Maksimum efor sarf ederek, bir puanı kıl payı kaçırdığımız Şampiyonlar Ligi maçı sonrası, Antalya deplasmanı oldukça zordur. Aslında her Avrupa maçı öncesi ve özellikle sonrası maçları, rakibin kim olduğundan bağımsız, her zaman kritiktir. Bunu en iyi biz biliriz. Sezon başlarında öngörü listelerine muhtemel puan kaybı yazılır hatta çoğunlukla bu haftalara.
Antalya deplasmanı zordur böyle zamanlarda. Zorunluluğun da payı olmakla beraber eminim ben kadar herkesin kafası karıştı kadrolar açıklandığında. Ama hocası Sergen Yalçın olunca, insan korkmuyor hiçbir koşulda, şaşırsa da “var elbet bir bildiği” demekten öte gidemiyor sonuçta. Kalede Ersin var diye mi dört maçtır gol yemiyorduk yoksa Mert’e mi denk geldi acaba Antalya? İlk maçıydı gerçi. Ersin çok moralsiz veya oynayamayacak kadar yorgundu belki. Çok gönülden, çok yürekten sevdiği için en çok annesinin nazarı değermiş ya insana; biz de öyle büyük seviyoruz ki Beşiktaş’ı, gözümüzle yedik koca takımı, kamyon gibi devirdik daha ilk ayda. Sıkışık trafikte yüksek tempo oynuyor olmanın etkisi fazla olsa da zeminlerin kötülüğü tüm takımları böyle vuracak zamanla. Evde oynuyoruz saha berbat, deplasmanlara gidiyoruz oralar bizden beter. Bu işin bir çaresi yoksa ne yapılmalı bilmiyorum ama eğer en ufak bir ihtimal varsa zeminleri onarmaya, kulüplerin şu an ilk işi bu olmalı. Aksi taktirde kayıplar çok daha can yakıcı olacak maddi manevi…
Ne olursa olsun 11 kişi çıktık sahaya. Mehmet Topal’ın kırmızı kart görme çabası, rakibe asiste benzer verdiği hatalı pası ile günün soru işaretiydi. Yıldızlarımız ve dört maçlık lig şovumuz biraz
şımartmış gibiydi maçın başlangıcında. Antalyaspor hafife alınmış gibi sanki… En azından öyle bir izlenim verdi. Affı olmayan duygulardan biri, rakibi hafife alma. Olmadı da zaten, kısa sürede 2-0 ile sanırım kenarda izleyen, içeride oynayan herkes kendine geldi. İşte ibrenin yönü burada değişti.
Tuttuğu takım fark etmeksizin herkesin korka korka izlediği Beşiktaş’a karşı devreye iki farkla önde girince, futbolcu egosu işte, anında şişiverdi. “Maç bitti, yendik gitti” dedi orada birileri. Dedi de Sergen Yalçın faktörünü hiç düşünmedi. Daha oyun oynanmadan neredeyse mini takım kurduğumuz sakatlara, yıllardır ciddi sakatlığını hatırlamadığım Necip bile eklenince, alternatifler de hamleler de durduğu yerde eridi. Hoca öyle yerinde değişiklikler yaptı ki, ellinci dakikada kendimize gelmemiz, altmış beşte ayaklanmamız kaçınılmaz oldu. Bu sezonun sürpriz yıldızı olacak Rıdvan galibiyet istedi ve harekete geçmesiyle her şey değişti. Etrafına kendisini anlayan ve besleyen arkadaşları gelince, Batshuayi de özüne döndü, esti esti, estirdi. Gördüğümüzden çok daha fazlasıyla dört dörtlük eşsiz bir golcü, ölü toprağı serpilmesin takımın üzerine yeter ki. Velhasıl kendimize gelmemiz için on beş dakikalık bir ara yetti. Beşiktaş kendi gibi oynayınca ligde rakibin kim olduğu o kadar da önemli değil ki. İlk yarıda 2-0 geriye düşmek bizim için nasıl kabul edilemez bir durum ise, iki farktan 2-3 e skoru çevirmek de bir o kadar harcı değildir her yiğidin. Bu sene bizi ancak biz yakarız, sakatlık yakar. Peki sakatlıklar bu kadar kısa zamanda neden böyle peş peşe patlar? Teknik taktik kadar bunun üzerine de eğilebilirse yetkililer, belki olması muhtemel müstakbel sakatlıklar minimuma indirgenebilir, performans daha da artar. Kadro alabildiğine üst düzey, bu durumda yedek kalmak da dokunmamalı oyunculara. Oğuzhan sonradan girse de çok şey vermeli bu takıma, klası, yeteneği gereği. Gökhan Töre mesela, eveleyip gevelememeli, çaba gösterdiğini daha çok hissettirmeli. Bilmiyor mu acaba, ne kadar çok katkı verirse, kadroda yerini o kadar sağlama alacağını? Halbuki bazı futbolcular, verilen her şansı hayatlarının son fırsatı gibi değerlendirmeli.
Sözün özü; ilk yarı düşman sevindiren Beşiktaş, yine hevesleri kursakta bıraktı, ikinci yarı ulaştığı sonuç ile dost yüzü güldürmeyi bildi, her zamanki gibi. Bu sene çok zorlu, şartlar endişe verici. Severiz böyle engebeli koşullarda hedefe yürümeyi. Biz odaklandığımız sürece, sonuçlar güldürecek. Bu kadar basit aslında. Var ol Beşiktaş!
Dilvin Gerçek ARICI