Ajans Beşiktaş - İşte Murat Kaytaz'ın açıklaması;
''Sergen Yalçın hocamızla yıllardır berabersiniz ve analiz konusunda takımımıza çok kritik katkılarda bulunuyorsunuz...''
''Futbol bir bütün ve analiz de bunun bir parçası. Başından bu yana Sergen hocaylayım ve analizi de A dan Z’ye hep ben üstlendim. Benden başka hiç kimse kendi takımımızın analizini ya da rakip analizini yapmadı.''
''Türkiye’nin en istikrarlı, birbirini en iyi tanıyan teknik ekiplerinden birisiniz...''
''Başladığımızda ekibimize gelip giden antrenörümüz ve kondisyonerimiz oldu. Sergen Yalçın, Murat Şahin ve ben ilk günden beri beraberiz. Hocanın bakışından ne demek istediğini anlıyoruz. O da bizim neler çıkarabileceğimizi biliyor. Kulübede de her şeyi paylaşıp oyunculara yansıtmaya çalışıyoruz.''
''Siz uzun süredir berabersiniz fakat şu anki takımımız yeni kuruldu. Maç maç yapılan bu analizler ne kadar sürede tüm ekipte toplam bir etki gösterir?''
''Şablon maçtan maça değişebilir ama hocamız hücum oyununu, rakibi sahasına hapsetmeyi, topun kaybedildiği yerde baskı yapıp takımı geri koşturmamayı seven bir mentaliteyle oynatıyor takımı. Yine de düdük çaldıktan sonra oyuncular sizin dediğinizi yaparlarsa iş yürüyor, yapmazlarsa yürümüyor. Her şeyi oyunculara yüklememek lazım. Mesela rakip sizin dediğinizden çok farklı bir biçimde oynayabilir. Rakip de size çalışıyor çünkü. Fakat her maç sonu kendi analizimizi yapıp bizim anlayışımıza göre neler eksik, onu belirleyip oyuncularla paylaşıyoruz.
Tabii ki takımımız yeni. Bu süreç toplamda iki üç ayda oturuyor ama her zaman küçük eksiklikler ortaya çıkıyor. Mesela geçen sezon geldiğimizde oyuncular oyun mentalitemizi çok çabuk öğrendi. Ama gidenler ve aramıza yeni katılanlar oldu. Bunları yeni gelen oyuncularımıza da aşılamaya çalışıyoruz. Bu bir süreç işi ve hiç sona ermiyor.
Geçen sezon Denizli maçında beş attığımızda, hoca ''Tamam, bizim takım oturdu'' demedi. Rocco ile yakalandığımız kontra pozisyonu oyuncularımıza gösterdik. Amacımız eksikleri minimuma indirebilmek. Milli maç arasında çok iyi çalıştık. İkinci milli aradan sonra çok daha iyi, taraftarımızın da istediği, Trabzon maçında oynadığımız, geçen yıl oynadığımız o baskılı ve ezici futbolu tekrar yansıtmak için elimizden geleni yapıyoruz''
''Ara sıra basında çıkan tek cümlelik analizlere, indirgemeci ve yüzeysel eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?''
''İnanın, işim ve yapım gereği, bırakın spor programlarını, sosyal medyada yazılan en ince noktayı bile kendi süzgecimden geçirip değerlendirmeye çalışan biriyim. Belki gözümden kaçan bir nokta vardır, bu da bana ve takıma faydalı olur diye düşünürüm. Twitter’da tahta başında yapılan analizleri bile izliyorum.
Fakat profesyonel analizler gerçekten de tek cümleyle yapılmaz. Yaptığımız işlerin yapılmamış gibi gösterilmesi ya da benim yaptığım işlerin başkası tarafından yapılmış gibi gösterilmesi, “O çok iyi yapıyordu, bunlar artık yapılmıyor” denmesi beni çok üzen bir konu.
Bu beni çok yaralıyor. Bunu basında gördüm. Son zamanlarda sosyal medyada da görüyorum. Şu ana kadar analiz anlamında her şeyi yapan benim. Başkasının olumlu ya da olumsuz bir etkisi olmuyor. Hoca bu konuda bana antrenör olduğum için zaten güveniyor.
Bu iş spor programlarında konuşulduğu kadar kolay değil. Orada bir yeri daireye alıp bu dairedeki bu adam buraya gidecek diyorlar. Buyurun, götürün! İnsanlar şunu anlamıyor. Play Station ya da futbol menajerlik oyunu oynanmıyor. Elimizde kumanda yok. Biz de isteriz, Giannoulis takip edilsin ve o asist yapılmazsın.''
''Bir örnek verebilir misiniz buna?''
''İnsanlar şöyle deyip kenara kaçıyor: 'Analiz yapılmamış.' PAOK’un analizi yapılmamış dediler mesela. Yahu, bu benim kariyerimdeki en önemli maç. Şampiyonlar Ligi elemesi. Ben o analiz için 10 günümü verdim. PAOK’un en az sekiz-on maçını çok detaylı analiz ettim.
Antrenmanda yeleksiz takım oyuncularına sen PAOK gibi oynayacaksın, şu kadar bindirme yapıp buradan orta yapacaksın diyoruz.
Yiyeceğimiz golü videoda izletmiştik. Ama sahanın içine girip asist yapacak adamı biz tutamayız. Bunu söyledik oyuncularımıza.
Bir gol bir futbolcu yüzünden yenmez. PAOK’tan yediğimiz üçüncü gol mesela. Biz o golü rakibin kendi korner direğinden beri takip edilmemesi sonucu yedik. Yani beş altı oyuncu pozisyona dahildi.
Ben dört dörtlük bir analiz de yapsam, sahada yeterlilikler söz konusu olabilir, başka etkenler devreye girebilir. Bunun yanında birçok etken var. Beslenme, dayanıklılık, teknik antrenman, taktik antrenman, kuvvet, sürat, hocanın takımla ve bireysel toplantıları... Bu iş bir bütün işi.
''Okurlarımıza analiz süreçlerini açıklar mısınız?''
''Sergen Yalçın hocamızın istediği sistem şu: Maç bittiğinde yaptığımız olumlu ve olumsuz işleri, kendi gözümle gördüklerimi çıkarıyorum. Yardımcı programlarla bunların çizimlerini hazırlıyorum. Çünkü bu çizimler olmadan, oyuncular maç özetini taraftar gibi izlemiş oluyor ve vermek istediğiniz mesajı alamayabiliyor. Ama rakip stoperin nerede kademeye girdiğini, nerede duruş hatası yaptığını, önde oynayan oyuncularının savunmaya ne kadar sürede döndüklerini, adamlarını takip edip etmediklerini bu programlar vasıtasıyla oyuncuya gösteriyorsun ve o da bu mesajı alıyor.
Bunu yaparken çalıştığınız teknik direktörün oyun felsefesine göre doneler çıkarıyorsunuz. Her teknik direktörün oyun sistemi farklı. Kimisi ileride basmak, kimisi kontra oynamak, kimisi geriden oyun kurmak, kimisi uzun pasla çıkmak istiyor. Biz Sergen Yalçın ile yedi yıldır birlikte çalıştığımız ve onun oyun mentalitesini ezberlediğimiz için ve UEFA A diplomalı antrenörü olarak sahanın içinde olduğum için, hoca bu konuda bana güveniyor.
Her hafta yaptığımız iki toplantıdan birini kendi takımımızın analinizine ayırıyoruz. Hoca oyunculara kendi istediklerini üzerine basa basa gösteriyor. Samuel Eto’o’ya da gösteriyordu, Erdoğan Kaya’ya da gösteriyor. Hiçbir şekilde bu oyuncu yıldız diye düşünülmüyor. Hoca toplantılarda hep şunu der: 'Profesyonelsiniz. Bu işten para kazanıyorsunuz. Bunları size göstermek zorundayım. Herkes artısını ve eksisini bilecek.'
''Rakip analizinin süreçleri nelerdir?''
''Diyelim, X bir takımla oynuyoruz. Ben bu takımın en az üç adet 90 dakika maçını saniye saniye izliyorum. Rakip bize gelecekse bizden bir önceki deplasman maçlarını mutlaka izliyorum. Büyük bir rakiple oynamışsa onu da mutlaka izliyorum. Cımbızla rakibin güçlü ve zayıf yönlerini çıkarıyorum. Yine yardımcı programlarla bunları madde madde çizip toplantıya hazır hale getiriyorum. Bir gün de sadece rakip analiziyle ilgili toplantı yapıyoruz.
Rakip analizi işi bununla bitmiyor. Savunma oyuncularına rakibin etkili hücum oyuncularını gol, asist dripling özellikleri gibi, atletik kabiliyetleri gibi yönleriyle ilgili videolar hazırlayıp bunları bizim savunma hattımıza maçtan önce gönderiyorum.''
''Bu durum kaleciler için de geçerli midir?''
''Kaleciler için rakibin kullandığı etkili duran topları, kornerleri, frikikleri ve penaltıları analiz edip şablonlarıyla oyunculara gönderiyoruz. Örneğin en son PAOK oyuncusu Akpom’un kullandığı ve Ersin’in kurtardığı penaltının köşesini tahmin etmiştik.
Penaltı elbette özel bir konu. Biz kalecilere sadece küçük bir yardımda buluyoruz. Geri kalan sadece kalecinin sezgisiyle, yeteneğiyle ilintili. Ama süper ligde bugüne kadar ekip olarak çalıştırdığımız altı yedi takımda sekiz-on penaltı yakaladık. Rio Ave maçında yakalayamadık. Çünkü orada kariyerlerinde hiç penaltı atmayan oyuncular atışları kullandı. Sadece bir oyuncunun penaltı geçmişi vardı.
Bu iş çok detaylı olduğu için kulüplerde bize yardım eden analist arkadaşlar oluyor. Beşiktaş’ta da analiz işini bize yardım eden Anıl Demirci ile birlikte yürütüyoruz. Bizden sonra da yetiştirdiğimiz bu analist arkadaşlar devam ediyor ya da Süper Lig’de teknik ekiplerde donanımlı bir şekilde görev alıyor.''
''Süreç bundan sonra nasıl işliyor? Yani bu analizler nasıl kullanılıyor?''
''Kendi analizimizin yanı sıra rakip analizlerimiz hafta başında hazır oluyor. Haftanın başında Murat Şahin hocamızla birlikte oturup bunları antrenmana entegre ediyoruz. Ona göre antrenman drilleri hazırlıyoruz. Sergen Hoca, Murat Şahin’le beraber taktik antrenmanları kurguluyor. En küçük bir örnek: Şut antrenmanı yapacaksak rakip, savunmanın arkasına adam mı kaçırıyor, kenar ortalarında zaafı mı var, antrenmanlar buna göre tasarlanıyor.
O hafta boyunca kendi futbolcularımıza maçta yaşayacakları enstantaneleri antrenmanda yaşatıyoruz. Böylece oyuncu hafızasında bu yer ediyor. Yani analizi antrenman planlaması izliyor.''
''Sizin kariyerinizi biliyoruz ama bir de sizden dinleyelim...''
''Çanakkaleliyim. Çanakkale Dardanelspor’un altyapısında amatör olarak oynuyordum. Selçuk İnan ile takım arkadaşıydık. Orada futbolculuk anlamında işin olmayacağını gördüm; belki bir alt liglerde oyuncu olarak devam edebilirdim fakat farklı bir yönde gelişmem gerektiğini hissettim. Futboldan da kopmak istemiyordum. Bu benim için dönüm noktası oldu. Bugün, doğru kararı vermiş olduğumu düşünüyorum. Yıllarca Sergen Yalçın gibi bir isimle çalışmak, işini ona beğendirmek kolay değildir. Çok çalışmak, gece ikilere üçlere kadar analizin başında oturmak zorundasınız. Çünkü her an hazır olmak gerekiyor.''
''İlk eğitiminizi ve çalıştığınız takımları anlatır mısınız?''
''Üniversitede Çanakkale’deki beden eğitim ve antrenörlük bölümünü tercih ettim. Birinci sınıftan itibaren de amatör bir takımda altyapı hocalığına başladım. Dört yıl 10-12, 12-14 gibi yaş gruplarından antrenörlük yaptım. Askere de gidip geldikten sonra Çanakkale Dardanel’de efsanevi futbol insanı Abdullah Gegiç ile bir proje yapılmıştı. Gegiç hoca altyapının başında çalışan genç antrenör adayları aradı. Biz de iki arkadaş orada başladık. Abdullah Gegiç hocamızdan çok faydalandık ve dört beş yıl her yaş kategorisinde çalıştım.
Tamer Tuna, PTT Ligi’ndeki Çanakkale Dardanelspor’da futbolcuydu. Benim altyapıdaki antrenmanlarımı izliyordu. O süreçte teknik direktör olunca beni de birinci yardımcısı yaptı. İki sene beraber çalışıp şampiyonluk yaşadık.
Ardından Tamer Hoca, Gaziantepspor’a Sergen Hoca’nın yanına gidince beni önerdi. Hocalara hem analiz hem antrenörlük yapabilecek hem de nabız-polar sistemleri kullanabilecek biri lazımdı. Dardanelspor'da bunların kurslarına gitmişim.
Şu anda da Beşiktaş’ta da analizin yanı sıra Çağdaş hocanın gitmesinin ardından antrenörlük de yapıyorum. Sağ olsun, hocamız beni saha içinde de kullanıyor. Aynı zamanda kondisyonerlerimize yardım etmek adına nabız sistemleri kullanıyorum.''
''Bu süreçte kendinizi geliştirmek için başka neler yaptınız?''
''Gaziantep’te analize başladığım günden bugüne kadar çok önemli yenilikler oldu. Biz de bu doğrultuda kendimizi geliştirdik. Kariyerleri üst düzey olan, çok iyi futbolculardan hep faydalandım. Samuela Eto’o Cicinho, Marius Stankevičius, Cenk Tosun, Merih Demiral, milli takımlarına giden oyuncular... Bu oyuncular bizim analiz sistemimizi biliyorlar. Onlara, bunun üzerine daha ne yapılabilir diye sordum hep. Dolayısıyla birçok oyuncudan birçok farklı şey öğrendim.''
''Kimden ne gibi bilgiler aldınız örneğin?''
''Mesela Eto’o’dan Jose Mourinho’nun analiz sistemini öğrendim. Cicinho’dan Real Madrid’de, Roma’da ve Milan’da neler yapıldığını öğrendim.
Üst düzey oyunculardan Stankevičius, daha Antep’teyken bir gün bana antrenmanları da videoya alıp analiz yapabilirsiniz demişti. O günden beri yapıyoruz.
Eto'o bana şunu demişti: 'Jose rakibin bütün oyuncularının profilini çıkarıp bana Eto’o, senin karşında Puyol ve Piqué oynayacak diyerek veriyordu. Sol açıkta Pandev mi var? Senin önünde Dani Alves oynayacak diyerek görüntülerini veriyor ve herkes hafta sonuna kadar bire bir rakibini ezberliyordu.' Biz de örneğin rakip beklerinin nereden çalım yediğini tespit edip kanat oyuncularımızla paylaşıyoruz. Juventus, Everton, mili takımlar; hepsinden yeni bir şeyler öğreniyoruz.''
''Genç antrenör adaylarına nasıl bir başlangıç yolu önerirsiniz?''
''Önce herkesin aynaya bakıp kendini tartması lazım. Yeterliliklerini bilmesi lazım. Ben halen Çanakkale’de gidip antrenman bilgisi ve analiz anlamında eğitimler veriyorum.
Benim gibi genç arkadaşlarımıza da şunu tavsiye ediyorum hep: Hiç kimse sizi kara kaşınıza kara gözünüze bakıp sahadan alıp götürmez. Çantanızda donanımlarınız olmalı. Benim Sergen hocanın yanına getiren şey, iyi antrenörlük yapmamın yanı sıra ekstradan analiz kursuna gitmem, nabız sistemlerini bilmem oldu. Aksi halde benim yerime gelebilecek milyonlarca insanlar vardır.''
''Şu kelimeler sizin için ne ifade ediyor: Tempo?''
''Benim aklıma baskı, hücum geliyor.''
''İstatistik?''
''Alex Ferguson’un sözleri geliyor. Her şeyi gösterir ama en önemli şeyi göstermez.''
''Performans?''
''Bir sporcunun kariyerini zirveye taşıyan, en önemli şey.''
''Zafer?''
''Beşiktaş’ta yaşayacağımız şampiyonluklar.''
''Taraftarlarımıza mesajınız var mıdır?''
''Gerçekten, onlardan Allah razı olsun. Hocanın gelişinde de gördük; büyük bir sevgi, hocaya büyük bir inanmışlık var. Sergen Yalçın Türk futbolunda çok büyük bir isim. Biz de ilk günden beri onun yolundan, onunla beraber yürüyoruz. Gelen gidenler olabilir ama buraya da yedi senede tırnaklarımızla kazıyarak geldik. Bu işi becerebilecek kabiliyette bir ekibiz. Bize inanmaya devam etsinler, güzel günler yakında. Hiç merak etmesinler.''