Osmanlıspor - Beşiktaş maçı hakkında yazılan 15 köşe yazısı
Beşiktaş Spor Toto Süper Lig'in 33. haftasında deplasmanda Osmanlıspor'u mağlup etti. İşte karşılaşma hakkında spor yazarlarının değerlendirmeleri...
115
İşte Oktay Derelioğlu'nun yazısı:
SON iki sezonun şampiyonu, ligin en iyi kadrosuna sahip takımı, bundan 5 ay önce Avrupa'yı kasıp kavuran Beşiktaş dün Osmanlı deplasmanına şampiyonluğa havlu atmış olarak çıktı. Büyük takımlar için böyle bir psikolojinin altından kalkmak kolay değildir. Beşiktaş da bunun zorluklarını yaşadı. Zaten sakat ve cezalı futbolcuların yokluğu da büyük bir sıkıntıya neden oldu. Düşünün, ligin en geniş kadrosuna sahip olan Beşiktaş'ın sol bekinde ilk yarıda Necip, ikinci yarıda Lens oynadı. Siyah-Beyazlılar ilk yarıda maça konsantre olmakta çok zorlandı. Osmanlı 1 gol attı, daha fazla da atabilirdi.
DAHA COŞKULUYDU İkinci yarının başında daha coşkulu bir takım izledik. Sanırım Şenol hoca devre arasında kulakları çekmiş. Bunun neticesinde art arta gelen iki golle Beşiktaş bir önde öne geçti. Serdar Gürler'in golünün ardından maç çok git-gelli bir maç izledik. İki takım da önemli fırsatlar harcadı. Son sözü ise Love söyledi. Beşiktaş sonuç olaraz az olan Şampiyonlar Ligi şansını son haftaya taşıdı. Kulübeden gelen Pektemek ve takımın yedek gücü Necip çok yürekli oynadı. Talisca takımın en kötüsüydü.
MAÇIN iYiSi PEKTEMEK Çok yürekli oynadı. Takımı ateşledi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ TALISCA Galiba aklı transferde. Çok etkisiz.
215
İşte Ergin Aslan'ın yazısı:
Geçen hafta Kayserispor maçında hem iç sahada oynamanın etkisi hem de üstteki rakiplerin son 2 haftadaki maçlarının henüz belli olmaması Beşiktaş’ı daha motive hale getirmişti. Galatasaray ve Başakşehir’in kazanması tabi ki Beşiktaş’ın kalan maçlar için gardını düşürdü. Ankara’ya götürülen kadroya da baktığınız zaman, kalan maçların ne kadar önemsendiğini görürüz. Ki ben buna katılmıyorum. Ligde dördüncülük ile üçüncülük arasında ciddi fark var. Şampiyonlar Ligi ihtimali zaten motivasyon için yeter de artar. Son yazıda bahsetmiştim; hem ligi erken açmak, hem de Avrupa’da fazlaca ön eleme maçı oynamak zorunda kalıyorsunuz. Dünya Kupası’ndaki oyuncularınızın da döneceği tarihleri düşünürseniz aradaki farkı görürsünüz. Onun yanında federasyonun lig sıralamasına ve maç galibiyetlerine verdiği primlere baktığınız zaman arada 6 milyon TL’lik bir para söz konusu. Beşiktaş’ın normal kadro kalitesi ve hoca tecrübesi ile bu sezonun 33. haftasında böyle hedefsizce sahada olması normal bir durum değil. Bu, tek başına bir nedene bağlı değil. Bir çok faktör var. Sezon başı ve ortası transferlerinden Medel ve Pepe dışında neredeyse hiç verim alınamadı. Hoca, özellikle sezonun ilk yarısında Şampiyonlar Ligi dönüşlerinde takımı lige motive edemedi. TFF’nin kupaya dair son kararı ise son dönemeçte Beşiktaş’ı oyundan düşürüp saf dışı bıraktı. Ligin ikinci yarısındaki 2 maç da sezon sonu zirveyi belirleyici olacaktı. 1- Başakşehir deplasmanı, 2- Galatasaray deplasmanı. İkisinde de kendi çapının çok altındaydı Beşiktaş. Bu maçlarda Şampiyonlar Ligi reaksiyonu gösteremedi ki o kadar mühimdi. Her şeye rağmen ligin en fazla para kazanan golcüsü final derbisindeki o dokunuşu yapamayınca, sezonu da özetledi aslında. Beşiktaş’ın golcüsü sezonu 7 golle bitirmez. Bu iş Love’la, Mustafa’yla filan da olmaz. Larin’de ışık var ama Beşiktaş’ın direkt golcüsü olmaz. Lens’i hiç söylemiyorum. Sadece Beşiktaş’ın değil, sezonun en kötü transferi olabilir. Takımın önemsemediği Osmanlıspor maçının ilk yarısını ben de önemsemeyip! İkinci yarısına dair iki kelam edeyim; Ligde kalmak adına can çekişen Osmanlıspor’a karşı yarısı ilk 11 oynayamayacak hedefsiz Beşiktaş’ın futbolseverlere izlettiği keyifli bir gösteri maçı gibiydi. Son haftada sıralamada yer değiştirme olasılığı da devam ettiği için Beşiktaş adına olumlu bir skor. Geri kalana dair yazıp çizecek koca bir yaz olacak önümüzde...
315
İşte Kartal Yiğit'in yazısı:
Galatasaray ve Başakşehir’in kazanması ister istemez Beşiktaş’ın bütün şevkini kırmıştı. Şampiyonluğun zaten mucizelere bırakılmasının ardından hiç olmazsa 2. olup Şampiyonlar Ligi’ni kovalayan Kartal, Başakşehir’in Antalya da kazanmasının ardından bu iddiasını son haftaya kadar taşıma niyetindeydi.
Osmanlıspor karşısında özellikle ilk yarıda ununu eleyip eleğini duvara asmış bir takım görüntüsünde olan Beşiktaş’ın isteksiz oyununda sadece motivasyonsuzluğun etkisi yoktu. Takımın omurgasını oluşturan oyuncuların da olmaması Osmanlıspor önünde etkisini gösterdi. Hele bir de Serdar’ın erken gelen golü bütün dengeyi bozdu.
Ancak ikinci bölüme çıkınca Şenol Hoca’nın da elinin değmesiyle Siyah-Beyazlılar oyunu daha çok istemeye başladılar. Çaresizlikten sol bekte oynayan Necip’in ortaya alınması, ileriye de Mustafa Pektemek’in monte edilmesi ile birlikte Beşiktaş canlandı. Bu rötuşlardan sonra 4-3-3’e dönen Şenol Güneş’in bu taktik değişikliği, sonuca etki ederken Beşiktaş az da olsa ikincilik şansını korudu. Tabii ki bu cümleleri yazarken sezona şampiyonluk için giren ve herkesin favori gördüğü bir takımın dördüncü bitirme ihtimalinin bulunması kimsenin aklına gelmezdi. Genele baktığımızda Başakşehir ile beraber Türkiye’nin en kompakt göze hoş gelen futbolunu oynayan Beşiktaş’ın ligin bitimine 1 hafta kala üçüncü şampiyonluğu değil de ikincilik ya da lig üçüncülüğünü kovalaması hem enteresan hem de acı verici bir tecrübeydi. Ne diyelim futbolda bunlar da oluyor. Bundan sonrası için yapılacaklar önemli. Yönetim bu sezon ki transfer yanlışlarından ders alıp heyecanı bitmiş isimlere paraları çarçur etmezse Beşiktaş önümüzdeki sezon da Şenol Güneş ile yine iddialı olacaktır.
Osmanlıspor’a gelince... Henüz matematiksel olmasa da Gençlerbirliği’nin ardından düşen son takım olacak gibi görünüyorlar. Dünkü oyunlarına bakınca hiç olmazsa beraberlik haklarıydı. Serdar Gürler inanılmaz bir performans göstererek takımını ipten almak istedi ama olmadı. Hem teknik adamlığını hem de duruşunu çok beğendiğim İrfan Buz’un Umar hamlesi tam anlamıyla harakiriydi.
LARİN VE SERDAR
Böylesine bir maçın olumlu yanları çok yoktu ama Larin’in şans verilmesi halinde iyi işler yapacağını gördük. Osmanlı adına Serdar’ın çabaları müthişti.
OSMANLISPOR
Osmanlıspor büyük bir mucize olmazsa ligden düşecek son takım olacak. Dün kazanmayı çok isteseler de yaptıkları basit hatalarla şanslarını tamamen tükettiler.
415
İşte Lemi Çelik'in yazısı:
Bir akın, bir hata, bir gol! İlk yarının galibi Osmanlıspor. Topa sahip olan, oyunun hâkimi olan Beşiktaş'tı ama pozisyon üretemeyen de Beşiktaş'tı. Şunu gördük ki topa sahip olmak, çok pas yapmak demek çok pozisyon üreteceğin ve çok gol bulacağın anlamına gelmiyor. Yapmış olduğunuz tüm akınları rakibin defansif olarak eksik bölgelerini ve yönlerini bularak yapmalısınız.
Beşiktaş ilk devre neyi yapmadı?
1- Bütün akınlarını merkezden Talisca üzerinden yapmaya çalıştı. Osmanlıspor defansın ortasına çok ciddi önlemler aldı ve o bölgede Beşiktaş'a boş alan bırakmadı. Bütün akınlar pozisyon üretilemeden kesildi.
2- Beşiktaş'ın en dominant yönü kanatlardan yapmış olduğu kombine akınlardı. Osmanlı maçında sağda Quaresma yoktu. Lens mahalle topçusu gibi kafasına göre takıldığı ve bir şey oynamadığı için sağ taraf çöktü. Sol tarafta Caner ve Adriano'nun olmayışı otomatikman o kanadı da çökertti. Babel'in maça motive olamayışı ve tam kapasite ile oynamayışı gözlerden kaçmadı. Haliyle Beşiktaş sadece akın yapar gibi gözüktü. Birçok futbolcu gelecek yıl Şampiyonlar Ligi'ne katılamayacaklarının farkında bile değildi. Zihinsel olarak bu maça hazırlanmayan Beşiktaş, sadece sahada kendi kendini avuttu. İkinci yarının ilk yarıdan farkı Beşiktaş'ın topu kanatlara taşımasıydı. Kanatlardan kombine ataklar yapıldı ve üç gol bulundu. Goller gelince de maç kazanıldı. Eğer siyah-beyazlılar ilk yarıda bunları yapabilseydi sonuç Beşiktaş lehine çok daha farklı olurdu. Şu gerçeği de görmeliyiz ki, Lens, Larin, Vagner Love ve Negredo ile Beşiktaş'ın hücum hattı şekillendirilemez. Bu futbolcularla ancak lig dördüncüsü olunur.
Beşiktaş'ta iki stoper iki hata yaptı. İlk golde Medel ikincisinde de Vida'nın ıskası iki gole neden oldu. Pepe ile Tosiç olsaydı bu goller yenmezdi. Galibiyete rağmen Beşiktaş'a bu yıl yazık oldu.
515
İşte Bilal Meşe'nin yazısı:
Hedef kaçtı mı, ne moral kalır, ne de konsantrasyon! Bu faktörlere bir de sakatlıkları eklersek, ne kadar büyük takım olursanız olun göze hoş gelen futbolu ortaya koyamazsınız. Tıpkı dünkü Beşiktaş gibi. Elbette hedef de kaçsa, Quaresma, Negredo, Tosiç ve Pepe’den yoksun da olsanız, düşmeye aday takımın karşısında özellikle ilk yarıda böylesi futbol ortaya koyma hakkınız yoktur!
* * *
Osmanlıspor’un durumu çok kritik, futbolcular da bunun farkında! Aslında kadrosu çok kötü değil, tam tersi etkili kramponlara sahipler... Örnek mi Serdar Gürler, valla aslanlar gibi, hem savaştı, hem de iki gol attı. Özellikle ikinci goldeki röveşatası harikaydı. Ancak Anıl Karaer’in 48’de kendi kalesine gol atması, ev sahibi takımı moral olarak oyundan düşürdü. Nitekim oyuna sonradan giren Mustafa Pektemek 50’de skoru 2-1 yaptı, altı dakika sonra yine Serdar Gürler durumu eşitledi.
* * *
Beşiktaş’ın eksiğini-gediğini iyi değerlendiren Osmanlıspor, ilk yarıda akıllı bir oyun taktiğiyle sahaya çıktı, savunmasını sağlam tuttu, kontra toplarla pozisyon aradı, bundan da iki gol çıkardı. Gürler’e lafımız yok, ancak Kartal’ın savunmasına lafımız çok! Dememiz o ki, Tosiç ve Pepe’niz yoksa, o golleri yersiniz! Yani taş yerinde ağırdır, devşirme stoperlerle ancak bu kadar olur!
Nitekim Şenol hoca ikinci yarıda Necip’i ortaya sahaya çekti, Lens’i, savunmaya yerleştirdi, doğru da yaptı. Yani Beşiktaş, sahaya ağırlığını koydu, kanatlardan yüklendi, Vagner Love kafayla Kartal’ı öne geçirdi. Aslında atamadığı bir gol var ki, kaleci ile karşı karşıya, o da şaşırdı, biz de!
İşin özeti Kartal, Ankara’da ikinci yarıdaki oyunuyla üç puana kanat çırparken, Osmanlıspor’u da kaderiyle baş başa bıraktı! Valla Osmanlı düştü gibi, çünkü Akhisar deplasmanında lige noktayı koyacak, yani işi mucizelere kaldı!
615
İşte Şansal Büyüka'nın yazısı:
Hem Beşiktaş için, hem de Osmanlıspor için böyle bir maçı oynamak ne kadar sıkıntılı, ne kadar zor... Beşiktaş‘ın şampiyonluk umudu kalmadı, Şampiyonlar Ligi umudu yok denecek kadar az... Üstelik takımın ekstra adamlarının yarısı, belki de daha fazlası yok... Motivasyon deseniz yok, hedef yok, ortada Beşiktaş‘ı Beşiktaş yapan takım yok...
Öyle ki, iki sol bekin Caner ile Adriano sakattı, cezaydı takımda yer almıyorlar... Yetmedi, temelden sol bek olan Tosiç cezalı... Yoklukta sol bekte oynayan Necip... Bir de sakatlar yetmiyormuş gibi ilk yarıda sakatlanıp çıkan Tolgay... Kırk yılda bir olacaklar, gelip Beşiktaş‘ı buldu...
Osmanlıspor için farklı değildi maç... Yoğun bakımdaki bir takım... Beşiktaş‘ın kolu kanadı kırık olsa da, takımın ekstra adamları sahada bulunmasa da, karşındaki takım Beşiktaş... Hiçbir şeyi olmasa forması var, markası var... O forma yeter... O arma yeter...
Böyle bir maçın tekniği - taktiği mi olur? Elbette olmaz... Zaten ilk yarıda gelen Serdar Gürler golü, bir organizasyon sonucu değil, Medel‘in ıskası sonucu geldi... Bu yarıda oyun 1-0 devam ederken Ceyhun-Necip mücadelesinde Halis Özkahya “müdahele topa“ dedi... Oysa pozisyon sanki penaltıya daha yakın gibi duruyordu...
Şenol Hoca, ikinci yarıya başlarken, yokluktan, çaresizlikten adeta “şapkadan tavşan“ çıkarttı... Lens‘i sol beke alıp, Necip‘i orta sahaya çekti... Bu değişiklik öyle işe yaradı ki Beşiktaş takımı “Beş dakikada Beşiktaş“ yapıp 2-1 öne geçti...
Ancak şurası kesin: Atiba gittiğinden beri, elini kolunu sallayan Beşiktaş orta alanını geçiyor... Atiba “itfaiye eri“ gibiydi, en ufak bir kıvılcım çıktığında bastırır, Beşiktaş takımının alevler içinde kalıp yanmasına izin vermezdi...
Beşiktaş‘ın bu kadar eksiğine, Osmanlıspor‘un bu kadar sıkıntısına rağmen ikinci yarıda müthiş keyifli bir maç izledik... İster yanlışlıklardan, isterse yaratıcılıklardan olsun iki kale önünde müthiş pozisyonlar yaşandı, müthiş pozisyonlar kaçtı... Böyle bir maçın adamı hiç kuşkusuz uzak ara Serdar Gürler’di... Ele avuca sığmadı... Elbette Fabri... İkinci yarıda mutlak Osmanlıspor tehlikelerine çok etkili müdahale etti... İkinci yarıda Necip‘in orta alana geçişi, uzunca bir süredir unuttuğumuz Oğuzhan kalitesini bize hatırlattı...
Beşiktaş az olan Şampiyonlar Ligi’ne gitme şansını son haftaya taşıdı... Osmanlıspor çok az olan ligde kalma şansı için bugün oynanacak Kayserispor-Akhisarspor maçını bekleyecek... Açık konuşalım: Kazananın da, kaybedenin de işi zor...
715
İşte Metin Tekin'in yazısı:
Beşiktaş'ı ilk yarı ve ikinci yarı olarak nasıl değerlendirirsiniz? Osmanlıspor ilk yarıda ihtiyacı olan skoru buldu ama işin içine kalite girince Beşiktaş kazanmayı başardı. Osmanlıspor'un Beşiktaş'ı yenmek için tek şansı vardı: Mücadele ve tempo. İlk yarıda bunu çok iyi yaptılar ama ikinci yarıda mücadele güçleri azalıp, tempoları da düşünce Beşiktaş oyunu ele aldı ve kazanmayı da bildi. Sonuçta hiçbir takım mağlup olmak istemez ve Beşiktaş da yenilgiye karşı bir refleksle mücadele etti.
Güneş'in 11'ini ve değişikliklerini nasıl buldunuz? İlk 11'e baktığımızda Larin'i gördük. Belli ki Şenol hoca da onu görmek istemiş. Larin hakkında 'Nasıl?' diye sorsanız hala net bir şey söyleyemem. Ama iki maçtaki performansına göre gole yakın olduğunu söylemek mümkün. İkinci yarı oyuna giren Mustafa Pektemek de bütün yılın oyun açlığını gidermek istercesine hırslıydı ve onun gol iştahı da skorda etkili oldu. Tolgay'ın sakatlanmasından sonra Şenol Güneş'in yaptığı değişiklikler ise biraz da mecburiyettendi ve maçı çok farklı isimlerle tamamladı Beşiktaş bu yüzden.
Öne çıkan oyuncular? Oğuzhan... Oyun kalitesi ve futbol becerisi ile skorda etkili oldu Oğuzhan... Talisca'nın da sezonu kapattığını gördük. Bu zaman zaman doğaldır. Hedefler azaldıkça konsantrasyon da azalır futbolda. Talisca da bu durumu yaşıyor. Sonuçta Beşiktaş mağlup olmama refleksi ile skoru lehine çevirmeyi başardı. Ve artık oturup son haftayı bekleyecek. Şampiyonluk şansı bitse de küçük de olsa bir ihtimal dahilinde olan Şampiyonlar Ligi şansını zorlayacak artık Beşiktaş.
815
İşte Güntekin Onay'ın yazısı:
BEŞİKTAŞ, formasının olduğu her yerde kazanmak için oynar ve oynamalıdır. Çünkü bu maç ligde düşme hattındaki bütün takımları ilgilendiriyordu. Spor ahlakı ve sorumluluğu bunu gerektirir. Beşiktaş dün birçok eksiğe ve olumsuzluğa rağmen kazanmak için oynadı. Yenik duruma düşmesine rağmen maçı bırakmadı ve 2. yarıda bulduğu 3 golle bunu başardı.
ŞENOL Güneş oyun içinde yaptığı hamlelerle, oyuncu ve pozisyon değişiklikleriyle ibreyi lehine çevirmeyi başardı. İlginç olan ise Lens’in sol beke geçmesiydi. Açıkçası ben de Lens’in kariyerinin bundan sonraki bölümünde sağ beke evrilebileceğini ve bu bölgede ofansif olarak daha faydalı olabileceğini düşünüyorum. Ama tabii ki öncelikle, oyuncunun bunu kabul etmesi ve buna odaklanması gerekiyor.
LENS, BEKE EVRİLEBİLİR
AntonIo Valencia, Manchester United’da iyi bir sağ beke dönüştü. Lens için de böyle bir pozisyon değişikliği neden olmasın. Çünkü kapalı savunmalara karşı önde oynadığı zaman verimlilik sağlayamıyor. Açık alanda hızıyla daha etkili. Yüzü dönük ve daha geniş mesafede oynamak, bu tip oyuncular için daha kolaydır.
DÜN Beşiktaş’ta yenilen ilk golde Medel’in, 2. golde Vida’nın hataları vardı. Oyuna sonradan giren Mustafa Pektemek ve Vagner Love’ın golleriyle Beşiktaş kazandı ve ligde az da olsa devam eden ikincilik iddiasını devam ettirdi.
915
İşte Rıdvan Dilmen'in yazısı:
Mustafa Pektemek'in attığı golü gördükten sonra Süper Lig'de ikinci yarıda Beşiktaş'ta gol atan Türk futbolcu yokmuş. İlk Mustafa oldu. Gerçekten nerede bu alt yapılar? Nerede bu genç oyuncular? Beşiktaş'ta bugün çok da eksik vardı üstelik. Bu oyuncuları oynayarak kazanıyorsunuz. Türkiye'de zorunlu tutmalısınız 1-2 tane oyuncuyu. 2 oyuncuyu zorunlu bırakırsanız, kulübede de 4-5 tane yerli oyuncuyu bırakırsanız, oynata oynata geliştirirsiniz. Maça gelecek olursak, Osmanlıspor açık futbol oynamak zorundaydı. Çünkü kazanma mecburiyetleri vardı. Beşiktaş ise eksik gelmesine rağmen klas oyuncularıyla galibiyet uzandı ve Şampiyonlar Ligi ümidini devam ettirdi.
1015
İşte Metin Tükenmez'in yazısı:
Osmanlıspor karşısına sakatlıklardan kaynaklanan zorunlu değişikliklerle çıkan Beşiktaş'ın ilk yarıdaki kötü görüntüsü asla kadro yetersizliğine ya da eksikliğine bağlanamaz. Şenol Güneş sezona bu takımla başlasaydı ligde aldığı derece bugün bulunduğu yerden farklı olmazdı, kadronun dışında kalanların hepsi oynasaydı da görüntü değişmezdi. Çünkü hedefinden sapmış, beklentilerin altında kalmış bir takımla, amacı olan karşıtının direnci doğal olarak birbirine eşit olmaz. Ne kadar iyi futbolcu, iyi takım olursanız olun, motivasyon eksikliği durumunda rakibinizin direncine yenik düşersiniz.
Osmanlıspor ilk yarıyı önde bitirip, biraz da Beşiktaş'ın görüntüsüne aldanınca kendileri için ligin en kritik maçını kaybettiler. Ne var ki hiçbir takım ligde oynadığı tek bir maçla düşmez ya da bir maç kazanınca şampiyon olmaz. Alınan sonuçlar ligde oynanan tüm maçların toplamının karşılığıdır. Beşiktaş maç boyunca motivasyon sıkıntısı çekmesine karşın, maçtan üç puan ile ayrılmasının temel nedeni Osmanlıspor'un en azından bir puanı korumak için oynamasıdır. İrfan Buz takımını geri çekince Oğuzhan'ın ayaklarındaki beceri ortaya çıktı. Çok güzel iki gol pası verdi, bunlar gol olmadı ama rakibin fiziksel direncini kırarak geriye çekilmesine neden oldu.
Beşiktaş üç puanı aldı ama bazı oyuncuları motivasyon sıkıntısından maç boyunca kurtulamadı. Bunların başında Talisca gelmektedir. Talisca yumuşak stilli bir oyuncudur ama dünkü görüntüsüne bakıldığında Beşiktaş'ın gelecek sezonki kadrosuna nasıl gireceği tartışma konusu olur. Bonservisine 20 milyon Euro'nun üzerinde değer biçilen bir oyuncunun görüntüsü bu olmamalıdır.
Maçın en değerli oyuncusu Necip Uysal'dı. İlk yarıda sol bekte başarılı oldu, ikinci yarıda ise orta alanı güçlendirerek takımının yapısını değiştirdi. Türk takımlarının daha ileri gitmesi biraz da Necip gibi her durumda göreve hazır, hep sorumluluk alarak oynayan, kendini asla bırakmayan oyuncular yetiştirmesine bağlıdır. Larin'in de fizğiğne göre ayakları yumuşak, ceza sahasının dışından bile plase gol vuruşları yapabilecek bir oyuncu. Ancak oynaması gerekir. Vagner Love'ın peşine düşüleceğine Ların'e dikket etmek öncelikli olmalı.
1115
İşte Gökmen Özcan'ın yazısı:
Osmanlıspor maçına 7 eksikle çıkan Beşiktaş, kadroda olmayan isimlerin yokluğunu oyunun başından sonuna kadar hissetti. Serdar Gürler’in attığı ilk golde Medel’in, ikincisinde Vida’nın yaptığı kadame hataları ev sahibi ekibi maça ortak etti. Kartal’ın, rakibi her gol attığında biraz hareketlenmesi galibiyet için yeterli oldu.
İşte önemli anlar
Dakika 7: Tortol Lumanza, Serdar Gürler’e uzun bir pas gönderdi. Medel’in kaçırdığı topu alan Serdar, ceza sahasına doğru hareketlenip yaptığı vuruşla Fabri’yi avladı: 1-0. Dakika 47: Sol kanattan gelişen atakta Lens, ceza sahasına yerden bir orta gönderdi. Arka direkte Larin’den seken top, son olarak Anıl Karaer’e çarptı ve ağlarla buluştu: 1-1. Dakika 49: Osmanlıspor atağında Umar Aminu; ceza sahası içinde topla buluştu. Aminu’nun şutunda top direkten sekti ve çizgi üstünde Beşiktaş’tan Gary Medel topu çıkarmayı başardı. Dakika 52: Sağ kanattan gelişen hücumda Oğuzhan topu ceza sahasına ortaladı. Mustafa Pektemek ön direğe hareketlendi ve göğsüyle dokunarak topu ağlara gönderdi. Bu golle Beşiktaş öne geçti: 1-2. Dakika 56: Ceyhun Gülselam, topu rakip ceza sahasına doğru havalandırdı. Vida’nın sektirdiği topu Serdar Gürler, röveşata ile ağlara gönderdi: 2-2. Dakika 80: Oğuzhan Özyakup sağ kanattaki Gökhan Gönül’e topu gönderdi. Gökhan, topu ceza sahasına gönderdi. Love, yaptığı düzgün kafa vuruşuyla golünü attı ve son sözü söyledi: 2-3.
1215
İşte Serkan Akcan'ın yazısı:
Beşiktaş ligin en geniş kadrosuna sahip takımı. Fakat bu sezon bir avantaj sağladı mı derseniz, 34. hafta sonunda ligi ikinci bitirirse cevap ‘evet’ olabilir. Talisca’yı uzun zamandan beri bir sorun olarak görenlere karşı çıkamam. Çünkü son bir aydır tahta ayaklı oyuncu sınıfında. Osmanlı karşısında, atılan pasların önemli bir bölümünü kaval kemiğinden sektirerek kontrol edememesi büyük bir hayal kırıklığıydı. Beşiktaş’ın Osmanlı sahasına yerleşmesini engelledi. Osmanlıspor, genetiğine çok uygun bir gol buldu. Defans arkasına atılan 2. top gol oldu. Tolgay çıktıktan sonra 4-4-2’ye dönen Güneş, Lens’i sol beke, Necip’i ön liberoya Larin’i de sağ forvete çekerek 4-2-3-1 icrasına yeniden başladı. Soldan ilk atak ve Lens’in ilk ortası asist oldu, sağ çizgiye indikleri ilk pozisyon da Pektemek’in klas golüyle sonuçlandı. Beşiktaş’ın Oğuzhan’ın iyi oynadığı bir maçta 3 golü de kanat organizasyonundan atması ekstra bir durum.
Gecenin sorusu
Lens, Vida, Negredo hayal kırıklıklarıyla dolu bir sezon geçiriyor. Vida, Serdar’a röveşatanın asistini yaparak sınıfta kalsa da Lens sol bek performansıyla maça tutundu. Acaba yeni sezon planlamasında olacaklar mı?
Maçın starı
Serdar Gürler’in röveşata golü sanırım kariyerinin en güzellerinden biriydi. Takımı düşer mi düşmez mi bilinmez ama Serdar’ın düşmeyeceği kesin.
Maçın olayı
İkinci yarıyla birlikte Lens sol beke, Larin sağ forvete, Necip ön liberoya geçti. Güneş 4-4-2’den vazgeçip fabrika ayarlarına dönerek maçı çevirdi.
Kısa mesaj
Beşiktaş ligi ikinci de bitirebilir, dördüncü de. Fakat Osmanlı’nın ligde kalabilmesi için küçük çaplı bir mucizeye ihtiyacı olacak.
1315
İşte Ali Ece'nin yazısı:
Evet Beşiktaş’ın savunmasında çok eksik var. Ancak yenilen gollerin hiçbiri kollektif savunma hatasından değil. Tam aksine bireysel hatalardan kaynaklandı. Haftalardır orta sahada takımın kalbi olan Medel’in neyse de geldiğinden beri hayal kırıklığı yaratan Vida’nın hatası tolere edilecek cinsten değil. Beşiktaş bir dahaki sezon için şimdiden Vida ile ilgili kararını vermeli. Eğer seneye sürekli oynayacaksa Vida’nın sezonu Beşiktaş takımından bile önce açması gerekiyor. Buna karşın bütün sezon çok az süre bulsa da kendisini sürekli hazır tutmayı başaran Necip’i tebrik etmek lazım. İkinci yarıda Necip’in orta sahaya geçmesiyle Beşiktaş toparlandı. Evet Beşiktaş tarihinin en yetenekli futbolcularından bir tanesi değil ancak bu profesyonelliğiyle saygı duyulması gereken bir isim. İlk yarıda bu sezonun en kötü Beşiktaş’ı vardı. Şenol Güneş, ikinci yarıda doğru değişikliklerle elindeki kısıtlı malzemeden çıkartabileceği en iyi formasyonu çıkardı.
Gecenin sorusu
Siyah- Beyazlılar neden ilk yarıda hücum ederken sadece orta yaptı? Bu ortaları neden ısrarla ‘Nobody’nho’ya yaptı?
Maçın starı
Osmanlıspor’un yıldız ismi Serdar Gürler, Beşiktaş karşısında da bireysel açıdan tüm yeteneklerini sergiledi. Takımının iki golünü kaydeden Serdar’ın bu çabası Osmanlı’nın puan almasına yetmedi
Maçın olayı
Serdar Gürler’in harika röveşata golü estetik açıdan, Jeremain Lens’in ise alışık olmadığı sol bekte sağ açığa göre daha az kötü oynaması taktiksel açıdan maçın olayıydı.
Kısa mesaj
2. yarıdaki Oğuzhan Özyakup eski günlerine dönme sinyali verdi. Eğer sezon başından beri Oğuzhan formda olsaydı Beşiktaş halen şampiyonluk mücadelesi veriyordu.
1415
İşte Cem Dizdar'ın yazısı:
İki yılın şampiyonu, Şampiyonlar Ligi’nin gösterişlisi bir maçla zihinsel olarak dağılıp ‘duruş belirleme’ pozisyonunu seçtiği yetmez gibi bir de kart ve sakatlık gibi sorunlara takılınca sahaya fantastik bir kadroyla çıktı. Beşiktaş topu rakibinden daha fazla kullandıysa da ilk devre sonuca gidemedi. Beşiktaş iki antrenman golü buldu lakin akabinde bir de antrenman golü yedi!.. Osmanlı topu da oyunu da alır gibi oldu ama Oğuzhan ‘ince iş’lerini devreye sokunca Beşiktaş’ın gücü yeniden görünür hale geldi. Yine bir ortada doğru yerleşse bile iki golde gösterdiği zaafiyeti tekrarlayan Osmanlı savunması kolayı kaçıran Love’un daha zoru atmasına yardımcı oldu. O kadar yabancı oyuncu bir o kadar yerli ‘havalı oyuncu’, hepsinden önemlisi sorunları sürekli başkalarında arayan teknik direktörler cennetinde böylesi maçlara şaşmamız mı gerek? Özetle şu oldu... Beşiktaş, kalitesi değil ama şampiyonluk çekişmesiyle ‘cümle aleme parmak ısırtan’ Türkiye Süper Ligi’nde UEFA’da fazladan dinlenme şansını son haftaya bıraktı!...
Gecenin sorusu
2024’e aday olan ülkemizde çoğu tribün boş! Biz “Türkiye’de futbol hayati seviyede sevilen bir oyundur” diye kendimizi kandıraduralım, acaba oylamaya katılacak üyeler bu tabloyu görmüyor mu sanıyoruz?
Maçın starı
Bu maçta bir ‘yıldız’ seçmek için kafayı gökyüzüne hiç kaldırmamış ya da tuttuğu takımdan başkasının maçını izlememiş olmak gerek. İlle de isim istenirse Oğuzhan’ın adını anarım.
Maçın olayı
Futbol ‘yapmacık’lığı kabul eden bir oyun değil. Yağmacığın yaldızı önünde sonunda dökülüyor. Ülkenin en büyük ikinci kentinde küme düşmeme maçı var ve stat boş!... Neden acaba?..
Kısa mesaj
Talisca’nın skor üretme dışında ‘görünmez’ olduğu Beşiktaş’ta bir de Vida, Love, Lens gibi ‘belirsiz transferler’ bu yılı onlar KISA adına zayi etti diyebiliriz.
1515
İşte Alen Markaryan'ın yazısı:
Bomboş tribünlere oynamanın moralsizliğiyle, Şampiyonlar Ligi’ne olan matematiksel kıvrımların arasındaydık. Acabaların bir dolu olduğu dün akşamki maçta, Sahadaki öteki takım Osmanlıspor’un can havlinde olması, İlginç bir tablo ortaya koyuyordu. Kanadalı Larin ilk defa bir lig maçında Beşiktaş 11’indeydi. Hava gündüz, Saha kaygan, Beşiktaş soğuktu. Öyle ki ilk 5 dakikada önce Vida kaydı, düştü. Sonra Medel ıskaladı. O da gol oldu zaten. 1-0. Kim ne derse desin, Quaresma’nın yetenekleri haricinde, Kendine olan yüksek özgüveni tüm takıma artı güç oluşturmakta. O yokken bırakın çizgi varyasyonlarını, Orta yapmaya bile çekinen topçular mevcut. O yüzden transfer sezonunda tercihler bu minvalde oluşturulmalı. Belki bir Quaresma bulamazsınız ama, Lens’e de güvenemezsiniz. Güvenmemelisiniz de. İlk yarım saat geçildiğinde topçulardaki durgunluğa, Kenardan Şenol Güneş’in heyecanlı isyanları geldi. Elleriyle, “Öne çıkın, önde basın” diyordu. Hiçbiri olmadı oysa. Zaman tükendi ilk yarı bitti. İkinci yarıya golle başladı Beşiktaş. Lens’in soldan ortası, Mısır Çarşısı gibi karıştırdı ceza sahasını. Top elden ele gezmeyi oynadı. Ve Osmanlıspor filelerine düştü: 1-1. Osmanlıspor’u galibiyetten başka hiçbir şeyin kurtarmayacak olması, düşünceyi tamamen seri ataklara itiyordu. Bu düşünce yapısı sırasında ikinci Beşiktaş golünü yediler. Maçın başında da belirttiğim gibi, Beşiktaş 2 gol atsa da soğuktu. Oyuna soğuk, Ortama soğuktu. Soğuktu işte. Bunu hissedebiliyorduk. Ve bu tablo içinde sahanın en hırslısı Serdar Gürler’in kalemize gol olan röveşatasını izledik: 2-2. 65. dakika itibarıyla gözümüze çarpan en nahoş görüntü, Defans hattımızın uyumsuz oluşuydu. Çok hata yaptık ve çok pozisyon verdik. Allah’tan hücum hattımız farklı aktivasyonlara sahip de, Gol atmak istediğimizde hemen farklılaşabiliyoruz. Babel’in nazik çalımları, Oğuzhan’ın ille de (!) pas ile sonuca gitmek istemesi... Daha kalibresini çözemediğimiz Vagner Love’un gol şansı... Onlardan birinde Love’un kafa şutu, 3. Beşiktaş golü ve maç sonucu olarak kayıtlara geçiyordu: 2-3.