"Benim adım Bilal Meşe"
Arda Turan, Milli Takım uçağında duayen gazeteci Bilal Meşe'ye saldırdı.
Ajans Beşiktaş - Bu olayın ardından Milli Takım kariyerini sonlandırdığını açıklayan Arda Turan'a tepkiler devam ediyor. Milliyet Gazetesi yazarı Atilla Gökçe, bu konu ile ilgili köşesinde yazı yazdı.
İşte Atilla Gökçe'nin "Benim adım Bilal Meşe" adlı yazısı;
Neresinden baksan lime lime, pis ve paçavra!
Arda Turan’ın davranışlarından söz ediyorum. Kariyeriyle birlikte egosunu da büyüten; sevgiden nefrete, nefretten öfkeye, öfkeden kibire, kibirden küstahlığa sıçrayan Milli Takım Kaptanı, ne yazık ki kavgadan, çatışmadan, iktidar hırsından kurtulamıyor.
Ayaklarında onca hüner, kafasında futbol zekası varken, dili, elleri ve aklı, içine aile, onur, şeref kavramlarını da kattığı bol soslu, ağdalı bir kavga maratonuna soyunuyor.
İlk kavgası, takım arkadaşlarıyla birlikte prim yüzünden tavır koyduğu Teknik Direktör Fatih Terim’e karşıydı. Abisinin konuk ettiği programda şımarık bir üslupla meydan okudu. Karşısında baba-dede olgunluğuna erişmiş bir adam vardı. Ağız dalaşı, polemik ve spekülasyonlara girmeden, sadece ayarı bozuk basın toplantılarıyla meseleyi noktaladı. Bir - iki maç geçtikten sonra da barışmış (!) oldular.
İkisi de bu ülkenin değeri oldukları için herkes bir “ılım” pozisyonuna geçti. Meseleyi kaşıyanlar bile fazla uzatmadı.
Şimdi olayın üzerinden aylar geçmişken Arda’nın Bilal Meşe’ye ana-avrat, kızları ve ailesi dahil küfürlerle hakaret etmesi, yanlış olduğunu bile bile saldırması, boğazını sıkıp yumruk atmaya kalkması, hangi tazelenmiş öfkeyle açıklanabilir?
Analitik düşüncenin efendileri ne derler bilemem ama, Barcelona’da güçlükle forma bulan, gözardı edilmiş bir hayal kırıklığına dönüşen Arda’nın öfkesi, ancak böyle küllenmiş bir kavganın yeniden harlatılmasıyla dinebilir. Gündeme yine oturup orada kendi zirvesinden biz aşağıdakilere (!) haysiyet - şeref taşları yuvarlar... Kulübün öz evladı kavramını beslemek üzere geçmişin 17 yaşındaki masum delikanlısının çubuklu Galatasaray formasıyla resmini koyar mesajlarına... Oradan bazı Galatasaray taraftarlarının sosyal medyadan kendisini destekleyeceğini hesaplar... Kimbilir, belki de Çin’e uzayan yollar kısalır, kiralık formülüyle Arda yuvaya dönüverir. Güzel yurdumuzda böyle stratejik hesaplar yapılır ya, Arda da neticede bu ülkenin çocuğu!
Arda Çin’e giderse, evinde yatıp kalkan ve onu bir tür kabile yaşamına alıştıran 7-8 arkadaşı da uzak doğuya uçar mı, bilmiyoruz. Arda’nın bugünkü haline olumlu bir katkıda bulunamadıklarının farkındayız. Onu yanlış üstüne yanlış yapmakta bol bol poh pohlayarak şımartıyorlar. Onunla birlikte vakit geçirirken, Barcelona’da form tutacak bir disipline zorlamıyorlar. Arda ne yaparsa iyi yapıyor, zaten arkadaşları ne önerirse onu uyguluyor. O arkadaşlardan da nereye geldiği belli.
Arda’nın koruyucuları, destekçileri ve abileri var. Ne yapsa alkışlamaya hazırlar. Hem de bunu caf caflı buluşmalarla yaparlar.
Arda da abileri de ellerinden geleni ardına koymasın.
Biz de yalnız değiliz Arda... Arkamızda milyonların vicdanı var.
Çok yetenekli futbolcu, çok büyük piyanist, çok zengin işadamı, ödül kazanmış sinema yönetmeni ya da Nobel kazanmış edebiyatçı-bilim insanı olabilirsiniz.
Onlar uygarlık ve tarih sayfalarında toplumlar tarafından baş tacı edilirler.
Ama yine de unutma Arda...
Herkesin onuru eşittir. Kimsenin onuruyla oynama, topunla oyna!
Saygılı ol, küstürme kardeşi kardeşe...
İlaveten... Benim adım Bilal Meşe!
Madrid’den Barça’ya bir Arda hikayesi
Dört yıl önce... İstanbul, Tokyo ve Madrid 2020 olimpiyatlarının ev sahipliğine aday. Üç kentin de Denetleme Kurulu ziyaretlerini izliyoruz. Basın toplantılarına katılıyoruz. Bizim yaptığımız da bir tür medyatik denetleme.
20’den fazla meslektaşımla Vicente Calderon stadına gittik. Madrid olimpiyatı alırsa Atletico’ya yeni stad yapacaklar ve eski stad çoğu yeşil alan olmak üzere tarihe karışacak. Fırsat bu fırsat, Atletico’nun lisanslı ürünlerine de bakalım dedik. Kapıdan içeri girdik, ben büyülendim. Atletico’nun yeni sezon (2013-14) için hazırladığı portakal rengi özel formayı özel olarak seçilen tek oyuncu Arda Turan (10) tanıtıyordu. Normalin 2 misli bir posterle selamlıyordu futbolseverleri.
O gün Milli Takım’la Andora deplasmanındaki Arda’yı arayıp sohbet ettim, kendisini kutladım. Zamanımız olursa bizi evinde ağırlamak istediğini söyledi. Hayır (iyi ki) zaman yoktu. İstanbul’a döndük. Bugün bakıyorum da... Üzülüyorum.
Dün Atletico’nun yıldızı olarak parlayan Arda, bugün Barcelona’nın yeni forma satışlarında oyuncu listesinde yer almıyor.
Çok yazık. Nokta.