Beşiktaş, 1974-1975 sezonunda UEFA Kupası ilk tur rövanş maçında Steagul Rosu Brasov'a 3-0 yenilerek kupaya veda etti. Karşılaşma 2 Ekim 1974 tarihinde oynandı yani tam 46 sene önce bugün. Siyah-beyazlılar ilk maçta aldıkları 2-0 galibiyetin avantajı ile çıktıkları maçın son 4 dakikasında yediği 3 gol ile Avrupa'dan elenerek adeta zor olanı başardı.
Bu karşılaşmadan yıllar sonra o gün kadroda yer alan Tezcan Ozan, mağlubiyetin ardından çıktıkları ilk lig maçında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı; "Ben Beşiktaş taraftarının büyüklüğünü bu maç ile anladım. İstanbul'a indik, Cumartesi günü maçımız var. Sahaya çıktık, taraftarlardan tepki bekliyoruz. Bizi tribüne davet ettiler, alkışladılar, bağırlarına bastılar. Ben o zaman anladım Beşiktaş taraftarının diğer takım taraftarlarından farkını."
Bu karşılaşmayı, o gün Beşiktaş'ın kadrosunda yer alan Sanlı Sarıalioğlu Hürriyet Gazetesi'ne şu şekilde anlattı; “2-0 olunca. Biz de bittik. Herkesin ayağına kramp girmişti. Bir de uzatma oynayacaktık. Onun için koşup topu getirdim, belki bir gol atarız diye. Ama onu da yapamadık. Üçüncüyü adamlar attı. Hem ben, tek bir golden sonra o hareketi yaptım. Hepsinde değil. Sadece 2. Golden sonra. 3. gol olunca zaten maç bitti..“
Romen Hoca ise o anlar için, “Maçın 15. dakikasında umudumu kesmiştim. Hele son 5 dakikaya geldiğimizde ‘Her şey bitti’ dedim. Attığımız golle kıpırdandım. İkinci golde havalara uçtum. 3. Golde ‘Rüya mı görüyorum’ dedim” diyecektir. Beşiktaş’ın Hocası Metin Türel ise Sanlı Sarıalioğlu’nun yıllar sonra açıkladığı, “Ben Tezcan’a, Tezcan, Lütfi’ye, Lütfi, Vedat’a verecek, o da kaleci Sabri’ye geri pası yapacak, böyle zamana oynayacaktık. İşte biz tam bunu yaparkenee..!!” diye açıklayacağı o ana, maçtan hemen sonra gönderme yapacaktı.
Metin Türel’in tarihe geçen sözleri şöyleydi:
“Böyle bir takımdan son 4 dakikada nasıl 3 gol yedik, anlayamıyorum. Her halde ben, teknik direktör olarak, rakip kale boşken, topla tekrar kendi kalenize dönün demedim. Her halde santra çizgisini, rakip ceza sahası çizgisini geçmeyin diye kendilerine talimat vermedim..”
Bu yenilgi Türkiye’de şok yaratacak ve gazetelerin manşeti “Olmaz böyle şey” olacaktı!
Sanlı Kaptan, maçın ardından çıkılan ilk lig maçını da şu sözlerle anlattı; “İstanbul’a geldik. Giresunspor’la oynuyoruz. Maç başladı. Kapalı tribünden biri bana kafayı takmış. Adam o kadar nazik, o kadir kibar ki..
Bana ‘Kaptan bee, yaş kemale erdi bee, sana bir jübile yapsak bee..’ diye sürekli laf atıyor. Ben o tarafa bakmıyorum ama sesini duyuyorum..
O sırada ben gol attım. Yine aynı ses ‘Kaptan be, sen olmasan ne yaparız be..’ diye bağırıyordu.. Adamla hiç göz göze gelmedik..!”
İşte gerçek Beşiktaş taraftarı buydu..
Kaybedilen turun suçlusu ilan edilen oyuncusunu, bağrına böyle basıyordu!
Statta en büyük küfür “Cim cim, dal dal, ‘falanca, filanca al al..” idi!
Öyle, yedi ceddine, doğmamış çocuğuna karısına, kızına, anasına laf edilmezdi!
Hele hele karşısındakini öldürmeye kimse kalkışmazdı..