atak Cenk’in Fabinho’ya kafasıyla geldiğinde, Quaresma ve Caner’in aynı saniyede iki kanat ortasını izledik.
7’nci dakika; Cenk az geç kaldı, yine de boş kaleye gol oluyordu, yan hakem bayrağı yanlış kaldırdı!
15 dakika uyurgezer dolaşan Monaco’nun gençliğini Pepe’nin sarı kartla durdurabilmesi, Fabri’nin müthiş kurtarışı, Pepe’nin Fabri’yi bozuşu, kontratağa çıkış, bir dakikaya sığdı.
Müthiş bir kurtarış da Atiba’nın akıllı vuruşuna Subasic’den gelecekti.
Monaco’nun ileri çıkan ve 3’lüye dönen defansı “Lens gibi” bir oyuncuya davet çıkarıyordu.
Adriano da kırmızı karta davetiye yazdı. O kadar kibar ki, ne hakem ne rakibi kızabildi!
Babel’in şutunun kıl payı kornere gidişinin ardından, Falcao, “Dağlara taşlara vurmayın, bacak arasından sonra topu dürtün yeter” dersi verdi!
Beşiktaş’ın kontra dersi, “2 ince ve zeki ayak, bir akıllı kafa” diye hemen gelecekti.
2. yarı Cenk’i kesin biçimde Avrupa golcüsü yaptı; bir o kadar değerlisi neredeyse tam takım direğine mıhına gol arayışıydı.
Sonra bir yaslanma devri geldi her zamanki gibi. Öyle anlar Talisca eksik oynatıyor! Ardından Monaco’yu yasladı Beşiktaş. Orta sahalar boşaldı. Müdahale o an geldi işte. Oğuzhan girer girmez atacaktı. Sonra Beşiktaş “efendi” gibi oynadı. Üçü de atardı, üçlü çektirmek yetti! Maç sonları Monaco tükendi!
★
Nüfus kağıtlarında, kaptanı Kanadalı Beşiktaş, Monaco’dan 4 yaş büyüktü. Monaco teknik direktörünün “Beşiktaş tecrübelilerden kurulu” dediği şey tam bu değil; bu nüfuz kağıdı! Çünkü tecrübenin akıl ve becerisinin, gençliğin enerjisini alt edebildiğini Leipzig de biliyor. Bacaklar iflas etmedikçe.
Monaco’da olan şu: Yetenekli çocuklar 16 yaşında “tecrübe” kazanmaya başlıyor; transfer yıldızları Mbappe, Mendy gibi. Thierry Henry gibi.
Beşiktaş’ta ise (çoğu kulüpte öyle) 16 yaşında “kadro”ya yanaşmış olanlar, Batuhan Karadeniz, Muhammed Demirci oluyor; kulübede Necip ile Atınç’ı saymazsak.
O yüzden, kumarhane, para aklama merkezi Prensliğin kulübü, transfer sezonunu 80 milyon Euro kadar “kârlı” kapatıyor; “finansal disiplin” zoruyla Beşiktaş “tapi” oluyor!
Biz maç kazanmak istiyoruz...
Onlar bir de oyuncu kazanmak istiyor!
Ama itiraf: Kazanmak ne güzel şey! Hele 3 maç üst üste. Bu yeni bir devir! (Habertürk/Umur Talu)
1221
Oyun start verdiğinde Şenol hocanın, takımını sakin oynama konusundaki telkinlerinin olumlu neticeleneceğini anlamıştık. Beşiktaş belki görsel anlamda eski coşkulu günlerinden uzak görünse de bu maç için benimsenmesi gereken strateji bu idi.
Oyunu kendi yarı alanında kabul ederek telaşsız bir biçimde Monaco’nun geride bırakacağı açıklardan yararlanmak en doğru seçenekti. Siyah-Beyazlılar da öyle yaptı. Babel’in sayılmayan dahil, Cenk’in attığı iki şık gol bu sakinliğin ürünüydü. Doğal olarak Monaco, Beşiktaş’ın üzerine ilk başlardan itibaren Falcao önderliğinde geldi. Zaman zaman Beşiktaş savunması bu baskı karşısında açıklar verdi. Falcao’nun golünde Pepe bile bariz hata yaptı. Tosic son bölümler hariç çok görünürde yoktu. Sezon başından beri sorunsuz oynayan savunma bu maçta biraz sıkıntılı gözükse de Kartal’ın ofanstaki gücü bu sorunları rafa kaldırdı. Belki taktık icabı ama beklerin hücuma katılmaması enterasandı. Hele sürekli ileri oynamayı seven Caner’in bu kez farklı bir şekilde geride kalışı kesinlikle Şenol Güneş hamlesiydi.
Güneş’in planları tutmuştu. Bu maça Şenol hocanın el attığı açıkça belli oluyordu. 3 haftadır ligde galibiyeti bulunmayan bir takımın özellikle rakibi açısından hayati önem taşıyan bir 90 dakikadan güle oynaya galip dönmesi tesadüf değildir. Bu maç bize Beşiktaş’ın bu yıl kafasını Avrupa’da zaferlere taktığının göstergesi oldu. İster istemez sanki oyuncular maç seçmeye başladı. Eğer bunun devamı gelecekse herkes Avrupa’nın bu takımı konuşmasını ister. Bu demek değil ki lig çöpe atıldı.
Dün akşam Beşiktaş’ın bu maçı kazanacağı, zaman ilerledikçe belli oluyordu. Çünkü yıllardır Avrupa kupalarının her kademesinde rol almış Monaco hakikaten eski gücünden uzak. Beşiktaş, Monaco’dan çok daha iyi bir takım. Kazanması da gayet doğal. Yalnız Cenk Tosun izleyenleri büyülemeye devam ediyor. Altın çağını yaşıyor bir golcü olarak. Attığı goller herkesi mest etti. Tribünde milli hocası Lucescu bile kendisinin kalitesini bir kez daha takdir etti. Bu performansı ile devre arasında kalması zor, eninde sonunda Cenk’i kadroda tutamazsınız. Bu galibiyet ülke adına da tarihi bir galibiyettir. Şampiyonlar Ligi’nde 3’te 3’le girme başarısı gösteren ilk Türk takımı Beşiktaş oldu, ne diyelim helal olsun. Bu sonucun ardından artık gruptan çıkmanın eşiğine gelindi, o eşik de içerideki Monaco maçında aşılacak. (Habertürk/Kartal Yiğit)
1321
Tosun Paşa başlığı, klasik, herkesin fazlaca kullandığı bir başlık gibi gelebilir ama gerçekten dün gece Cenk Tosun attığı gollerle Beşiktaş'ta kalamayacağını belgeledi. Beşiktaş'ın devre arasında onu çok ama çok yüksek bir bedelle, çok önemli bir Avrupa takımına satacağını düşünüyorum. Ligimizde ve Şampiyonlar Ligi'nde birbirinden güzel goller atıyor. Çabuklaşmış ve stratejik oyunu iyi biliyor.
Ayrıca Beşiktaş'ı bir vatandaş olarak tebrik ediyor ve minnettarlığımı sunuyorum. Yaptıkları kolay iş değil. Üç maçta 3 galibiyet. Belki oynadığı takımlar bir Barcelona, Real Madrid değil ama sonuç olarak Avrupa'nın en iyi liglerinin en iyi 3-4 takımından biri ve Beşiktaş dün gece hiçbir Türk takımının tatmadığı ve Avrupa'da çok az takımın yaşadığı bir başarıyı elde etti.
Şampiyonlar Ligi'nde 3'te 3 yapmak çok zor iştir. Üstelik bu 3 galibiyetin iki tanesini deplasmanda aldı ve yine görünen o ki gruptan yüzde 90 çıkacaklar. Hatta ve bir aksilik olmazsa grubu da lider tamamlayacaklar. Asla gözardı edilmeyecek korkunç bir başarıyı yaşattı Beşiktaş.
Dün geceye bakıyoruz, rakibe verdikleri net bir gol pozisyonu bile neredeyse yok. Monaco'nun attığı gole baktığımızda da Pepe'nin zaman zaman tek hamleli oyuncu olması ve Falcao'nun kalitesi Monaco'ya golü getirdi.
Ama Beşiktaş bu golün şaşkınlığını çok çabuk üzerinden atıp Quaresma'nın harika ortasına Cenk'in mükemmel kafası beraberliği yakaladı. İkinci yarı ise aynı Cenk yine kariyerine çok güzel bir gol yazdırdı. Babel bıraktı, o da sol ayağıyla iyi vurdu.
Dün geceki galibiyet kadar daha önemli bir şey var. Maçın hiçbir anı ama hiçbir anı Monaco'nun kontrolünde geçmedi. Beşiktaş istediği her şeyi yaptı ve bırakın galibiyeti puan bile kaybetseler çok yazık olacaktı. Tebrikler Beşiktaş. Sırp hakem Mazic, Cüneyt Çakır ile birlikte Avrupa'nın en iyi 3-4 hakeminden biri. Dün gece de çok iyi maç yönetti ama ilk yarıda Babel'in attığı golü yardımcısının hatalı bayrağıyla iptal etti. Oysa ki Babel, Cenk topa vurduğunda topun gerisindeydi. Buna karşılık da Beşiktaş'ın attığı ikinci golde top direkten dönüp Babel'e geldiğinde de yine yardımcı ofsayt pozisyonunu kaçırdı. Yani Sırp hakemler, Beşiktaş'ın bir golünü yediler, bir golü de ofsayttan hediye ettiler. (Sabah/Ahmet Çakar)
1421
Beşiktaş, Türkiye'de kuzu, Avrupa'da kartal. Peki bu nasıl oluyor? Aynı takım... Hemen hemen Türkiye'de ligde çıkan takımla, Avrupa'da çıkan takım arasında iki-üç isim farkı var. Peki neden böyle oluyor? Çok basit, futbolcular maç seçiyorlar. Tamam, Şampiyonlar Ligi maçı çok büyük vitrin. Ama Türkiye'de şampiyon olamazsan oraya nasıl gideceksin? Şampiyonlar Ligi'nde Beşiktaş takımı rakibe top kaptırdığında bir futbolcu rakip takım tarafında kalıyor, diğer 9 futbolcu kendi kalesini korumak için rakip ve topun kend i kalesine doğru arkasında kalıyorlar. Yani tehlikeyi başlamadan orta alanda bertaraf ediyorlar, sonra da hücuma çıkıyorlar. Peki aynı takımın Türkiye Ligi'nde oynadıkları maçlardaki görüntülerine bakın, özellikle hücumda olan hiçbir oyuncu (Cenk hariç) hiçbirisi rakiplerini kovalamıyor. Ben yönetimin yerinde olsam bu takıma bu tarz oynadıkları için ceza keserim. Bakınız dün gecenin iki tane ismi va.r Bir tanesi Cenk... Şenol Güneş ona zaten gerekli süreyi veriyor, çok da güveniyor. Cenk de gerekli cevabı veriyor. Sahadaki mücadelesiyle, sahadaki profesyonelliğiyle, sahadaki adamlığıyla Cenk, Türkiye'de örnek bir futbolcudur. Diğeri Tolgay... Güneş ona gerekli şansı tanımadı. Oğuzhan'ı daha fazla kullandı. Dün akşam Tolgay'dan yana kullandı kararını, yanlış da yapmadı. İkisine de "Aynı tarz oynayan futbolcu" diyebilirsiniz belki ama bence aynı tip değille.r Hangi tarz olduklarını içerideki ve dışarıdaki maçlarda Şenol Güneş mutlak bundan sonra daha iyi değerlendirecektir. Dün gece Beşiktaş, rakibe boş alan bırakmadı. Neden? Çünkü bütün takım top rakibe geçtiğinde hep beraber defans anlayışına girdiler. Hem alanları kapattılar, hem rakipleri... Türkiye Ligi'nde bunu yapmıyorlar. O da onların sorunu. Çünkü Türkiye Ligi'nde şampiyon olamazsan Şampiyonlar Ligi'ne gidemezsin. Bu kadar basit. O zaman da iş, teknik direktöre düşüyor. Oyundan atılmayacak, takımına hakim olacak. Hem sahada, hem soyunma odasında!
"Şenol Güneş, Cenk Tosun'a gerekli süreyi veriyor, çok da güveniyor. Cenk de ona gerekli cevabı veriyor." (Sabah/Erman Toroğlu)
1521
Bir tarafta oynadığı 2 maçtan 6 puan çıkarmış, gruptan çıkması bu karşılaşmadaki galibiyetine bağlı Beşiktaş, diğer tarafta grubun 1. torbasından gelmiş olmasına rağmen 2 maçta 1 puan almış ve grup akıbeti bu müsakabakaya bağlı olan Monaco. Rakibin kazanmak zorunda olmasına bağlı olarak baskı kuracağını düşünmüş olacak ki Şenol Güneş, orta sahada Atiba’nın yanında Tolgay’la başladı. Sahaya 3 orta sahayla çıkan Monaco’nun hocası Jardim’in bu tercihini de düşünürsek, 2 hoca da oyunun merkezini almaya çalışmıştı. İlk yarıda iki taraf da belli bölümlerde oyun üstünlüğünü eline aldı. Birbirine çok benzer taktik anlayışla, tam bir hoca savaşı vardı sahada. Maçın verdiği izlenim, “taktik disipline sadık kalan bolca pozisyon bulur, bulduğunu atan kazanır” şeklindeydi. Beşiktaş müthiş bir özgüvenle oynadı ilk yarıyı. Kanat etkiliğine, son dönemde Hulk’a dönüşen Cenk’in performansı da eklenince, adeta evinde oynuyormuşçasına pozisyonlar üretmeye başladı Beşiktaş. Verilen pozisyonlar ve bireysel hatalar da vardı, lakin bu maçları hatasız oynamanız çok zor çünkü rakip forvet Falcao. Aslında ilk yarıda maç için kendisine yetecek pozisyonları fazlasıyla buldu Beşiktaş. 2 attı 1 sayıldı! İkinci yarıda, iyi oyundan doğru oyuna döndü Beşiktaş. Mutlak kazanması gereken Monaco’nun arkada bırakacağı boş alanlar biçilmiş kaftandı Beşiktaş için. Az çıkıp, öz çıktı. Neredeyse takımın yarısının içinde bulunduğu pozisyonla yine öne geçti. 70 civarıydı ve Monaco ceza sahası etrafında dolansa da topu ceza sahasına sokamıyordu. Bam güm oynamayan Beşiktaş, kendi sahasında pas oyununa dönerek baskıyı kırıyordu. Şenol Hoca’nın takımı resmen çaresiz bırakıyordu Monaco’yu. Şampiyonlar Ligi deplasmanlarında nasıl oynanırın dersini veriyor Şenol Güneş 2 sezondur. Bu oyun, bu skor tesadüf değil. 3 maçta 9 puan hiç tesadüf değil. Çünkü bu kadro Şampiyonlar Ligi kadrosu, bu oyun Şampiyonlar Ligi oyunu. Çok yakıştı, çok. (Yeni Şafak/Ergin Aslan)
1621
Keyif tüccarlarının başkenti Monaco’dan, Alınacak sonucun pozitif olması, Tabelaya yansımasından öte, Lige dönüş biletini de cebimize koymamız açısından önemliydi. Yoksa Monte Carlo’da dolaşıp, Elindeki zarlarla ülkeye dönmek sıkıntı yaratabilirdi. Güzel laftır, “Elinde zar varken atacaksın!!!” *** Tahmin edilen kadro dizilişinde iki ayrı taşı yerinden oynatmıştı Şenol Hoca. Gökhan’ın yerine Adriano geçmişti sağa, Oğuzhan’ın yerine de Tolgay’a görev vermişti. Belli ki orta sahanın defansa dönük kısmı daha ağır basmıştı kafasında. Böyle bir organizasyonda tribünlerdeki büyük boşlukları görünce Ligimizde ısrarla üzerinde durduğumuz ‘Taraftarı olmayan takımlara önlem alınsın’ lafından yola çıkarak, ‘UEFA da Monaco’ya bir destur çekse fena olmaz hani’ diye iç geçirdim. İlk korner atışını yapıp da bir ‘ses deneme’ çektikten sonra Elle tutulur ilk tehlikeli atağı yine Beşiktaş yaptı, Caner’in ortasına Cengo kafayı uzattığında ‘Gol’ diye ayağa kalktık ama… Sonra Avrupa maçlarına özgü (!) Dikine ve uzun toplardan birine daha şahit olduk. Top ceza sahasına Cenk’le beraber intikal ettiğinde, neler oldu neler!? Uzatmayalım. Sırp hakem Mazic buz gibi golü ofsayt diye yürürlükten kaldırdı iyi mi! Kazandıkları frikik var bir ara, iyi de vurdular. Ama biz Fabri’yi alkışladık. Muhteşem uzandı zira. 30. dakika itibariyle aramızdaki tek fark, Bütün gol pozisyonlarına bizim girdiğimiz, Ama golü onların attığıydı. Ne yalan söyleyeyim futbolun bu yanını hiç sevmiyorum. Tam isyanlar peş peşe geliyordu ki, Bilmem kaçıncı defa seyrettiğimiz, Başrollerini Quaresma ve Cenk Tosun’un paylaştığı, “Bir gol hikayesi” adlı filme tekrardan tanık olduk. Biri ortaladı, öteki kafayı yapıştırdı: 1-1. İkinci yarı başladığında, yarı sahalarında baskı yaparak top çıkarmalarını engelliyorduk ve bunda başarılı oluyorduk ama Bize artı yazacak hamlenin fitilini ateşleyemiyorduk. Sen misin diyen? Cengo’nun gazabına uğradım vallahi. Düştü, kalktı, direkten döndü top. Cengo ne yaptı etti, topu içeri bırakıverdi: 1-2. Cengo her Avrupa arenasında böyle ikişer ikişer atarsa Hep beraber bir Selçuk Ural şarkısı (!) Terennüm edeceğiz her halde kendisine!!! 70’inci dakika itibariyle geldiğimiz nokta, Galip duruma rağmen yüklenmeye devam ettiğimizdi. Bu Devler Arenası’na yakışan oyun biçimi, Ve puan almaya büyük bir adımdı. Güzel bir adım da Şenol Hoca’dan geldi. Yorulan Tolgay ve Talisca’yı alıp, orta sahayı Oğuzhan ve Medel’le tazeledi. Evet, bu skorla Monaco’yu altın sahilleriyle baş başa bırakıyorduk. En başta da dediğimiz gibi. Elinde zar varken atacaksın. Bak 7-7 geldi gördün mü? (Alen Markaryan/Akşam)
1721
Yahu bu nasıl iştir? Sen ne yapıyorsun Beşiktaş? Üçte üç yapılacak lig mi be orası? Koskoca organizasyon sistem hatası verecek bak! Hangi ligin takımısın sen? Kendine gel, haddini bil! Üstelik güle oynaya, gayet normal bir şeymiş gibi başarmak bunu... İnsanın eli ayağı titriyor kardeşim. Paranın alamayacağı şey bu ruh hali olsa gerek! Şenol Hocam kabul edin, siz de abarttınız. Tamam, elinizdeki her oyuncu daha iyi oluyor. Sorunluları tedavi eden gizli bir sanatoryum kurduğunuzu hepimiz biliyoruz. Ama o Cenk nedir hocam? Evet, çocuk bu düzeye ulaşmak için belli ki çok çalışıyor. Ama bu kadar iyi en son kimi gördü ki memleket futbolu? Benzema’dan daha iyi yahu! İyi de ben yazıya hakemden şikayet ederek girmek istiyordum. “Böyle bir hakemlik performansı Şampiyonlar Ligi’ne yakışmıyor” diyecektim. Golümüzü yiyen o bayrağa tüm faturayı kesecektim. Onu da yaptırmadı Beşiktaş. En kötü, Monaco’nun Şampiyonlar Ligi’ne iğreti duran II. Louis Stadı’ndan bahseder, konuyu başka yere çekerim diyordum. Şampiyonlar Ligi’ne TFF 1. Lig muamelesi yapan bir kulübe uyarı gitmesi gerekmez miydi? Haftaya görürlerdi... Bunların hiçbirine gerek kalmadı. Esti, üfürdü Kartal. Şunu ne kadar tekrar etsek o kadar havalı duruyor. Beşiktaş’ın kalitesi artık buralara gayet güzel oturuyor. Skorda geri düşebilir, ama oyunda hiçbir zaman fark yemiyor Beşiktaş. Evet, Monaco da, diğer rakipleri de Devler Ligi’nin görece ‘başaltı’ takımları. Fakat bu siyah-beyaz oyun olgunluğuna halel getirmiyor. Kartal artık ‘oraların takımı’. Bunu her hareketiyle belli ediyor. O yüzden ‘nasıl kazandılar’ diye sormayın. Evet, öndeki dörtlü artık tek bir hücre gibi hareket ediyor. Evet, sağlam durmak pas kanallarını açmak önemli. Ama galibiyeti getiren bunlar değildi. Asıl her zamanki gibi durduğu, her zamanki gibi oynadığı için kazandı Kara-Kartal. Farklı hiçbir şey yapmadı. Rakibe karşı hiçbir önlem almadı. Bildiğini okudu ve bu fazlasıyla yetti. Oraların takımı olmak dediğim bu işte. Vay be! (Bağış Erten/Cumhuriyet)
1821
Bir Şampiyonlar Ligi maçı ve tribünler dolu değil. Şampiyonlar Ligi şaşası hiç yok. İnsanın gözü kulağı Beşiktaşlı taraftarları arıyor ama onlar da yoklar. Monaco taraftarları geçtiğimiz sezonun o müthiş futbol oynayan takımını özlüyor belli ki. Dört futbolcularını satıp çok para kazandılar. Forvete Balde’yi, kanada Tielemans’ı transfer ettiler. Alt yapıdan Toure ve Diakhaby’i kadroya katarak kadroyu gençleşirdiler. Bu arada Falcao ve Lemar gibi isimleri de bırakmadılar. Uyum sürecindeler ama topu kaptıklarında hızla rakip kaleye gitme becerilerini kaybetmemişler. Beşiktaş ise sıkıntılı başladı maça. Lig’de ardı ardına kaybedilen puanlar ve ağır maç temposu moral bozmuş olmalıydı. Bu maçta en ihtiyaç duyulacak futbolculardan Oğuzhan Finlandiya ve Gençlerbirliği yorgunu olarak yerini Tolgay’a bırakmıştı mesela. Yine de iyi başladık oyuna hatta 7. dakikada golü de bulduk ama ofsayt gerekçesiyle bu, skora yansımadı. Sonra Atiba harika bir dönüşle harika vurdu fakat olmadı. Zaten havada gol kokusu vardı. Ne var ki gol iyi oynadığımız sırada rakipten geldi. Lig maçında dinlendirilip bu maça çıkarılan Falcao önce iyi olmayan sol ayağıyla denedi bir kaç dakika sonra da iyi olan sağ ayağıyla golü buldu. Caner’in kaybettiği bir topun ardından. Caner zaten ileri çok çıkıyor çok da yer kaybediyor. Neyse ki fazla zaman kaybetmeden 34’te Cenk, Talisca’nın orta alandan beceriyle getirdiği top ve Quaresma’nın asistiyle skoru eşitledi, iyi yükseldi iyi vurdu. İkinci yarıya Monaco daha arzulu başladı. İkinci golü bulmazsak iş sıkıntıya girebilirdi. Aynı şeyi Beşiktaşlı futbolcular da düşünmüş olmalı ki 54’te skoru 1-2’ye getirdiler. Tolgay’ın direkten dönen topunu Cenk’in tamamlamasıyla. Beşiktaş topla iyi oynayan bir takım. Ama 65’ten sonra kolay top kaybetmeye başladık. Tolgay giderek yorulunca, Talisca çok kolay toplar kaybedince Monaco’nun oynamasına fırsat vermiş olduk bu dakikalarda. Şenol Hoca da bu iki oyuncu yerine zinde Oğuzhan ve Medel’i dahil ederek önlem aldı zaten. Oğuzhan girer girmez çok müsait bir pozisyon yakaladı ama az farkla auta gitti top. O gol olsa her şey o dakikada bitecekti. Neyse zaten topa da oyuna da hakimdiler artık. Ve ilk üç maçta aldığı dokuz puanla Beşiktaş neredeyse gruptan çıkmayı garantiledi. Hem de oynadığı olgun futbolla yaptı. Böylece sınıf atlayarak Avrupa takımı olduğunu gösterdi. (Cumhuriyet/Gülengül Altınsay)
1921
Beşiktaş Monaco karşısında aldığı bu galibiyetle Türk futboluna adını altın harflerle yazdırdı. Bir Türk takımı ilk defa ikisi deplasmanda olmak üzere kazandığı 3 maçla gruptan çıkmayı büyük ölçüde garantiledi. Dünkü maça gelince… Beşiktaş her haliyle hem oyuncu kalitesi hem de futbol olarak Monaco'dan üstündü. Takım olarak orta sahada Atiba'nın çok iyi top kullanması Tolgay Arslan'ın müthiş mücadelesi Monaco'nun oyununu bozarken defansa da Tosic'in kusursuz futboluyla rakibe fazla pozisyon vermedi. Bravo Cenk Tosun. Sana boşuna Tosun Paşa demediler. Öyle anda öyle kritik goller attın ki rakibini çaresiz takımını da zafere taşıdın.
QUARESMA FARKI Quaresma yine klasını konuşturdu. Öyle bir anda öyle bir top attı ki Cenk'e ona sadece vurmak kaldı. Zaten o da bu güzel golle Şampiyonlar Ligi'nde 3. golünü atmış oldu. Fabri her geçen gün kendine daha güvenen bir kaleci oldu. 17. dakikada çok güzel bir kurtarış yaptı. Bu kırılma anı takıma moral oldu. Gelelim maçın hakemine… Aslında kötü bir yönetim göstermedi. Ama çok kritik iki hata yaptı. Birincisi 7. dakikada Babel'in golünü ofsayt diye saymadı. İkincisi de Pepe'ye sarı yerine kırmızı kart göstermesi gerekiyordu. Alkışlar Beşiktaş'a.
MAÇIN İYİSİ ATİBA Kanadalı oyuncu dün müthiş oynadı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ LEMAR Yıldız oyuncu hiçbir varlık gösteremedi. (Hayri Ülgen/Takvim)
2021
BEŞİKTAŞ, Şampiyonlar Ligi'nde çok başka oynuyor. Monaco maçında ilk düdükten itibaren oyunun kontrolünü eline alan Kartal, geriye düşmesine rağmen disiplininden kopmadı. İleri uçta, Talisca, Babel, Quaresma ve Cenk çok istekliydi. Quaresma'nın harika ortasını iyi bir vuruşla ağlara yollayan Cenk, Kartal'a eşitliği getirdi. Beşiktaş, Monaco karşısında yediği gol dışında rakibine net bir pozisyon vermedi. Kartal, Porto deplasmanında da bunu başarabilmişti. 3'te 3 yapan Beşiktaş'ın performansı gerçekten çok etkileyiciydi. İki golü de Cenk'in atması Avrupa'nın devlerinin gözünü yıldız oyuncuya dikmesini sağlayacaktır.
ÜST TURA GÖZ KIRPTI Şenol hocanın ikinci yarıda Talisca'yı çıkarması ise anlamsızdı. Quaresma da dün takım oyununa çok sadık kaldı. Takımın bel kemiği Atiba da yine müthişti. Kara Kartal hak ettiği bir galibiyet alarak grupta puanını 9 yaptı ve Türkiye'nin Avrupa'da yükselen değeri olduğunu ispatladı. Beşiktaş, dün üst tura çıkmayı da büyük oranda garantiledi.
MAÇIN EN İYİSİ CENK Attığı iki golle 3 puana getiren isimdi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ FABINHO Monacolu oyuncu çok etkisizdi. (Takvim/Oktay Derelioğlu)
2121
Monaco beklenenin aksine baskılı başlamadı. Beşiktaş'tan çekinen kontrollü bir oyun sergiledi. Beşiktaş da sakin ve tempoyu yükseltmeyen şekilde cevap verdi. Orta saha maçı olurken Pepe acemice bir çalım yiyince Monaco'nun bile beklemediği gol geldi. Cenk Tosun müthiş bir mücadele sergiledi. Ardından da bu hırsına gol ekledi. Oturduğum tribünün tam karşısında oynayan Caner Erkin'in ilk yarıda tek bir olumlu hareketini görmedim. İlk yarının dikkat çeken tek oyuncusu Cenk Tosun'du.
TOLGAY RİSKİ TUTTU Şenol Güneş'in ikinci yarıya Tolgay'la başlaması büyük riskti. Ancak kumar tuttu. Talisca'ya bu kadar süre katlanmasını anlamadım. Monaco, 'Fransa şampiyonu bu muymuş' denecek kadar kötü oynadı. Beşiktaş oyunu kilitlendi. Kendinden çok emindi. Ardından Cenk Tosun'un ikinci golü gelince oyun tamamen Beşiktaş'a döndü. Ardından iyi savunma yapan Beşiktaş defansta da hata yapmayınca altın değerinde galibiyet geldi. Şu anda görünen Kartal bu gruptan lider çıkar. Monaco ise sonuncu olur.
FRANSIZ ZULMÜ! Maçı davetiyeli olarak tribünde izledik. Ancak maç öncesinde Fransız polisi tarafından stada grişimiz bile engellenmek istendi. Beşiktaş taraftarı, Monaco'da büyük eziyet gördü. Kavga ederek maça girdim. Benden sonra da diğer Beşiktaşlılar zorla tribüne girdiler. Davetiyeli olanlara bile eziyet çektiren Monaco futbol dersi aldı.
MAÇIN iYiSi CENK TOSUN İki kişilik oynadı. İki de harika gol attı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ TALISCA Her topu ezdi. O iyi olsa fark artardı. (Takvim/Tayfun Er)