Ajans Beşiktaş - İşte Uğur Meleke'nin bugün Hürriyet Gazetesi'nde yer alan köşe yazısı:
Karagümrük bu sezon Galatasaray’ı 2-1, Başakşehir’i 2-0 mağlup etti. Fenerbahçe’ye kaybetti ama şutlarda 13-8 üstündü. Yense de yenilse de oyuna ortak olan, topu paylaşmak isteyen bir ekip Karagümrük. O yüzden dünkü pragmatik ve rakiplerine fazla saygı duyan oyunları bir miktar hayal kırıklığı.
Ancak Beşiktaş öyle dominant oynuyor, topa hükmetme süresini o kadar uzatabiliyor ki, bu saygıyı da sonuna kadar hak ediyor bence. Dün Beşiktaş belki ilk gol için 44’e kadar bekledi. Ama o dakikaya kadar topla yüzde 75 oynadı, pas istatistiğinde de 330’a 100’ü yakalamıştı. Beşiktaş’la oynarken belki maçı bir süre 0-0 götürebiliyorsunuz ama siyah-beyazlılar bir noktada o golü bulacaklarını hissettiriyorlar size. Dün o duyguyu 2-0’la 3-0 arasında da yaşattılar mesela. İki gol arasında 17 dakika vardı ve o süre boyunca izleyenlerin merak ettiği tek şey galiba şuydu: Acaba üçüncü golü kim atacak? Beşiktaş kâğıt üzerinde deplasmanda... Rakibi, ligin dişli takımlarından. 27 puanla sekizinci ve iki haftadır üstü üste kazanıyor.
GHEZZAL’I ARAMADILAR
Müsabakanın Olimpiyat Stadı’nda olması da maç öncesi bir zorluk gibi hissettiriyor ister istemez. Ancak Sergen Yalçın, Ghezzal’i dinlendirebilecek lükse sahip. Haksız da değil gerçekten. Zira sahada öyle bir koordinasyon var ve herkes ne yaptığının o kadar farkında ki, ekstra bir yetenek olarak ghezzal’i de aramıyorsunuz böyle bir maçta.
Birçok iyi bireysel performans olan dünkü müsabakada üç adama ekstra parantez açabiliriz sanırım: Biri, Karagümrük’ün önde baskısını adeta tek başına kıran müthiş bir pas istasyonu: Souza... Bir diğeri, kendisine güvenildikçe sorumluluk alan ve sorumluluk aldıkça verimi artan Mensah...
Sonuncusu da, gelişimiyle sadece Beşiktaşlılar’ı değil, tüm Türk sporseverleri sevindiren pırlanta gibi bir genç, Rıdvan. Rıdvan’ın bu çizgisini koruması halinde 11 Haziran’da Türkiye formasıyla Roma Olimpiyat Stadı’na çıkması bile sürpriz sayılmaz bence.