Ajans Beşiktaş - İşte Kenan Başaran'ın Hürriyet Gazetesi'nde bugünkü yazısı;
Beşiktaş borçlarını yeniden yapılandırdı. Başta Beşiktaşlılar olmak üzere bu anlaşmanın detayları hakkında sağlıklı bilgiye sahip değil. Kulüpler yeri gelir “Biz şirketiz, her türlü bilgiyi kamuoyuyla paylaşmak zorunda değiliz” der, yeri gelir “Bu kulüpler halkındır” der. Bugün kulüpleri ne kongreler ne de denetim kurulları sağlıklı şekilde denetliyor. Kulüpler için gerçek Demokles Kılıcı, kamuoyudur. Bunun için de anlaşmaların detayını bilmek lazım, ki çizgiler ihlal edildiğinde uyarı yapılsın. TFF’nin her kulübün bütçe sınırını internet sitesinden ilan edecek olması doğru bir hamle. Kabaca transfer harcamasını bilsek bile o bütçenin ihlal edilip edilmediğini öğrenmemiz mümkün olacak. Beşiktaş’ın anlaşmasında da sanırım en önemli denetleyici TFF Kulüp Lisans Kurulu olacak. Çünkü orada Beşiktaş’a borç veren bankacılar da olacak. Peki Beşiktaş neye imza attı? Konuya dair yaptığım kulislerden aldığım bilgileri sizine paylaşayım... Beşiktaş, bankalarla sadece finansal borçlarını yapılandırdı. Bunun içinde derneğe ait finansal borçlar da varsa, Beşiktaş yaklaşık 1.3 milyar liralık borcu yapılandırmış oluyor. 290 milyon lira da anlaşma imzalanırken borç alındı. Böylece toplam finansal borç 1.6 milyar liraya çıkıyor. Kulübün toplam borcu da son verilere göre 2.5 milyar lira civarında. Beşiktaş, ilk 2 yıl sadece borcun faizini ödeyecek. Anlaşmanın faiz oranlarının piyasa koşullarına göre uygun olduğu bilgisini aldım. Kulüp anlaşma öncesi TL borçları için yüzde 27, dolar için yüzde 9 ve Euro borçları için de yüzde 8 faiz oranıyla borç ödüyordu. Yapılandırmayla yeni faizler, eski oranların altına düştü. Bugünkü borç rakamı üzerinden gidersek Beşiktaş, 3. yıldan itibaren AŞ ve dernek namına yıllık 530 milyon lira civarında borç ödeyecek. Elbet detayda aylık ödeme planlarında rakamlar farklılık gösterebilir.
BORÇ KAPANACAK MI?
Anlaşmanın tüm detaylarına vakıf olsak, “Bu iş iyi mi kötü mü oldu” sorusuna daha net yanıt verebilirdik. Ancak kulübün bugün aşçıya bile ödeme yapamaz noktaya geldiği hatırlanırsa, bu anlaşma en kötü ihtimalle ehvenişerdir... 5 yılın sonunda anlaşmanın başarıyla sonuçlanması için formül basit: ì Taahhüt edilen gelirlere ulaşmak. î Gelirden fazla gider yazmamak. Beşiktaş’ın imzasının mürekkebi kuramadan yayıncı kuruluş ile yaşanan sorun ayyuka çıktı. Yayıncı, doları 3.80’e çekerse otomatikman Beşiktaş’ın da yayın geliri düşecek. Dakika 1, gol 1 yani! Bu nedenle Türkiye gibi şartların öngörülemez olduğu piyasalarda gelirden ziyade gidere odaklanmakta fayda var. Hani ne kazanacağını pek bilmiyorsun ama ne harcaman gerektiğini bilirsin. Ayak yorgan hikâyesi! Aksi halde bu yapılandırma anlaşması bir bumeranga döner ve sıkıntı katmerlenir. Doğal olarak en büyük gider kalemi futbol. Bu 5 yılda ‘paralı transfer’ değil, ‘akıllı transfer’ yapmak kaçınılmaz. Taraftar için doğru beklenti üretmeli. Bu süreç aynı zamanda takımın gençleştirilmesi için de bir fırsat. Fakat artık ‘makyaj söylem ve eylemler’den kaçınıp samimi olunmalı. Transferde kılı kırk yarmak şart. Misal, 2 yıldır top oynamayan Atınç Nukan ile yeniden aynı nehire girmektense 2 yıldır A takımda yer alan Alpay Çelebi’ye yüz vermek lazım.
ANLAŞMADAKİ EN BÜYÜK SIKINTI
Beşiktaş’ın borç yapılandırma anlaşmasında başkan ve yöneticilerin şahsi sorumluluğu yok. Bence anlaşmanın en büyük sorunu bu. Türkiye’de kulüplerin genel problemi de budur. Yani yöneticilerin yaptıkları borçlardan şansen sorumlu tutulmaması. Bu yüzden çok popülist davranıyorlar. 1 maddelik yasa, kulüplerin tüm çehresini değiştirir ama bir türlü bu yasa çıkartılmıyor. Tüzük gereği Fikret Orman, son kez başkanlık yapıyor. Bu anlaşma sona ermeden görevi bitecek. Bu çerçeveden bakınca bunun bir iyi bir de kötü yanı var: KÖTÜ: Borçları sıfırlamak yerine bir-iki şampiyonluk daha yaşatmayı önceler. İYİ: Şampiyon takım değil, borçsuz kulüp bırakmayı önceler. Kulüp için elbet hem şampiyonluk hem borçsuzluk ama rasyonel olan ikinci şık.
STAT MODELİ VE BORÇLAR
Beşiktaşlı, 1 yıldır “Paralar nerede” diye soruyor. 80 milyon Euro’luk oyuncu satılmış, iki kez Şampiyonlar Ligi’ne gidilmiş vs... Soru doğru ama nedense kimse cevabı görmek istemiyor. Bu süreçte birileri zenginleşse bile bu yapılan borcu açıklamaya yetmiyor. Paralar statta! İlk günden beri stat yapım modelinin yanlış olduğunu savundum. Düşünün, stadın sponsoru 110 milyon doları size 10 yılda taksitle öderken, siz gidip bankalarda borç alıp stat yapıyorsunuz. Orman, ilk yaptığı açıklamada “80 milyon dolara ve borçsuz yapacağız” dedi. Elbet bu mucize olurdu. Stadın öngörülen maliyeti ikiye katlandı. Haliyle elde edilen yüksek gelirlere rağmen kulüp ancak borcun faizini ödeyebildi bugüne kadar. Beşiktaş, para almak yerine stadı anahtar teslim Vodafone’a yaptırsaydı, bugün paralar büyük ihtimalle kasada olurdu..