118 yıllık tarihinin en anlamlı, en büyük şampiyonluğunu kazandığının hemen ertesi sezonunda Beşiktaş’ın bu kadar kötü şeyler yaşayacağını söyleseler muhtemelen herkes deli derdi.
Tam kadro sezon öncesi kampına başlayamamak, yurt dışı kampının iptal olması, bir B planının olmaması, fizik gücü yüklemesinin neredeyse yapılmamış olmasının acılarını çekiyor Beşiktaş. Evet ligde saha dışı ve saha içi hakem kararları çok bariz etki etti ancak oyun olarak da hiç ışık vermediği gibi(2-3 maç hariç) taraftarının da tüm Dünyasını kararttı.
Şu kadronun Şampiyonlar Ligi’nde sıfır çekmek üzere olmasının akla, mantığa izahı yok. Türkçe’de yok, İngilizce, Almanca’da yok. Üşenmedim baktım acaba Tanzanya dilinde var mıdır diye, orada yok. Vallahi de billahi de yok. Aslında biraz enerjik istekli başlamıştı Beşiktaş pozisyonlar de buldu. Özellikle Larin, çok ciddi pozisyonları cömertçe harcadı. Bir pozisyonda ceza sahası içinde Ajaxlı oyuncu elle oynayınca, tüm oyuncuların verdiği tepki sonrası VAR devreye girdi ve hakem penaltı noktasını gösterdi.
Oyuncuların ciddi şekilde itirazlarını çok çok uzun yıllardır görmüyorduk, resmen gözlerim yaşardı. Ghezzal penaltıyı gole çevirince Beşiktaş’ta öne geçmiş oldu. İşte futbol acımasız bir oyun eğer fark artıramazsan gelirler cezanı keserler. Bu akşam böyle oldu çok basit pozisyonlarda 2’yi atamadık. Fizik olarak takımın pili ilk devrede bitti. Ajax tam da bu anda maçı kazanacak hamleyi Haller’i alarak yaptı ve gollerde onun ayağından geldi.
Sergen Hoca’nın Larin dururken Ghezzal’i çıkarması, Alex’le uzun süre tahammül etmesi, Fizik gücü Ajax ile baş edecek tek oyuncu Can’ı yanında oturtması ve son anlarda iyice kayışı koparması bugünde yenilgiyi hazırladı. Yenilmekten daha kötü ve tehlikeli olan şey yenilmeye alışmaktır. Takım yenilmeye alıştı. Bir çok isim salmış çayıra mevlam kayıra takılıyor. Burası Beşiktaş ve bunun farkında olmayan kim varsa salınmalıdır.