“Çılgın Beşiktaşlılar sürekli benimle irtibat kurup Beşiktaş’ta oynamam gerektiğini bana iletiyorlardı. Sürekli internette karşıma Beşiktaş’a davet yazıları çıkıyordu ve bu çok eğlenceliydi. Arkadaşım Quaresma ile milli takımda beraber oynuyorduk Portekiz’de. Onunla konuştum ve sonuçta kararımı verdim; Beşiktaşlı oldum.”
“Aile olgusunu en iyi işleyen takım olarak görüyorum Kara Kartal’ı. Kadın, erkek, çocuklar tribünde ne kadar güzel bir ahenk yaratıyor Vodafone Park’ta, Beşiktaş’ın en büyük güzelliği taraftarının bu yapısı. Bu Beşiktaş’ın aynı zamanda en üstün ve farklı olduğu yan bence. Diğer takımların tribünlerine bakarsanız bunu rahatlıkla anlarsınız.”
“Maçları kaybettiğimiz zaman inanamayacağınız kadar çok üzülürüz. Çünkü tüm hafta boyunca hakikaten çok sıkı hazırlanıyoruz. Kaybetmek istemezsiniz çünkü emeklerinizin karşılığını anlamaya konsantre olmuşsunuzdur. Ancak şöyle de bir durum var; diyelim ki kaybettiniz ancak bunun bir sonraki haftası da var. Futbolun güzelliği buradadır, devamlı ilerisini düşünmelisiniz.”
“Ailem ‘Pepinya’, ‘Pinya’ diyordu başlarda. İlk hocam ise ‘Pepaon’ demek istemişti; ‘Büyük Pepe’ gibi bir şey demek istiyordu. Ama babam da o lakabı hiç sevmemişti. Normal ismimin zor telaffuzundan dolayı zamanla ‘Pepe’ olarak kaldım, bu ismi benimsedim.”
“Kendimi seçilmiş insan gibi hissediyorum bazen. Vodafone Park çimlerine basmak, kızlarım ve ailem ile vakit geçirmek, sevdiğim mesleğimi yapıyor olmak... Bence harika!”