Ajans Beşiktaş - Öğrencileri uyurken daha gün ağarmadan işbaşı yapan, hatta bazen tesislerde kalan tecrübeli teknik adam, zaman zaman çalışmanın dozunu kaçırdığını itiraf ediyor... Ancak hemen arkasından da ekliyor: Futbol yan iş değil, asıl iştir. Gidip rutin çalışıp, geleyim demekle kesinlikle olmaz. Herkesin yüzde 100'ünü vermesi gerekiyor.
Şenol Güneş... Milli Takım tarihinin zirvesinde 1 numaraydı ama kulüp kariyerinde kazanamadığı şampiyonluklar her zaman çok konuşuldu. Oyun olarak takımları her zaman sınıfı geçti, kupaları hep kıl payı kaçırışları ise akıllardaydı. Beşiktaş'ta da benzer bir döngü vardı. Slaven Bilic yönetiminde herkes onları takdir ediyor ancak dönüp dolaşıp oturdukları koltuk üçüncülük oluyordu. Güneş ve Beşiktaş, şanssızlıklarını birlikte yendi. Siyah-beyazlıların muzaffer komutanı, SABAH'tan Fatih Doğan'a verdiği röportajın ilk bölümünde Ümraniye'deki bilinmeyen Şenol Güneş'i anlattı.
BÜNYE RAHATLIĞA ALIŞKIN DEĞİL
Şampiyonluk sonrası neler hissediyorsunuz?
"Müsabakaların yoğun temposundan zihin dinlenmesine geçemedim. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'ni de düşünürsek her maç önemli olduğu için 'diken üstü olma, durma' halinden çıkıyorum şimdi. O mutluluğu, keyfi de vücuduma ve zihnime yerleştiremedim. Yaptığın işin karşılığını aldığını düşünüyorsun şampiyonlukla beraber ama "Rahatladım, kendimi bırakayım" diyemiyorsun hala. Çünkü vücut bırakmıyor kendini. Daha henüz o rahatlığa ulaşamadım."
ÇALIŞIRKEN KENDİNİ ÖLDÜRÜYORSUN!
Beşiktaş Kulübü'nde bugüne değin sizin kadar tesislere gelip çalışan teknik adam olmadığı söyleniyor.
"Genelde 05:30'da tesislere geliyorum ama saatlere fazla bakmamak lazım. Niyetim kendimi çalıştığım işe vermek... Odaklanırım. Yaşamak için çalışıyorsun ancak çalışırken kendini öldürüyorsun. Bu sakıncalı ama öyle alıştım. Sabah trafik oluyor, 08:30'da geleceğime 05:30'da geliyorum. Sporumu yapıyorum. Sonra boş vaktim oluyor, düşünüyorum, "Neler oluyor ne yapmam lazım?" diye... Hep buradayım genelde ya da evde, pek bir yere gitmiyorum."
FAZLA TİTİZİM, ÖNÜNE GEÇEMİYORUM
"Bazen maç sonrası eve gitmiyorum tesislerde kalıyorum. Zamandan kazanıyorum. Sabah kalkıp toplantı yapacağım, analiz yapacağım mesela. Önce ona, sonra idmana hazırlanıyorum. Evde de çalışır not tutarım işimle ilgili. Bazen belki de dozunu kaçırıyorum, kendimi eleştirilebilirim o konuda. Çok fazla titizleniyorum, çok fazla istediğimi hissediyorum ama bunun da önüne geçemiyorum. Fakat herkesin bulunduğu fiziki ortama gelip buraya yüzde 100'ünü vermesi lazım... Büyük bir iş yapıyoruz, futbol yan iş değildir, asıl iştir. Gidip rutin çalışıp geleyim demekle olmaz."
'Başarı için her gün kendini yenilemelisin'
"Büyük beklenti var, her maç önemli ama her maçı alabilmek için oyuncunun, takımın olduğunun bir gömlek üzerine çıkması lazım. Bunun için o kişilerin kendini yenilemesi, taze bir başlangıç yapması gerekir. Ona bir şey söyleyebilmem için önce benim onu hissetmem lazım. Bazen susarak katkı yapıyorum, bazen konuşarak, bazen çalışarak...
FELSEFE YAPMIYORUM
Peki size yapılan filozof yakıştırması? "Ben unvanların, makamların hiçbirine inanmam. Filozof olmak için felsefe yapmam lazım. Ben felsefe yapmıyorum. Benim adıma makamlar verilmesini, üstüme kalmasını istemem, ben Şenol Güneş olarak sade olmak istiyorum. 'Türkiye'nin en iyi antrenörüsün, filozofsun, adamsın' dedin de ben de havaya girdim… Bunları taşıyacak yükte değilim. Bu çok tehlikeli bir şey, abartılı övgü iyi değil. Abartılı övgüden etkilenmek hiç iyi değil. Buna dikkat etmek lazım. Haksız eleştiriler var. Çok kızıyorum ama çok da takılmaya gelmez. O, onun küçüklüğü, zayıflığı benim değil. Bana sorsana böyle biri miyim diye?"
'HADİ ASLANIM' İLE BU İŞLER YÜRÜMEZ
"Kimseyle aramda fark görmem. Yaptıklarınla saygı göreceksin. Oyuncu benden korktuğu için antrenör olduğum için bağlı kalmayacak, inanacak bana. Ben de ona inanacağım. 'Seni çok seviyorum, hadi aslanım' deyip, arkasından 'Aslında işe yaramaz' dersem ikiyüzlülük olur bu. 'Oğlum bak, seni eksik görüyorum senden daha iyi adamlarım var, çalışırsan iyi olabilirsin, olmazsa gidebilirsin', bunu demeye alışacağız. Bunu dediğim zaman bozuluyorlar ama alışacağız. Veya tam tersi 'Çok iyi oynadın aslanım, sensiz olmaz', bu da doğru değil. Sen zaten işini yapmak için buradasın."
NEDEN KORKUYORSUN BENDEN?
Bana, bazen 'Disiplinli', bazen 'Katı kuralcı', bazen de 'Ondan korkuyoruz' diyorlar. İşine müdahale mi ediyorum? Sana haksızlık mı yapıyorum? Ancak senin iş anlayışında kaytarmak varsa, varlığım seni rahatsız edebilir...
Sizin için adaletli, dürüst, çalışkan ama diğer taraftan da çok disiplinli, titiz ve aşırı detaycı deniliyor? "Bu kelimelerin hepsinin açılması lazım, karşımdakinin nasıl baktığını bilmem lazım. Benim görüntümle anlatmaya çalıştığım şey, bazen farklı olabilir ama ağızımdaki niyet ve düşünceyi yakalaması lazım. Yakalayamazsan o zaman yanlış karar verebilirsin. Bunu ilk geldiğimde oyuncularda da yaşadım. Çalışırken rahatsız olan bakışı var. Ya tepki veriyor ya abartılı övgüde bulunuyor. 'Ne güzel yapıyor, ne güzel ediyor' diyor. Bazen de 'Böyle idman mı olur, nasıl davranıyor futbolculara' diyor, bir süre sonra "İyi ki de öyle yapmış' diyor. Bu bir zaman işi…"
GÖRMEDİYSEM, SEN SELAM VERSEYDİN
"Benim için bazen 'Disiplinli, bazen 'Katı kuralcı' diyor, 'Bu bizi bunaltıyor, zarar veriyor' da diyebilir. Bazen yürürken birini görmem, kafam dalgındır… 'Bana bakmadı, ilgilenmedi benimle' diyor. Sen deseydin 'Merhaba' diye, 'Hep benden bekliyorsun' diyorum ben de o zaman. Ya da 'Biz korkuyoruz ondan' diyor'. Neden korkuyorsun benden? İşine mi müdahale ediyorum, sana haksızlık mı yapıyorum? Senin iş anlayışında kaytarmak varsa veya iş disiplinin biraz daha rahatsa benim varlığım seni rahatsız edebilir."
RAHATSIZ EDİYORSAM GİDEYİM BEN...
"Ahmet (Nur Çebi) Bey bir gün dedi ki bana, 'Personel senden korkuyor', ben de 'Ben gideyim onlar kalsın, rahatsız ediyorsam' cevabını verdim. Ben burada bütün personel iyi olsun diye uğraşıyorum, maaş alırken de alamadıklarında da... Ben kimsenin işine karışmam ama iş yapmadığı zaman 'Niye burası böyle değil' derim. İşini yapmayana kızarım ama son vermem. Ama bazıları hiç bunları söylemeden işine son verirler. Orayı iyi yakalamak lazım… Buranın sahibi değilim ancak hoca buraya gelsin içsin, yesin, gitsin olmaz. Biz buraya bir iş için geliyoruz."
BAŞUCUNDA ÖMER HAYYAM
Güneş'in, çalışma masasında bulunan, ünlü şair ve filozof Ömer Hayyam'a ait dörtlükte şu dizeler dikkat çekiyor: "Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar. Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar. Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık. Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar."
(Röportaj-Fatih Doğan) - (Fotoğraf-Bahadır Beyarslan)